99ahmet99 demiş ki:ozgurv demiş ki:19 MART 2006 Pazar günü Taksim Mephistoda Barış Akarsu ve Barış Akarsu severleri birlikteyiz.Tüm Barış severleri bekleriz.
:utandim vayyyy altın günü he....
_BaLans_ demiş ki:yok abi popstar yarısmasından gelen bir insan isterse metallicaya dahil olsun sevmem...
Barış'ı tanımayanlar bu yazıyı tekrar tekrar okumalı bence..Dinlemeden,tanımadan önyargıyla yorum yapan insaları da anlayamıyorum..vivapeace demiş ki:Bu ülkede Rock kültürü yeterince olgunlaşmış değil... Sindirilmiş hiç değil... Dolayısıyle değerlendirmeler de dar alanlarda... Rock’ı sırça köşklerle, fildişi kulelerle, yapay sertliklerle ve şımarık müdanaasızlıklarla özdeşleştirenler çok sığ ve duyarsız kalırlar o deryada... Oysa rock'un çıkış temeli duyarlılıktır tek kelime ile... Aksini savunanlar sadece siyah üzümleri tanıyıp, böğürtlenleri bilmeden, siyah üzüm sevenlerdir...
Zaman içinde , tüketim erozyonu ile, mesajlarındaki içerik yerine, şekilcilik ön plana çıkartılmış ve rock, belki de öz doğuş anlamını ve derinliğini, bilinçsiz tüketiciler yüzünden, ilk bu noktada yitirmeye başlamıştır.
Bir rocker, önce evrensel rock tarihini bilmeli, rock müziğin evrimini tanımalı... Çıkış ve yükseliş sürecini ve zamana taşınış aşamasını kavramalı... Şu anki beklentiyle, bu özü birleştirebilmeli.
Rock, tıpkı Barış Akarsu gibi sokaktan doğmuştur... Barış Akarsu gibi, rock’ın tabanına da , tavanına da, çıkış nedenine de, güncel gelişimine de, has ve ilkeli bir müzisyen duruşu ile yakışan, geniş ufku, çağ ötesi hayat felsefesi, derin bir sentezi ve sınır ötesi potansiyeli olan bir adamı, tanımadan, sırf sivrilebilecek bir karizması var diye, yargısız infaz edebilecek haset zihniyetleri, rock kültürünün o kendine has, orjinal soylu sınırlarına yakıştıramam...
Müzik denizine akan bir sürü dere vardır. Bunların bir kısmı sanayinin atık sularıdır, bir kısmı ise gür ve berrak akarsulardır. Rock müzik, madden daha getirici diye, rock müziğe yönelenleri , sadece ekranlara para akıtıp yerleşenleri, arkalarına aldıkları dev tüccar yapımcıların maddi gücü ile balon gibi şişirilenleri ve bu dümen suyunda değerlendirme yapanları ise hiç saymıyorum... Bu ülkede rock müziğini sığlaştıran tüccar yapımcıları ise kınıyorum... Bunların yanında, çoğu dünyaca ünlü müzisyenin kariyer başlangıçlarında yaşadıkları gibi, yarışma ürünü olma sürecini yaşayıp, kalıcı olabilmek çok daha itibaridir...
Ülkemizde rock müziği dahi, ticari olarak kendi gelişim kontrollerine almaya muktedirlerin genelde sunabildikleri, sadece kendi yatay sığ çerçeveleri ile sınırlıdır ve bu, talep seviyesine indirgenmiş nabız tutma kaygısıyla sınırlı bir arzdır. Dikey, devrimsel katkılar üretemez ve sunamazlar... Bu şartlara rağmen, gerekirse tanınmama uğruna, ilkeli ve nitelikli durabilmek erdemdir...
