Altyapı üzerine solo çalmak/emprovize yapmak: Temel ve pratik bilgiler

Bu konuyla ilgili çok fazla kafa karışıklığı ve bilgi bombardımanı var. Zaman zaman başlıklar da açılıyor ama yanıt vermek çok kolay olmuyor, çünkü konu hem bilgi hem de deneyim gerektiriyor.
O nedenle bu başlığı açıp, ileride gelebilecek benzer sorular için referans verebileceğim bir başlık oluşturmak istedim.
Burada kafa karışıklığına yol açan veya yanlış anlaşılan şeyleri açıklığa kavuşturmayı amaçlıyorum. Her yerde bulunabilecek bilgileri tekrar etmeyi düşünmüyorum.
Gitarda majör dizi kitabımı okumuş olanlar, ne kast ettiğimi daha iyi anlayacaktır. İleride bu konu ile ilgili de belki bir kitapçık toparlayabilirim, ama söz veremiyorum şu anda.
Kafanıza takılan soruları yazabilirsiniz; vaktim olduğunda cevap verebilirim.

1)
Belli bir armonik yapının üzerine solo çalabilmek/yazabilmek için, mutlaka temel armoninin işlevini anlamak gerekir. Bu da öncelikle MAJÖR DİZİ ve onun ilgili minörü üzerinden gerçekleşir.
Bu nedenle, bilinmesi gereken en temel iki şey:
  • Majör diziyi klavyede çalmayı bilmek. Bunun için kitap yazdım; ücretsiz paylaştım. E yani...
  • Majör dizinin her bir derecesi üzerine kurulan akorları bilmektir. 3 sesli triad akorlar kadar 4 sesli (7'li) akorları da öğrenmenizi tavsiye ederim.
Burada C majör için bir tekrar yapmış olalım:

Üç sesli akorlar: C majör D minör E minör F majör G majör A minör B eksik beşli
Dört sesli akorlar C majör 7 D minör 7 E minör 7 F majör7 G dominant 7 A minör 7 B minör 7 b5

Bu sırayı ve yapıları adınız gibi bilmeniz gerekir.
Kafa karışıklığının büyük bir kısmı, bu yapıları yarım yamalak bilmekten kaynaklanır. Bunların teorisine burada girmeyeceğim. Dediğim gibi, burada zaten bilinen şeyleri tekrar etmeyeceğim.

2) Eğer üzerine çaldığınız akorlar AYNI TONDA kalıyorsa, bu durumda akorların üzerine o tonun notalarını ( o majör diziyi veya ilgili minörünü) çalabilirsiniz. EVET. Bu şekilde solo çalmaya başlanabilir. Ama zamanla farklı akorların üzerine daha iyi notalar seçerek bunların üzerinde kalmayı ve akorları birbirine bağlamayı düşünür hale gelebilirsiniz. Çünkü, bir tonu oluşturacak şekilde akan akorlar üzerinde her nota aynı derecede anlamlı değildir. Bu konuyu zamanla biraz daha açacağım.

3) Özellikle Steve Vai ve Satriani sonrası ortaya çıkan (80'lerin ortası) modlar ve bunlarla solo çalma muhabbeti, ne yazık ki kafa karışıklığına yol açan bir diğer unsur. Şunu hemen söyleyeyim; aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR.
Örnek: C majör tonunda bir akor dizisi düşünelim: Cmaj - Cmaj - F maj- G maj
Tecrübesiz ve kulaktan dolma bilgileri olan pek çok zeka küpü (hele de internet ortamında) "Şimdi burada iki mezur C Ionian, iki mezur F Lydian, iki mezur G mikso.. gak guk" şeklinde önerilerde bulunacaktır. Böyle şeyleri gördüğünüz anda arkanıza bakmadan kaçın🙂 Bu arkadaşlar modalitenin ve tonalitenin farklarını anlamamış kişilerdir. Anlamadıkları için onları suçlamıyorum, ama kendileri bir halttan anlamadığı halde milletin kafasını karıştırmaya devam etmeleri de biraz can sıkıyor. Düşük tempolarda kendilerini bu modları çaldıklarına inandırarak bir şeyler yapabilirler, ama tempoyu yükseltin, aslında yaptıkları şeyin o tonu (majör diziyi) çalmaktan ibaret olduklarını itiraf etmek zorunda kalırlar. Modlar bu şekilde kullanılmaz🙂

Tonalite denilen şey, Batı müziğinin belkemiğidir. Bir tondaki akorlar hareket edip tansiyon ve çözülüş ürettikleri zaman, kulağımız TON dediğimiz şeyi yakalar. Bu akor hareketleri, şarkı formu dediğimiz şey içerisinde kendini belli eder ve tekrarlanır. Ayrıca, o tona ait olmayan akorlar da belli kurallar çerçevesinde kullanılabilirler. Bu da yine tonaliteyi bozmaz, aksine güçlendirir.

Modalite (bizim makamsal yapı olarak da bildiğimiz şey), belli bir modun atmosferini yaratmak ve o atmosfer içerisinde melodi üretmek için kullanılır. Bunu pek çok farklı şekilde örneklendirmek mümkündür. Örneğin; belli bir modun karakterini verecek şekilde yaratılmış akorlar, özellikle de uzun süre kalıyorsa, bunların üzerine o spesifik modu çalmayı düşünebiliriz.

Modaliteye temel örnek: Birinci perdeden bareli F majör akorunu basın. Sonra Si ve ince mi teli boş kalacak şekilde ilk iki telden bareyi kaldırın. Çaldığınız akor (teknik olarak F majör #11), Lydian dizisinin karakterini verir. Bunun üzerine ister F lydian modunu, isterseniz buna teorik olarak karşılık gelen C majör dizisini çalabilirsiniz.
Peki ilk örneğe kıyasla buradaki fark nedir ? Burada tansiyon yaratıp çözmeyi düşünmediğimiz için, bas notasının ofsaytta bırakacak kadar kalına gitmediğiniz takdirde her nota aşağı yukarı güzel tınlar. (Önemli not: Basçılar bir altyapı üzerine solo çalarken bol bol tiz perdeleri kullanır, veya eşliksiz çalarlar. Armoni bastan şekillendiği için, bas notalarla çarpışacak kadar pese inerken dikkatli olmak gerekir). Modal parçalar bu şekilde bir veya bir kaç akorla belli bir modu üretecek şekilde aynı altyapıyı kullanır. Ayrıca (Satriani parçalarında olduğu gibi), aynı bas notasından farklı modlara gidecek şekilde de akor dizileri yazılabilir. mesela, parçanın ilk kısmı A lydian, ikinci A Dorian vs şeklinde ilerleyebilir.

Modaliteye sorunlu örnek: Ne yazık ki, son derece yaygın kullanılan ama bence çok kafa karıştırıcı ve hatalı olan bir diğer modalite kullanımı da, belli bir tonun içerisindeki akorların, özellikle tona ait olmayan (yani kromatik ses içeren veya diğer adıyla diyatonik olmayan) akorların üzerine çalınacak yapıların modlarla ifade edilmesidir.
Örnek: C majör - F majör - F minör - C majör akor dizisini ele alalım.
Yukarıdaki tablo ile kıyasladığınızda göreceğiniz üzere, F minör akoru C majör tonuna ait değildir.
Modal yaklaşımı kullanan kişiler size burada hemen F Dorian dizisini çalmanız gerektiğini söylecektir. Bu teknik olarak doğrudur, ama bu aslında modal bir akor dizisi DEĞİLDİR.
Çünkü, amaç F dorian dizisinin havasını yaratmak DEĞİLDİR. Amaç, C majör tonunda tansiyon yaratıp sonra da çözerek C majör tonunu üretmektir.
F dorian dizisi 7 notalı bir dizidir, ama bunların hepsi burada aynı ölçüde işimize yaramaz. Çünkü burada akorun tonaliteye getirdiği ASIL YENİLİK, içerdiği A bemol notasıdır.
Bu notayı akor üzerinde vurguladığınız zaman, nokta atışı yapmış olursunuz. Akorların hakkını vermenin sırrı, nota tercihlerinde bu şekilde nokta atışı yapabilmektir.

F dorian perspektifinden bunu göremezsiniz. Hele de dizyi F sesinden çalmaya başlamışsanız geçmiş olsun, siz Ab'e gelene kadar şarkı biter🙂

4) Kulak ve ritmik kontrol, en az doğru notalar kadar önemlidir. Kulağınız iyi ise, sadece majör dizi üzerinden giderek pek çok yapının üzerine çalabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz iyi ise, bir kaç notayı doğru yerde çalarak çok daha etkili şeyler yapabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz yoksa ve kalabalık çalıyorsanız, istediğiniz kadar doğru notaları basın, pek bir işe yaramaz. Acemi shred gitaristlerinin tipik hatası budur.

Okunması kolay olsun diye bu mesajı burada sonlandıracağım. Bahsetmek istediğim iki şey daha var, onları da diğer mesaja ekleyeceğim.
 
