Başlamadan önce hemen belirteyim. Bu düşünceleri kimseyle polemiğe girmek için yazmıyorum. Bireysel olarak dert ettiğim meseleler olduğu için üzerinde duruyorum. Zaten bir polemik içinde bilginin aktarımı gerçekleşemiyor. İnsan doğası böyle, buna karşı gelemiyoruz. Amacım ortaklaşa düşünebilmek. Hiç itiraz gelmesin diye de söylemiyorum bunları. Üstüne basa basa diyorum ki konunun uzmanı değilim. Tekil olarak bu işlere kafayı uzun zamandır takmış bir dinleyiciyim. Bu çerçeveden ortaklaşa bir fikri geliştirmek isterseniz çok sevinirim. Yoksa zaten cidden hiç gerek yok. Böyle uzun bir girişin sebebi önceki açtığım konunun devamı olmasından kaynaklanıyor. Müzik endüstrisi ayrı bir konu başlığı olduğu için buradan devam edelim dedim.
Girişin ikinci kısmını da dindar insanların olası alınganlığına ayırmam gerek. Müzik ile dini hem örneklemek için hem de temelinde böyle düşündüğüm için bir benzerlik kuracağım. Bunu dine laf söylemek için ya da dindar insanları rahatsız etmek için yapmıyorum. Belki dini tartışmaların sonuçsuz kalması gibi bu tartışma da sonuçsuz kalabilecek ama yine de bir yerinden başlayıp adım atmak için bunları yazmaya karar verdim. Dediğim gibi affınıza sığınarak, delidir bu diyerek olaya bakabilirsiniz. Polemiğe girmenin kimseye faydası yok.
Bir müzisyene olan inanç ile bir "kanaat önderi"ne olan inancı birbirine benzetiyorum. Temelinde bunlar benzediği için zamanla kurumsallaşıp bir sektör oluşturdukları için din ve müzik sektörü de birbirine benziyor. Tamam biri kutsal değerler, diğeri tamamen eğlence amaçlı ama insanın içindeki boşluğu doldurmaya çalışan iki önemli güç.
İşte benim kafaya taktığım en önemli yer burası. Bu gücü insanlar tek tek onlara devrediyor. Gerek müzikte gerekse dinde lider kabul eden birine bunu devretmiş oluyoruz. Dolayısıyla konunun uzmanları bir anlamda ruhban sınıfı olarak karşımıza çıkıyor. Belki her sektördeki uzmanlaşma bize bunu getiriyor ama özünde inanç olan sektörler benim esas kafaya taktığım çerçeveyi oluşturuyor. Yoksa atıyorum ilaç sektörüne bakıp bir sürü komplo teorisi yazabiliriz ama somut bir sonucu var. Bilimsel bir tarafı var.
Elbette müzik sektörünün de teknik ve bilimsel tarafları var ama en iyi teknikle kaydedilmiş bir şarkıyı kimse beğenmezse zaten yok hükmüne gelir. Sanat eserlerinin en büyük sıkıntısı bu. O yüzden teknik kısımları belirleyici değil sadece tamamlayıcı oluyor. Bir çok tekniği çok yüksek ama çok fazla dinleyici olmayan müzik türü ve sanatçı var.
Genel çerçeveyi böyle oturtabildiğimiz zaman şunu düşünüyorum. "Dinlemeyin kardeşim", evet yanlış duymadınız, müzik dinlemeyin!
Böyle deyince insan bir şaşırıyor. Rock müzik forumunda, bir anlamda bunla uğraşmayı kafaya takmış biri. Müzik dinlemeyin diyor. Benim sektöre getirdiğim çözüm felsefi olarak bir reddediş. Kurumsal olana karşı bir reddediş olmalı. Aksi durumda zaten başka türlü bir sektör mümkün olmaz. İnsanlık tarihindeki bu kurumsallaşma yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Şimdi neyi beğeneceğimizi, neyi tercih edeceğimizi, o çok sevdiğimiz ekranlardaki kaydırdığımız içeriklerin sıralamasını ve daha bir çok şeyi bireyler belirlemiyor.
Hatta bunu daha da genişletebiliriz. Ta bebeklikten ve hatta anne karnından itibaren etraftaki sesler, bir anlamda müzik sektörünün insanlara empoze ettiği sesler. Bunlarla yoğrulan bebekler, büyüyünce mecburen benzerleri ile tatmin olma yoluna gidiyor. Her insanın kendi içinde minik bir uyanışla bundan sıyrılması mümkün. Bunu yine müzik ve din konuları için örnek olarak söylüyorum. Daha da genelleştirebiliriz ama konu dağılmasın.
