Doğaçlamada tekrardan kurtulmak

selamlar

son zamanlar kendimde gördüğüm ve üzerine düşünüp yol bulamadığım bir konudan bahsedeceğim.

doğaçlama çalarken bir altyapı üzerine ister istemez belli başlı lickleri kullanıyorum, artık alışkanlık olmuş gibi. hatta elim klavyeye dokunduğunda resmen beynimi bir kenara koyuyormuşum gibi, ellerim benim yerime yapıyor herşeyi, durduramıyorum.

gitarı kullanırken, aklıma gelen fikirleri hemencecik klavyeye aktarabilmek istiyorum. ama bahsettiğim hastalık buna engel oluyor. biraz daha açmak gerekirse, ağzımla konuşurken nasıl farklı farklı sesleri direk çıkarabiliyorsam gitardada böyle olsun istiyorum.

fazla fikrim yok ama bir ihtimal kulak lazım olduğu aklıma geliyor. basit cümleleri çıkarabiliyorum ama kompleksleştikçe kafa gidiyor, sorun bunla alakalıysa bu konuda nasıl gelişebilirim?
 
Sizinki çok yaygın bir gitarist hastalığı. Doğaçlama zordur. Neden zor olduğunu anlatmaya çalışayım.

Öncelikle müzik her zaman aynı bir kompozisyon yazısı gibi cümleler bütünüdür. Müzikte hiçbir zaman kesin kurallar olmamakla birlikte genelde aşina olduğumuz yapıtların çoğu giriş-gelişme-sonuç gibi kısımlar barındırır ancak düzyazıdan farklı olarak genellikle ''soru-cevap'' veya ''gerginlik-çözülme'' gibi cümlecikler (phrase) sıralarına alışıktır kulağımız. Bu kompozisyonun da belirli kuralları vardır, ancak burada kural dediğimiz bizlerin kulağına aşina, hoş ve anlamlı gelen armoni ve ezgi yapıları ki birçok istisnaları ve aykırılıkları da içinde barındıran ''müzik teorisini'' oluşturan kurallardır. Eğer modlar, gamlar, armoni gibi teorik bilgileri edinirseniz ve müzik dünyasındaki birçok yapıtı bu bilgilerle analiz ederseniz, müziğin kompozisyon dilini öğrenmiş olursunuz. Doğaçlama altyapınız eğer internetten bulduğunuz backing track ise backing track'i analiz edip üzerine kompozisyon bilginiz dahilinde pratik zekanızı ve duygularınızı kullanarak o an oluşturduğunuz kendi özgün phrase'lerinizi bir anlam bütünlüğü dahilinde altyapıya yerleştirmelisiniz. Tabii şunlar önemli bence: bir meramınız olmalı anlatacak. Bir duygu veya düşünceyi müzik dilinde aktarmak. Beyin korteksinizin devrede olmadığı ilk anda alt beyin ve beyincik refleksleri devreye girer ve o an siz de milyonlarca gitaristin milyarlarca kere tekrar ettiği sıkıcı phrase'leri dizen biri oluverirsiniz (ki yakındığınız da bu).

Beyninizi bu kadar yormak istemezseniz yüzlerce, binlerce ''soru-cevap'' veya ''gerginlik-çözülme'' phrase'leri ezberleyip backing track'e yerleştirmek mümkün. Özgün değil ama kulağa tanıdık gelir, iki-üç dinlemeden sonra herkes sıkılır. Gitaristlere blues müziğin bu kadar cazip gelmesine şaşırmamalı 🙂

Ama işin en eğlenceli ve anlamlı olanı ise doğaçlamayı altyapısı ile birlikte kendiniz tasarlamanız. Zaten üzerinde daha fazla uğraşılanı müzik parçası oluyor biliyorum ama on dk boyunca aynı akor kalıplarını yineleyen sıkıcı backing track'ler yerine kendi meramınızı anlatmanın en yararlı ve öğretici yolu bence bu.

Kısacası müziğin dilini ne kadar iyi öğrenirseniz ve sözcük hazneniz ne kadar genişse doğaçlamalarınız o derece detay içerir. Müzikal cümle kurma yaratıcılığınız ve gitara hakimiyetiniz doğaçlamalarınızın kalitesini oluşturur.
 
Sizinki çok yaygın bir gitarist hastalığı. Doğaçlama zordur. Neden zor olduğunu anlatmaya çalışayım.