O zaman, buna rağmen, içinde ruh olan, mesaj olan, duygu olan özgür müzik yapabilen bir sanatçı adayının, hem de hiçbir medya desteği olmadan, hiçbir sponsor katkısı olmadan, hiçbir yapımcı firma desteği olmadan, inanılmaz zorluklara rağmen, popülist ucuzluklardan ve sığ reklamlardan kale gibi uzak durarak, bu piyasaya kaliteli ürünler sunabilme çabası takdir edilir sadece... Ve bu şartlarda yer edinebilmesinin katma değeri çok daha anlamlıdır, çok daha kişiliklidir, çok daha değerlidir... Başlıbaşına bu tırnaklarla kazınan çaba ve direnç bile saygın bir rockçu duruşudur işte...
O, 70 lerin akustik rock'ı kadar doğal, günümüzün benimsenen rock sound'u ile ayrıcalıklı frekansta, geleceğin sound'unu ülkeye taşıyacak kadar araştırıcı ve evrensel bakmaktadır rock evrimine ve hayata karşı... Tanımadan karşı duranlar da yakında tanıyacaklardır umarım...
Rock'ın felsefi ruh niteliği ve derinliği günümüzde yokolduğundan, bu kültüre, müzikten öte sadece bir yaşam tarzı denmesi daha doğrudur günümüzde... Ancak 70li ve 80 li yılların gruplarının donanımlı yaşam tarzlarının felsefi çığırlar açtığı ve dünyayı değiştiren 68 kuşağının bundan beslendiği de yadsınamaz. Barış Akarsu, o ruhu o zamanlardan alıp, zamanın dokusuna entegre edip, gerçek rock kültürünü, rock müziğin dokusuna nakış gibi işleyebilecek bir adamdır. Onun dinlediğini bu ülkede dinleyen başka rock sanatçısı olduğunu sanmıyorum.
Rock’ta üretim ruh işidir. Rock’a ruh hayat verir. Ruh saplantılara giriftar olursa ürün verecek topraklar kıraçlaşır. Artık o kadar çok grup ve tesir alanı vardır ki, Rock bir alaşım dünyası olduğundan bu dünyada özgün olmayan, türeme çok daha değişik fikirlere rastlanabilir. Bu da Rock’ın vakurunu hafifletmektedir, ön yargılı ve tek boyutlu dar hükümcüler gibi...
Barış’ın doğasındaki özgür ruhu dizginlemek ve sorgulamak doğaya aykırı olur. Bunu bilmeden yorum yapmak ise sadece ayıp olur... Barış’ın ayrıcalığı bu noktada başlamaktadır. İlk karşı duruşu türeme ve popülist tarzlaradır ve bu doğal ve kişilikli bir Barış tarzıdır. Barış’ın, yaratıcılığı körükleyebilecek duygu dinamizmi ve karşı duruş potansiyeli sadece feleğin tekerine çomak sokmakla sınırlı değildir. Rock’ı ilk has anlamından sapmamış haliyle benimseyip, Yunus’un sevgi temasını günümüz değerlerine katabilmek ve ardından, Aldırmadan, Kimdir O diye sorabilmek ilk kilometre taşlarıdır maraton nefesinin.
Kendisini eskici diye tanımlaması yanısıra dünya literatüründeki son gelişmeleri takibedip öykünmesi ve 70li, 80 li yılların gruplarının ruhuna yakın dururken, günümüzün devrimsel sound’unu arayarak, günümüz erozyonuna karşı durabilen köklü bir tek ağaç direnci gibidir onun duruşu, bu vasıfsız orman içinde...
İşte Barış, zamanın girdabında kaybolan bu rock ruhunu, hayata bakış olarak içten benimsemiştir ve bu ruhun orjinal kriterlerine her yönüyle yakışmaktadır. Bunu yeniden yaşatma ve yansıtma arzusundadır, o zamanın değerlerini de ihtiyaç hissedilen günümüze taşıyarak… Belki de 15 yaştan, 55 yaşa yayılan bilinçli Barış sevgisinin özünde de bu vardır. Bu kişilikli ruhun çağa taşıyıcısı ve sonraki nesillere köprüsü olabilme liyakatındadır.
Kişilerin değil, o ruhun halefidir ve varisidir.
