Neden 20 Hz altındaki sesleri duymuyoruz? Bu konudaki ifkirlerimi hem tarihi ile burada kayıt altına almak hem de sizin yorumlarınızı duymak için buraya yazıyorum. Uzun uzun okumayı sevmeyenler iin hemen sonucu yazayım: Çünkü 20 Hz altını görebiliyoruz, ama duyamıyoruz. Okumak isterseniz de kısa başlıklar ile önce belli terimlerin tanımlarını hatırlayalım.
Duymak Nedir? : Havadaki ses basıncı değişimlerini kulağımızın algılamasıdır. Bu değişimin algılanması için bu değişimin saniyede en az 20 kez, en çok 20.000 kez tekrarlanması gerekir. Bu değere Hz (Hertz) denir, sesin frekansı bu değer ile anlatılır.
Ses nasıl oluşur? Nasıl duyarız? : Havadaki serbest moleküller bir etki tarafından harekete geçirildiğinde önce sıkışır sonra genleşir ardından tekrar denge konumuna dönerler. Buna bir döngü denir. Yani sesin oluşması için havayı harekete geçiren bir kinetik enerji kaynağı olmalıdır. Bu güneşin ısısı, hoparlör, ses telleri veya davul derisi olabilir. Hepsi havayı düzenli olarak hareket ettirebilir. Hareket eden havanın basınç değişimi, kulak zarımızı titretir, sağlıklı bir kulak da bunu duyma olarak algılar.
Üst komşuya ses nasıl çıkar?: Aranızda açık pencere veya kapı, dolayısı ile hava akımı olmamasına rağmen bir de üstüne üstlük beton duvar varken sevimsiz komuşumuz sesten nasıl şikayetçi olur?
Gürültü kaynağımız (HT1, Rectifier, yeğen, JCM800, muhabbet) odanın içindeki havayı titertir. Bu hava beton duvarı da titremeye zorlar. İster inanın ister inanmayın beton gayet güzel titrer ve üst komşunun odasının içindeki havayı harekete geçirir. Komşu sesi bu şekilde duyar.
Düzenli frekansa sahip sesi nasıl yaratırım?: Çok basit. Elinize bir cetvel alın. Saniyede 440 kere yukarı aşağı sallayın. Ortalıkta gaipten bir LA (A) sesinin dolaşmaya başladığına şahit olacaksınız.
Tamam çok kolay değil, evet. Bunun için daha uygun bir cihazlar var. İsimleri amplifikatör ve hoparlör. Amplifikatör hoparlörün saniyede 440 kez titreşmesi için gerekli komutları, voltaj artışı ve azalışı şeklinde basitçe gönderebilir. Hoparlör de bu komutlara uyar gerekli şeklide titreşi Bize La sesini verir.
Zurnaın Zırt Dediği:
1.Elime şu cetveli alıp (bıkmadan usanmadan) yavaşça sallamaya başlıyorum. Saniyede 2 kere olsun. Gözüm bu hareketi kolayca takip edebiliyor. Aslında bir yandan 2 Hz frekans değerinde ses üretiyorum, ama duyamıyorum. Duymaya gerek de yok zaten. Gözlerim olaya hakim. Olan biteni algılayabiliyorum
2.Elimdeki cetveli daha hızlı hareket eettiriyorum. Saniyede 5 kez. Takip etmem zorlaşıyor ama yine de rahatça olan biteni görüyorum. Ve doğal olarak 5 Hz ses sinyali üretiyorum. Ama hala duyamıyorum. Duyduğum cetvelin rüzgar sesi fakat o ayrı. 5 Hz değerinde değil, çok çok daha yüksek. O duyulabiliyor.
3.Cetveli daha hızlı hareket ettiremeyeceğim için onu bir motora bağlı tekerleğe monte ediyorum. Gözümün ününden saniyede 20 kez geçmesini sağlıyorum. Artık cetvelin nerede olduğunu gözlemlemem çok zor çünkü gözlerim ve beynim bu kadar süratli hareketleri algılayacak şekilde evrimleşmemiş. Ama yine de bulanık bir şeyler fark edebiliyorum. (odadaki 20 Hz sesten bahsetmiyorum artık)
4.Tekerin hızını saniyede 30 devire çıkarıyorum. O Kadar süratlendii ki artık cetveli görmem mümkün değil. Gözlerim hareketi ayırt edemiyor. Biraz tehlike altındayım. Ancak o sırada başka bir duyu yavaşça görevi devralmaya başlıyor: Kulak
5.Kulağım 30 Hz sesinin derin uğultusunu hissetmeye başlıyor. Bu noktadan sonra endişe edeceğim bir şey yok çünkü teker saniye de 20 bin kez dönse bile kulaklarım artık bu hareketi tiz bir ses duyumu algısı olarak bana bildircek.
Buradan çıkarıdğım sonuç, saniyede 20 kez olan hareketlerin algılanmasını gözlerimiz başarılı bir şekilde ele alabilirken, 20 üzeri sıklıktaki (frekanstaki) oluşları değerlendirme işini kulak devralıyor. Yani gözler 20 Hz sonrasında “Aga benden bu kadar, kulak sen al nöbeti” diyerek görevi devrediyor.
Zaten sinemada da gözümüzün öününden saniyede 24 kare geçiyor olması bu görüşümü destekliyor diye düşünüyorum. Saniyede 24 kez meydana gelen değişimi artık gerçekte olduğu gibi değil hareket ilüzyonu olarak algılamaya başlıyoruz..
Kısaca 20 Hz altını görür, üstünü ise duyarız.
Siz ne dersiniz?
Affına sığınarak düzeltme gereği duydum. Göz 400-800 THz lik frekans aralığındaki renk tayfını algılayabilir. Görebildiğimiz frekans aralığı bu aralıktır. Derinlik ve hareket algılamaları ise duruma göre çok değişkenlik gösterip çok da yanıltılabilir özelliktedir. Bu sebepledir ki evlerimizde bir ampülün saniyede 50 kez sönüp tekrar yandığını farketmeyiz.
Bunun yanı sıra monitörler 3 renk resimden oluşmasına rağmen bunu da farketmeyiz. Monitörlerde yeşil, kırmızı ve mavi olmak üzere üç resim, cihazın özelliğine göre yenilenerek görüntü oluşturur. Aslında görüntü ne hareketlidir ne de bu üç renk dışında başka renk vardır fakat göz bunu farkedemez.