Öncelikle müzik her zaman aynı bir kompozisyon yazısı gibi cümleler bütünüdür. Müzikte hiçbir zaman kesin kurallar olmamakla birlikte genelde aşina olduğumuz yapıtların çoğu giriş-gelişme-sonuç gibi kısımlar barındırır ancak düzyazıdan farklı olarak genellikle ''soru-cevap'' veya ''gerginlik-çözülme'' gibi cümlecikler (phrase) sıralarına alışıktır kulağımız. Bu kompozisyonun da belirli kuralları vardır, ancak burada kural dediğimiz bizlerin kulağına aşina, hoş ve anlamlı gelen armoni ve ezgi yapıları ki birçok istisnaları ve aykırılıkları da içinde barındıran ''müzik teorisini'' oluşturan kurallardır. Eğer modlar, gamlar, armoni gibi teorik bilgileri edinirseniz ve müzik dünyasındaki birçok yapıtı bu bilgilerle analiz ederseniz, müziğin kompozisyon dilini öğrenmiş olursunuz. Doğaçlama altyapınız eğer internetten bulduğunuz backing track ise backing track'i analiz edip üzerine kompozisyon bilginiz dahilinde pratik zekanızı ve duygularınızı kullanarak o an oluşturduğunuz kendi özgün phrase'lerinizi bir anlam bütünlüğü dahilinde altyapıya yerleştirmelisiniz. Tabii şunlar önemli bence: bir meramınız olmalı anlatacak. Bir duygu veya düşünceyi müzik dilinde aktarmak. Beyin korteksinizin devrede olmadığı ilk anda alt beyin ve beyincik refleksleri devreye girer ve o an siz de milyonlarca gitaristin milyarlarca kere tekrar ettiği sıkıcı phrase'leri dizen biri oluverirsiniz (ki yakındığınız da bu).

Beyninizi bu kadar yormak istemezseniz yüzlerce, binlerce ''soru-cevap'' veya ''gerginlik-çözülme'' phrase'leri ezberleyip backing track'e yerleştirmek mümkün. Özgün değil ama kulağa tanıdık gelir, iki-üç dinlemeden sonra herkes sıkılır. Gitaristlere blues müziğin bu kadar cazip gelmesine şaşırmamalı 🙂

Ama işin en eğlenceli ve anlamlı olanı ise doğaçlamayı altyapısı ile birlikte kendiniz tasarlamanız. Zaten üzerinde daha fazla uğraşılanı müzik parçası oluyor biliyorum ama on dk boyunca aynı akor kalıplarını yineleyen sıkıcı backing track'ler yerine kendi meramınızı anlatmanın en yararlı ve öğretici yolu bence bu.

Kısacası müziğin dilini ne kadar iyi öğrenirseniz ve sözcük hazneniz ne kadar genişse doğaçlamalarınız o derece detay içerir. Müzikal cümle kurma yaratıcılığınız ve gitara hakimiyetiniz doğaçlamalarınızın kalitesini oluşturur.

4 akorun 10 dk dönmesi konusunda haklısınız epey, altyapılar sığ geliyor. ama altyapı düzenleyebileceğim bir sistemim yok şu an, bir kaç bestem var onların üzerine birşeyler deniyoum ara sıra.

müzik bilgi kısmına ise çok katılmıyorum. kurallar sanki beni kısıtlıyor gibi geliyor. armoni dediğimiz şey ise bir kurallar bütünü bildiğim kadarıyla. armoniyi çok iyi bilen de kuralları sallamıyor, hiç bilmeyen de sallamıyor gibi geliyor 🙂

bana göre insanın beyni boş gelir dünyaya, sonra üstüne doğduğumuz çevre ile yavaş yavaş dolar. bunun yanında insanın tamamen yeni birşey yaratabileceğini de düşünmem, sadece edindiklerimizden yola çıkarak fikir yürütebiliriz.

bu açıdan bakarak armoni bilen ve bilmeyen arasında fark yok diyorum. biz "pride and joy" dinlediğimiz anda kafamıza zaten giriyor o notalar. ve çalmak istesek pekala başarabiliriz kulağımız yardımıyla.

ama öbür türlü, atıyorum gam ve mod bilgimiz kadar çalabiliyoruz. çünkü algımız o kadar. gam ve mod hakkında bilecek birşey kalmayınca dq en başa dönüyoruz, yani hiçbirşey bilmemiş gibi olmaya 🙂

halbuki pride and joy'un içinde sallıyorum blues pentatonic ve frigyan modu vardı. biz hiç uğraşmadan bu sesleri zihnimize aldık.

