Şimdi bunun yerel söylemlere uygun tercümesiyle alabildiğine alay ediyoruz ya, bir de olayın diğer boyutu var. Adam ingilizce sözcüğün Türkçe karşılığını istediği gibi bulamıyor, bulamayınca götünden sallıyor ve daha geyik eserler çıkıyor ortaya. Aklıma ilk gelen, "bayım". Bir kelime bu kadar mı sahte, bu kadar mı tiksinç olabilir. Düşünün bakkala girdiniz ve diyorsunuz ki, "2 ekmek 1 yoğurt. Yoğurt 1 kiloluk olsun, bayım." Acaba bakkal ne cevap verir, merak ederim.
2. Çıkmak
Bilmiyorum bu kelime '90 öncesi var mıydı. Bizden yaşça büyük kadayıf kıvamındaki ağabeylerimiz daha iyi bilirler aslında. Ama benim bu konudaki nacizane fikrim, bu 2. mide bulandırıcı kelimenin de güzel Türkçemize dublaj aracılığıyla girdiği. '90ların ortalarına doğru Show adlı kanalda İlk Öpücük (Hatırlamak dahi istemem, hatırlamak istemeyenlere hatırlattığım için de ayrıca özür dilerim.) diye bir dizi vardı. Oradaki karakterlerden duymuştum ilk bu sözcüğü. Ne kadar da tiksinçti, allahım. Halen daha iğrenirim. Neyse, orjinalinde "Have a date" falan diyorlar sanırım. Birebir çevirince olmuyor, büyüsü bozuluyor kelimenin. Randevu diyince insanın aklına güzel sevgiliden öte, dişçi koltuğu, ağza sokulan metal çubuk gibi nispeten itici nesneler geliyor. Onun için bu da tutmuyor... Ne var TDK sözlüğünde? "Çıkmak", e hadi öyle çevirelim madem. Hem "going out" mastarına da uygun, oh mis. Budur kısaca.
Devamı gelecek... 🙂