Ben kendi adıma uzun süreler açıp bir tane şarkı dinlemediğim zamanlar oldu. Baya değişik bir ruh hali yaratıyor ama belki böyle süreçler yaşamak gerekiyor bilemiyorum. Yine de bu dönemde bile, televizyonlarda, dizilerde filmlerde devamlı sektörün bizler için seçtiği müzikleri dinlemek zorunda kalıyoruz. Belki dağın başına gidip sessizlikte iyice ermek lazımdı ama bu kadar erebildim : ) yoksa zaten forumlara gelip neden yazayım. Temiz delirmek lazım bu aşama için...
Bireysel olarak bu inanma gücünü her insan kendi eline aldığı zaman işlerin rengi değişmeye başlıyor. Din ve müzik konularında dönen paraların hacmini araştırıp karşılaştırmadım ama iki sektörde de büyük paralar döndüğü bariz. Tabii ki böyle koskoca bir sisteme böyle bir mekandan ve tek başıma kafa tutmam mümkün mü? Tam bir delilik hali. Zaten ucundan kıyısından her türlü hareketimiz, her tıklamamız sektöre hizmet ediyor.
Ama yine de bir ucundan farkında olunduğunda dünya daha farklı bir yer olabilir diyorum. Bu da saf hayalcilik olabilir. Gerçek dünya ile bağdaşmıyor olabilir. Tüm bunları baştan kabul ederek yazıyorum. Tek tek insanlar ben kimim ki bu kadar şeyi değiştireyim diye düşündüğü için hiçbir şey değişmiyor. İşte bunu söylemeyi bırakıp müzik dinlemeyi bırakırsanız ciddi anlamda değişim olabilir.
Tabii ki tamamen bırakın diye demiyorum. Belli bir aşama için bunu yapmak gerekiyor. Bu aşama eksik olduğunda kurumsal olarak müzik sektörü içinde sadece bir tıklama olunuyor. Müzik zevki diye geçmeyelim, ciddi paralar dönüyor. Bu dönen paraları nasıl daha çok artırırız diye düşünen bir kesim var.
Dönen paralar bu kadar büyük olduğu için müzikle uğraşan kişilere cazip geliyor. Yani büyük kısmı zaten bu işi para için yapıyor. Kendi özel uçağı olsun istiyor, bakıyor piyasaya belli bir popülerliğe geldiğinde tüm kapılar açılacak diyor. Peki özünde bu iş neydi? Müzik bu muydu yani?
Benim kanaatim müziğin içindeki titreşimler insan bilincine bütünleşme hissi veriyor. Esas yapısı bu, bunu deneyimlemek için müzik dinliyoruz ama tek tek insanların yaptığı bu eylem açıklamaya çalıştığım koca bir sektöre dönüşmüş durumda. Neyi ne zaman dinleyeceğimize, neyi sevip beğeneceğimize, neyin daha marjinal olup olmayacağına hep bu güçler karar veriyor.
Sektörün içindeki insaflı kişiler bunu itiraf edecektir. Ben sadece uzaktan bakan ve bunlardan rahatsız olan bir dinleyiciyim. Bunlardan fazlası mümkün olabilir diyorum ama tabii ki bunu tek başıma gerçekleştiremeyeceğim için buraya yazıyorum, bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Tamamen amacım bu, yoksa zaten gerçekler budur, bunları öğrenmeden ne diye konuşuyorsun deniyorsa, diyecek sözüm yok.
Peki kabaca anlatmaya çalıştığım bu düşünceler hayata geçerse müzisyenler ne yiyecek? Esas sıkıntı bu. Sırf müzisyen de değil sektör içinde bir sürü para kazanan insan var. Hepsinin tekerine çomak sokulmuş olur.
Bu aşamada iyice ütopik kısma geçeceğiz, kalbiniz kaldırmıyorsa burada bırakabilirsiniz. Sorumluluk kabul etmiyorum. Bence özünde samimi bir inancın ürünü olan şarkı para ile alıp satılamaz. Kurumsal bir formata zaten geçemez. Belki bir anlamda tarihsel olarak geriye gidiş, hatta ona gericilik diyelim, böyle bir şey yapmak lazım. Tarihte yerel olarak bu açık kapatılıyordu. Üst bir otorite yoktu. Sonra yavaş yavaş oluştu. Şu an iletişim çağında artık iyice mahvolduk. Dünyanın neresinde olursa olsun insan topluluklarının meyillerine göre belirlenen bir yapı var. Tabii ki insanlara empoze edilen bir beğeniden bahsediyorum.