tam anlatamıyorum bu konuyu ama bence böyle. müzik eğitimine karşıyım. müzik eğitimi alanların hali de ortada, robottan halliceler ne kadar debelenselerde. kaldı ki bahsettiğim bu tekrar sıkıntısı gamları öğrendiğimde başladı, aynı şeylerin arasında dönüp duruyorum...
 
tam anlatamıyorum bu konuyu ama bence böyle. müzik eğitimine karşıyım. müzik eğitimi alanların hali de ortada, robottan halliceler ne kadar debelenselerde. kaldı ki bahsettiğim bu tekrar sıkıntısı gamları öğrendiğimde başladı, aynı şeylerin arasında dönüp duruyorum...

Ahahaha

Şu forumda okuduğum en saçma beyanlardan birisi. Kaç tane okullu müzisyen tanıdın, kaciyla oturup müzik icra ettin de bu cümleleri kurabiliyorsun acaba? Tam Dunning-Kruger. Gamları ogrenmese Robin Trower olacaktı ama gamları öğrenince olamadı...
 
Ahahaha

Şu forumda okuduğum en saçma beyanlardan birisi. Kaç tane okullu müzisyen tanıdın, kaciyla oturup müzik icra ettin de bu cümleleri kurabiliyorsun acaba? Tam Dunning-Kruger. Gamları ogrenmese Robin Trower olacaktı ama gamları öğrenince olamadı...

benim severek dinlediğim, özgün gördüğüm çoğu insan alaylı, müziğe kendi istekleriyle kendi imkanlarıyla bağlanmış insanlar. bir hendrix, kendi başına veya diğer kendi başına olanlarla karşılıklı dayanışma içinde yetişiyor.

kusura bakma ama ben müzik "öğretmenine" saati için 200 lira sayan orta sınıf çocuklarını hiçbir zaman özgün bulamadım..
 
4 akorun 10 dk dönmesi konusunda haklısınız epey, altyapılar sığ geliyor. ama altyapı düzenleyebileceğim bir sistemim yok şu an, bir kaç bestem var onların üzerine birşeyler deniyoum ara sıra.

müzik bilgi kısmına ise çok katılmıyorum. kurallar sanki beni kısıtlıyor gibi geliyor. armoni dediğimiz şey ise bir kurallar bütünü bildiğim kadarıyla. armoniyi çok iyi bilen de kuralları sallamıyor, hiç bilmeyen de sallamıyor gibi geliyor 🙂

bana göre insanın beyni boş gelir dünyaya, sonra üstüne doğduğumuz çevre ile yavaş yavaş dolar. bunun yanında insanın tamamen yeni birşey yaratabileceğini de düşünmem, sadece edindiklerimizden yola çıkarak fikir yürütebiliriz.

bu açıdan bakarak armoni bilen ve bilmeyen arasında fark yok diyorum. biz "pride and joy" dinlediğimiz anda kafamıza zaten giriyor o notalar. ve çalmak istesek pekala başarabiliriz kulağımız yardımıyla.

ama öbür türlü, atıyorum gam ve mod bilgimiz kadar çalabiliyoruz. çünkü algımız o kadar. gam ve mod hakkında bilecek birşey kalmayınca dq en başa dönüyoruz, yani hiçbirşey bilmemiş gibi olmaya 🙂

halbuki pride and joy'un içinde sallıyorum blues pentatonic ve frigyan modu vardı. biz hiç uğraşmadan bu sesleri zihnimize aldık.

tam anlatamıyorum bu konuyu ama bence böyle. müzik eğitimine karşıyım. müzik eğitimi alanların hali de ortada, robottan halliceler ne kadar debelenselerde. kaldı ki bahsettiğim bu tekrar sıkıntısı gamları öğrendiğimde başladı, aynı şeylerin arasında dönüp duruyorum...

Pride and Joy gerisinde SRV'nin yılların müzikal birikimi müzikal yaratıcılığı ile ortaya çıkmış bir eser ve onu dinlediğinizde notaları çıkarabilmeniz sizin benzer bir kalitede şarkıyı sıfırdan kendiniz yapabileceğiniz anlamına gelmez. Bu bir Picasso tablosuna bakıp ''hımm tuval ve çeşitli renklerde boyalar var, bunları ben de yapabilirim'' demek gibi. İyi doğaçlama yapabilmek için müziğin dilini iyi bilmek, yaratıcı olmak, gitara hakim olmak ve çok çalışmış olmak gerek, zira iyi doğaçlama üst düzey performanstır gitarda. Bunlar için müzik eğitiminin gerekli olmadığını düşünmeniz bence müzik eğitiminin ne olduğunu, size ne katacağını dahi bilmemenizden. Çalışmak, öğrenmek istemiyorsanız açıkça bunu kendinize söyleyin, müzik bilim-sanatına b.k atarak rasyonalize etmeye gerek yok 🙂 .
 
