Fiziğin Elektroniğin Ve Bilumum Ilimlerin Er Meydanı

Tabi ki zaten ortamda gaz molekülü olmadığı için elektrik enejisini bildiğimiz pervane motoru gibi kullanamazsın ancak sıvı oksijenle aydan kaçış sağlanabilir ki işte bu miktarı sağlamak için çok fazla yakıta sahip olmalılar. Bir de günümüzde bile yüz tane başarısız roket fırlatması var hatta ateşlenemeyen roketler bile var ki o günkü teknoloji ile o kadar yakıtla aydan ayrılmak mucize ya da trilyonda bir şansa denk geliyor olsa gerek. Bir kere konumlandırılması bile ayrı bir soru işareti.
 
Tabi ki zaten ortamda gaz molekülü olmadığı için elektrik enejisini bildiğimiz pervane motoru gibi kullanamazsın ancak sıvı oksijenle aydan kaçış sağlanabilir ki işte bu miktarı sağlamak için çok fazla yakıta sahip olmalılar. Bir de günümüzde bile yüz tane başarısız roket fırlatması var hatta ateşlenemeyen roketler bile var ki o günkü teknoloji ile o kadar yakıtla aydan ayrılmak mucize ya da trilyonda bir şansa denk geliyor olsa gerek. Bir kere konumlandırılması bile ayrı bir soru işareti.
Yoo nereden çıkardın sıvı oksijene olan ihtiyacı? Dünya'dan çıkışla Ay'dan kalkmanın uzaktan yakından alakası yok ki benzeri bir mekanizmaya çok aşamalı roketlere falan ihtiyaç olsun, çok daha basiti iş görüyor işte. Bir defa Ay yörüngesine kadar getirilen kütle bile 48 ton, ki Dünya'dan kalkıştaki toplam ağırlık 3000 ton kadar ve Dünya'dan minimum kaçış hızı 11km/sn ve hava sürtünmesi var. Neticede Satürn roketinin ıtkisi de 34000kn oluyor. 16 nere 34000 nere.
 
Bakkal Hasan amca yeri gelir Messi'yi beğenmez de mahalle takımındaki Hüseyin'i büyük topçu sayar. Tabi ki onlar bilecek Serhat, hele büfe sahibi ise çok fena daha otorite olmadıkları mevzu ile karşılaşmadım. Büfecilerden bir komite kurulsun diyorum bu konuyu araştırmak için (ama gazete ve sosisli satanlardan olsun onlar daha bilimsel)...
Abi aralarına farhi eczacı teyzelerimizi de kattık mı tamamdır bu iş. 🙂

Ama hakikaten çok merak ediyorum, konu açıldığından beri bakıyorum vakit buldukça, meslek paso "komplo teorisyeni". Bir tane artık astrofizikçi mi, uzay/uçak mühendisi mi artık ney ise konuyla alakalı bir adam makale yazmaz mı? Var ise gönderin gelsin, ben göremedim vallahi. Yoksa bence de yalan olsun, elin gavuru niye yapsın isteyeyim, çatır çatır biz yapalım, çiğköfte yoğurup dünyaya atalım Ay'dan. 🙂
 
Yanmayı sağlamasını nasıl sağlayacak peki ? Ortamda hava-oksijen yok ki ? Tabi ki bir kısmı hidrojen ya da başka maddeler olabilir ama sıvı oksijen olmalı diye biliyorum yanmanın başlaması için. Tarih 1969 bu arada.
 
Yanmayı sağlamasını nasıl sağlayacak peki ? Ortamda hava-oksijen yok ki ? Tabi ki bir kısmı hidrojen ya da başka maddeler olabilir ama sıvı oksijen olmalı diye biliyorum yanmanın başlaması için. Tarih 1969 bu arada.
http://en.wikipedia.org/wiki/Dinitrogen_tetroxide
Aha bu sağlıyor, bir defa yanma illa oksijenle olacak diye bir kaide mi var? Bunlar en nihayetinde redox reaksiyonları kimle istersem onla yaparım kimyası uyduktan sonra ne farkeder canım? Yanma kavramı çok daha geniş bir kavram. Kaldi ki bakterinin bile oksijene ihtiyaç duymayanı var yahu...
 
Bir de sıcaklık mevzusu var güneş ışınları ay yüzeyine vurduğunda sıcaklık 123 C kadar ulaşabiliyor, karanlık tarafı ise -153 C kadar düşüyormuş. Güneş ışığı olduğuna göre en iyi ihtimalle bile fotoğraf makinasının filmini eritecek sıcaklık mevcut. Birde Rus kaynaklarında Sovyetler birliği ile Amerika arasındaki bir pazarlık sebebi ile Rusya' nın bu aya yolculuk zırvasını ifşa etmediği yazıyor.
 