Son düzenleme:
Kaldığım yerden devam ediyorum:

5) Aynı tondaki akorlar üzerine çalarken (artık kısaca ton içerisinde çalarken diyelim) dikkat etmemiz gereken şey, yarım seslerin ürettiği tansiyondur.
C majör için bu B ve C notaları ve E ve F notaları arasında bulunur. (Şu meşhur "iki tam bir yarım, üç tam bir yarım" tekerlemesindeki yarım sesler...)
Bu notaları çalmak istemediğimiz zaman, minör pentatonik dizisini kullanabiliriz.
A minör pentatonik = C majör pentatonik dizileri = A C D E G seslerini içerir. Teknik olarak yaptığımız şey, tonun 6. derecesi üzerinden minör pemtatonik dizisini çalmaktır.
Bu şekilde ton içerisinde yarım sesleri düşünmek zorunda kalmadan çalabiliriz. Pek çok rock gitaristi bunu tercih eder🙂
Eğer o özel sesleri kullanmak istersek, bunu da 2. ve 3. derecenin minör pentatonik dizilerini çalarak yapabiliriz.
D minör pentatonik = D F G A C
E minör pentatonik = E G A B D
Bu dizileri C majördeki bir altyapının üzerine çalın, etkilerinin çok farklı olduğunu göreceksiniz. Özellikle D minör pentatonik, içerisindeki F notasının çözülmemesi nedeniyle bazı yerlerde doğru, bazı yerlerde tuhaf tınlayacaktır.

Peki, daha uzun vadede, her iki yarım sesi de kullanmak istersek ne olur?
İşte o zaman, bu seslerin doğru şekilde çözülmesini odaklanmamız gerekir.

Bu noktada önce şunu anlamamız gerekiyor: Notalar hızla akıp giderken, bu yarım sesler çoğu zaman SORUN OLMAZ.
Sorun, durduğumuz/nefes aldığımız noktada önem kazanır.
Özellikle F notası, C majör akorunun karakter sesi olan E notasına yarım ses mesafededir. Eğer ben bu nota üzerinde durduğumda, o andaki akorun sesleri bu notayı desteklemiyorsa, nota havada kalır. Çözülmez ve "yanlış" duyulur. Evet, hem de ton içerisinde bir nota olmasına rağmen! Bu notayı ya kontrollü bir şekilde en yakınındaki notaya götürüp çözeriz, ya da o akor üzerinde çalmayız.

Örnek: C majör, A minör ve E minör (1, 3 ve 6. dereceler) sesleri bu notayı içermez. Ama F'yı bu akorların üzerinde çalıp E sesine götürürsek, E notasını hepsine ait olduğunu görürüz. İşte bu dereceler bu nedenle aynı armonik fonksiyona sahiptir (Tonik)

Sadece F notasını (teknik olarak dizinin 4. derecesi) içeren D minör ve F majör akorları (2. ve 4. dereceler) bu notayı doğal olarak SEVER. Çalınması şart değildir, ama çalınca akorun karakteri belli olur. Bu iki akora subdominant fonksiyon akorları denir (hareket üretirler).

B notasını (teknik olarak dizinin 7. derecesi) kullanırken de yine arkadaki akorun bu sesi destekleyip desteklemediği önemlidir. Ancak bu derece, 4. derecece kadar keskin tınlamaz. En azından ben böyle hissetmişimdir. Duruma göre en yakınındaki C notasına çözmek iyi olabilir, ama yeterince tizdeyseniz bu notayı C notasını içeren F majör, A minör, D minör hatta C majör üzerinde bile duyurmayı isteyebilirsiniz.

Ayrıca, hem B hem de F notasın içeren iki akor vardır: Bunlardan biri G majör akorudur. 7li akor olarak basıldığında (aslında basılmasa da kulağımız etkiyi duyar) F notasını da içerir. Diğer ise eksik beşli (7'li akor olarak basıldığında minör 7 bemol beş) akorudur. 5. ve 7 derecedeki bu akorlar, B-F seslerinin bir arada olmasının yarattığı eksik beşli aralığı nedeniyle tansiyon üretirler ve çözülmek isterler. İki yarım sesi birden içeren bu iki akor, tonalitenin bel kemiğidir, çünkü tansiyon olmadan kuvvetli çözülüş gerçekleşmez ve tonalite OTURMAZ. (Bu tansiyon-çözülüş net duyulmuyorsa, bu durumda modal bir yapıyla uğraşıyor olmamız olasıdır)
Bu iki akor üzerinde ise eğer C notası üzerinde kalmaya çalışırsak, bu tuhaf duyulabilir. Bu iki akor üzerinde F veya B'ye yüklenip, sonraki akora göre bu notayı çözmeyi düşünmek daha mantıklı olur. Elbette notalar hızla akarken bu her zaman önemli olmaz.

6) Son olarak (çok fazla bilgi yüklemeden) akor seslerini rehber olarak kullanarak akorları majör dizi ile nasıl bağlayabileceğimize bir örnek vermek istiyorum.
Diyelim ki elimizde şöyle bir akor dizisi var ve buna solo yazmak veya emprovize yapmak istiyorsunuz:
C maj D min F maj G maj
Bu akorların seslerini yazıp,
  • bir akordan diğerine geçerken sabit kalabilecek notaları
  • veya en küçük hareketle diğer akor sesine yürüyebilecek notalara
bakalım.
C majör akorunda D minöre giderken, hiç bir ses sabit kalmamaktadır.
C E G --> D F A
Ama C majördeki E sesinden, D minördeki F sesine sadece yarım seslik mesafe vardır.
C majör üzerinde C majörden istediğim her notayı çalıp, D minöre geçtiğimiz sırada F'yı vurgularsam, D minör akorunun karakteri belli olur.
Eğer bunu C majör üzerindeki E notasından D minördeki F notasına gelecek şekilde SPESİFİK OLARAK YAPARSAM, kulağımız C majörden D minöre (tonik fonksiyondan subdominant fonksiyona hareketi) duyar.

Diğer akorları bağlamayı da size bırakıyorum. Ortak sesleri dizinin diğer sesleri ile birbirine bağlayın, F majör üzerindeki C'yu G majör üzerindeki B'ye bağlayın.
Yaratıcılık, motif, vs... işte buralarda önem kazanıyor🙂 Elbette akor seslerinin tek tek çalınması (arpejler) gibi yaklaşımlar da olabilir, ancak bunları özel durumlara saklamak lazım, yoksa egzersiz gibi tınlar. Ayrıca, aynı fonksiyondaki akorların arpejlerinin birbiri yerine çalınabileceğini de unutmamak lazım.

Bu noktadan sonrası, tona ait olmayan akorların üzerine çalabilme becerisidir. Ancak bunun için acele etmemek lazım. Bence ton içerisinde çalma kısmında yıllarca kalıp tecrübe edinmek gerekiyor.
 
Son düzenleme:
Bir sürü emek harcayıp güzelce açıklamışsınız, elinize sağlık. Umarım bu uzun yazıyı konuyla ilgililer okuyabilir. Artık belli bir uzunluktan sonra yazıların okunmadığını düşünüyorum, en azından forumlardan ve çeşitli müzikle ilgili gruplardan edindiğim izlenim bu.

Teori bölümünde işin teorisi ile ilgili bir katkı yapmak için yazmadım (zaten söylediklerinize ekleyebilecek kadar teori bilgim yeterli değil). Teorinin pratiğe geçtiği kısımlar için uzunca bir süredir internet üzerinden doğaçlama müzik yapmaya çalışan biri olarak bir şeyler yazmak isterim.

Öncelikle bir şekilde bu konuya gelen ve internetten gecikme sorunu olmadan doğaçlama müzik yapmak isteyen olursa NINJAM adında bir protokol ile bunu mümkün kılan Reaper içinde kurulu gelen reaninjam eklentisi ya da JamTaba diye iki uygulama ile bağlanıp çalabilecekleri bir yer olduğunu bilmelerini isterim 🙂 (Konuya reklam almışım gibi oldu, evet).

Bu ortamda her telden ve seviyeden insan katılıyor, yani sıkıntı yaşamanız olası ama bir süre sonra düzenli çalanlarla güzel doğaçlamalar da yapabilirsiniz.

Bu canlı ortamda benim edindiğim önemli bilgiler (bence) şöyle. Her ne kadar konu "solo" içinse de aslında tamamen solo çalmaya niyet eden doğaçlamacı arkadaşların sıkıntı yaşadığını düşünüyorum. Amacınız aslında tam olarak solo olmamalı, müziği parçalar halinde algılayıp nerdeyse altyapı üzerine ekleme yapabilmeniz bence ilk adım olmalı, bu eklemeyi yaptıktan sonra zaten bunun süslenmiş ve müzikal cümleler eklenmiş (akışı olan) versiyonunun "solo" olarak çalınabileceğini düşünüyorum. Yani bir anlamda parçadan bütüne gitmek gibi...

Elbette tek başınıza istediğiniz uzunlukta çalabilirsiniz ama canlı doğaçlama ortamlarında soloların aslında o kadar uzun tutulmaması, bir arkadaş ortamında nasıl oturup konuşurken bir kişinin baştan sona uzun uzun konuşması sıkıcı olursa, aynı bunun gibi müzikte de melodilerle konuşurken buna dikkat etmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Bahsettiğim gibi ortamda her seviyeden insanlar var, teoriye hakim insanların çalışmaları ile hiç teori bilmeyen ama sadece kulakla çalan insanların çalışmaları arasında kıyaslama yapmam gerekirse şaşırtıcı şekilde kulakla çalanları tercih ettiğimi fark ettim, yani elbette bu "müzik teorisi" bölümünde yanlış bir yönlendirme olması kaygısı ile söylenen bir şey ama bahsettiğim sorun belki o ortamın özelinde teorik bilgiler ile kulağın daha az kullanılmasıyla alakalı olabilir, yani önce duyarak sonra bildikleri ile yaklaşmış olsalar belki esas vurucu kısmı onlar yapacak ama tam olarak böyle gerçekleşmiyor. Ya da belki amaçları-motivasyonları çok daha farklı olabilir.

