Şafak, Zaman gazetesinin Turkuaz ekinde 22.01.2006 tarihinde yayınlanan "Zulüm gören yazarlar" yazısında Yaşar Kemal gibi isimler dururken adının bu listede yer almasından rahatsızlığını da şöyle dile getirdi:
"Benim ismim böyle bir listede olmamalıydı ve zaten böyle bir liste hiç olmamalıydı. Bu bir tarafa. Lamı cimi yok. Nokta. Ama Yaşar Kemal ve daha niceleri bir tarafa. Kimse kalkıp da Yaşar Kemal gibi bir ustanın gerek bu memleketin mahkemelerinde gerekse saldırgan eleştirmen müsveddeleri karşısında ödediği onca bedeli unutmasın. Yapısal sorunlara değil, tek tek isimlere odaklanmayı, hele hele dört beş ismi yalıtarak ‘kahramanlaştırmayı’ alabildiğine sakıncalı buluyorum. Ama bir o kadar sakıncalı bulduğum, nice kalem erbabının senebesene verdikleri mücadelenin bu kadar rahat unutulabilmesi, bu pişkin vefasızlığımız ve hoyrat hafızasızlığımız." ))
Tekrarladım çünkü; tepkisi doğru olan yazın yanlış anlaşılabilir: Şöyle bir intiba uyandırıyor; sanki danışıklı dövüş durumu var ve E. Şafak bu şekilde bir girizgah yapmış edebiyat dünyasına. Hayır, aksine metni tekzip ediyor.
M. Mungan konusu kendi başlığında tartışılır gerçi. Oyun yazarlığını bir tarafa (baş köşeye) ayırarak söylemek isterim; şairliğinin geniş kadın güruhlarınca tanınmasındaki ilk adım bence homoseksüelliğidir. Tercihi, artısıdır. Yine de bu görünen taraf; bir de kişisel tercihinin, bu tarafa yansımayan acıları, ezginlikleri ve de bezginlikleri 😉 elbette vardır.
Ancak; hakkaniyetli davranmak lazım. Kitap da bir meta değil midir, satışa çıkmaz mı? Bu ülkede bir eserin okunmasının asal kriteri, eserin kalitesinden ziyade;genel olarak, yazarının nice marjinal olduğu, karşı durup durmadığı, kamuya açık biyografisi, farklı uluslardan aldığı destektir.
"Benim ismim böyle bir listede olmamalıydı ve zaten böyle bir liste hiç olmamalıydı. Bu bir tarafa. Lamı cimi yok. Nokta. Ama Yaşar Kemal ve daha niceleri bir tarafa. Kimse kalkıp da Yaşar Kemal gibi bir ustanın gerek bu memleketin mahkemelerinde gerekse saldırgan eleştirmen müsveddeleri karşısında ödediği onca bedeli unutmasın. Yapısal sorunlara değil, tek tek isimlere odaklanmayı, hele hele dört beş ismi yalıtarak ‘kahramanlaştırmayı’ alabildiğine sakıncalı buluyorum. Ama bir o kadar sakıncalı bulduğum, nice kalem erbabının senebesene verdikleri mücadelenin bu kadar rahat unutulabilmesi, bu pişkin vefasızlığımız ve hoyrat hafızasızlığımız." ))
Tekrarladım çünkü; tepkisi doğru olan yazın yanlış anlaşılabilir: Şöyle bir intiba uyandırıyor; sanki danışıklı dövüş durumu var ve E. Şafak bu şekilde bir girizgah yapmış edebiyat dünyasına. Hayır, aksine metni tekzip ediyor.
M. Mungan konusu kendi başlığında tartışılır gerçi. Oyun yazarlığını bir tarafa (baş köşeye) ayırarak söylemek isterim; şairliğinin geniş kadın güruhlarınca tanınmasındaki ilk adım bence homoseksüelliğidir. Tercihi, artısıdır. Yine de bu görünen taraf; bir de kişisel tercihinin, bu tarafa yansımayan acıları, ezginlikleri ve de bezginlikleri 😉 elbette vardır.
Ancak; hakkaniyetli davranmak lazım. Kitap da bir meta değil midir, satışa çıkmaz mı? Bu ülkede bir eserin okunmasının asal kriteri, eserin kalitesinden ziyade;genel olarak, yazarının nice marjinal olduğu, karşı durup durmadığı, kamuya açık biyografisi, farklı uluslardan aldığı destektir.