Bu arada bence bu konuşulanlardan bin kere daha enteresan bir mevzu var. Bence en akıl almaz şey bu. Jules Verne'in Ay'a Gidiş romanında aya fırlatma yeri Tampa, Florida olarak seçilmiş ki romanın çıkış senesi 1865. Gerçek lokasyon olan Cape Canaveral'a araba ile 2 saat mesafede! Bu akıl almaz tesadüfü açıklayan beri gelsin... Senelerdir en dehşete düştüğüm şeylerden biridir. Bu arada romanda Türkiye de (evet Osmanlı Devleti değil Türkiye diyor Verne) bu proceye büyük parasal destek sağlıyor. Lakin Ramazan ayının zamanının saptanmasında Ay'ın rolü var diyerekten. Roman gerçekten daha güzel ve eğlenceli.
 
Gönderilen malzemenin dayanıklılığı ile bu sıcaklık değişmeleri tolere edilebilir. Ayrıca tabi ki oksijen kullanmayan bakteriler var da oradaki yanma ile buradaki yanma aynı kapıya çıkmıyor. Redoks reaksiyonları aklıma gelmemişti. Tabi ki olabilir.
 
Bu arada konu dışı ama belirteyim, Osmanlı Devleti-Türkiye işi taa 1300 lerden beri var. Bazı kayıtlarda Bildiğimiz Türkiye olarak adlandırılıyor özellikle fransız ve ingiliz kaynaklarda.
 
Şüpheci yaklaşım candır, ciğerdir. Ancak Ay'a gidilmediğine dair iddialar bana biraz aşırı geliyor. Öncelikle ortalıkta çok fazla gözlemci var, Rusya, Japonya, Çin, AB. Sanırım bu güçlerden bir tanesi bu tezgahı çoktan büyük bir keyifle ortaya çıkarırdı. Bunun dışında şüphecilerin teknik zorluklar odaklı tüm eleştirilerine Nasa gerçekten akla yatkın cevapları vermeye devam ediyor. Yine de olamaz mı? Evet şüphe biraz dursun cepte.

Bununla beraber Ay'a inmenin, propaganda değeri ve diğer gezegenlere yapılan insansız iniş tekniklerinin geliştirilmesine yardımı olmasının dışında hiç bir faydası yoktur. Maksimum fayda, zaten yörüngeye uydu yerleştirerek iletişim, küresel konumlandırma ve istihbarat gücüne erişerek elde edilmiştir. Bunda ipi göğüsleyen ülke de Rusya'dır. ABD bu ağır yenilginin üzerine hikayeyi devam ettirmiş ve Ay'a insan göndererek kendince asıl zaferi elde etmiş ve hikayeyi burada sonlandırmıştır.

Rusya'nın reklem yapmadığına gelince; komünist rejimin en temel güçlerinden birisi propagandadır. 1917'den1989'a dek yer gök, binalar trenler TV ve radyo devlet propagandasından geçilmez haldeydi. Propaganda bakanlığı diye bakanlık vardır. Ha tamam, komünist düzende rekabetçi piyasa olmadığından ortada ticari reklam da yoktur. Her şey devlet eli ile yürütülüt çünkü. Pazarda domates satan adamın bie bireysel reklam amacı ile geaaal diye bağırmasına gerek yoktur çükü fiyatı ülkenin her köşesinde bellidir, aynıdır.
Rusya'nın reklam yapmadığı, suskun durduğu algısının oluşmasının sebebi, o reklamın bizim gibi sağcı-ümmetçi ülkelere girişine izin verilmemesindendir.
 
Fiziğin elektroniğin er meydanına soruyorum "Elektrogitarda ağacın tona etkisi" olayında son durum nedir?

Forumda arattım tüm sayfaları okudum tam bilimsel yanıt yerine bir sürü kişisel deneyim, fikir buldum 😀 Önceden ilgimi çeken bir konu değildi ama youtube da takip ettiğim Fluff diye bir eleman faq videosunda tona etkisi yok ama "feel" yani hissiyat olarak ağacın etkisi vardır demiş çok kafam karıştı bilim ne diyor bu işe?
 
Rusya'nın bu zamana kadar ortaya çıkarma teşebbüsünde bulunmayışı hakkında elbette söyleyecek çok şeyim yok. Ama ilk aklıma gelen şu (saçmalık da olsa): Muhtemelen Rusya'nın da ortaya çıkmasından korktuğu aldatmacaları/yalanları vardır, o yüzden bu konuyu çok fazla eşelememiştir. Nihayetinde Soğuk Savaş dönemi...

