Ensest üzerine yapılmış bilimsel bir inceleme ve fikirlerim.
"Çeyiz ve miras kaygılarının belli ölçülerde bazı akraba evliliklerine izin vermediği hatta bunları özendirdiği bazılarını ise eleştirip hatta yasakladığı gerçeğinin yanı sıra ekonomik çıkar kaygılarından tamamen bağımsız gerekçelerle aralarında kan bağı bulunan kimselerin birbirleriyle cinsel ilişkide bulunmalarına, evlenmelerine karşı çıkıldığı görülmektedir.
Dolayısıyla cinsel ilişkinin yasaklanmasının nedeni üzerine öne sürülen görüşleri temelde ikiye ayırmak mümkündür:
1) Yasağı toplumsal nedenlere bağlayan görüş;
2) Yasağı ruhbilim ve ruhçözümsel nedenlere bağlayan görüş.
Birinci görüşü bilimsel kanıtlara dayanarak ilk ortaya atan, Morgan'dir. İkinci görüşün başlıca sahibi ise Freud'dur.
Reich'in konuya yaklaşımı ise toplumsal çözümleme ile biyolojik gereksinimleri gözününde tutan ve ruhçözümlemesinden de yararlanan, fakat hem Morgan'in hem de Freud'un görüşlerini eleştiren bir kuram şeklinde olmaktadır.
Morgan, kandaşlar arası cinsel ilişkinin gittikçe genişleyen bir biçimde yasaklanmasını, Darwin'in "doğal ayıklanma" dediği yasanın toplumsal plandaki bir örneği olarak göstermekte, bu yasaklamanın sonucunda aşiretlerin daha Sağlıklı ve daha hızlı bir gelişme kaydettiklerini betirtmektedir. Kandaşlar arası cinsel ilişkiyi yasaklayanlar, kendi sopları dışına açıldıkları için yeni yeni katkılarla gelişmekte, ilerlemektedirler.
Morgan, bu ilerlemenin yalnızca toplumsal değil, aynı zamanda biyolojik de olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Bunun sonucu olarak, kendi içine kapalı kalan yani kandaşıyla cinsel ilişkiyi sürdüren soplar ise geri kalmakta, zayıf düşmekte ve "doğal ayıklanma" yasası uyarınca tasfiye olmaktadırlar. Görüldüğü gibi, doğal ayıklanma yasası "sonradan" yani yasaklamadan sonra ve bir bakıma o sayede işlemektedir ve "yasaklama" nin iktisat dışı nedenini açıklamaya yetmemektedir.
Kandaşıyla cinsel ilişki yasağını, insan soyunun biyolojik ilerlemesi açısından da çok olumlu bulmakla birlikte Morgan bu konu üzerinde uzun boylu durmamaktadır.
Öte yandan, Reich, her şeyden önce bu son nokta üzerinde Morgan'a karşı çıkmakta, doğal ayıklanma kuramının günümüzdeki veriler ışığında geçerli olmadığını belirtmektedir.
Reich'a göre kandaşların birleşmesinin türe zararlı olduğu hiçbir zaman kanıtlanmamıştır. Kandaşlıkla doğal ayıklanma arasında, ancak kız ve erkek kardeş zaten hastalıklıysalar birleştikleri zaman ve hastalıklı yapılar yanyana geliyorsa bir bağ olabilir. Aynı hastalık eğilimlerini taşıyan ama kandaş olmayan iki kişi çocuk yaptıkları zamanda aynı şeyler olabilir.
Öte yandan bu tipteki araştırmalar kalıtımın alanını gittikçe daraltıp toplumsal nedenleri daha önce aldığından, kandaşıyla cinsel ilişki kurmanın zararlılığı ilkesi anlamını yitirmektedir. İnsanların, vahşilik döneminde en küçük bir zarara uğramadan, binlerce yıl kandaşlarıyla çiftleşerek yaşadıklarına kuşku yoktur.