Son düzenleme:
4 akorun 10 dk dönmesi konusunda haklısınız epey, altyapılar sığ geliyor. ama altyapı düzenleyebileceğim bir sistemim yok şu an, bir kaç bestem var onların üzerine birşeyler deniyoum ara sıra.

müzik bilgi kısmına ise çok katılmıyorum. kurallar sanki beni kısıtlıyor gibi geliyor. armoni dediğimiz şey ise bir kurallar bütünü bildiğim kadarıyla. armoniyi çok iyi bilen de kuralları sallamıyor, hiç bilmeyen de sallamıyor gibi geliyor 🙂

bana göre insanın beyni boş gelir dünyaya, sonra üstüne doğduğumuz çevre ile yavaş yavaş dolar. bunun yanında insanın tamamen yeni birşey yaratabileceğini de düşünmem, sadece edindiklerimizden yola çıkarak fikir yürütebiliriz.

bu açıdan bakarak armoni bilen ve bilmeyen arasında fark yok diyorum. biz "pride and joy" dinlediğimiz anda kafamıza zaten giriyor o notalar. ve çalmak istesek pekala başarabiliriz kulağımız yardımıyla.

ama öbür türlü, atıyorum gam ve mod bilgimiz kadar çalabiliyoruz. çünkü algımız o kadar. gam ve mod hakkında bilecek birşey kalmayınca dq en başa dönüyoruz, yani hiçbirşey bilmemiş gibi olmaya 🙂

halbuki pride and joy'un içinde sallıyorum blues pentatonic ve frigyan modu vardı. biz hiç uğraşmadan bu sesleri zihnimize aldık.

tam anlatamıyorum bu konuyu ama bence böyle. müzik eğitimine karşıyım. müzik eğitimi alanların hali de ortada, robottan halliceler ne kadar debelenselerde. kaldı ki bahsettiğim bu tekrar sıkıntısı gamları öğrendiğimde başladı, aynı şeylerin arasında dönüp duruyorum...
4 akorun 10 dk dönmesi konusunda haklısınız epey, altyapılar sığ geliyor. ama altyapı düzenleyebileceğim bir sistemim yok şu an, bir kaç bestem var onların üzerine birşeyler deniyoum ara sıra.

müzik bilgi kısmına ise çok katılmıyorum. kurallar sanki beni kısıtlıyor gibi geliyor. armoni dediğimiz şey ise bir kurallar bütünü bildiğim kadarıyla. armoniyi çok iyi bilen de kuralları sallamıyor, hiç bilmeyen de sallamıyor gibi geliyor 🙂

bana göre insanın beyni boş gelir dünyaya, sonra üstüne doğduğumuz çevre ile yavaş yavaş dolar. bunun yanında insanın tamamen yeni birşey yaratabileceğini de düşünmem, sadece edindiklerimizden yola çıkarak fikir yürütebiliriz.

bu açıdan bakarak armoni bilen ve bilmeyen arasında fark yok diyorum. biz "pride and joy" dinlediğimiz anda kafamıza zaten giriyor o notalar. ve çalmak istesek pekala başarabiliriz kulağımız yardımıyla.

ama öbür türlü, atıyorum gam ve mod bilgimiz kadar çalabiliyoruz. çünkü algımız o kadar. gam ve mod hakkında bilecek birşey kalmayınca dq en başa dönüyoruz, yani hiçbirşey bilmemiş gibi olmaya 🙂

halbuki pride and joy'un içinde sallıyorum blues pentatonic ve frigyan modu vardı. biz hiç uğraşmadan bu sesleri zihnimize aldık.