Bunu konuyla ilgili çeşitli konularda tekrar etmiştim, yani bilmek her zaman çok değerli ama özellikle müzik gibi bir alanda duymadan sadece bilgi ile hareket edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten burada yazılan teorik bilgiler içersinde bunun önemi vurgulanmış ama ben de tekrar vurgulamak istedim.
 
Öncelikle emeğinizi ve birikiminizi paylaştığınız için teşekkür etmeli, ben de modlar konusunda bir dersin Türkçe çevirisini yapmıştım onu paylaşayım;



Ayrıca konu hakkında çok derinlemesine bilgi sahibi olmayan bir hobi gitaristi olarak şöyle bir şeyi fark ediyorum;
Özellikle jazz rock tarihinin ilk çağlarından shred çağına kadar olan dönemdeki iyi gitarcılar daha çok duyumdan ve hissiyattan yola çıkarak çalıyorlar, bu kişiler zihinlerindeki melodileri gitara çok iyi aktarabiliyorlar, akor değişimleri, modal hissiyat ve müzikal akış duyguları ile gitarları arasında adeta perde kalkmış gibi çalabiliyorlar, yani duyumdan duygulardan çalıma doğru bir akış var. Bu yeteneği yoğun armonik pratikler yaparak mı kazandılar yoksa beyinleri mi farklı bilmiyorum. Benim gibi garibanlar da "mm şimdi bu akorlar şöyle ise burada şu notadan şuna çözülen şu modu vurgulayan bir solo çalmalıyım" falan diye gitardan, çalımdan duygulara duyuma ulaşmaya çalışıyor, yani tam tersi bir şey yapıyormuşuz gibi görünüyor.
 
Modaliteye sorunlu örnek: Ne yazık ki, son derece yaygın kullanılan ama bence çok kafa karıştırıcı ve hatalı olan bir diğer modalite kullanımı da, belli bir tonun içerisindeki akorların, özellikle tona ait olmayan (yani kromatik ses içeren veya diğer adıyla diyatonik olmayan) akorların üzerine çalınacak yapıların modlarla ifade edilmesidir.
Örnek: C majör - F majör - F minör - C majör akor dizisini ele alalım.
Yukarıdaki tablo ile kıyasladığınızda göreceğiniz üzere, F minör akoru C majör tonuna ait değildir.
Modal yaklaşımı kullanan kişiler size burada hemen F Dorian dizisini çalmanız gerektiğini söylecektir. Bu teknik olarak doğrudur, ama bu aslında modal bir akor dizisi DEĞİLDİR.
Çünkü, amaç F dorian dizisinin havasını yaratmak DEĞİLDİR. Amaç, C majör tonunda tansiyon yaratıp sonra da çözerek C majör tonunu üretmektir.
F dorian dizisi 7 notalı bir dizidir, ama bunların hepsi burada aynı ölçüde işimize yaramaz. Çünkü burada akorun tonaliteye getirdiği ASIL YENİLİK, içerdiği A bemol notasıdır.
Bu notayı akor üzerinde vurguladığınız zaman, nokta atışı yapmış olursunuz. Akorların hakkını vermenin sırrı, nota tercihlerinde bu şekilde nokta atışı yapabilmektir.

F dorian perspektifinden bunu göremezsiniz. Hele de dizyi F sesinden çalmaya başlamışsanız geçmiş olsun, siz Ab'e gelene kadar şarkı biter.

Burası gerçekten de önemli ve kafa karıştırıcı olabiliyor.

Özellikle şu kısım çok önemli benim açımdan.
Modal yaklaşımı kullanan kişiler size burada hemen F Dorian dizisini çalmanız gerektiğini söylecektir. Bu teknik olarak doğrudur, ama bu aslında modal bir akor dizisi DEĞİLDİR.
Çünkü, amaç F dorian dizisinin havasını yaratmak DEĞİLDİR. Amaç, C majör tonunda tansiyon yaratıp sonra da çözerek C majör tonunu üretmektir.

Şarkı yaparken, havayı nasıl değiştireceğim, konuyu nasıl başka bir noktaya bağlayacağım derken, şarkı içindeki geçişi mümkün kılan o tek sihirli notayı yakaladığım yerden bahsediliyor. Tabi bunlar benim açımdan böyle oldu. Sadece çok müzik dinlemekle kazandığım bir beceriydi, sonraları ona armoni dendiğini öğrendim.
 
Son düzenleme:
Öncelikle emeğinizi ve birikiminizi paylaştığınız için teşekkür etmeli, ben de modlar konusunda bir dersin Türkçe çevirisini yapmıştım onu paylaşayım;



Ayrıca konu hakkında çok derinlemesine bilgi sahibi olmayan bir hobi gitaristi olarak şöyle bir şeyi fark ediyorum;
Özellikle jazz rock tarihinin ilk çağlarından shred çağına kadar olan dönemdeki iyi gitarcılar daha çok duyumdan ve hissiyattan yola çıkarak çalıyorlar, bu kişiler zihinlerindeki melodileri gitara çok iyi aktarabiliyorlar, akor değişimleri, modal hissiyat ve müzikal akış duyguları ile gitarları arasında adeta perde kalkmış gibi çalabiliyorlar, yani duyumdan duygulardan çalıma doğru bir akış var. Bu yeteneği yoğun armonik pratikler yaparak mı kazandılar yoksa beyinleri mi farklı bilmiyorum. Benim gibi garibanlar da "mm şimdi bu akorlar şöyle ise burada şu notadan şuna çözülen şu modu vurgulayan bir solo çalmalıyım" falan diye gitardan, çalımdan duygulara duyuma ulaşmaya çalışıyor, yani tam tersi bir şey yapıyormuşuz gibi görünüyor.

Teşekkürler. Altyazılı video güzel bir ek oldu bu konuya, emeğinize sağlık.
Bahsettiğiniz mesele, belli bir kuşaktaki caz gitaristlerinin bol bol akor sesi-arpej çalarak işe başlamış olması ile ilgili.
60-70'lere kadar shred kafasıyla çalmak çok da makbul değil. Çalan cazcılar da aslında yine akor seslerini birbirine bağlayarak çalmayı düşünüyor.
Rockçılar ise çok daha fazla pentatonik tabanlı çalıyorlar o sıra, çünkü blues dağarcığından geliyorlar. Bu yaklaşımların her ikisi de güvenli ve sağlam notalar çalmayı sağlıyor.
70'lerde fusion ve 80'lerde neoklasik shred vs ile iş çok fazla diziler-modlar meselesine döndü.
Ben böyle bir dönem geçirdim kendi hesabıma, yıllarca shred çaldıktan sonra temiz tonda bol bol akor sesi tabanlı emprovize yaptım. Bir miktar caz da çaldım genç bir kaç ekiple. Arkasından tekrar rock çalmaya dönünce çalışım oldukça değişti.
Emprovize kesinlikle bir beceri ve kulakla klavye arasındaki ilişkinin kurulmasına dayanıyor mesele. Dizilerle bu pek sağlanamıyor.
Ancak majör dizinin önemli derecelerinin her bir akor üzerindeki etkisini duymaya alışmak önemli. Burada ona ağırlık vermeye çalıştım. Kişi bunu yapabilir hale geldiğinde ister istemez daha iyi nota tercihleri de yapıyor, çünkü hangi notanın iyi, hangisinin kötü tınladığını DUYABİLİYOR. Mesele biraz da bu.
 
Hiçbir şey anlamasam da belli ki çok faydalı başlık...

BalGAyqIgAAKZ_O.webp
 
Hiçbir şey anlamasam da belli ki çok faydalı başlık...
Bir kullanıcı bu başlıkta anlatmaya çalıştığım şeyi soru olarak sordu, sonra da niye yanıt alamadığı konusunda bir şeyler yazıp sinirlendi filan. Belki şimdi anlamıştır neden yanıt vermenin kolay olmadığını.
Büyük ölçüde duyarak-çalarak yapılarak bir şeyi yazıya dökmeye kalkınca insan mecburen biraz dolaylı olmak zorunda kalıyor.
Ama aslında uzun vadede buraya yazdığım şeyi klavyede pratiğe dökecek bir görselleştirme sistemi geliştirebilirsem (kafamda temeli var...) belki bu bir başlangıç olur diye düşündüm. Kendi fikirlerimi de toparlamış olmak istedim yani bahaneyle🙂
 
hayatında hiç doğaçlama çalmamış bi arkadaşıma 5 dk da anlatmış ve çalışmışıtı onda, ama benim sistem üstünkörü kalıyor tabii. barrios hocam daha detaylı, sistematik hatta akademik ve tabii ki sağlıklı bir şekilde anlatmış, elleri dert görmesin 🙂
 
Son düzenleme:
Bu konuyla ilgili çok fazla kafa karışıklığı ve bilgi bombardımanı var. Zaman zaman başlıklar da açılıyor ama yanıt vermek çok kolay olmuyor, çünkü konu hem bilgi hem de deneyim gerektiriyor.
O nedenle bu başlığı açıp, ileride gelebilecek benzer sorular için referans verebileceğim bir başlık oluşturmak istedim.
Burada kafa karışıklığına yol açan veya yanlış anlaşılan şeyleri açıklığa kavuşturmayı amaçlıyorum. Her yerde bulunabilecek bilgileri tekrar etmeyi düşünmüyorum.
Gitarda majör dizi kitabımı okumuş olanlar, ne kast ettiğimi daha iyi anlayacaktır. İleride bu konu ile ilgili de belki bir kitapçık toparlayabilirim, ama söz veremiyorum şu anda.
Kafanıza takılan soruları yazabilirsiniz; vaktim olduğunda cevap verebilirim.