Reich, aşiretlerin evriminin dıştan evlenme töresi getirildikten sonra iyileştiğini gösteren bir kanıtın olmadığını, ayrıca böyle bir kanıt bulunsa bile, söz konusu iyilişmenin nedeninin, pekala barış kurulduktan sonra çok sayıda aşiretin biraraya gelmesi ve bunun doğurduğu teknik ve eğitsel ilerlemeler olabileceğini öne sürmektedir. Ancak, Reich'a göre dıştan evlenmenin kökenini doğal ayıklanmayla açıklamayı çürüten başlıca kanıt, ilkel aşiretlerin birtakım soplara bölünseler de kandaşlığı ortadan kaldıramayışlarıdır.
Çünkü bir aşiretin, kız ve erkek kardeşlerin soyundan gelenlere göre sayısız sopa ayrılması, bunların aslında kandaş kız ve erkek kardeşlerin oluşturduğu çiftlerden doğma çocuklar olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyordu."
-
"Bugüne kadarki istatistikler özellikle sakat doğan çocukların anne-babalarının oldukça büyük bir oranda birbirleriyle yakın kan bağı içinde olduğunu göstermektedir. Bugün bu kaygılarla hemen her toplumda "akraba evliliği" yasaklanmıştır. Ancak yasağın çapı toplumdan topluma değişmektedir. Çünkü her toplum "yakın akraba" kavramını değişik ölçüde almaktadır. Örneğin, bazı toplumlarda kardeş çocuklarının birbiri ile evlenmeleri yasaktır, bazı toplumlarda ise değildir. Ancak bütün toplumlarda anne-baba ile çocukları arasında ve kardeşler arasında cinsel ilişki ve evlilik yasaktır."
Alıntı link : http://www.gelishim.netteyim.net/ensest.htm
-------------------------------------------------------------------------------------
Kişisel düşüncem Reich doğrultusunda. Bir de; İstatiki verilerde ; anne ve babaların, birbirleriyle "yakın kan bağı" bulunan kişilerle cinsel bir ilişki yaşamaları o kişilerde ki, kalıtımsal hastalıklar ya da kan uyuşmazlığı gibi sorunların bulunup bulunmadığı sorununun köküne ne kadar inildiği tartışılır. Bu verilerde bunlarında belirtilmesi gerekmektedir. Ki ensest'in hemen hemen bütün toplumlarda yasak olmasına rağmen, bu kişiler nasıl ensest kurmayı başararak istatiki verilerde önemli derecede çok sayıda artış yarattığı ise ayrı bir tartışma konusu.
Bu bize gösteriyor ki ; insanın, "doğal" cinsel dürtülerinin "ahlaki dayatmalarla" bastırtılması kısmen engellesede insan kendi özgürlüğüne sahip olma dürtüsü ve bilinciyle engelleri aşmaktadır. Kısmen fiziksel olarak bir ensest kuramasa bile, kişi düşünsel anlamda bunu mastürbasyon anlarında ve rüya dönemlerinde gerçekleştirmektedir.
Dayatmaların, "dayattığı" psikoloji; kişinin dürtülerini bastıramadığından ya da bastırmak istemediğinden dolayı enseste yöneldiğinde, birey, toplum tarafından sapkın, sapık tarzı kavramlarla ifade edilmektedir. Oysaki tüm sapkınlıkların temel nedeni cinselliğin her ne açıdan olursa olsun bastırtılması ya da yasaklanmasıdır. Cinselliğe "aşırı" yönelimin nedeni budur. Toplum bu yasaklama anlayışıyla son derece sağlıksız kişiler yaratmaktadır. Örneğin; iktidarsız, tecavüzcü, "sapık" , ve kısmen sadist ve mazoşist vb. diye uzayıp giden psikozlu bireyler. (cinselliğin "saldırganlık dürtüsü"nü körüklemesi kaçınılmazdır diye düşünüyorum)
Çocukta ensest ilginin bastırtılması (oidipus ve elektra kompleksleri bağlamında) ile bilinçaltına itilmesi sonradan bireyin bilinci doğrultusunda doğal bir isteğe dönüşebilir ancak, yeniden toplumu ve onun dogması olan ahlaki kuralları karşısına almış olur. Aynı şekilde; ensest-dışı, karşı-cinse olan doğal ilgisinin de açık seçik her türlü (öpüşme-sevişme) cinsel ve de erotik-romantik yaklaşımın olabilitesi yine aynı dayatmalardan ötürü bireyi çıkmaza sokarak sağlıksız kılar, kılacaktır...
