Beyler, bu kadar konuşulmuş, bu sayfayı tamamen okudum( hepsini deil) ben bir erkeğim önce onu söliim. Ama praxisin bahsettiği konular kesinlikle doğrudur. Bu arada da illa bir taraf üstün olacaksa erkek üstün toplumu kadın üstün topluma tercih ederim. Sebep erkek olmak deil, işin özü şu eğer kadınlara şu anki erkek egemen yapının tanıdığı haklar tanınırsa inanın ya da inanmayın erkekler kadınların kölesi olurlar. Ben böle düşünüom sadece...
Ama işin temelinde bir karşılıklı eşitlik sağlanmalıdır.
Gerek feodal toplumlarda olsun gerek kapitalizmin gelişmesinden sonra olsun, kadınlar hep bebek bakan, yemek yapan durumda kalmışlardır. Kapitalizmin ilk dönemlerindeki aşırı iş gücü ihtiyacından dolayı bilirsiniz ki insanlar günde 14- 15 saat bile çalıştırılmışlardır. Bugün gelinen noktalar öle basit şeyler deildir. Tüm bunlar direnmenin getirdiği işçi sınıf haklarıdır. Tabi erkeğin işinden başka işi olmadığı bu dönemlerde ( sex bile) kadın doğal olarak yemek yapan ve arada bir vakit bulunup yaşanan cinsel iişkilerden sonra doğan çocuklara bakmak zorunda bırakılan duruma düşmüştür ve bu olaylar bir yüzyıl kadar sürmüştür. Tabi ki işçi sınıf hareketlerinin kazanılmasından sonra iş saatlerinin azalması, izinlerin artması, annelik vs... izinlerinin gelmesi, ücretlerin artması gibi gelişmelerle kadınlarda iş hayatında yerlerini almaya başlamışlardır. Tüm bunların da doğal olarak marksizmle aşırı ilgisi vardır. Marksizm işçilere haklarını almalarını söler, değil mi? Bunların sonuçları da bunlar işte..... Ve derken günümüzde iş gücünün ( emeğe dayalı) değerinin azalması aşırı otomasyona geçilmesi, aslında kadınların toplumda önemli mevkilere gelmelerini sağlamıştır. Bu da kadının sosyal hayatta önemini arttırmıştır.
Buraya kadar olayın kapitalizmle ilişkisi nedire cevap oldu sanırım?
Bir de olayın psikolojik olması gereken bir boyutu var o da anne duygusu kavramı. Bu olgu da anneyi çocuğuna bağımlı kılar ve bu da anneyi çocuğun tek bakıcısı durumuna getirir. Ve anne çocuğu için cabalar cabalar. Bu olguyu kabul etmeyen bir kadın eşi tarafından yargılanır. Kadının burada düşündüğü şey ise çocuğun hayatını nasıl değiştireceğidir. Ama ne yazık ki biz erkekler evlat doğmadan baba olacağımızın farkına bile varmayız. Sonra da döner ne baba mı oldum deriz. Ama gene de tüm bunlar bizim doğamızla ilgili o yüzden konunun bu yanı çok karmaşık. Uzaklaşalım.
Ama şu an bile kadınların sosyal toplum yapısı üstünde üstlendikleri değer çok fazla, aslında gizli hakları (teşhircilik gibi) bundan daha fazla. Tüm bu değerler zaten akıllı bir erkekle akıllı bir kadını eşit konuma getiriyor. Sonuçta herşey ekonomik özgürlüğün kazanılabilmesinde yatıyor....
Ama işin temelinde bir karşılıklı eşitlik sağlanmalıdır.
Gerek feodal toplumlarda olsun gerek kapitalizmin gelişmesinden sonra olsun, kadınlar hep bebek bakan, yemek yapan durumda kalmışlardır. Kapitalizmin ilk dönemlerindeki aşırı iş gücü ihtiyacından dolayı bilirsiniz ki insanlar günde 14- 15 saat bile çalıştırılmışlardır. Bugün gelinen noktalar öle basit şeyler deildir. Tüm bunlar direnmenin getirdiği işçi sınıf haklarıdır. Tabi erkeğin işinden başka işi olmadığı bu dönemlerde ( sex bile) kadın doğal olarak yemek yapan ve arada bir vakit bulunup yaşanan cinsel iişkilerden sonra doğan çocuklara bakmak zorunda bırakılan duruma düşmüştür ve bu olaylar bir yüzyıl kadar sürmüştür. Tabi ki işçi sınıf hareketlerinin kazanılmasından sonra iş saatlerinin azalması, izinlerin artması, annelik vs... izinlerinin gelmesi, ücretlerin artması gibi gelişmelerle kadınlarda iş hayatında yerlerini almaya başlamışlardır. Tüm bunların da doğal olarak marksizmle aşırı ilgisi vardır. Marksizm işçilere haklarını almalarını söler, değil mi? Bunların sonuçları da bunlar işte..... Ve derken günümüzde iş gücünün ( emeğe dayalı) değerinin azalması aşırı otomasyona geçilmesi, aslında kadınların toplumda önemli mevkilere gelmelerini sağlamıştır. Bu da kadının sosyal hayatta önemini arttırmıştır.
Buraya kadar olayın kapitalizmle ilişkisi nedire cevap oldu sanırım?
Bir de olayın psikolojik olması gereken bir boyutu var o da anne duygusu kavramı. Bu olgu da anneyi çocuğuna bağımlı kılar ve bu da anneyi çocuğun tek bakıcısı durumuna getirir. Ve anne çocuğu için cabalar cabalar. Bu olguyu kabul etmeyen bir kadın eşi tarafından yargılanır. Kadının burada düşündüğü şey ise çocuğun hayatını nasıl değiştireceğidir. Ama ne yazık ki biz erkekler evlat doğmadan baba olacağımızın farkına bile varmayız. Sonra da döner ne baba mı oldum deriz. Ama gene de tüm bunlar bizim doğamızla ilgili o yüzden konunun bu yanı çok karmaşık. Uzaklaşalım.
Ama şu an bile kadınların sosyal toplum yapısı üstünde üstlendikleri değer çok fazla, aslında gizli hakları (teşhircilik gibi) bundan daha fazla. Tüm bu değerler zaten akıllı bir erkekle akıllı bir kadını eşit konuma getiriyor. Sonuçta herşey ekonomik özgürlüğün kazanılabilmesinde yatıyor....