1)
Belli bir armonik yapının üzerine solo çalabilmek/yazabilmek için, mutlaka temel armoninin işlevini anlamak gerekir. Bu da öncelikle MAJÖR DİZİ ve onun ilgili minörü üzerinden gerçekleşir.
Bu nedenle, bilinmesi gereken en temel iki şey:
  • Majör diziyi klavyede çalmayı bilmek. Bunun için kitap yazdım; ücretsiz paylaştım. E yani...
  • Majör dizinin her bir derecesi üzerine kurulan akorları bilmektir. 3 sesli triad akorlar kadar 4 sesli (7'li) akorları da öğrenmenizi tavsiye ederim.
Burada C majör için bir tekrar yapmış olalım:

Üç sesli akorlar: C majör D minör E minör F majör G majör A minör B eksik beşli
Dört sesli akorlar C majör 7 D minör 7 E minör 7 F majör7 G dominant 7 A minör 7 B minör 7 b5

Bu sırayı ve yapıları adınız gibi bilmeniz gerekir.
Kafa karışıklığının büyük bir kısmı, bu yapıları yarım yamalak bilmekten kaynaklanır. Bunların teorisine burada girmeyeceğim. Dediğim gibi, burada zaten bilinen şeyleri tekrar etmeyeceğim.

2) Eğer üzerine çaldığınız akorlar AYNI TONDA kalıyorsa, bu durumda akorların üzerine o tonun notalarını ( o majör diziyi veya ilgili minörünü) çalabilirsiniz. EVET. Bu şekilde solo çalmaya başlanabilir. Ama zamanla farklı akorların üzerine daha iyi notalar seçerek bunların üzerinde kalmayı ve akorları birbirine bağlamayı düşünür hale gelebilirsiniz. Çünkü, bir tonu oluşturacak şekilde akan akorlar üzerinde her nota aynı derecede anlamlı değildir. Bu konuyu zamanla biraz daha açacağım.

3) Özellikle Steve Vai ve Satriani sonrası ortaya çıkan (80'lerin ortası) modlar ve bunlarla solo çalma muhabbeti, ne yazık ki kafa karışıklığına yol açan bir diğer unsur. Şunu hemen söyleyeyim; aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR.
Örnek: C majör tonunda bir akor dizisi düşünelim: Cmaj - Cmaj - F maj- G maj
Tecrübesiz ve kulaktan dolma bilgileri olan pek çok zeka küpü (hele de internet ortamında) "Şimdi burada iki mezur C Ionian, iki mezur F Lydian, iki mezur G mikso.. gak guk" şeklinde önerilerde bulunacaktır. Böyle şeyleri gördüğünüz anda arkanıza bakmadan kaçın🙂 Bu arkadaşlar modalitenin ve tonalitenin farklarını anlamamış kişilerdir. Anlamadıkları için onları suçlamıyorum, ama kendileri bir halttan anlamadığı halde milletin kafasını karıştırmaya devam etmeleri de biraz can sıkıyor. Düşük tempolarda kendilerini bu modları çaldıklarına inandırarak bir şeyler yapabilirler, ama tempoyu yükseltin, aslında yaptıkları şeyin o tonu (majör diziyi) çalmaktan ibaret olduklarını itiraf etmek zorunda kalırlar. Modlar bu şekilde kullanılmaz🙂

Tonalite denilen şey, Batı müziğinin belkemiğidir. Bir tondaki akorlar hareket edip tansiyon ve çözülüş ürettikleri zaman, kulağımız TON dediğimiz şeyi yakalar. Bu akor hareketleri, şarkı formu dediğimiz şey içerisinde kendini belli eder ve tekrarlanır. Ayrıca, o tona ait olmayan akorlar da belli kurallar çerçevesinde kullanılabilirler. Bu da yine tonaliteyi bozmaz, aksine güçlendirir.

Modalite (bizim makamsal yapı olarak da bildiğimiz şey), belli bir modun atmosferini yaratmak ve o atmosfer içerisinde melodi üretmek için kullanılır. Bunu pek çok farklı şekilde örneklendirmek mümkündür. Örneğin; belli bir modun karakterini verecek şekilde yaratılmış akorlar, özellikle de uzun süre kalıyorsa, bunların üzerine o spesifik modu çalmayı düşünebiliriz.

Modaliteye temel örnek: Birinci perdeden bareli F majör akorunu basın. Sonra Si ve ince mi teli boş kalacak şekilde ilk iki telden bareyi kaldırın. Çaldığınız akor (teknik olarak F majör #11), Lydian dizisinin karakterini verir. Bunun üzerine ister F lydian modunu, isterseniz buna teorik olarak karşılık gelen C majör dizisini çalabilirsiniz.
Peki ilk örneğe kıyasla buradaki fark nedir ? Burada tansiyon yaratıp çözmeyi düşünmediğimiz için, bas notasının ofsaytta bırakacak kadar kalına gitmediğiniz takdirde her nota aşağı yukarı güzel tınlar. (Önemli not: Basçılar bir altyapı üzerine solo çalarken bol bol tiz perdeleri kullanır, veya eşliksiz çalarlar. Armoni bastan şekillendiği için, bas notalarla çarpışacak kadar pese inerken dikkatli olmak gerekir). Modal parçalar bu şekilde bir veya bir kaç akorla belli bir modu üretecek şekilde aynı altyapıyı kullanır. Ayrıca (Satriani parçalarında olduğu gibi), aynı bas notasından farklı modlara gidecek şekilde de akor dizileri yazılabilir. mesela, parçanın ilk kısmı A lydian, ikinci A Dorian vs şeklinde ilerleyebilir.

Modaliteye sorunlu örnek: Ne yazık ki, son derece yaygın kullanılan ama bence çok kafa karıştırıcı ve hatalı olan bir diğer modalite kullanımı da, belli bir tonun içerisindeki akorların, özellikle tona ait olmayan (yani kromatik ses içeren veya diğer adıyla diyatonik olmayan) akorların üzerine çalınacak yapıların modlarla ifade edilmesidir.
Örnek: C majör - F majör - F minör - C majör akor dizisini ele alalım.
Yukarıdaki tablo ile kıyasladığınızda göreceğiniz üzere, F minör akoru C majör tonuna ait değildir.
Modal yaklaşımı kullanan kişiler size burada hemen F Dorian dizisini çalmanız gerektiğini söylecektir. Bu teknik olarak doğrudur, ama bu aslında modal bir akor dizisi DEĞİLDİR.
Çünkü, amaç F dorian dizisinin havasını yaratmak DEĞİLDİR. Amaç, C majör tonunda tansiyon yaratıp sonra da çözerek C majör tonunu üretmektir.
F dorian dizisi 7 notalı bir dizidir, ama bunların hepsi burada aynı ölçüde işimize yaramaz. Çünkü burada akorun tonaliteye getirdiği ASIL YENİLİK, içerdiği A bemol notasıdır.
Bu notayı akor üzerinde vurguladığınız zaman, nokta atışı yapmış olursunuz. Akorların hakkını vermenin sırrı, nota tercihlerinde bu şekilde nokta atışı yapabilmektir.

F dorian perspektifinden bunu göremezsiniz. Hele de dizyi F sesinden çalmaya başlamışsanız geçmiş olsun, siz Ab'e gelene kadar şarkı biter🙂

4) Kulak ve ritmik kontrol, en az doğru notalar kadar önemlidir. Kulağınız iyi ise, sadece majör dizi üzerinden giderek pek çok yapının üzerine çalabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz iyi ise, bir kaç notayı doğru yerde çalarak çok daha etkili şeyler yapabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz yoksa ve kalabalık çalıyorsanız, istediğiniz kadar doğru notaları basın, pek bir işe yaramaz. Acemi shred gitaristlerinin tipik hatası budur.

Okunması kolay olsun diye bu mesajı burada sonlandıracağım. Bahsetmek istediğim iki şey daha var, onları da diğer mesaja ekleyeceğim.
Emeğiniz için teşekkürler, ancak benim için havada kalan noktalar var , soru alabileceğinizi söylemenize dayanarak sormak istedim.
1-
"aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin" derken aynı tonda kalan akorlar nelerdir ? ve neden farklı modları düşünmenin bir anlamı yoktur?
2- tempo melodinin karakterini mi farklılaştırır yoksa yavaş veya hızlı çalımın yarattığı frekans ile duyguyu mu farklılaştırır ? Çünkü "
Düşük tempolarda kendilerini bu modları çaldıklarına inandırarak bir şeyler yapabilirler, ama tempoyu yükseltin, aslında yaptıkları şeyin o tonu (majör diziyi) çalmaktan ibaret olduklarını itiraf etmek zorunda kalırlar." demişsiniz.

3- " o tona ait olmayan akorlar da belli kurallar çerçevesinde kullanılabilirler. " O tona ait olmayan akorlardan kastınız nedir , passing chord lar değildir herhalde çünkü ton dışı demişsiniz ; örnek verirseniz , merak ettim. Bir de sürekli tansiyon ve çözülüş olamayacağı için , genelde baştaki akor ile kendisine çözülür ama çözüme gelene kadar ki çoğu akor tansiyon yaratır, sanki burada sürekli tansiyon-çözüm olması gerekiyormuş eğer olmazsa tonalite olmazmış gibi bir anlam veriyor; sanırım sizde böyle demek istememişsinizdir.?

