İnceleme Ceriatone Liverpull Amfi Incelemesi

Öncelikle, amfi arayışlarım öncesinde ve sırasında sizlerden aldığım yardımlardan, forumdan öğrendiklerimden dolayı, tüm forumdaş dostlara teşekkür ederim. Durmak yok, öğrenmeye devam, öğrenirken ve paylaşırken de yeni dostluklara devam diyerek gecikmiş incelememi beğenilerinize sunuyorum.

Elimdeki gayet severek çaldığım yerli yapım Dinakord amfinin üzerine, aklımda daha sert karakterli, ama çok ta modern kaçmayan, şöyle drive seviyesi yeterli “tak ve çal” tarzı, beni pedal GASından kurtaracak bir amfi almak vardı. Amfiyi alış maceram, açtığım başlık, başımıza gelen bazı durumlar zaten bilindiği için ayrıntılara girmiyorum.

Amfinin detayları ile ilgili bölüme geçmeden önce bir iki noktayı belirtmek iyi olur sanırım. Öncelikle kullandığım kabin Ibanez IS412C. Sağ olsun, Cem Cengiz’den takasla aldım. İşimi de bayağı bir görüyor. Yazıya döktüğüm tecrübelerim tamamen bu kabin ile oluşmuştur. Ayrıca bugüne dek elimden düzinelerce amfi geçmiş değil maalesef. Hatta Dinakord’dan sonra ilk sağlam lambalı tecrübem bu amfi ile oluştu diyebilirim. Dolayısıyla, tecrübem kısıtlı olduğu için amfiyi başka bir marka veya modelle karşılaştırma şansım pek yok. Ayrıca amfiyi evde attenuator ile kullandım bugüne dek. Bir türlü stüdyoya falan götürüp adam gibi bir seste çalmak ta kısmet olmadı maalesef.

Amfinin genel özelliklerine gelelim. Eski, sahibinin yaptığı kabin ve kullandığı kaplama malzemesi sayesinde görünüm olarak bir mini Plexi’ye benziyor ki sade bir görünümü olsa da beni cezbetmedi değil hani. Gördüğüm kadarı ile temelde en azından şaside şekil ve ölçü olarak Ken Fischer’in asıl tasarımına sadık kalınmış. Yani Marshall JCM, Soldano SLO gibi kafaların yanında bu kafa ufak tefek kalıyor. Ama bildiğiniz gibi, dış görünüş bazen her şey demek olmuyor ki bu durum bu amfide de geçerli.

Asıl tasarımına göre bir fazlalığı, üstünde Post Phase Inverter Master Volume (PPIMV) bulunması. Fakat PPIMV’a rağmen gördüm ki, yorumlarında yazıldığı gibi, amfi bir hayli gürültülü! Bu yüzden apartmanda PPIMV pek de bir şey ifade etmiyor bence. Bu yüzden amfiyi Sforsa Ulaş’tan aldığım attenuator ile dizginlemek benim için en hayırlısı oldu.

Amfi 36 watt. İç tarafında bir tane switch ile 18/36 watt kullanma seçeneği var. Sanırım bu seçenek orijinal Liverpool’da yok. Bir farkı da, Nik’in söylediğine göre bu amfi Class AB. Liverpool ise Class A olarak geçiyor. İki tane iri transformatöre ve Voxlardaki gibi dört tane EL84 güç lambasına sahip. Preamp katında ise üç lamba mevcut. Rektifiye kısmı solid state. Arka tarafında 4-8-16 ohm kabin seçeneği var.

Bana JJ/Tesla güç ve Tungsol 12AX7 preamp lambaları ile geldi. Bence güzel bir konfigürasyon. Ama ben pre kısmında da JJ/Tesla özellikle de ECC83S lambalarla daha sevdim. Ton biraz daha toklaşıyor ve benim beğenilerimce daha da güzelleşiyor. Ben genelde V1'de ECC803S, V2 ve V3'te ECC83S ile kullanıyorum. V1'de ECC803S ile midler biraz daha ön plana çıkıyor, ton biraz daha parlaklaşıyor. Arada bir de V1'e ECC83S takarken, ECC803S'i V2'ye alıyorum. Bu durumda ton daha tok çıkıyor, tizler de nispeten azalıyor.

Ön panelde soldan sağa Bright düğmesi, Volume, Treble, Mid, Bass, Presence, PPIMV potansları ve Standby ile Power düğmeleri mevcut. Işığı eski Trainwrecklerdeki ile aynı tip.

PPIMV aslında iyi bir özellik, deneyebildiğim kadarı ile iyi de çalışıyor, fakat benim oturduğum yaşlılı, çocuklu apartmanda açıkçası benim için yetersiz kaldı. Bu yüzden attenuator ile kullanıyorum.

