Atalay Ant Müziği

Atalay,
Cruising tam ismi gibi. Yani insan dinlerken ( mesela ben ) üstü açık bir arabayla yalnız başıma gidiyorum işte bir yerlere. Acayip havaya sokuyor beni. "Airborne to the Mood" oluyorum. Lost souls bana çok uzak. ( Zevk olarak sadece; eleştiri değil kesinlikle )

Düzenlemeyi ben yapacak olsam ( Cruising için )
Mesela 1:13 de sus, ardından yaylılar introdaki gitarlar ile buluşacak, ardından, 1:20 civarlarında 1:14 de kaldığığın yerden devam etse,herhalde beni uçururdu. Zevk meselesi.Yaylılar derken de ön plande bass sesli yaylılar olacak, çello v.b.

Keşke Tv ve radyo'da Sizleri dinliyor olabilsek. Bunu çok isterdim....Ellerine sağlık.Sağlıcakla Kal.
 
🙂

Hepimize kolay gelsim. Vakit ayırıp düşüncelerinizi aktardığınız için sağolun. Bakalım yarışma jürisi de bu şekilde düşünecek mi. Sizin ilgl ve eleştirilerinize ek olarak enstrümental kategoride de ilgi çekebilirsem ne mutlu bana.
 
Sevgili Lindsay, *öhörmm* malum dial-up onun için sadece crusing parçanı indirip dinleyebildim.

Zaten gitar çalışına laf eden şuursuz kimmiş şaşarım. Fakat kendimi yarışma jürisi yerine koyup Armağan bey kisvesine büründüğümde tek bir eleştiri noktası geliyor aklıma: o da "parçaya ait" bir melodinin bulunmaması.

Bu biraz yarışmanın tipine falan da bağlı tabi, eğer belli bir altyapı üzerine emprovize takılmaya puan veriliyorsa eyvallah. Ama eğer parçaya bir bütün olarak bakılan daha bütüncül çalışmalara puan veriliyorsa, o zaman, "parça"dan ziyade "jam session" a benzediği konusunda bir eleştiri yapabilirim. Özellikle başında "ben bunu ne olarak dinliyorum?" diye sordum kendi kendime. "Crusing" isimli bir parça mı yoksa "crusing" isimli bir emprovizasyon mu? Bu noktayı düşünerek parçanın başlarında biraz kayboldum.

Fakat tabi ki bir empro. olarak çok başarılı. İş dönüp dolaşıp jürinin eserlerden ne beklediğine bakıyor. Empro bekliyorlarsa kesin derece alırsın, fakat daha "parça" kıvamında birşey bekliyorlarsa "nerede bunun verse'leri, chorus'ları" şeklinde rahatsızlık çıkartabilirler.

Bol şanslar 😉
 
Çok merak ettim, acayip merak ettim. Tatilden döniyim ilk iş indirip dinlicem! 😀 Umarım HLOTW kadar güzel olmuştur bunlar da... O zaman dereceye girersin bence Atalay abi 😀 Bir de kayıt kalitesini çok merak ettim. Onu da kesin acayip öz önüne alıyorlardır 😀
 
Merhaba Atalay,

Cruising' i sevmedim, üzgünüm, benim artik tiksindiğim akor gidişatlarından dolayı daha cok, bu acıdan subjektif değerlendiriyorsun derseniz bir şey diyemem. Ayrıca alternate pickingle bu tip şeylerin üstüne atılan soloların cok dikkat cekici tasarlanmadıgı sürece artık inanılmaz klişe oldugunu düşünüyorum. 🙁

Neyse, objektif olmaya calisarak:

Tonlar sentetik duruyor parcanin tarzını göz önüne alırsak, arkadaki davullar ve gitar tonlarının dogal tınlaması daha hos olurdu, solo gitarın tonu pop ritm calan gitara göre cok alakasız, davul böyle bir parcada kanaatimce olması gerektiği "sürücü" gücten eksik ton ve ses anlamında, trampetin patlaması lazım o soloların arkasında, devamlılıgı saglayan zillerin kullanimi yetersiz. Düzenleme güzel gidiyor basta, ama ilerde "yeter artik bitsin bu ne hep ayni" dediğimi itiraf etmeliyim. Fark getiren solo 3.50 gibi giriyor, biraz gec geliyor.