4- "
belli bir modun karakterini verecek şekilde yaratılmış akorlar "
Belirli bir mod'a göre yaratılmış akorlar derken burası da muallak geldi , çünkü ilk defa bir mod'a göre akor yaratılmış olduğunu duydum, anlayamadım. Her mod'a göre yaratılmış akorlar mı var ? Bir de öyleyse bunun tam tersi de yani her akor belirli bir mod'a uygun mu üretiliyor? Cevabını merakla beklediğim sorum bu ,bu arada. Verdiğiniz örnekte FMaj11#11 Lydian dizi olduğunu nasıl anlıyorsunuz, Bir de F Lydian ile C Majör dizisi çalabilirsinizi C Maj dizisinin modlarından 4. sü Lydian olduğu için aldığınızı anladım ama Fmaj11#11 ile alakasını anlamadım , yani natural F Maj olursa çalınacak dizi değişecek miydi? Bir de burada yine Satriani örneği veriyorsunuz ama aynı nota da farklı modun çalınabileceğini söylüyorsunuz ancak 3. maddede "aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR. " demiştiniz. İkisi farklı konular mı , çünkü değilse çelişkili gibi duruyor.

Evet daha sorardım da ayıp olmasın diye kısa tutmaya çalıştım 🙂 , iyi çalışmalar, teşekkürler.
 
Emeğiniz için teşekkürler, ancak benim için havada kalan noktalar var , soru alabileceğinizi söylemenize dayanarak sormak istedim.
1-

2- tempo melodinin karakterini mi farklılaştırır yoksa yavaş veya hızlı çalımın yarattığı frekans ile duyguyu mu farklılaştırır ? Çünkü "


3- " o tona ait olmayan akorlar da belli kurallar çerçevesinde kullanılabilirler. " O tona ait olmayan akorlardan kastınız nedir , passing chord lar değildir herhalde çünkü ton dışı demişsiniz ; örnek verirseniz , merak ettim. Bir de sürekli tansiyon ve çözülüş olamayacağı için , genelde baştaki akor ile kendisine çözülür ama çözüme gelene kadar ki çoğu akor tansiyon yaratır, sanki burada sürekli tansiyon-çözüm olması gerekiyormuş eğer olmazsa tonalite olmazmış gibi bir anlam veriyor; sanırım sizde böyle demek istememişsinizdir.?

4- "

Belirli bir mod'a göre yaratılmış akorlar derken burası da muallak geldi , çünkü ilk defa bir mod'a göre akor yaratılmış olduğunu duydum, anlayamadım. Her mod'a göre yaratılmış akorlar mı var ? Bir de öyleyse bunun tam tersi de yani her akor belirli bir mod'a uygun mu üretiliyor? Cevabını merakla beklediğim sorum bu ,bu arada. Verdiğiniz örnekte FMaj11#11 Lydian dizi olduğunu nasıl anlıyorsunuz, Bir de F Lydian ile C Majör dizisi çalabilirsinizi C Maj dizisinin modlarından 4. sü Lydian olduğu için aldığınızı anladım ama Fmaj11#11 ile alakasını anlamadım , yani natural F Maj olursa çalınacak dizi değişecek miydi? Bir de burada yine Satriani örneği veriyorsunuz ama aynı nota da farklı modun çalınabileceğini söylüyorsunuz ancak 3. maddede "aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR. " demiştiniz. İkisi farklı konular mı , çünkü değilse çelişkili gibi duruyor.

Evet daha sorardım da ayıp olmasın diye kısa tutmaya çalıştım 🙂 , iyi çalışmalar, teşekkürler.
Yanıtlamaya çalışacağım; ancak bazı sorularınız bilgi eksikliğine dayalı ve takdir edersiniz ki bu açığı sizin kapatmanız gerekli.
Ayrıca, bazı şeyleri eleştirel bir perspektifle okumuş (bunu ben de çok yapardım) ama içeriğe odaklanmamışsınız.
Sorularınızın bir kısmı bilgi eksikliğine, bir kısmı ise deneyim eksikliğine dayanıyor. Dolayısıyla, bazı şeyleri sizin yaparak deneyimlemeniz gerekiyor.
Şunu öncelikle netleştirelim: Emprovize, öncelikle bir beceridir. İşin "yapma" kısmına ne kadar girerseniz, teorisine dair yaklaşımları da o denli farklı gözle okur hale gelirsiniz. Ama tersini yaparsanız (yani işin yapma kısmına az girip teorisinde çok yuvarlanırsanız), teorik bilgi sizi bir şeyleri yapmaktan ALIKOYMAYA başlar.
1)Aynı tonda kalan akorlar nedir? Bu soruyu yanıtlayabilmeniz gerekiyor. Majör dizinin diyatonik dereceleri üzerine kurulan her bir akoru tek tek yazdım 3 ve 4 sesli olarak. Lütfen o kısmı tekrar okuyun.
Bir akor dizisi tonaliteyi oluşturmak için yazıldığında (tansiyon ve çözülüşle ilerlediğinde), sizin de bunu dikkate alarak çalmanız gerekir. Hareketi, tansiyonu-çözülüşü
emprovizede vurguladığınız zaman, akor dizisinin hakkını vermeye (playing through the changes) başlarsınız.
Örnek: Dizi içerisinde yürürken ilgili akor değişimi üzerinde C'den B'ye yürümek subdominant fonksiyon akorlarından dominant fonksiyon akorlarına geçişi vurgular. F'dan E'ye yürümek dominant fonksiyondan toniğe geçişi vurgular... gibi. Farkındaysanız bunlar armonik fonksiyonu ve dizi derecelerini baz alan şeyler. Modlar ile tonalitenin armonik fonksiyonlarını karşılayamazsınız. Bu demek değildir ki modlar gereksizdir. Hayır.
Ama; Dm7-G7-Cmaj7 gibi tipik bir Subdominant-dominant-tonik fonksiyon akorlarının üzerinde D Dorian- G Miksolydian- C Ionian perspektifi anlamsızdır. Hepsi aynı tona ait diziler olduğu gibi (notalar aynı), vurgulayacağınız tonları da bu şekilde seçemezsiniz. Son derece steril, dizileri akorların üzerine yedirmeye çalıştığınız bir şey ortaya çıkar.
Fusion perspektifinde bu akorlar üzerine sırasıyla D Dorian- G altere dominant - C lydian gibi tercihler çalınarak kndine has bir fusion tınısı üretilebilir. Ama burada da sürekli dizileri çalıyormuş gibi duyulan bir sonuç ortaya çıkması olasıdır ve ancak tecrübeli müzisyenlerin elinde, melodik ve ritmik hassasiyetle kullanıldığında anlam kazanır. Burada da amaç yine tansiyon üretip çözmektir, onu söylemiş olayım. Bu da G7 üzerinde altere tansiyon tonlarını (b9, #9, b5, #5) üreten altere dominant dizisi sayesinde olur. Tecrübeli müzisyen bu tonları C majör üzerinde uygun şekilde çözer: örneğin Ab -> G sesine yürür, D#-> E sesine yürür vs.

2)Tempo düştükçe, çözülmeyen aralıklar daha net bir şekilde duyulur hale gelir. Yani, kötü nota tercihlerini yedirmek zorlaşır.
Tempo hızlandıkça ise, o arkadaşların kendilerine farklı modların karakterlerini verdiğine ikna etrmesi zorlaşır🙂 Bkz: "Tonaliteyi modalite ile veremezsiniz"

3)Bu soru itibariyle bilgi eksikliğine dayalı yanlış sorular çok baskın hale geliyor.
"Sürekli tansiyon çözülüş olamayacağı için" gibi saptamalarınız yanlış örneğin. Olur. O iş o kadar basit değil. Bkz: Beethoven 7 senfoni, 2 bölüm teması I m -V7 - V7 - Im
Bir tonik akor, arkasından tansiyon, sonra yine çözülüş. Benzer bir fikir için Stevie Wonder'ın Past time Paradise şarkısının akorlarına bakın. Tonalite anında o 3-4 akor ile kurulmuş olur. Defalarca da tekrar eder.
Ama kimi şarkı vardır ki, uzun süre hareket eder; çözülüş belli bir noktada gerçekleşir. Bu gibi şarkılarda, kimi akorlara farklı yaklaşma şansımız artar.
Ancak burada da amacımız modal bir atmosfer oluşturmak değildir. Bu tip şarkılarda klavyedeki perspektif olarak siz örneği A minör tonu yerine A aeolian düşündüm diyebilirsiniz.
Ama eğer Am-Fmaj gibi tekrar eden iki akorluk bir yapı söz konusu ise....
İşte bu tip şeylerde işler teorik olarak karışır. Buna A minör deyin, A Aeolian deyin... klasik armonin ideal çözülüşü olan E7-Am burada gerçekleşmiyor.
Am - D7 ... Buyrun size A Dorian alt yapısı... gibi...

Burada artık tonaliteden ziyade modaliteden bahsetmek daha anlamlı olur.