Bright düğmesi benim gördüğüm çoğu amfidekinin tersine iki değil üç aşamalı. En yukarıda tonun en tiz halindesiniz. Ortaya aldığınızda tizler biraz elenirken, midler daha ön plana çıkıyor ki zannımca burada LP bağırtmak benim için olduğu kadar, çoğu insan için de keyifli olur. En aşağıda ise ton daha karanlıklaşıyor ve baslar biraz daha belirginleşiyor. Bayağı kullanışlı ve her aşamasında çalmak ayrı bir keyif veriyor doğrusu. Göze batmasa da mühim bir özellik ve ton karakteri üstünde etkisi büyük.

Volümü açtığınızda amfi daha ikide iken kirli bir ton gelmeye başlıyor. (Attenuator ile kullandığım için birde çok ta bir şey anlaşılıyor zaten) Anlayacağınız üzere, bu amfide clean headroom diye bir şey yok. Videolardan gördüğüm kadar ile diğer Trainwreck modellerinde de durum aynı. Clean tonu ancak gitarınızın ses düğmesi ile elde edebiliyorsunuz.

Ekolayzır katı olması gerektiği gibi hassas. Presence de görevini gayet güzel yerine getirerek, her aşamada tona çok güzel bir parlaklık katıyor. Midleri bayağı bir gövdeli. Attenuator ile kullanmama rağmen tizler fazla rahatsız etmiyor. Gitarların kapasitörlerini de değiştirince sorun hiç kalmadı zaten. Basları da bayağı sıkı.

Eski Trainwrecklerdeki gibi bunda da FX Loop yok. Ben şu ana kadar FX Loop ekletmek gibi bir ihtiyaç hissetmedim. Öyle fazla da efekt pedalı kullanmıyorum zaten. Ama normal inputtan denediğim zaman, eski Aria chorusum veya Red Repeat delayimle de bir sorun yaşamadım.

Amfi çok kolay kırıldığı için gerek stratlar gibi single manyetikli, gerekse de humbuckerlı gitarlar ile gayet güzel bir şekilde drive tonu veriyor. Strat veya LP ayırmadı bugüne dek. Bu açıdan benim için “Tam bir Strat veya LP amfisi” demek zor. Seramik manyetikli, daha modern karakterli bir gitarla çalma şansım da olmadı maalesef. En eğlenceli taraflarında biri de çok kolay feedback sustaine girebilmesi. Stratımdaki orta kalite manyetiklerde bile bunu yapabiliyor. Hele amfinin yakınlarında iseniz bu olayı yakalamak çok çok kolay.

Amfi bence tam bir hard’n heavy amfisi. 70 sonları, 80’ler, hard rock, glam, hair metal, hatta heavy metal çalmak için ideal. Orijinali “High gain rock amp” olarak adlandırılıyor. Tanımına uygun olarak öyle 90’lar, thrash, djent, modern sound sevenleri tatmin edecek bir amfi değil. Boostlasanız da, pedal dizseniz de nafile. Amfi “Benim bir çizgim var, onun ötesine de kolay kolay geçmem ben arkadaş, çok ta zorlama” diyor. Tuşesine güvenen icabında preamp lambalarını değiştirip blues da country de çalar ki çalan var. Lamba değişimine de duyarlı bir amfi. Kaliteli bir amfide olması gerektiği gibi tuşeye aşırı hassas. Çalımınızda bir hata varsa çekinmeden yüzünüze vuruyor yani.

Amfinin genel karakteri olarak tam bir İngiliz diyebilirim. Biraz mid merkezcil. "Liverpool" terimi her ne kadar Beatles'ı, bazen de Vox'u çağrıştırsa da, bu amfide çok Vox bir yön göremiyorum. Biraz Marshall Vox kırması gibi diyebiliriz belki. Zira Vox'ta bir clean headroom var. Lakin benim beğenilerime göre, cleande güzel olsa da, kırıldıkça fizzleşme derdi çektirebilen bir amfi Vox. Arada sesini açabildiğimden zamanlardan gördüğüm kadarı ile bu amfi fizzleşmiyor.

Yüklediğim ilk iki video amfiyi gayet güzel yansıtıyor. Bu yüzden kendim kayıt yapmaya gerek görmedim şu an.

Tam anlamı ile “tak gitarı çal” bir amfi. Bence kendi kategorisinde pedala, boostera falan ihtiyacı yok. Tabii sahnede iken durumlar değişir, ön plana çıkmak gerekir, solo bitiminde geri çekilmek gerekir falan, o başka. Ama “Ben rock’n roll adamıyım, boost pedalı da beni bozuyor. Boostersız çalmak istiyorum artık” diyorsanız güvenerek alabileceğiniz bir amfi.