"Çeyiz ve miras kaygılarının belli ölçülerde bazı akraba evliliklerine izin vermediği hatta bunları özendirdiği bazılarını ise eleştirip hatta yasakladığı gerçeğinin yanı sıra ekonomik çıkar kaygılarından tamamen bağımsız gerekçelerle aralarında kan bağı bulunan kimselerin birbirleriyle cinsel ilişkide bulunmalarına, evlenmelerine karşı çıkıldığı görülmektedir.
Dolayısıyla cinsel ilişkinin yasaklanmasının nedeni üzerine öne sürülen görüşleri temelde ikiye ayırmak mümkündür:
1) Yasağı toplumsal nedenlere bağlayan görüş;
2) Yasağı ruhbilim ve ruhçözümsel nedenlere bağlayan görüş.
Birinci görüşü bilimsel kanıtlara dayanarak ilk ortaya atan, Morgan'dir. İkinci görüşün başlıca sahibi ise Freud'dur.
Reich'in konuya yaklaşımı ise toplumsal çözümleme ile biyolojik gereksinimleri gözününde tutan ve ruhçözümlemesinden de yararlanan, fakat hem Morgan'in hem de Freud'un görüşlerini eleştiren bir kuram şeklinde olmaktadır.
Morgan, kandaşlar arası cinsel ilişkinin gittikçe genişleyen bir biçimde yasaklanmasını, Darwin'in "doğal ayıklanma" dediği yasanın toplumsal plandaki bir örneği olarak göstermekte, bu yasaklamanın sonucunda aşiretlerin daha Sağlıklı ve daha hızlı bir gelişme kaydettiklerini betirtmektedir. Kandaşlar arası cinsel ilişkiyi yasaklayanlar, kendi sopları dışına açıldıkları için yeni yeni katkılarla gelişmekte, ilerlemektedirler.
Morgan, bu ilerlemenin yalnızca toplumsal değil, aynı zamanda biyolojik de olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Bunun sonucu olarak, kendi içine kapalı kalan yani kandaşıyla cinsel ilişkiyi sürdüren soplar ise geri kalmakta, zayıf düşmekte ve "doğal ayıklanma" yasası uyarınca tasfiye olmaktadırlar. Görüldüğü gibi, doğal ayıklanma yasası "sonradan" yani yasaklamadan sonra ve bir bakıma o sayede işlemektedir ve "yasaklama" nin iktisat dışı nedenini açıklamaya yetmemektedir.
Kandaşıyla cinsel ilişki yasağını, insan soyunun biyolojik ilerlemesi açısından da çok olumlu bulmakla birlikte Morgan bu konu üzerinde uzun boylu durmamaktadır.
Öte yandan, Reich, her şeyden önce bu son nokta üzerinde Morgan'a karşı çıkmakta, doğal ayıklanma kuramının günümüzdeki veriler ışığında geçerli olmadığını belirtmektedir.
Reich'a göre kandaşların birleşmesinin türe zararlı olduğu hiçbir zaman kanıtlanmamıştır. Kandaşlıkla doğal ayıklanma arasında, ancak kız ve erkek kardeş zaten hastalıklıysalar birleştikleri zaman ve hastalıklı yapılar yanyana geliyorsa bir bağ olabilir. Aynı hastalık eğilimlerini taşıyan ama kandaş olmayan iki kişi çocuk yaptıkları zamanda aynı şeyler olabilir.
Öte yandan bu tipteki araştırmalar kalıtımın alanını gittikçe daraltıp toplumsal nedenleri daha önce aldığından, kandaşıyla cinsel ilişki kurmanın zararlılığı ilkesi anlamını yitirmektedir. İnsanların, vahşilik döneminde en küçük bir zarara uğramadan, binlerce yıl kandaşlarıyla çiftleşerek yaşadıklarına kuşku yoktur.