Tona ait olmayan akorlar ne demekse o demek 🙂 İlk soruya bakın. Ama daha da açıklayacağım:
"Passing chord" denilen şey, bir akoru diğerine bağlar. Üzerinde uzun süre kalınmaz. İdeal olarak zayıf vuruşta çalınır.
Benim bahsettiğim şeyler, diyatonik olmayan (kromatik) akorlardır. Bunlar tona ait olmayan sesleri içerir ve onları armonize etmeye yarar.
Örneğin; C majör içerisinde Bbmaj veya verdiğim örnekte F min, C majör tonuna ait olmayan akorlardır.
Bunu niye anlayamadığınızı tahmin edeyim: Çünkü o tona ait olmayan akorlar kullanıldığında o tondan çıkıldığını veya modülasyon oluştuğunu (başka tona geçildiğini ) düşünüyordunuz belki de? Hayır. Bu akorların her zaman modülasyona yol açması gerekmez; F minörü içeren verdiğim örneği çalıp dinleyin

4)Moda göre akor yaratılması fikrini ilk defa duyduysanız bu konuda daha fazla okuma yapmalısınız.
Kısaca özet yapayım: Temel akorların çıkış noktası, MAJÖR DİZİdir.
Modların dereceleri üzerine kurulan akorlar, temel akor yapıları olarak düşünülmeyen/az kullanılan şeyleri içerirler. Geleneksel akor sembolleri ile yazılması bir noktadan sonra güçleşir.
Bunları modun atmosferini yaratmak için kullanmak mümkündür
F maj #11 akorunun Lydian dizisi olduğunu anlıyorum, çünkü Lydian dizisini majör dizden ayıran karakter sesinin 4. derecenin tizleşmesi olduğunu biliyorum.
Lydian = Majör #4

Bu noktada modları daha fazla araştırmanız ve çalmanız gerektiğini yineleyeyim.
"Naturel F maj" diye bir şey yok. 4. derecesi natürel demek istediniz herhalde?
Bu konu kafa karıştıracaktır, ama yazayım. 4. derecesi natürel olunca zaten o dizi MAJÖR DİZİ oluyor.
Ama majör akorun sesleri içerisinde dördüncü dereceyi eklediğiniz zaman (Bb), bu nota üçüncü derece olan A ile çakışır. Bu nedenle dördüncü derece majör akorlara eklenirken ya yarım ses tizleştirilir ya da üçücü derece akordan çıkarılır (sus 2-sus 4 akorları...)
Dolayısı ile, bir majör akora dizinin natürel 4. derecesinin eklendiğini pek duymazsınız. İsterseniz deneyip kendiniz duyun.

Modları önünüze doğru bir kaynaktan açıp, her birinin 1. 3. 5. 7. 9 vs.. seslerini üst üste ekleyerek modal akorlar oluşturabilirsiniz.
Yani özel tipte bir akor ile bir modun karakterini vermek mümkün olduğu gibi, o modu yansıtacak şekilde geleneksel akorlarla da (yukarıda yaptığım gibi) akor dizileri yazılabilir. Bunun için modların karakter seslerini (onları majör ve minör dizden ayıran dereceleri) öğrenip, bu sesleri kullanan akorları kullanabilirsiniz.

Son olarak, "aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR.
ifadesinin bağlamını anlamamışsınız.
Buradaki kasıt, D min - G7 - C maj gibi bir şey üzerinde D Dorian, G Miksolydian, C Ionian düşünmektir. Bu pratikte son derece anlamsız bir şeydir. Aynı tonun içerisinde kalan farklı modları konuşuyoruz. Burada tansiyon ve çözülüş gerçekleşiyor. Tonalite !!! diye bağırıyor örnek.

Ama siz sonra Satriani örneğine kaymış ve bağlamı değiştirmişsiniz.
Orada kast edilen şey, aynı kök sesten farklı modları oluşturan şu tip akor dizileridir (örnek olsun diye yazdım):
C maj #11 C maj #11 C maj #11 C maj #11 --> C Lydian
C min 9 C min 9 C min 9 C min 9 --> C Dorian
C susb9 C susb9 C susb9 C susb9 --> C Frigya

Bu akorlar ardarda çalınarak bir alt yapı veya şarkı yapılabilir. Emprovize de bir moddan diğerine geçişi içerebilir.
Ama burada tansiyon-çözülüş mantığı yok.
Kolay gelsin. Hiç bir şey anlaşılmadıysa bile şunu tekrar etmiş olayım🙂
Emprovize, her şeyden önce enstrümanı çok çalıp onu keşfetmekle ilgili bir mesele.
Teoriyi ihtiyaç duydukça ve ihtiyacınız kadar öğrenin.
 
Son düzenleme:
Yanıtlamaya çalışacağım; ancak bazı sorularınız bilgi eksikliğine dayalı ve takdir edersiniz ki bu açığı sizin kapatmanız gerekli.
Ayrıca, bazı şeyleri eleştirel bir perspektifle okumuş (bunu ben de çok yapardım) ama içeriğe odaklanmamışsınız.
Sorularınızın bir kısmı bilgi eksikliğine, bir kısmı ise deneyim eksikliğine dayanıyor. Dolayısıyla, bazı şeyleri sizin yaparak deneyimlemeniz gerekiyor.
Şunu öncelikle netleştirelim: Emprovize, öncelikle bir beceridir. İşin "yapma" kısmına ne kadar girerseniz, teorisine dair yaklaşımları da o denli farklı gözle okur hale gelirsiniz. Ama tersini yaparsanız (yani işin yapma kısmına az girip teorisinde çok yuvarlanırsanız), teorik bilgi sizi bir şeyleri yapmaktan ALIKOYMAYA başlar.
1)Aynı tonda kalan akorlar nedir? Bu soruyu yanıtlayabilmeniz gerekiyor. Majör dizinin diyatonik dereceleri üzerine kurulan her bir akoru tek tek yazdım 3 ve 4 sesli olarak. Lütfen o kısmı tekrar okuyun.
Bir akor dizisi tonaliteyi oluşturmak için yazıldığında (tansiyon ve çözülüşle ilerlediğinde), sizin de bunu dikkate alarak çalmanız gerekir. Hareketi, tansiyonu-çözülüşü
emprovizede vurguladığınız zaman, akor dizisinin hakkını vermeye (playing through the changes) başlarsınız.
Örnek: Dizi içerisinde yürürken ilgili akor değişimi üzerinde C'den B'ye yürümek subdominant fonksiyon akorlarından dominant fonksiyon akorlarına geçişi vurgular. F'dan E'ye yürümek dominant fonksiyondan toniğe geçişi vurgular... gibi. Farkındaysanız bunlar armonik fonksiyonu ve dizi derecelerini baz alan şeyler. Modlar ile tonalitenin armonik fonksiyonlarını karşılayamazsınız. Bu demek değildir ki modlar gereksizdir. Hayır.
Ama; Dm7-G7-Cmaj7 gibi tipik bir Subdominant-dominant-tonik fonksiyon akorlarının üzerinde D Dorian- G Miksolydian- C Ionian perspektifi anlamsızdır. Hepsi aynı tona ait diziler olduğu gibi (notalar aynı), vurgulayacağınız tonları da bu şekilde seçemezsiniz. Son derece steril, dizileri akorların üzerine yedirmeye çalıştığınız bir şey ortaya çıkar.
Fusion perspektifinde bu akorlar üzerine sırasıyla D Dorian- G altere dominant - C lydian gibi tercihler çalınarak kndine has bir fusion tınısı üretilebilir. Ama burada da sürekli dizileri çalıyormuş gibi duyulan bir sonuç ortaya çıkması olasıdır ve ancak tecrübeli müzisyenlerin elinde, melodik ve ritmik hassasiyetle kullanıldığında anlam kazanır. Burada da amaç yine tansiyon üretip çözmektir, onu söylemiş olayım. Bu da G7 üzerinde altere tansiyon tonlarını (b9, #9, b5, #5) üreten altere dominant dizisi sayesinde olur. Tecrübeli müzisyen bu tonları C majör üzerinde uygun şekilde çözer: örneğin Ab -> G sesine yürür, D#-> E sesine yürür vs.

2)Tempo düştükçe, çözülmeyen aralıklar daha net bir şekilde duyulur hale gelir. Yani, kötü nota tercihlerini yedirmek zorlaşır.
Tempo hızlandıkça ise, o arkadaşların kendilerine farklı modların karakterlerini verdiğine ikna etrmesi zorlaşır🙂 Bkz: "Tonaliteyi modalite ile veremezsiniz"

3)Bu soru itibariyle bilgi eksikliğine dayalı yanlış sorular çok baskın hale geliyor.
"Sürekli tansiyon çözülüş olamayacağı için" gibi saptamalarınız yanlış örneğin. Olur. O iş o kadar basit değil. Bkz: Beethoven 7 senfoni, 2 bölüm teması I m -V7 - V7 - Im
Bir tonik akor, arkasından tansiyon, sonra yine çözülüş. Benzer bir fikir için Stevie Wonder'ın Past time Paradise şarkısının akorlarına bakın. Tonalite anında o 3-4 akor ile kurulmuş olur. Defalarca da tekrar eder.
Ama kimi şarkı vardır ki, uzun süre hareket eder; çözülüş belli bir noktada gerçekleşir. Bu gibi şarkılarda, kimi akorlara farklı yaklaşma şansımız artar.
Ancak burada da amacımız modal bir atmosfer oluşturmak değildir. Bu tip şarkılarda klavyedeki perspektif olarak siz örneği A minör tonu yerine A aeolian düşündüm diyebilirsiniz.
Ama eğer Am-Fmaj gibi tekrar eden iki akorluk bir yapı söz konusu ise....
İşte bu tip şeylerde işler teorik olarak karışır. Buna A minör deyin, A Aeolian deyin... klasik armonin ideal çözülüşü olan E7-Am burada gerçekleşmiyor.
Am - D7 ... Buyrun size A Dorian alt yapısı... gibi...

Burada artık tonaliteden ziyade modaliteden bahsetmek daha anlamlı olur.