tam anlatamıyorum bu konuyu ama bence böyle. müzik eğitimine karşıyım. müzik eğitimi alanların hali de ortada, robottan halliceler ne kadar debelenselerde. kaldı ki bahsettiğim bu tekrar sıkıntısı gamları öğrendiğimde başladı, aynı şeylerin arasında dönüp duruyorum...
Ben bu sorun konusundan pek çok kez yazdım bir şeyler, eski başlıklara da bakmalısınız.
Size bir kaç pratik öneride de bulunacağım, ancak sizin de kendi önyargılarınız ve eksik/yanlış bilgilerinizle yüzleşmeniz lazım. İçinde bulunduğumuz durumlar, kendi bakış açımızı yansıtır. Dolayısıyla da bakış açısı değişmeden, durum değişmez. Sizi bu çıkmaz noktaya getiren öncelikle kendi düşünceleriniz ise, bu durumda önce bu düşünceleri değiştirerek işe başlamanız gerekir.
Okullu müzisyen olmak başka, teori bilmek başka şeydir. Teori öğrenmek için okullu olmak gerekmez. EVet, teori yaratıcılığın yerini tutmaz, ama teori sayesinden yaratıcılığınızın önü de açılabilir.
SRV gibi üstün yetenekli müzisyenlere pek çok şey "hazır" gelir, daha fabrika ayarından en son sürüm kuruludur bu insanlarda🙂 Geri kalanlarımızın ise başka şekillerde kasıp çalışarak oralara gelmesi gerekir. Elbette içimizdeki müziği gitara yansıtmak için sürekli çaba sarfedeceğiz, ama işte gelin görün ki bu yeterli değil her zaman. Yeterli olsa siz bu başlığı açmazdınız.
Tavsiyelerim de şunlar:
Gam/dizi ÇALIŞMAYIN. Lick ÇALIŞMAYIN. Bunların yerine 7li akor seslerini/arpejlerini öncelikli olarak öğrenin. Blues çalıyorsanız özellikle m7 ve dom7 arpejlerini çalışın. Tüm klavyede bunları birbirine bağlamayı öğrenin. Dizilerin aksine, arpejler ile sürekli lineer/shred kafasında çalmak pek mümkün değildiri, bu da insanı daha yaratıcı düşünmeye zorlar.
Sonrasında akor seslerini kromatik sesler veya dizi sesleri ile birbirne bağlamayı düşünmeye başlayın.
Bütün bunları sürekli sabit ritmik gruplamalar ile (devamlı 4lük, 8lik, 16lık...) çalışın.
 
Pride and Joy gerisinde SRV'nin yılların müzikal birikimi müzikal yaratıcılığı ile ortaya çıkmış bir eser ve onu dinlediğinizde notaları çıkarabilmeniz sizin benzer bir kalitede şarkıyı sıfırdan kendiniz yapabileceğiniz anlamına gelmez. Bu bir Picasso tablosuna bakıp ''hımm tuval ve çeşitli renklerde boyalar var, bunları ben de yapabilirim'' demek gibi. İyi doğaçlama yapabilmek için müziğin dilini iyi bilmek, yaratıcı olmak, gitara hakim olmak ve çok çalışmış olmak gerek, zira iyi doğaçlama üst düzey performanstır gitarda. Bunlar için müzik eğitiminin gerekli olmadığını düşünmeniz bence müzik eğitiminin ne olduğunu, size ne katacağını dahi bilmemenizden bence. Çalışmak, öğrenmek istemiyorsanız açıkça bunu kendinize söyleyin, müzik bilim-sanatına b.k atarak rasyonalize etmeye gerek yok 🙂 .

burası forum, sidik yarıştırma yeri değil. burda insanlar birbirine danışıyor, beraber sizin de bahsettiğiniz bilgi birikimini hem ilerletiyorlar hem de faydalanmak isteyen herkese açıyorlar.

evet srv'nin yıllardan gelen bir birikimi vardır, sonuçta herşey ilerler.

ancak burda tartıştığımız şey müzik eğitimi adı altında modern zamanlarda "satılan" kurallar.

elbette birşeyler yapmak için çalışmak gerek, benim bahsettiklerimden çalışmak istemediğimi nerden çıkarttınız onu anlayamadım. halihazırda bu konu üzerine aylardır düşünüp yazıyorum, neden iki tab ezberleyip sahne yapmak yerine bu yolu seçeyim ki dediğiniz gibi tembel olsam, veyahut neden burda sizle boş yere tartışayım?

konunun "benimle ilgili" attığınız zaman kaybı kısmını geçiyorum artık. epey üzüldüm.