"Madem 20.yy ortalarının teknolojisiyle Ay'a başarıyla gittiniz ve döndünüz, 21.yy teknolojisiyle niye tekrar gitmiyonuz la göbeller?" sorusunu bir kenara bırakıyorum. Başka bir şey merak ediyorum:
NASA'nın Apollo 11'den önce Ay'a, herhangi bir canlıdan ziyade, insansız hava aracı, robot vs. gönderme teşebbüsü olmuş mu? Açıkçası ben bilmiyorum (Bilmiyorum diyebildim 🙂 ), araştırmadım da. Olduysa ne âlâ. Ha, eğer olmadıysa -veya oldu da başarıyla sonuçlanmadıysa- Ay'a niye insan göndererek riske atsınlar ki? "Lan oğlum Soğuk Savaş bu, şehit vereceksin tabii" deyişinizi duyar gibiyim 😀
 
Son düzenleme:
Rusya'nın bu zamana kadar ortaya çıkarma teşebbüsünde bulunmayışı hakkında elbette söyleyecek çok şeyim yok. Ama ilk aklıma gelen şu (saçmalık da olsa): Muhtemelen Rusya'nın da ortaya çıkmasından kortkuğu aldatmacaları/yalanları vardır, o yüzden bu konuyu çok fazla eşelememiştir. Nihayetinde Soğuk Savaş dönemi...

"Madem 20. yy ortalarının teknolojisiyle Ay'a başarıyla gittiniz ve döndünüz, 21.yy teknolojisiyle niye tekrar gitmiyonuz la göbeller?" sorusunu bir kenara bırakıyorum. Başka bir şey merak ediyorum:
NASA'nın Apollo 11'den önce Ay'a, herhangi bir canlıdan ziyade, insansız hava aracı, robot vs. gönderme teşebbüsü olmuş mu? Açıkçası ben bilmiyorum (Bilmiyorum diyebildim 🙂 ), araştırmadım da. Olduysa ne âlâ. Ha, eğer olmadıysa -veya oldu da başarıyla sonuçlanmadıysa- Ay'a niye insan göndererek riske atsınlar ki? "Lan oğlum Soğuk Savaş bu, şehit vereceksin tabii" diyişinizi duyar gibiyim 😀

İzlediğim komplo teorisi videolarından birinde aynen bu da vardı abi. Robot değil de, Rusya bakteri, bitki, maymun gönderirken, USA hiçbir şey göndermemiş. İlk denemede direk insan koyup yollamışlar. Aynı videoda şu olaydan da bahsediyorlar: Bu iniş aracı için dünyada deneme yapıyorlar ve başarısız oluyor, çakılıyor. Sorulan soru: "Daha Dünya'da bunu becerememişken, Ay'a gönderip nasıl iniş yaptınız?". Bilgim olmadığından ne kadar doğrudur, doğruysa oluru nedir yorum yapamadım.

Ay'dan yapılan canlı yayın hakkında da şöyle bir video buldum, görüntülerin neden "fake" olamayacağı üzerine.



Konu hakkında yine bilgim yok.
 
Son düzenleme:
Fiziğin elektroniğin er meydanına soruyorum "Elektrogitarda ağacın tona etkisi" olayında son durum nedir?

Forumda arattım tüm sayfaları okudum tam bilimsel yanıt yerine bir sürü kişisel deneyim, fikir buldum 😀 Önceden ilgimi çeken bir konu değildi ama youtube da takip ettiğim Fluff diye bir eleman faq videosunda tona etkisi yok ama "feel" yani hissiyat olarak ağacın etkisi vardır demiş çok kafam karıştı bilim ne diyor bu işe?

Şu videoyu bir alabilir miyiz acaba 🙂
 
Fiziğin elektroniğin er meydanına soruyorum "Elektrogitarda ağacın tona etkisi" olayında son durum nedir?

Forumda arattım tüm sayfaları okudum tam bilimsel yanıt yerine bir sürü kişisel deneyim, fikir buldum 😀 Önceden ilgimi çeken bir konu değildi ama youtube da takip ettiğim Fluff diye bir eleman faq videosunda tona etkisi yok ama "feel" yani hissiyat olarak ağacın etkisi vardır demiş çok kafam karıştı bilim ne diyor bu işe?
Şu videoyu bir alabilir miyiz acaba 🙂

Video sanırım şu, konu 02:40'ta başlıyor:



Konu için yapılacak deney sanırım tek farkı gövde ağacı olan gitarların çıkış sinyallerine frekans spektrum analizi yapmak olacaktır. Ama ağaçlar canlı olduğundan aynı tür olsalar dahi damarlanmaları, yoğunlukları, kesim teknikleri farklı olabileceğinden iki maun ağacı aynı tepkiyi vermeyecektir. Bu yüzden şu ağaç şu parametreyi şu kadar birim etkiler diye net bir şey söyleyemiyoruz. Ama yaklaşık olarak maun kızılağaca göre daha koyu (dark, mellow) ton verir gibi söylemler var. Farkederseniz zaten belirtilen özellik de muallak, koyu ne demek, neye göre yumuşak? 🙂 Ama iki gövdenin analizini kıyaslayarak illa ki "Şu frekans aralığı sönümlenmiş." gibi bir sonuç alınabilir. Yapan vardır belki ama ben rastlamadım.

Ben de videoya katılıyorum, tona etkisi illa ki olacaktır, fakat o kadar fazla değişkenin etkisi varken, gövde ağacının etkisi tek başına çok fark yaratmayabilir. Diye düşündüm. 🙂

Edit: On numara derleme.
 
Son düzenleme:

Geri
Üst