Tona ait olmayan akorlar ne demekse o demek 🙂 İlk soruya bakın. Ama daha da açıklayacağım:
"Passing chord" denilen şey, bir akoru diğerine bağlar. Üzerinde uzun süre kalınmaz. İdeal olarak zayıf vuruşta çalınır.
Benim bahsettiğim şeyler, diyatonik olmayan (kromatik) akorlardır. Bunlar tona ait olmayan sesleri içerir ve onları armonize etmeye yarar.
Örneğin; C majör içerisinde Bbmaj veya verdiğim örnekte F min, C majör tonuna ait olmayan akorlardır.
Bunu niye anlayamadığınızı tahmin edeyim: Çünkü o tona ait olmayan akorlar kullanıldığında o tondan çıkıldığını veya modülasyon oluştuğunu (başka tona geçildiğini ) düşünüyordunuz belki de? Hayır. Bu akorların her zaman modülasyona yol açması gerekmez; F minörü içeren verdiğim örneği çalıp dinleyin

4)Moda göre akor yaratılması fikrini ilk defa duyduysanız bu konuda daha fazla okuma yapmalısınız.
Kısaca özet yapayım: Temel akorların çıkış noktası, MAJÖR DİZİdir.
Modların dereceleri üzerine kurulan akorlar, temel akor yapıları olarak düşünülmeyen/az kullanılan şeyleri içerirler. Geleneksel akor sembolleri ile yazılması bir noktadan sonra güçleşir.
Bunları modun atmosferini yaratmak için kullanmak mümkündür
F maj #11 akorunun Lydian dizisi olduğunu anlıyorum, çünkü Lydian dizisini majör dizden ayıran karakter sesinin 4. derecenin tizleşmesi olduğunu biliyorum.
Lydian = Majör #4

Bu noktada modları daha fazla araştırmanız ve çalmanız gerektiğini yineleyeyim.
"Naturel F maj" diye bir şey yok. 4. derecesi natürel demek istediniz herhalde?
Bu konu kafa karıştıracaktır, ama yazayım. 4. derecesi natürel olunca zaten o dizi MAJÖR DİZİ oluyor.
Ama majör akorun sesleri içerisinde dördüncü dereceyi eklediğiniz zaman (Bb), bu nota üçüncü derece olan A ile çakışır. Bu nedenle dördüncü derece majör akorlara eklenirken ya yarım ses tizleştirilir ya da üçücü derece akordan çıkarılır (sus 2-sus 4 akorları...)
Dolayısı ile, bir majör akora dizinin natürel 4. derecesinin eklendiğini pek duymazsınız. İsterseniz deneyip kendiniz duyun.

Modları önünüze doğru bir kaynaktan açıp, her birinin 1. 3. 5. 7. 9 vs.. seslerini üst üste ekleyerek modal akorlar oluşturabilirsiniz.
Yani özel tipte bir akor ile bir modun karakterini vermek mümkün olduğu gibi, o modu yansıtacak şekilde geleneksel akorlarla da (yukarıda yaptığım gibi) akor dizileri yazılabilir. Bunun için modların karakter seslerini (onları majör ve minör dizden ayıran dereceleri) öğrenip, bu sesleri kullanan akorları kullanabilirsiniz.

Son olarak, "aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR.
ifadesinin bağlamını anlamamışsınız.
Buradaki kasıt, D min - G7 - C maj gibi bir şey üzerinde D Dorian, G Miksolydian, C Ionian düşünmektir. Bu pratikte son derece anlamsız bir şeydir. Aynı tonun içerisinde kalan farklı modları konuşuyoruz. Burada tansiyon ve çözülüş gerçekleşiyor. Tonalite !!! diye bağırıyor örnek.

Ama siz sonra Satriani örneğine kaymış ve bağlamı değiştirmişsiniz.
Orada kast edilen şey, aynı kök sesten farklı modları oluşturan şu tip akor dizileridir (örnek olsun diye yazdım):
C maj #11 C maj #11 C maj #11 C maj #11 --> C Lydian
C min 9 C min 9 C min 9 C min 9 --> C Dorian
C susb9 C susb9 C susb9 C susb9 --> C Frigya

Bu akorlar ardarda çalınarak bir alt yapı veya şarkı yapılabilir. Emprovize de bir moddan diğerine geçişi içerebilir.
Ama burada tansiyon-çözülüş mantığı yok.
Kolay gelsin. Hiç bir şey anlaşılmadıysa bile şunu tekrar etmiş olayım🙂
Emprovize, her şeyden önce enstrümanı çok çalıp onu keşfetmekle ilgili bir mesele.
Teoriyi ihtiyaç duydukça ve ihtiyacınız kadar öğrenin.
Çok teşekkürler , sormuş olmam iyi oldu çünkü çokça önemli şey öğrenmiş oldum , aslında konunun teferruatını dediğiniz gibi yılların deneyimini -bilgisini gerektiren konular, ,bu cevaplarında çoğu kişiye yararı olacağını düşünüyorum asıl konuya ilaveten, tekrardan teşekkür ederim zahmetiniz için.
 
Çok teşekkürler , sormuş olmam iyi oldu çünkü çokça önemli şey öğrenmiş oldum , aslında konunun teferruatını dediğiniz gibi yılların deneyimini -bilgisini gerektiren konular, ,bu cevaplarında çoğu kişiye yararı olacağını düşünüyorum asıl konuya ilaveten, tekrardan teşekkür ederim zahmetiniz için.
Ben de teşekkür ederim. Biraz uzun oldu ama, bence de bu şekilde sorular ve yanıtlar okuyan diğer kişilere de faydalı olacaktır.
 
Bu konuyla ilgili çok fazla kafa karışıklığı ve bilgi bombardımanı var. Zaman zaman başlıklar da açılıyor ama yanıt vermek çok kolay olmuyor, çünkü konu hem bilgi hem de deneyim gerektiriyor.
O nedenle bu başlığı açıp, ileride gelebilecek benzer sorular için referans verebileceğim bir başlık oluşturmak istedim.
Burada kafa karışıklığına yol açan veya yanlış anlaşılan şeyleri açıklığa kavuşturmayı amaçlıyorum. Her yerde bulunabilecek bilgileri tekrar etmeyi düşünmüyorum.
Gitarda majör dizi kitabımı okumuş olanlar, ne kast ettiğimi daha iyi anlayacaktır. İleride bu konu ile ilgili de belki bir kitapçık toparlayabilirim, ama söz veremiyorum şu anda.
Kafanıza takılan soruları yazabilirsiniz; vaktim olduğunda cevap verebilirim.

1)
Belli bir armonik yapının üzerine solo çalabilmek/yazabilmek için, mutlaka temel armoninin işlevini anlamak gerekir. Bu da öncelikle MAJÖR DİZİ ve onun ilgili minörü üzerinden gerçekleşir.
Bu nedenle, bilinmesi gereken en temel iki şey:
  • Majör diziyi klavyede çalmayı bilmek. Bunun için kitap yazdım; ücretsiz paylaştım. E yani...
  • Majör dizinin her bir derecesi üzerine kurulan akorları bilmektir. 3 sesli triad akorlar kadar 4 sesli (7'li) akorları da öğrenmenizi tavsiye ederim.
Burada C majör için bir tekrar yapmış olalım:

Üç sesli akorlar: C majör D minör E minör F majör G majör A minör B eksik beşli
Dört sesli akorlar C majör 7 D minör 7 E minör 7 F majör7 G dominant 7 A minör 7 B minör 7 b5

Bu sırayı ve yapıları adınız gibi bilmeniz gerekir.
Kafa karışıklığının büyük bir kısmı, bu yapıları yarım yamalak bilmekten kaynaklanır. Bunların teorisine burada girmeyeceğim. Dediğim gibi, burada zaten bilinen şeyleri tekrar etmeyeceğim.

2) Eğer üzerine çaldığınız akorlar AYNI TONDA kalıyorsa, bu durumda akorların üzerine o tonun notalarını ( o majör diziyi veya ilgili minörünü) çalabilirsiniz. EVET. Bu şekilde solo çalmaya başlanabilir. Ama zamanla farklı akorların üzerine daha iyi notalar seçerek bunların üzerinde kalmayı ve akorları birbirine bağlamayı düşünür hale gelebilirsiniz. Çünkü, bir tonu oluşturacak şekilde akan akorlar üzerinde her nota aynı derecede anlamlı değildir. Bu konuyu zamanla biraz daha açacağım.

3) Özellikle Steve Vai ve Satriani sonrası ortaya çıkan (80'lerin ortası) modlar ve bunlarla solo çalma muhabbeti, ne yazık ki kafa karışıklığına yol açan bir diğer unsur. Şunu hemen söyleyeyim; aynı tonda kalan akorlar üzerinde farklı modları düşünmenin (yani modal bakış açısı kullanmanın) pratikte hiç bir anlamı YOKTUR.
Örnek: C majör tonunda bir akor dizisi düşünelim: Cmaj - Cmaj - F maj- G maj
Tecrübesiz ve kulaktan dolma bilgileri olan pek çok zeka küpü (hele de internet ortamında) "Şimdi burada iki mezur C Ionian, iki mezur F Lydian, iki mezur G mikso.. gak guk" şeklinde önerilerde bulunacaktır. Böyle şeyleri gördüğünüz anda arkanıza bakmadan kaçın🙂 Bu arkadaşlar modalitenin ve tonalitenin farklarını anlamamış kişilerdir. Anlamadıkları için onları suçlamıyorum, ama kendileri bir halttan anlamadığı halde milletin kafasını karıştırmaya devam etmeleri de biraz can sıkıyor. Düşük tempolarda kendilerini bu modları çaldıklarına inandırarak bir şeyler yapabilirler, ama tempoyu yükseltin, aslında yaptıkları şeyin o tonu (majör diziyi) çalmaktan ibaret olduklarını itiraf etmek zorunda kalırlar. Modlar bu şekilde kullanılmaz🙂

Tonalite denilen şey, Batı müziğinin belkemiğidir. Bir tondaki akorlar hareket edip tansiyon ve çözülüş ürettikleri zaman, kulağımız TON dediğimiz şeyi yakalar. Bu akor hareketleri, şarkı formu dediğimiz şey içerisinde kendini belli eder ve tekrarlanır. Ayrıca, o tona ait olmayan akorlar da belli kurallar çerçevesinde kullanılabilirler. Bu da yine tonaliteyi bozmaz, aksine güçlendirir.