müzik eğitiminin ne olduğunu bilmemekten bahsetmişsiniz, bu komik bir ifade. çünkü eğitim, sanat ve birikim diyerekten indirgediğiniz (aslında sandığınız) şey batılılarının oturup müziği matematik gibi bir sisteme oturtmaya çalışmasından başka birşey değil.

modern zamanların sanrılarından biri bu, farkında değilsiniz ama hiçbirşey kalıcı değil. siz 7 notadan bir gam yapıp buna uyum için diyebilirsiniz ama uyum algısı zamana göre değişen birşeydir, yani kalıplara so ka maz sı nız.

büyük ihtimal anlattıklarımın hepsi boşa gidiyor, yine de saolun. bu arada bir insana gitarını amfisini verip pride and joy dinletirsen elbet bir gün çalar. ama sizin de yanlış anladığınız üzere bu hemen olmaz, birikerek..
 
Ben bu sorun konusundan pek çok kez yazdım bir şeyler, eski başlıklara da bakmalısınız.
Size bir kaç pratik öneride de bulunacağım, ancak sizin de kendi önyargılarınız ve eksik/yanlış bilgilerinizle yüzleşmeniz lazım. İçinde bulunduğumuz durumlar, kendi bakış açımızı yansıtır. Dolayısıyla da bakış açısı değişmeden, durum değişmez. Sizi bu çıkmaz noktaya getiren öncelikle kendi düşünceleriniz ise, bu durumda önce bu düşünceleri değiştirerek işe başlamanız gerekir.
Okullu müzisyen olmak başka, teori bilmek başka şeydir. Teori öğrenmek için okullu olmak gerekmez. EVet, teori yaratıcılığın yerini tutmaz, ama teori sayesinden yaratıcılığınızın önü de açılabilir.
SRV gibi üstün yetenekli müzisyenlere pek çok şey "hazır" gelir, daha fabrika ayarından en son sürüm kuruludur bu insanlarda🙂 Geri kalanlarımızın ise başka şekillerde kasıp çalışarak oralara gelmesi gerekir. Elbette içimizdeki müziği gitara yansıtmak için sürekli çaba sarfedeceğiz, ama işte gelin görün ki bu yeterli değil her zaman. Yeterli olsa siz bu başlığı açmazdınız.
Tavsiyelerim de şunlar:
Gam/dizi ÇALIŞMAYIN. Lick ÇALIŞMAYIN. Bunların yerine 7li akor seslerini/arpejlerini öncelikli olarak öğrenin. Blues çalıyorsanız özellikle m7 ve dom7 arpejlerini çalışın. Tüm klavyede bunları birbirine bağlamayı öğrenin. Dizilerin aksine, arpejler ile sürekli lineer/shred kafasında çalmak pek mümkün değildiri, bu da insanı daha yaratıcı düşünmeye zorlar.
Sonrasında akor seslerini kromatik sesler veya dizi sesleri ile birbirne bağlamayı düşünmeye başlayın.
Bütün bunları sürekli sabit ritmik gruplamalar ile (devamlı 4lük, 8lik, 16lık...) çalışın.

saolun hocam, teori ve okullu olmak arasındaki ayrım konusunda haklısınız, ama konu çok sarpa sardı, üst üste cevaplar geldi açıklamaya fırsat bulamadım.

işin teori ayağı hakkındaki fikirleri yukarıda açıklamaya çalıştım, o açıdan bir daha yazmanızı isterim. derdim belli pozisyonlara sadık kalmak yerine, aklımıza gelen müziği konuşur gibi direk klavyeye dökebilmek. elbet bu teori ile de olur hatta daha kolay olur ama çıkan sonucu fabrika baskısı gibi diğerlerinden ayırt edemediğimden bu düşünceye girdim.

tavsiyeleriniz için teşekkürler, mutlaka çalışacağım.
 
saolun hocam, teori ve okullu olmak arasındaki ayrım konusunda haklısınız, ama konu çok sarpa sardı, üst üste cevaplar geldi açıklamaya fırsat bulamadım.

işin teori ayağı hakkındaki fikirleri yukarıda açıklamaya çalıştım, o açıdan bir daha yazmanızı isterim. derdim belli pozisyonlara sadık kalmak yerine, aklımıza gelen müziği konuşur gibi direk klavyeye dökebilmek. elbet bu teori ile de olur hatta daha kolay olur ama çıkan sonucu fabrika baskısı gibi diğerlerinden ayırt edemediğimden bu düşünceye girdim.

