Arkadaşlar, başlığın gidişatı pek de hoş görünmüyor gözüme, biraz seviye rica ediyorum...
Öte yandan; ben de duygusal bir adamım? Titanic'te ağladım, Seether'ın ''Driven Under''ına ağlarım (gerçekten!), hatta mümkün mertebe kendime arada bir ''ağlama akşamı'' düzenlerim... neden mi? Ağlamak insanı rahatlatır, başka şekilde ifade edilemeyen pek çok şeyi insanın içinden atar - ayrıca o yorgunlukla yattığınız yeri de beğenirsiniz 😆 Ha, evet, bir de klinik depresyon sahibi bir adamım ve inatçılığım/kontrol manyaklığım sağolsun ısrarla tedavi olmuyorum (ne olacam zaten, maşallah bünye dört ayrı psikoz/nevroz barındırıyor).
Soru: Kount bir emo mudur?
Cevap: Kount'a göre, ''emo'', yakın zaman bir post-endüstriyel toplumun 'eğlence' denilen (müzik, film, kitap, vs.) olguya el atması sonucunda patlamasını yaşamış fakat punk/indie rock bazlı ve ikisine birden sızmayı başarmış, aslında kökeni daha eskiye dayanan ve punk bazını 'dürüstlüğü' ile ifade ederken 'numara çekmeye dönüşmüş' bir müzik türüdür. Çift bas davul (''double bass''), bolca power chord, scream vokal ve genellikle garip ama güzel metaforlarla bezeli şarkılar eşliğinde belirli duyguları vermeyi/duygulara hitap etmeyi amaçlayan, fakat amacından saparak bir 'ürün'e dönüşmüş bir müzik türüdür. Karşı-kültür (''counter-culture'') kısvesi altında bir alt-kültürdür (''sub-culture''). Müzik olması gerekirken, bir ürün zincirine (''franchise'') dönüşmüş bir akımdır. Asla ve asla bir ''insan kategorizasyonu'' olmamalıdır ki, Kount zaten insan kategorizasyonuna, hele hele müzikte, karşıdır. Kount zamanında da gezmiştir ''metalciyim, ehehehe'' diye, fakat işin sonunda ''ocu, bucu, şucu'' olmadığını kavramış ''müzik dinleyen ve belirli bir müzik zevki olan insan'' olduğunu anlamıştır ve noktayı koyamamaktadır, neden sarhoş kafayla yazdığını kendisi de merak etmektedir. Nokta koyun, sayın Rudolph Hess!!! (''Büyük Diktatör''ü düşünüyorum şu anda da...)