Modalite (bizim makamsal yapı olarak da bildiğimiz şey), belli bir modun atmosferini yaratmak ve o atmosfer içerisinde melodi üretmek için kullanılır. Bunu pek çok farklı şekilde örneklendirmek mümkündür. Örneğin; belli bir modun karakterini verecek şekilde yaratılmış akorlar, özellikle de uzun süre kalıyorsa, bunların üzerine o spesifik modu çalmayı düşünebiliriz.

Modaliteye temel örnek: Birinci perdeden bareli F majör akorunu basın. Sonra Si ve ince mi teli boş kalacak şekilde ilk iki telden bareyi kaldırın. Çaldığınız akor (teknik olarak F majör #11), Lydian dizisinin karakterini verir. Bunun üzerine ister F lydian modunu, isterseniz buna teorik olarak karşılık gelen C majör dizisini çalabilirsiniz.
Peki ilk örneğe kıyasla buradaki fark nedir ? Burada tansiyon yaratıp çözmeyi düşünmediğimiz için, bas notasının ofsaytta bırakacak kadar kalına gitmediğiniz takdirde her nota aşağı yukarı güzel tınlar. (Önemli not: Basçılar bir altyapı üzerine solo çalarken bol bol tiz perdeleri kullanır, veya eşliksiz çalarlar. Armoni bastan şekillendiği için, bas notalarla çarpışacak kadar pese inerken dikkatli olmak gerekir). Modal parçalar bu şekilde bir veya bir kaç akorla belli bir modu üretecek şekilde aynı altyapıyı kullanır. Ayrıca (Satriani parçalarında olduğu gibi), aynı bas notasından farklı modlara gidecek şekilde de akor dizileri yazılabilir. mesela, parçanın ilk kısmı A lydian, ikinci A Dorian vs şeklinde ilerleyebilir.

Modaliteye sorunlu örnek: Ne yazık ki, son derece yaygın kullanılan ama bence çok kafa karıştırıcı ve hatalı olan bir diğer modalite kullanımı da, belli bir tonun içerisindeki akorların, özellikle tona ait olmayan (yani kromatik ses içeren veya diğer adıyla diyatonik olmayan) akorların üzerine çalınacak yapıların modlarla ifade edilmesidir.
Örnek: C majör - F majör - F minör - C majör akor dizisini ele alalım.
Yukarıdaki tablo ile kıyasladığınızda göreceğiniz üzere, F minör akoru C majör tonuna ait değildir.
Modal yaklaşımı kullanan kişiler size burada hemen F Dorian dizisini çalmanız gerektiğini söylecektir. Bu teknik olarak doğrudur, ama bu aslında modal bir akor dizisi DEĞİLDİR.
Çünkü, amaç F dorian dizisinin havasını yaratmak DEĞİLDİR. Amaç, C majör tonunda tansiyon yaratıp sonra da çözerek C majör tonunu üretmektir.
F dorian dizisi 7 notalı bir dizidir, ama bunların hepsi burada aynı ölçüde işimize yaramaz. Çünkü burada akorun tonaliteye getirdiği ASIL YENİLİK, içerdiği A bemol notasıdır.
Bu notayı akor üzerinde vurguladığınız zaman, nokta atışı yapmış olursunuz. Akorların hakkını vermenin sırrı, nota tercihlerinde bu şekilde nokta atışı yapabilmektir.

F dorian perspektifinden bunu göremezsiniz. Hele de dizyi F sesinden çalmaya başlamışsanız geçmiş olsun, siz Ab'e gelene kadar şarkı biter🙂

4) Kulak ve ritmik kontrol, en az doğru notalar kadar önemlidir. Kulağınız iyi ise, sadece majör dizi üzerinden giderek pek çok yapının üzerine çalabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz iyi ise, bir kaç notayı doğru yerde çalarak çok daha etkili şeyler yapabilirsiniz. Ritmik kontrolünüz yoksa ve kalabalık çalıyorsanız, istediğiniz kadar doğru notaları basın, pek bir işe yaramaz. Acemi shred gitaristlerinin tipik hatası budur.

Okunması kolay olsun diye bu mesajı burada sonlandıracağım. Bahsetmek istediğim iki şey daha var, onları da diğer mesaja ekleyeceğim.
harika ötesi bilgiler bunlar, zamanında çokça müzik teorisi/armoni hakkında sorular sormuştum size, sağ olun, hala derya deniz bilgiler paylaşmaya devam ediyorsunuz, emeğinize sağlık.
 
Öncelikle emeğinizi ve birikiminizi paylaştığınız için teşekkür etmeli, ben de modlar konusunda bir dersin Türkçe çevirisini yapmıştım onu paylaşayım;



Ayrıca konu hakkında çok derinlemesine bilgi sahibi olmayan bir hobi gitaristi olarak şöyle bir şeyi fark ediyorum;
Özellikle jazz rock tarihinin ilk çağlarından shred çağına kadar olan dönemdeki iyi gitarcılar daha çok duyumdan ve hissiyattan yola çıkarak çalıyorlar, bu kişiler zihinlerindeki melodileri gitara çok iyi aktarabiliyorlar, akor değişimleri, modal hissiyat ve müzikal akış duyguları ile gitarları arasında adeta perde kalkmış gibi çalabiliyorlar, yani duyumdan duygulardan çalıma doğru bir akış var. Bu yeteneği yoğun armonik pratikler yaparak mı kazandılar yoksa beyinleri mi farklı bilmiyorum. Benim gibi garibanlar da "mm şimdi bu akorlar şöyle ise burada şu notadan şuna çözülen şu modu vurgulayan bir solo çalmalıyım" falan diye gitardan, çalımdan duygulara duyuma ulaşmaya çalışıyor, yani tam tersi bir şey yapıyormuşuz gibi görünüyor.



Hocam bu video sonrası beynimde en az 2-3 noodle tanesi daha oluştu. Ne kadar güzelmiş. Çok teşekkürler
 
Bu arada armonik ritim-ölçü içinde akor değiştirme şıklığı(veya değiştirmeme😃) üzerine de fikir almak isterim @barrios hocam😃
Armonik ritm (bir ölçüde akorların payına kaç vuruş düştüğü...) popüler müzik açısından önemli bir unsur. Şarkı formunun farklı yerlerinde farklılaştırmak, monotonluğu kırmayı sağlıyor ve şarkının hikaye anlatma" çabasına yardımcı oluyor. Örneğin A kısmında her bir akor ölçü başına iki kere çalınıyorsa, B veya nakarat için bunu 1 veya 4 yapmak vs... düşünülebilir. Elbette "noktalı" vs olarak da bölünebilir o ritm.
Eğer şarkı boyunca hem akorlar hem de armonik ritm aynı kalırsa, çok büyük ihtimalle son derece sıkıcı bir şarkı ortaya çıkmıştır. Bunun istisnaları var elbette (mesela All Along the Watchtower...), ama genellikle sonuç Fabrika Kızı veya Akdeniz Akşamları oluyor🙂 Herkes Bob Dylan olamaz çünkü.
İnsanlar ne yaptığını bildiğini müddetçe sıkıntı yok aslında, ama genellikle tecrübesizlikten dolayı farkında olunmadan yapılıyor bu hata. İsteyerek öyle yapmıyor kişi, ne yaptığını bilmiyor zaten🙂
Klasik müzikte bu sık sık kırılabiliyor tabii, o ayrı bir mesele.
 
All Along the Watchtower, tam dersliktir. "Hep aynı şeyi çalıyor adam" tuzağı.

İlk mesajda bahsi geçen, modlarla ilgili yaygın tuhaf anlayış gerçekten de sirayet edici idi, yani ben de 2005'lerde böyle bir şeyi farketmiştim. Sonradan anladım ki bunun sebebi temelde caz gitar çalışmayı bilmemekle ilgili ve şarkı çalıp söyleyenler içinde de varsa bu sorun, onlar açısından da iyi müzik dinlemekle ilgili olabilir. Şarkıları dinlersin, dinleyerek anladın anladın, yoksa gidip durduk teori filan öğrenmek kimseyi besteci yapmaz. Tecrübem de bu yönde açıkçası.

İşin enstrumancı kısmında ise, cazla ilgili gördüğüm için şunu söyleyebilirim, bir standart alırsın onu melodik yapısı ve akorlarını forma ve ritme uygun şekilde çalıp meseri öğrenir, improvizeleri de bunula beraber çalışırsın. Böylece, hangi mod hangi akor gibi yapay sorular doğmamış olur. Veya en azından çok daraltılmış tarzda bir soru haline gelmez de konseptin içinde bir ayrıntı olarak belki düşünülür. Ama öyle olmamış ki, hap bilgi ile müzik üretme merakı olsa gerek bu mod işi moda olmuş. Mod ve moda, ikisi de temelde aynı kelimeler bir yandan işin enteresanı.
 
Son düzenleme:

Geri
Üst