Reich, aşiretlerin evriminin dıştan evlenme töresi getirildikten sonra iyileştiğini gösteren bir kanıtın olmadığını, ayrıca böyle bir kanıt bulunsa bile, söz konusu iyilişmenin nedeninin, pekala barış kurulduktan sonra çok sayıda aşiretin biraraya gelmesi ve bunun doğurduğu teknik ve eğitsel ilerlemeler olabileceğini öne sürmektedir. Ancak, Reich'a göre dıştan evlenmenin kökenini doğal ayıklanmayla açıklamayı çürüten başlıca kanıt, ilkel aşiretlerin birtakım soplara bölünseler de kandaşlığı ortadan kaldıramayışlarıdır.
Çünkü bir aşiretin, kız ve erkek kardeşlerin soyundan gelenlere göre sayısız sopa ayrılması, bunların aslında kandaş kız ve erkek kardeşlerin oluşturduğu çiftlerden doğma çocuklar olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyordu."
-
"Bugüne kadarki istatistikler özellikle sakat doğan çocukların anne-babalarının oldukça büyük bir oranda birbirleriyle yakın kan bağı içinde olduğunu göstermektedir. Bugün bu kaygılarla hemen her toplumda "akraba evliliği" yasaklanmıştır. Ancak yasağın çapı toplumdan topluma değişmektedir. Çünkü her toplum "yakın akraba" kavramını değişik ölçüde almaktadır. Örneğin, bazı toplumlarda kardeş çocuklarının birbiri ile evlenmeleri yasaktır, bazı toplumlarda ise değildir. Ancak bütün toplumlarda anne-baba ile çocukları arasında ve kardeşler arasında cinsel ilişki ve evlilik yasaktır."
Alıntı link : http://www.gelishim.netteyim.net/ensest.htm
-------------------------------------------------------------------------------------
Kişisel düşüncem Reich doğrultusunda. Bir de; İstatiki verilerde ; anne ve babaların, birbirleriyle "yakın kan bağı" bulunan kişilerle cinsel bir ilişki yaşamaları o kişilerde ki, kalıtımsal hastalıklar ya da kan uyuşmazlığı gibi sorunların bulunup bulunmadığı sorununun köküne ne kadar inildiği tartışılır. Bu verilerde bunlarında belirtilmesi gerekmektedir. Ki ensest'in hemen hemen bütün toplumlarda yasak olmasına rağmen, bu kişiler nasıl ensest kurmayı başararak istatiki verilerde önemli derecede çok sayıda artış yarattığı ise ayrı bir tartışma konusu.
Bu bize gösteriyor ki ; insanın, "doğal" cinsel dürtülerinin "ahlaki dayatmalarla" bastırtılması kısmen engellesede insan kendi özgürlüğüne sahip olma dürtüsü ve bilinciyle engelleri aşmaktadır. Kısmen fiziksel olarak bir ensest kuramasa bile, kişi düşünsel anlamda bunu mastürbasyon anlarında ve rüya dönemlerinde gerçekleştirmektedir.
Dayatmaların, "dayattığı" psikoloji; kişinin dürtülerini bastıramadığından ya da bastırmak istemediğinden dolayı enseste yöneldiğinde, birey, toplum tarafından sapkın, sapık tarzı kavramlarla ifade edilmektedir. Oysaki tüm sapkınlıkların temel nedeni cinselliğin her ne açıdan olursa olsun bastırtılması ya da yasaklanmasıdır. Cinselliğe "aşırı" yönelimin nedeni budur. Toplum bu yasaklama anlayışıyla son derece sağlıksız kişiler yaratmaktadır. Örneğin; iktidarsız, tecavüzcü, "sapık" , ve kısmen sadist ve mazoşist vb. diye uzayıp giden psikozlu bireyler. (cinselliğin "saldırganlık dürtüsü"nü körüklemesi kaçınılmazdır diye düşünüyorum)
Çocukta ensest ilginin bastırtılması (oidipus ve elektra kompleksleri bağlamında) ile bilinçaltına itilmesi sonradan bireyin bilinci doğrultusunda doğal bir isteğe dönüşebilir ancak, yeniden toplumu ve onun dogması olan ahlaki kuralları karşısına almış olur. Aynı şekilde; ensest-dışı, karşı-cinse olan doğal ilgisinin de açık seçik her türlü (öpüşme-sevişme) cinsel ve de erotik-romantik yaklaşımın olabilitesi yine aynı dayatmalardan ötürü bireyi çıkmaza sokarak sağlıksız kılar, kılacaktır...