tavsiyeleriniz için teşekkürler, mutlaka çalışacağım.
Teoriyi gitar klavyesi üzerinden öğrenin. Başka türlü olmaz. Fretboard Logic isimli kitaba bir bakın.
 
burası forum, sidik yarıştırma yeri değil. burda insanlar birbirine danışıyor, beraber sizin de bahsettiğiniz bilgi birikimini hem ilerletiyorlar hem de faydalanmak isteyen herkese açıyorlar.

evet srv'nin yıllardan gelen bir birikimi vardır, sonuçta herşey ilerler.

ancak burda tartıştığımız şey müzik eğitimi adı altında modern zamanlarda "satılan" kurallar.

elbette birşeyler yapmak için çalışmak gerek, benim bahsettiklerimden çalışmak istemediğimi nerden çıkarttınız onu anlayamadım. halihazırda bu konu üzerine aylardır düşünüp yazıyorum, neden iki tab ezberleyip sahne yapmak yerine bu yolu seçeyim ki dediğiniz gibi tembel olsam, veyahut neden burda sizle boş yere tartışayım?

konunun "benimle ilgili" attığınız zaman kaybı kısmını geçiyorum artık. epey üzüldüm.

müzik eğitiminin ne olduğunu bilmemekten bahsetmişsiniz, bu komik bir ifade. çünkü eğitim, sanat ve birikim diyerekten indirgediğiniz (aslında sandığınız) şey batılılarının oturup müziği matematik gibi bir sisteme oturtmaya çalışmasından başka birşey değil.

modern zamanların sanrılarından biri bu, farkında değilsiniz ama hiçbirşey kalıcı değil. siz 7 notadan bir gam yapıp buna uyum için diyebilirsiniz ama uyum algısı zamana göre değişen birşeydir, yani kalıplara so ka maz sı nız.

büyük ihtimal anlattıklarımın hepsi boşa gidiyor, yine de saolun. bu arada bir insana gitarını amfisini verip pride and joy dinletirsen elbet bir gün çalar. ama sizin de yanlış anladığınız üzere bu hemen olmaz, birikerek..

Siz doğaçlamada ilerlemek üzerine konu açtınız, ben de size doğaçlamanın altyapı isteyen bir şey olduğunu anlattım. Altyapının nasıl kurulacağından bahsettim ve bir yol göstermeye çalıştım. Haliyle burada sadece yardım etme niyetim olduğu açıkken sidik yarıştırmayı nereden çıkardığınızı anlayamadım. Düşüncelerinizden ve hatalı olduğu halde çok kesin yargı içeren cümlelerinizden emeğimin boşa gittiğini anlamış olsam da müzik teorisinin ve armoninin yüzyıllar önce oluşturulduğunu, gayet kalıcı olduğunu bilmenizi isterim. Burada saçma bir şekilde ''müzik öğretisine protest yaklaşım vs sıkıcı teorik bilgili tipler'' ikilemine soktuğunuz gibi değil işler. Tek başına teori işe yarasaydı tüm konservatuar hocaları dünya starı olurdu.

Kolay yolu, internetten '' guitar improvisation, comping, composing'' aramalarıyla bir sürü video ve yayın bulacaksınız. Onlara çalışın. Zaten onlar hap şekline indirgenmiş özetin özeti bilgiler. Bence beklentiniz de bu yönde. Gerisi sizin bol çalışmanız.
 
Çağımız bilgi değil belge çağı, insan yine aynı. Enteresan varlıklarız vesselam. Şu konu "İngilizce konuşamıyorum" başlıklı yazılara benziyor adeta.

Şu doğaçlama kelimesi insanda herşeyin bir anda durduk yerde olacağına dair yanıltıcı bir fikir yaratıyor, onun yerine improvisation-improvement gibi bir bağlamda bakarsanız, işin bir seyir olduğu, bunun bir harita/yöntem ve süreklilik/tekrar işi olduğu ortaya çıkacaktır.

Başlığa uygun olarak şunu söyleyebiliriz; tekrarlardan kurtulmanın yolu tekrarlamaktır. Ama bu nasıl olacak diyeceksiniz ? Bir ipucu; bırakın armoniyi, gamı filan tek nota ile ne kadar cümle kurabilirsiniz onu deneyin. Bu bir çalışmadır mutlaka deneyin.
 
