Sözde Avrupalı (!) zihniyet (yani tek dişi kalmış canavarlar) Türk kültüründen, misafirperverliğimizden, hoşgörümüzden, insanlığımızdan anlayamaz. Onlarda maalesef bu kapasiye yok, sadece demirleşmiş beyinleri var. Güce, paraya, teknolojiye, kapitalizme..vs dayalı sığ bir düşünce bu. Kendi kendilerini mutlu ederek bir çaba sarfediyorlar ama aslında hiçte huzurlu değiller. Maneviyatlarını yitirmiş insan yığınlarından ne köy olur, ne de kasaba. Dünyaya hükmettiğini zanneden büyük güçlerin sonu hüsrandır...
Futbolu oturarak izlemekle, tel örgü örmemekle, yahut yüzbin kişilik stadyum yapmakla medeni olunmuyor. Gerçek medeniyet, evine gelen yabancıyı (Tanrı misafirini) hakkını gözeterek ağırlayıp, ona bir bardak çay ikram etmekle, sıcak çorbanı ve yavan ekmeğini paylaşmakla oluyor. Gidin bakalım Avrupaya, sizi evinize misafir ediyorlar mı hiç!
Yıllar önce bir TV kanalında izlemiştim. Avrupada bir şehrin köyüne gidiyor TV ekibi. Biz Türk'üz deyince adamları misafir etmiyorlar, kapıdan geri çeviriyorlar. Zaten yüzlerine baksanız, hiçbirinin yüzünde meymenet kalmamış. Sunucu o sırada öyle bir kelam ediyor ki, o sunucunun ellerini öpeyim ben. Türklük böyle bir şey işte. Bizden nefret ediyorlar. Medeniyetiyle övünen topluluklar Anadolumuzun bir köyüne gitsinler de yüzü nurlu amca ve teyzelerimizden insanlık dersi alsınlar, insanlık! Not: Avrupa özentisi olan güruh bu cümleleri anlayamaz, idrak edemez 😉
Bir Kayserili olarak derim ki, Trabzon'a büyük haksızlık yapılmış. Gitmek nasip olmadı oralara ama Trabzon'un insanı delikanlıdır, harbidir. Yalnız şu da bir gerçek ki, Kayseri'miz çoğu konuda kendini zamanla aştı. İsmi anılan şehirlerin içerisinde belki de Kayseri plan, program, şehircilik..vs yönünden en iyisi. (Kendi memleketim diye değil, gerçekten öyle. Doğruya doğru)