Elinizde bir Tube Screamer varsa, onun kullanıldığı, katkı yaptığı klasik tonları elde etmek veya yaklaşmak ta mümkün. Bunu özellikle söylüyorum çünkü gördüğüm kadarı ile bazen ne olursa olsun, tonu şekillendirmek adına gelenek olmuş ise bazı şeylerden kaçmak maalesef mümkün değil. Olur, yarın öbür gün “Bunda boost pedalına ihtiyaç yokmuş” diye duyup bir amfi alsanız bile Tube Screamer veya o tarz bir pedal olmadan bazı tonları elde edemeyebilirsiniz, bu durum aklınızda bulunsun. Ha, tonu şekillendirmek adına pedal kullanıp biraz manipülasyon yapabilirsiniz. Ama dediğim gibi, boşuna über metal, core, djent tonları beklemeyin.

Gördüğüm kadarı ile kullandığınız gitar da bu amfi için önemli. Şöyle ki, gitarınızın kimliğini, kapasitesini, tarzını çok net bir şekilde ortaya çıkarıyor. Bendeki Greco LP, Gibson Nighthawk, Framus Strat, hepsi de amfi ile çok farklı tonlar veriyor. Farklı gitarlar ile başka başka renklere bürünebiliyor amfi. Ben elimdeki gitarlar ile verdiği tepkilere de bir değineyim en iyisi.

Greco LP: Stok manyetikleri ile (çıkış güçleri 7,5 köprü, 7.0 civarı da sap yanlış hatırlamıyorsam) tam bir LP rolünü hakkıyla yerine getiriyor. Bazen gayet duygusal, bazen hırçın veya huysuz. Bazen progressive rock sularında, bazen de katıksız hard rockta. Sesini iyice kısarsanız hüzünlü blues notaları dökülüveriyor.

Gibson Nighthawk: Üstündeki stok manyetiklerle (köprü 14 – 14,5, sap 7,5 yine yanlış hatırlamıyorsam) daha karanlık, daha melankolik bir ton çıkıyor bu gitarla. Düşük seslerde Greco’ya göre daha agresif bir rock soundu geliyor. Duygusal çalayım derseniz ona da eyvallah, ama özellikle karamsar melodileri daha bir keyif ile basıyorum nedense. Amfiden sesi açtıkça daha da heavy bir atmosfere giriyorsunuz. Hatta o çok sevdiğim Iommi havasına bayağı yaklaşabiliyorum. Yalnız, Greco’nun işçiliğinden midir ağaç fazlalığından mıdır nedir, manyetikleri daha düşük çıkışlı olmasına rağmen, Nighthawk’a göre daha agresif, sert veya daha karanlık olmasa da bir yoğunluk, doluluk hissettiriyor.

Framus Strat: figment Levent’ten aldığım Lollar Special köprü manyetiği ile beraber hard rock, blues, icabında Gilmour, Blackmore arası gezinmek mümkün oluyor. (Bu Lollar Speciallardan mutlaka orta ve sap manyetiği de almam şart oldu. Köprüdekini ölesiye sevdim ne yalan söyleyeyim) Amfinin sesine yüklenince bildiğimiz 80 sonrası o cayır cayır hard rock geliyor kulağınıza. Sesi biraz kısınca Ritchie Blackmore tonu karşınızda. Ayrıca, gitarınızın ses ve ton potansları ile oynayarak Pink Floyd sularında yüzmek de tavsiye edilir. Bu amfi ile Gilmour tonlarını, hissiyatını elde etmek için Rattir, Butlerdır falan, tonla drive pedalına para dökmeye hiç gerek yok. İsterseniz aynı şekilde blues da çalın. Nik’in bir müşterisi amfinin pre katına 12AU7 lambalar takarak country çaldığını söylüyordu.

Epiphone G-400: 498t ve 490r ile takviye ettiğim ve çok sevdiğim Epiphone SG'im, maalesef bu amfi ile iyi anlaşamadı. En tizli, fizzyli tonu bu gitarla aldım. Doktor Barlo'nun zamanında 498t manyetik ile ilgili yazdıkları kehanet gibi bu amfide karşıma çıktı. İnce gövdesi, sevmeme rağmen 498t manyetik bu amfide bana dezavantaj oldu. Bright düğmesini alta çeksem de tizleri 6-7'den yukarı açamadım. Presence ise genelde kısık kaldı.

Kısacası, bu amfi ile gitarınız da “Ben buyum işte” diyor.