Solo gitara dair genel sorun su gibi: Gitar nefes almıyor. Her anlamda. Dur durak bilmiyor, her yer fazlasıyla dolu, buna ragmen verilen mesaj karısık bir iceriğe sahip değil bir barok müzikteki gibi, hal böyle olunca insan sıkılıyor aynı notaları aynı akorları aynı gitar tusesini duymaktan, bu güzel jam session bitse de yemek yesem diyor. Parca cok zorlama bitiyor, fade out bile daha uyumlu olurdu gibime geliyor.

Bir de anlamadigim birşey var: Kimse nedense hızlı pasajlari özenli caldigi kadar yavas notalarda özen göstermiyor.

Bu forumda müziğini dinlediğim cok kişide bu hisse kapılıyorum, bazen kendimde de kayıt yaparken yasıyorum. Muhtesem shredding dolu hızlı bir pasaj giriyor, nota cıkıyor cıkıyor, patlamasını bekliyorsunuz, bekliyorsunuz o aletin bagırmasını bekliyorsunuz o kadar enerjiden, fürürülülülü tiiiiiiiiii diye igrenc tiz bir ses uzuyor, top hava kacırıyor sanki, bir vibrato slide, bend varsa bile ben anlamıyorum, beynime beynime vuruyor o uzayan notalar. Yani birden bire gitarist profesyonel bir icracıdan barda calan alelade birine dönüyor benim icin. Sosis.

Ne anlamı var o sosisin? Sololar böyle bitmesin, paragraflar böyle bitmesin yani, ne gereği var.

----

Tabi "solo gitarina laf eden adam suursuzdur" gibi gelecek olan eleştiri olusmadan, dinleyici kişiyi maymun kisvesine sokma amacı gütmekten öte bir yere varmayan acıklamalar yapılmıssa da, bunlara alınamayacagımı, hır cıkaran olursa da kaale almayacagımı belirteyim. Sonucta, muhtelif kesimlerinde 10 ayrı gitariste "sen Ankara' nın en iyisisin be abim" gazının verildiğini gordugum bir ortamda cayımı icerim, keyfime bakarım. Atalay' ın iyi caldigini biliyoruz sonucta. Herkes iyi niyetli oldugumuzun farkındadır. 🙂

------

Digital Love' ı beğendim genel olarak, özellikle ana melodi cok güzel. 🙂 İlk dinlediğimde aklımda kaldı. Genelde kullandıgın tonlara daha uyumlu olmus parcanın türü, en azından bunda atmosfere kaptırabiliyorum. Elektronik müziğe kacan altyapı güzel, dinamik. Buna rağmen melodinin basitliği güzel bir zıtlık olusturmus.

1.44 te melodinin durup davulun sürmesi güzel, değişiklik geliyor diyoruz. Bunda da düzenleme 1.50 den sonra değişme isteği uyandırmasına rağmen aynı fikirler devam etmiş. 2.22' deki yer değişiklik getiriyor gibi yapıyor ama yine gamin kök akoruyla basladigi icin beklenen etkiyi yaratmiyor. Yine sololar bitmek bilmiyor, melodiyi yeni bir yere tasimiyor, akılda kalmıyor ve yine güzel sololar sonrası uzayan notalar felaketi senfonisi mevcut ne yazık ki. 🙁

Digital love' da arkadaki sesler de hosuma gitti, gerek soloya eşlik eden sesler(pitch shifted gitar?), gerek aralarda klavyeler. Bitişi de güzel, gitar bittiğinde sonda uzayan harmoniğin notası kök ses olsa daha baglayici olur. En azından dominant nota olsun, bitme hissi uyandırmayacaksa bile.

