İlk olaylı luthier maceramdan sanırsam bi 8-9 ay geçti. Anlattıklarımı okuyanlar az çok biliyordur. Evet gelelim bu seferki absürtlüklere.
Gitarımın manyetiklerinde bir problem oldu. Bridge manyetik cılız ses veriyor. Neck ile arasında uçurum volume farkı var. Bridge manyetikteyken ayarladığım volumde sıkıntısız çalabiliyorum ama aynı volume ayarında neck manyetiğe aldığımda ufak bir deprem oluyor ses birden 2 katı oluyor.
Neyse gel gelelim pickguardı çıkardım devreye vs baktım bir sıkıntı yok. Tuttum luthier yolunu. Tüneldeki rıfat türen abiye gittim. Her neyse anlattım ettim beraber bir daha şaşırdık. Olası sorunları olası çözümleri konuştuk. Planları yaptık. Buraya kadar harika.
Plan şu manyetik eğer değişmesi gerekiyorsa değişilecek.
Ben de çıkıp bir gezindim kıvılcıma ,zuhale uğradım manyetiklere baktım ne var ne yok ne alırım. Bi yandan sahibindene bakıyorum uygun bir şey var mı diye. Derken uygun bir ilan buldum kadıköyde ‘aycan karadaş’ var. Açılmamış uygun bir dimarzio buldum.
Plan tamam. Gitarı bırakıyorum tamir ücreti soruyorum-önceki maceradan ağzım yandıktan sonra luthieri üfleyerek…- her neyse yine de rakam fahiş geliyor ama ertesi gün sahne var şansımı tepeyim… Ya yaptırcam ya da yaptırcam. 800 tl ücret ile anlaşıyoruz. Plan şu manyetik arızalıysa yapabiliyorsa yapacak yoksa manyetik değişilecek.
~~~~İlk absürtlük geliyor.~~~~
Gittiğim yer aynı zamanda mağaza da olduğu için. Manyetiği ondan almıyorum diye ufak bir tepki geliyor. Bu arada istediğim manyetiğin onda da olduğundan bihaberim. Ücreti soruyorum 4100 civarı bir fiyat söylüyor. 3200e açılmamış bulduğumu söyleyince nasıl olabilir neresi oluyor nasıl düşük fiyata satabiliyor diye dıştan düşünmeye başlıyor abimiz. Yine de sağolsun en sonunda anlayışlı karşılıyor.
~~~~~2. ve büyük absürtlük~~~~
Bikaç saat sonra manyetiği alıp bırakmaya götürdüğümde gitarımın gövdesi ve sapını ayrı bir vaziyette görüyorum.
Tekrar ediyorum yazıyla da olsa. Gitarımın manyetiğinde bir sıkıntı var. Ve gitarın sapı sökülü vaziyette masada yatıyor.
Yüzümde beliren anlamsız bakışlarım ve ses tonumdaki hesap sorar ciddi bir tavırla sapı neden söktüğünü soruyorum. 10 saniye cevap yok. Ya da o an görelilik mevzusundan dolayı gerçek zamanda 2 saniye de geçmiş olabilir. Sessizlikten sonra gelen cevap ‘telleri sökmemek için’ diyor. Teli saddledan allen anahtarıyla sökmemek için sapı sökmüş evet. Abimiz zor yolu tercih etmiş.
Sapı sökmeden de yapabileceğini söylüyorum daha sonra. (Evet ordan bakınca rokacıya roka satıyor gibi görünebilirim ama motorun emme subabında sıkıntı varsa şanzımanın sökülmesinin anlamsız olduğunu herkes biliyordur herhalde).
Ve karşı cevap olarak ‘neden telaşlandın ki sap sökülebilen birşey’ cümlesini alıyorum. Tabi o anda içimden akıyor yine düşünceler, ayaklarım kopsaydı da getirmeseydim senii canım gitarım diye ağıtlarım başlıyor kendi yolumu yordamımı geçmişimi bir güzel silkeliyorum. Neyse bırakıp çıkıyorum. Bikaç saate alıp gidiyorum. Sıkıntısız..
Bu da muhtemelen luthierlere olan savaşımı dışa taşıyan 2. saçma olayım. Ve muhtemelen bu sefer son luthier maceram. (Fret değişiminde belki giderim🙂))
Amacım da kimseyi kötülemek değil. Hakkında bir sürü iyi yorum olan bir yere yazılanlara güvenip gidiyorum. Aynı iyi yorumları ben çok deneyimleyemiyorum. Bu yüzden gitmek isteyen olursa benim deneyimimi de umarım görür.
Gözünüz gibi baktığınız gitarı tamirciye emanet ediyorsunuz. Belki gitarı almak için 3 günde 1500 km yol katetmiş olabilirsiniz veya 6 7 ay borcunu ödemiş olabilirsiniz. Yanınızdan ayırmamak için 30 kilo öteberiyle taşımış olabilirsiniz.
Berber çıraklarının sırf deneyim kazansın diye tanımadık kişilerin kafasını japon askerlerin kafasına benzetmesi gibi bir durum bu.
Verilen cevaplar da insanı salak yerine koymaktan başka birşey değil.
