😀 Tokadını tutar sana yumruğumu basarak sözlerime başlarım.gunsnroses demiş ki:karşıt fikirlere hiç tahammül gösteremediğin için bende sana bir tokat aşkedip lafıma başlıyorum praksis efendi! 🙂
senin ne kadar marxizmi savunma hakkın varsa bu kardeşimizin de o kadar liberalizmi savunma hakkı var bu bir!
o pek nefret etttiğin kuyruğunu arayan küçük burjuvalardan senin pratik hayatta ne farkın var önce sen bunu bir cevapla bakalım bu iki!
binlerce yıllık insanlık tarihinde nice sokratlar,platonlar ,feurbachlar gelmiş geçmiş,nice
kanlar dökülmüş,nice savaşlar olmuş... bunca insan bunca jenerasyon uğraşmış,didinmiş...bunların hepsi yanlış,e bizim saçlı sakallı,küpeli, yüzüklü,kendi iç çamaşırını yıkamaktan aciz,şekilci küçük burjuva anarko komünisti,ütopisti bilmem ne -ist'i doğru!
neymiş efendim şu izm gelecekmiş,önce kültür devrimiyle insanları bilinçlendirecekmiş ondan sonra başlayacakmış 'altın çağ'!
bütün kıskançlıklarından,komplekslerinden,hasetinden,tembelliğinden kısaca bütün berbat duygularından arınacakmış ve iyi huylu bir yaratık haline dönüşecekmiş ademoğulları!
sonra huzur ,ebedi eşitlik ve özgürlük!!
huzur için çekilen onca çile!
eşitlik ve özgürlük için!
peh!
huzur da neymiş?kainatta bunca fırtınalar koparken neyin huzuru?
robotlar gibi hizsiz,duygusuz,kopya insan üretimine geçilmedikçe nasıl eşitlik?
dünyada tek bir köle insan kalmadıkça ne özgürlüğü?
hangi izm bugüne değin insanlığa ne katkı yapmış kardeşler?
hala sen şu -istsin yok ben bu -istim diye kapışıyoruz!
ne olduğunu bile bilmediği izmler uğruna ölüp giden milyonlarca insan...
budur beni yaralayan;
İsteyen istediğini savunur bende gereken cevabı veririm bunu dile getirmek bile bir basitliktir.
Beni küçük-burjuva genellemesine sokarak saçlı , sakallı küpeli ve kendi donunu yıkayamayan hatta belkide kendinle özdeşleştirebileceğin bir insan sıfatı eklediğin için tokadı sert bir şekilde çarparım.
Benim küçük-burjuva olduğumu kanıtlayacak tek dayanağın olmadığı halde işçi sınıfından birine bunlar bir düzeysizlik sayılacağından suratını okşamayı! sonraya bırakıyorum. (İşçi sınıfından olduğumu ya gelirsin İzmir'e yaşadığım yere , ortama bakarsın ya da kendisi küçük-burjuva olan sarhoşdenizci'ye açık bir şekilde sorabilirsin, kendisi gelip evimizde 1 hafta kadar kalmıştır. -şuan işsiz olduğumuda eklerim- ) Dolayısıyla pratikte nasıl yaşadığımı detaylara inmeyecek şekilde anlama kapasitesine sahipsindir artık.
Önemli olan küçük-burjuva ya da işçi olmak değil bilinci sağlamak, korumak ve geliştirmektir. Lakin anlayana.
Genellemelerinde boğarım seni , her mücadele eden bilinçsiz değildir, Freudcu-marxist bilinci senin yazılarına vermiş olduğum yanıtlardan sakınıp burada ucuza kaçarak saçmalaman sana boş kişilik sıfatını atfettirmiştir.
Tarih bilincine en ufak dayanak olmadan atıp tuttuğun -izm faydasızlığı senin boşvermişliğinden kaynaklanıyor olmasın sakın!
Sert çocuk olacak ya! sınırını bileceksin efendi yoksa daha çok tokat yersin sen.
Ayrıca; turkrock'a giren her kişi küçük-burjuva olacak diye bir mevzuat mı var bilirkişi herif!
Kişiselliğe varan asılsızca ithamlardan dolayı bazı özel bilgiler vermek zorunda kaldım. Yoksa bilirim ne ben burada kimseyi ilgilendiririm nede başkası beni (işçi ya da küçük-burjuva olması açısından)
Değinmek istediğin sanırım insanın aptal , kötü vs. vs. "yaratılışlı" olduğudur. Dini bir öngörü misali. Tipik bir "teist" mantığı.
"Oysa insanoğlu ne iyi ahlaki kalıbında ne de kötü tarafında doğar. Tüm diğer canlılar gibi insanın da temel kaygısı kendi varoluş koşullarını güvenceye almak ve geliştirmektir. Bu temel çaba kendisini değişik şartlar altında değişik davranışlarla gösterir. Bu, bencilce davranışlar biçiminde ortaya çıktığı gibi, kolektivist, paylaşımcı, fedakârca davranışlarla da ortaya çıkar.
Ancak işin derinine inecek olursak, insanın en temel özelliğinin onun toplumsal bir varlık olması olduğunu, bu nedenle varlığını sürdürme çabasının bireysel olmaktan çok toplumsal, kolektivist bir öz taşıdığını ve bunun başka türlü olamayacağını görürüz. Bencilliğin en azılı savunucuları dahi başları sıkıştığında kendilerine yardım elinin uzatılmasını beklerler. Aslında bu, insanların geneli için oldukça yaygın bir durumdur ve özellikle zor anlarda kendisini tüm açıklığıyla gösterir. Sevdiklerimiz için yaptığımız fedakârlıklar, savaş, doğal afet gibi yıkım durumlarında hep gözlediğimiz büyük yardımlaşma ve özveri bunun ifadesidir. "
"insan türü gezegen üzerindeki 2 milyon yıllık varlığının sadece son 6 bin yılını sınıflı toplum düzeni altında yaşamıştır. Bu, 24 saatlik günün 4 dakikasına eşittir. Yani insanoğlu 2 milyon yılın aşağı yukarı tamamını sınıfsız, eşitlikçi bir toplumsal düzen altında geçirmiştir.(Araştırınız:ilkel komünal dönemler) Sınıfsız, eşitlikçi bir toplumun hayal olduğunu söylemek insanoğlunun tarihini bilmezliktir. Üstelik sınıfsız ve eşitlikçi temellerde yaşayan insan toplulukları her şeye rağmen çok yakın zamanlara kadar varlıklarını sürdürdüler ve hatta bu tür topluluklar dünyanın ücra köşelerinde günümüzde bile varlar. Örneğin; benim aklıma gelen Sibiryanın kutba en yakın kesiminde yaşayan Çukçalar. (yanlış hatırlıyor olabilirim)"