Diye düşünüyorum.... dememe de gerek var mı? Eleştiriyi yumusatmak icin denir de... Ben düşünmesem Ahmet düşünse, Ahmet yazar zaten. 🙂

Saygılar, sevgiler, umarım güzel basarilar elde edersin... 🙂
 
Teşekkürler.

Herkes her beteye çok ayrı fikirler sunuyor. Demek ki zevkler ve renkler çok farklı, bu belli. Teknik olarak ve benim düşüncelerimde herşey istediğim gibi mesela her iki parçada da. Ama bu kadar detaya girip yazmışsın sağol. İlginç bir bbakış açısı sunman zaten farklı bir tarza ilgil duymandan ve bazı şeylerden bıkmandan kaynaklanıyor. Normaldir. Bana da oluyor.

Hepimize kolay gelsin.
 
atalay cruising i dinledim. kötü niyetli alma, sonlara doğru azcık negatif eleştiri olacak.

öncelikle kayıt dengeli kulağımı tırmalayan bir şey olmadı.

parçanın gidişatı alabildiğine flat. ye heyecanlandım ne sakinleştim. bööyle dümdüz gitti. ne bi chorus ne bi bridge, algılayabildim. sadece başta parçanın head i vardı. dümdüz gitti, gitti ve bitti anlamadım ne oldu. kişisel beğeni meselesi olabilir belki ama benim yorumum böyle.

gitar çalışın hakkında yorum ister misin bilmiyorum ama kendimce yine çok çok düz çaldığını söyleyebiliyorum. bendler var(bi kaç yerde entonasyonu da sorun olmuş) ama bir tane vibrato duyamadım, bu da hayalimde oturduğu yerde suratında bile ifade değiştirmeden, kıpırdamadan bir adamın gitar çaldığı izlenimini uyandırdı. eminim öyle değildir, ama gitarı "bana göre" biraz amatör tınlatıyor. (ben de amatörüm tabi bana göre deyince yanlışlık olmasın)

hızlı çalmadığın zamanlardaki melodik fikirleri de çok ilgi çekici bulmadım. biraz expression katılırsa belki daha güzel olabilir.

ama sonuçta bu senin müziğin. ben ise senin müziğinle bir yerlerde rastlaşma ihtimali olabilecek herhangi bir insanım ve yorumum budur.

ha şu da var, kayıt kalitesi kötü olsa, bunlara mı takardım önce bilmiyorum. ama sanırım yine de belirtirdim. herneyse, saygılarımı sunarım.
kolay gelsin 😉
 
Atalay demiş ki:
akinu teşekkürler. Ama o parçada solonun ilk notaları zaten melodinin kendisi. Senin aklında melodi deyince ne beliriyor?

Daha açayım; melodi yok demedim "parçaya ait", başta tanıtılan, bir sonraki cümlecikte gelişen ve parça süresince farklı formlar veya varyasyonlarla karşımıza çıkan bir melodi; bir "parça teması" yok demek istedim. Parça süresince her cümlecikte yeni bir tema giriyor ve eski temayla bağ kurmaya çalışırken solo geliyor, solo bitince de yep yeni bir parça başlıyor gibi.

Daha somut anlatmaya çalışırsam, mesela A-B-A-C-Solo-B-C-A-Kadans-Bitiş şeklinde bir parça nispeten daha kolay takip edilebilen, kulağı ve zihni çok yormayan bir akıştır. Sende bunu A-B-C-D-Solo-E-F-G-Solo-H-I gibi (örneğin) algıladım ben. Dediğim gibi;bu da bir yöntemdir, eğer böyle istediysen o zaman gayet iyi.

Bu arada iki satır görüş belirtirken bile taş yemişiz, "vay be" diyor susuyorum. :roll:
 

Geri
Üst