Karşı duruşun kalkanları duyarlılıktır, farkındalıktır, silahları sevgidir, fikirdir. Barış’ın kendi ruh yapısıyla , insan sevgisiyle örtüşen ve onu kalıcı yapacak kişilik potansiyelinin henüz ortaya çıkmamış felsefi birikimidir bu aynı zamanda. Belki kelimelere dökemediği ve yeterince ifade edemediği yoğun duygusal ruh duyarlılığıdır ve zenginliğidir bu. İlerde patlayacak olan ve Barış’ı kalıcı yapacak olan konseptin çekirdeği de budur.
Barış’ın benimsediği evrensel yelpaze, Anadolu Rock tanımını da içine alabilir ama bununla sınırlandırılamaz. Barış global bir sentezle Rocker bir ozan olduğu zaman kalıcı olmayı hakedecektir. Hakedilen menzile kıyasla, katedilen mesafe henüz başlangıçtır. Kalıcı Barış için üretimin şart olduğunun bilincindedir ve bu hedef doğrultusunda ağır ağır pişmektedir.
Barış’ın sevdiği , içgüdüsel olarak olmayı hedeflediği ve kendisine yakıştırdığım müzikötesi tarzını ben şöyle tanımlıyorum. Geçmişin değerlerinin gücüyle, güncelin yozuna karşı duruş arzusu , dejenerasyona, suniliğe, ihtirasa ve deformasyona başkaldırı… Doğru geleceğe, bugünün ses getirebilecek bir sound’u ile damga vurmak…
Peki bu, Rock’ın, geçirdiği bunca serüvenden sonra , o ilk orjinal çıkış amacıyla örtüşmüyor mu?
Bu ülkede , biraz daha tecrübe edindikten sonra, ülke sınırlarını zorlayabilecek, geleceğe damgasını vuracak liyakatte, nitelikleriyle çok yönlü, tek gerçek rock ruhuyla gelecek vaadeden müzisyen o görünüyor. Aksini iddia edenler, akılcı ,mantıklı ve derin gerekçelerle ve kendi tuttukları örneklerin varsa ayrıcalıklı sebepleriyle gelsinler, güzelce tartışalım...
PurPLe_BLaCk demiş ki:akademi türkiye yarışmasını da izledim favorim ''özgür'' dü doğal olarak barışa antipatim oluşmuştu. kasetten dinledim ilgimi çekecek bişey yok. beğenmedim...
PurPLe_BLaCk demiş ki:okuma yazma birde üstüne üstlük anlama kapasitem yer ve sebep olarak ne yapmam gerektiğini yeterince belli ediyor benim için. oyalanmıyorum burda barış için fikirlerimi de belirtmiştim. sen seviyorsun ben sevmiyorum diye polemik yaratmana gerek yok.
neyse umarım ilerde de sadece mziğiye gndeme gelir. sınıf arkadaşlarımın çoğuu barış barış derdi zamanında yarışma varken. ancak yarışma bitti eski sevenlerinden de (müziği için değil tipi için sevenler) eser kalmadı. hala sevenleri varsa da yarışma zamanındaki gibi değil... fakat ıslak ıslak ı iyi söylüyor bu bir gerçek
Queen_of_Metal demiş ki:yunus emreyi çok severim..ve tc'de ilk kez bir cover beğendim..cidden..harika yapmış.. o kaside ancak bu kdr güzel rock olabilrdi..ellerine sağlık ya! inanılmaz hoşuma gitti..
gel gör beni aşk neyledi!
kesinlikle kliplenmesi gereken ,mükemmel bir şarkı,mükemmel bir yorum. 😆 bence ilk veya ikinci klip bu parçaya çekilmeliydi. 🙂rockerrocker demiş ki:Queen_of_Metal demiş ki:yunus emreyi çok severim..ve tc'de ilk kez bir cover beğendim..cidden..harika yapmış.. o kaside ancak bu kdr güzel rock olabilrdi..ellerine sağlık ya! inanılmaz hoşuma gitti..
gel gör beni aşk neyledi!
kesinlikle yorum mükemmel Barıştaki bu parçayla ilgili kafasında çok güzel bir klip projesi olduğunu biliyorum ama şu an için gerçekleştiremesede 2. albüm çıktıktan sonra bile olsa bu parçaya klip çekmek istiyor.