Dediğim gibi, amfi bence daha çok rock ile hard’n heavy arası soundlar için ideal bir seçim. Genelde amfiye ortaca veya iyice yüklenip lambaları kırarak çalan ve İngiliz soundunu seven insanlar için nokta atışı. Hilesiz, hurdasız, özenle imal edilmiş, el emeği göz nuru, tam anlamı ile yüzde yüz lambalı drive soundu size. Yarın öbür gün herhangi bir şekilde modlatır mıyım bilmiyorum. Şu anda bu halini seviyorum.

Ben amfiyi Nik zam yapmadan önce (evet, geçen gün sitesine baktım da biraz zam söz konusu) ikinci el aldım. İyi de etmişim, hem zamdan yırtmış oldum hem de otomatikman kar ettim. Peki, bu amfinin şu anda sıfır olarak maliyeti nedir? Amfi almayı düşünenler veya Nik’in başka modellerini düşünecek olanlar için bunu da ek bir bilgi olarak es geçmeyelim. Şu anda eski sahibinin yaptığı gibi lamba ve kabini olmadan sadece çalışan şase olarak alırsanız 750 dolar artı kargo (bu durumda ağırlık 15 kilo ediyor, Fedex 166 $, UPS 219$, DHL 419 $. Kargo fiyatlarını Ceriatone’un kendi sitesinden aldım) ve tabii ki gümrük masrafı. En ucuz hali yine 1066 dolar. Kabin ve lambalara da 75 dolar masraf etseniz aşağı yukarı 1141 dolar.


Ceriatone’un diğer modelleri, güncel fiyatları vb. malumatlar için resmi sitesi olan http://www.ceriatone.com/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Üretici Nik Shazwan Azam da gerçekten müşterileri ile son derece ilgili, sorularınıza en kısa sürede yanıt veren sağlam karakterli bir insan. Amfiyi ikinci el almama rağmen hiçbir sorumu yanıtsız bırakmadı bugüne dek.

Biraz da video ekleyelim artık:

Örnek videoların ilk ikisinde kullanılan kabin V30 yüklü Marshalldır:

PRS Custom 22 quilt 10 top semihollow gitar ile:



Eric Johnson Strat ile:





Şeklini şemalini ve işçiliğini görmek açısından biraz da resim demiştim ama linkler uçtuğu için bir ara yenilerini ekleyeceğim 🙂


Saygılar, sevgiler.

Hakan
 
Son düzenleme:
Alın bir kayıt daha. Yukarıdaki gibi yaptım yine. Yalnız bu kez, kafam tersten de olsa biraz daha fazla çalıştı. Şöyle ki, önce soloyu salladım, sonra yapabileceğim aklıma geldi de bir de alt yapı döşedim. Lakin metronom olarak sadece Vai uydu maalesef. Hani durduk yere adam Vai katletmiş diye sövmeyin ha 😀 Zaten fakirim, ses kartım da yok, bir dakikalık bir fideyo için sıkmayın canımı!! :vulcan: 😀


Inceleme yine harika, kalieli muzik dergisi okur tadinda...
Ellerine saglik ayrica kayit ise harika cok guzel, altyapi daha uygun olabilirmis 🙂

Amfi konusunda uzman degilim ama gözume ilk carpan her turlu anlamda cok temiz tasarim ve isciligi hemen kendini belli ediyor...
Yakinda görmek hissetmek lazim arkadasi 🙂
 
Inceleme yine harika, kalieli muzik dergisi okur tadinda...
Ellerine saglik ayrica kayit ise harika cok guzel, altyapi daha uygun olabilirmis 🙂

Amfi konusunda uzman degilim ama gözume ilk carpan her turlu anlamda cok temiz tasarim ve isciligi hemen kendini belli ediyor...
Yakinda görmek hissetmek lazim arkadasi 🙂

İstanbul'da isen buyur gel. Kartal'dayım 🙂
 
Yine Nighthawk ile. Bu sefer humbucker olarak TS eşliğinde kaydettim. Açılamaları da aynen yapıştırıyorum:

Amp: Vol. 8, treble 10 bass 5, presence 5, cabinet Ibanez IS412CS. V1: ECC83s V2: ECC83s, V3: ECC82
TS: Vol. Max, gain 0, tone 6, mode TS9
Guitar: Gibson Nighthawk Special (used as HH, no single mode)



Mesajdaki kayıtta var olan kaymayı düzeltmeyi başardım. Yeni link:

 
Bir de Tüp Bağırtıcısı olmadan çalalım dedik. Gitar yine Nighthawk. Amfi: Volume 7 - Treble 8 - Mid 7,5 - Bass 5 - Presence 5 - Bright 2

 

Geri
Üst