Son düzenleme:
Enstantane, kadraj, diyafram, estetik bilmeden fotoğraf çekilebilir mi? Tabi çekilir fakat ortaya çıkan sonuç her gün insanların ellerinde cep telefonları ile çektiği 1.5 milyar görselden farklı olmaz. Ya da usta ressamların çıkardığı sanat alanında çığır açmış fakat size saçma gelen yapıtlara bakın, adamlar yapılması gerekeni zaten daha önce mükemmel bir biçimde sindirip ustası oldukları için arayışa girmişler ortaya bu yeni akımlardaki eserler çıkmış (bk Picasso'nun Guernica Tablosu)

Aklınıza gelen müziği tabii ki yapabilirsiniz, ama biraz kendin çal kendin dinle durumu olur. Kendim de armoniye, teorilere vs. o kadar hakim değilim fakat müziğin de altın bir oranı, estetik ve duygulara hitap eden yönü olduğunu düşünürsek bazen yaptığım şeylerin özgürlük de olsa saçma olduğunun ve kötü duyulduğunun farkındayım 🙂 Önemli olan bunun farkında olmak 🙂
 
Aynı sıkıntı bende de var. cem Tuncer 'in youtube de bir kaç videosuna denk geldim. improvisation, modlar, transpkripsiyon, phearsing vb. konularda ve ufkum açıldı, daha sonra cem tuncer 'i merak ettim onu araştırırken bilal karaman 'a denk geldim ve bence ikiside inanılmaz. Gitara bakış açım değişti. Bilal karaman 'ın Gitar Akademisi – Bilal Karaman diye başarılı bir sitesi var. Bunlar başımdan geçenler uzun lafın kısası benim şahsi fikrim ne tür müzik yaparsanız yapın kesinlikle jazz müziğin temel kavramlarını bilmek gerekiyor. yani işin matamatiğini bilmek gerekiyor. Saygılar.
 
Çağımız bilgi değil belge çağı, insan yine aynı. Enteresan varlıklarız vesselam. Şu konu "İngilizce konuşamıyorum" başlıklı yazılara benziyor adeta.

Şu doğaçlama kelimesi insanda herşeyin bir anda durduk yerde olacağına dair yanıltıcı bir fikir yaratıyor, onun yerine improvisation-improvement gibi bir bağlamda bakarsanız, işin bir seyir olduğu, bunun bir harita/yöntem ve süreklilik/tekrar işi olduğu ortaya çıkacaktır.

Başlığa uygun olarak şunu söyleyebiliriz; tekrarlardan kurtulmanın yolu tekrarlamaktır. Ama bu nasıl olacak diyeceksiniz ? Bir ipucu; bırakın armoniyi, gamı filan tek nota ile ne kadar cümle kurabilirsiniz onu deneyin. Bu bir çalışmadır mutlaka deneyin.

zamanında yazdığınızı görmedim sanırım, bence haklısınız. konuyu açtığım 2 ay içinde hiçbir şey değişmedi yine tekrar edip duruyorum, ama genel olarak 2 ay içinde bakarsak tekrarladığım şeyler de değişiyor sürekli.

bir kitap okuduğumuzda 1 ay etkisinde kalıp sürekli onu düşünmemiz gibi elimden çıkan müzik de böyle oluyor dinlediğim parçalara göre.

eğer bu ruh haline göre tekrar eden lickleri veya parçaları sürekli olarak diğerine evirmek yerine hepsini biriktiriyorsam bu mükemmel birşey ama işin aslı ne olduğunu tam bilmiyorum 🙂 3-4 ay önce çok beğendiğim texas blues licklerini şu an çatır çatır çalarım ama halihazırda beğendiğim cümlelerle karıştırıp ortaya uyumlu bir şey çıkarabilir miyim dersem orası biraz muamma.
 
Hiçbirşey değişmedi demeyin, bunu görmüş olmanız değişim olduğunu gösteriyor. Değişmeyeni görmek zordur.

Yukarıda @barrios'un yazdıkları çok önemli, tecrübe ve bilgiden geliyor onlara kulak verin.

Bu doğaçlama veya genel anlamda müziğin çalışma hatta yaratıcı kısmı ezoterik bir öğreti haline geldi (gerçi bir yerde öyledir de, o kadar video/kitap hala aynı sorular demekki bazı gizemli şeyler var hala).

Armoniye kural yığını olarak değil de konseptler olarak bakmak lazım, "kurallar kısıtlıyor " sanısı büyük problem çünkü basitçe sınır ortadan kalkarsa hiçbirşey yapamazsınız. Sınır iyidir. Neyse çok uzun konu hakikaten.
 
Son düzenleme:

Geri
Üst