Emme subabına ulaşmak için silindir kapağını sökmek yerine şanzımandan başlayıp tüm motoru dağıtıyorsun gibi bi durum. Niye telaşlandım ki şanzıman sökülebilen birşey 😀
Gitarımın manyetiklerinde bir problem oldu. Bridge manyetik cılız ses veriyor. Neck ile arasında uçurum volume farkı var. Bridge manyetikteyken ayarladığım volumde sıkıntısız çalabiliyorum ama aynı volume ayarında neck manyetiğe aldığımda ufak bir deprem oluyor ses birden 2 katı oluyor.
Neyse gel gelelim pickguardı çıkardım devreye vs baktım bir sıkıntı yok. Tuttum luthier yolunu. Tüneldeki rıfat türen abiye gittim. Her neyse anlattım ettim beraber bir daha şaşırdık. Olası sorunları olası çözümleri konuştuk. Planları yaptık. Buraya kadar harika.
Plan şu manyetik eğer değişmesi gerekiyorsa değişilecek.
Ben de çıkıp bir gezindim kıvılcıma ,zuhale uğradım manyetiklere baktım ne var ne yok ne alırım. Bi yandan sahibindene bakıyorum uygun bir şey var mı diye. Derken uygun bir ilan buldum kadıköyde ‘aycan karadaş’ var. Açılmamış uygun bir dimarzio buldum.
Plan tamam. Gitarı bırakıyorum tamir ücreti soruyorum-önceki maceradan ağzım yandıktan sonra luthieri üfleyerek…- her neyse yine de rakam fahiş geliyor ama ertesi gün sahne var şansımı tepeyim… Ya yaptırcam ya da yaptırcam. 800 tl ücret ile anlaşıyoruz. Plan şu manyetik arızalıysa yapabiliyorsa yapacak yoksa manyetik değişilecek.
~~~~İlk absürtlük geliyor.~~~~
Gittiğim yer aynı zamanda mağaza da olduğu için. Manyetiği ondan almıyorum diye ufak bir tepki geliyor. Bu arada istediğim manyetiğin onda da olduğundan bihaberim. Ücreti soruyorum 4100 civarı bir fiyat söylüyor. 3200e açılmamış bulduğumu söyleyince nasıl olabilir neresi oluyor nasıl düşük fiyata satabiliyor diye dıştan düşünmeye başlıyor abimiz. Yine de sağolsun en sonunda anlayışlı karşılıyor.
~~~~~2. ve büyük absürtlük~~~~
Bikaç saat sonra manyetiği alıp bırakmaya götürdüğümde gitarımın gövdesi ve sapını ayrı bir vaziyette görüyorum.
Tekrar ediyorum yazıyla da olsa. Gitarımın manyetiğinde bir sıkıntı var. Ve gitarın sapı sökülü vaziyette masada yatıyor.
Yüzümde beliren anlamsız bakışlarım ve ses tonumdaki hesap sorar ciddi bir tavırla sapı neden söktüğünü soruyorum. 10 saniye cevap yok. Ya da o an görelilik mevzusundan dolayı gerçek zamanda 2 saniye de geçmiş olabilir. Sessizlikten sonra gelen cevap ‘telleri sökmemek için’ diyor. Teli saddledan allen anahtarıyla sökmemek için sapı sökmüş evet. Abimiz zor yolu tercih etmiş.
Sapı sökmeden de yapabileceğini söylüyorum daha sonra. (Evet ordan bakınca rokacıya roka satıyor gibi görünebilirim ama motorun emme subabında sıkıntı varsa şanzımanın sökülmesinin anlamsız olduğunu herkes biliyordur herhalde).
Ve karşı cevap olarak ‘neden telaşlandın ki sap sökülebilen birşey’ cümlesini alıyorum. Tabi o anda içimden akıyor yine düşünceler, ayaklarım kopsaydı da getirmeseydim senii canım gitarım diye ağıtlarım başlıyor kendi yolumu yordamımı geçmişimi bir güzel silkeliyorum. Neyse bırakıp çıkıyorum. Bikaç saate alıp gidiyorum. Sıkıntısız..
Bu da muhtemelen luthierlere olan savaşımı dışa taşıyan 2. saçma olayım. Ve muhtemelen bu sefer son luthier maceram. (Fret değişiminde belki giderim🙂))
Amacım da kimseyi kötülemek değil. Hakkında bir sürü iyi yorum olan bir yere yazılanlara güvenip gidiyorum. Aynı iyi yorumları ben çok deneyimleyemiyorum. Bu yüzden gitmek isteyen olursa benim deneyimimi de umarım görür.
Gözünüz gibi baktığınız gitarı tamirciye emanet ediyorsunuz. Belki gitarı almak için 3 günde 1500 km yol katetmiş olabilirsiniz veya 6 7 ay borcunu ödemiş olabilirsiniz. Yanınızdan ayırmamak için 30 kilo öteberiyle taşımış olabilirsiniz.
Berber çıraklarının sırf deneyim kazansın diye tanımadık kişilerin kafasını japon askerlerin kafasına benzetmesi gibi bir durum bu.
Verilen cevaplar da insanı salak yerine koymaktan başka birşey değil.
Emme subabına ulaşmak için silindir kapağını sökmek yerine şanzımandan başlayıp tüm motoru dağıtıyorsun gibi bi durum. Niye telaşlandım ki şanzıman sökülebilen birşey 😀