Tek başına müzisyenler ucunda büyük para kazanma ihtimali olmayan böyle bir sektöre girdiklerinde şimdikinden çok daha samimi bir davranış gerçekleştirmiş olacaklar. Şimdi bir şarkı ve tanıtımı ile belli bir maddiyat hedefleniyor. Herkes bunu yapıyor demiyorum. Hatta rock ve metal müzik özelinde buna karşı durup böyle amaçla yola çıkmayan ve bunun için uğraşmayan bir sürü grup olduğunu düşünüyorum. Çoğunluğuna aratarak ulaşamıyorsunuzdur ama orada bir yerlerde varlar. Bundan eminim.
Bu "gerici" fikir yani müzik sektöründe tekrardan üst bir kurum olmadan idare edilmesi çok ilkel gelirse o halde takas sistemine geçilebilir derim. İnsanlar müzik gıdalarını takas edebilirler. Müzisyenler bunu kendi aralarında yapabilir, dinleyiciler de beğenilerini maddi bir destek olarak değil de araç gereçle ifade edebilirler. Tabii dünya sisteminde bu şekilde biriktirmek yüzünden mevcut sisteme geçtik, bunu o kadar önermiyorum ama olayın çarpıcılığını anlatmak için bir ihtimal diyorum.
Dediğim gibi ortaklaşa düşünmek adına bunları bu kadar uzatarak yazdım. İşin içine paranın bu boyutta girmesi suyu bulandırıyor. Müzik sektörünü şu haline getiriyor. Sonra içinde ruh arıyoruz. Bulduğumuzu sandığımız ruha bir bakıyoruz, zaten bize çocukken yerleştirdikleri melodiler bunlar. Eğer para meselesini bu şekilde ele almazsak bunun değişmesi mümkün olabilir.
Hani belki sesli düşünüyorum. Belli bir memuriyet gibi olabilir. Bu da hiç işlemeyen devlet sanatçılığı sistemi gibi bir şey olabilir ama tüm sektörü önce memuriyete, sonra kaliteli güzel değerlendirebileceğin bir yola sokarsan belki gelişebilir. Böyle düşünmemdeki esas amaç, bir üst limitinin olmasıdır. Yani müzik sektörüne girecek insan maksimum kazanabileceği parayı bilecek, ona göre girecek ya da giremeyecek. Şimdiki dünyada limit yok. Şanı şöhreti, kazanılan paralara bakınca nedir bu yahu nasıl denmiyor. Yani küçümsemek için demiyorum ama müzik sonuçta bu. İnandığın kadar var olan bir sistem. Bırakırsan inanmayı yok olup gider. Tek tek insanlar bunun farkında olabilirse ancak bu mümkün olabilir.
Bunları bu şekilde aktarmaya çabalamam da bundan ibaret. Bek tek başıma herhangi bir etkimin olacağını düşünmüyorum. Henüz o kadar delirmedim ama bunları özgürce konuşabiliriz. Aslında tam olarak bunu da beceremedik. Bir şekilde konular polemiğe dönüyor. Eğer bunda benim hatam varsa şimdiden özür diliyorum. Amacım kimseyle polemiğe girmek değil. Başta da bunu ifade ettim. Tekrar söylüyorum. Eğer ki sizin açınızdan yaşadığımız dünyada her şey yerli yerinde ve olması gereken oluyorsa zaten lütfen zahmet edip bir şey söylemeyin. Dünya zaten aynen o şekilde akıp gidiyor. Buna karşı bir derdi olan insanlar orada bir yerde olmalı. Neyi nasıl yapabiliriz diye çabalıyorum. Bunun ötesinde ne bir beklentim var ne bir çıkarım var. Bunlar kişisel olarak kafaya taktığım bir konuda manevi olarak bir rahatlama için ortaya koyulan konulardır. Dediğim gibi rica ediyorum, bahsettiğim sektörlerden memnunsanız, konuşabileceğimiz bir şey yok. Ben dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım. Hata ettiğim yerler varsa da affola. Hele hele dini mevzularda aman aman diyorum.
Sağlıklı günler diliyorum.
Girişin ikinci kısmını da dindar insanların olası alınganlığına ayırmam gerek. Müzik ile dini hem örneklemek için hem de temelinde böyle düşündüğüm için bir benzerlik kuracağım. Bunu dine laf söylemek için ya da dindar insanları rahatsız etmek için yapmıyorum. Belki dini tartışmaların sonuçsuz kalması gibi bu tartışma da sonuçsuz kalabilecek ama yine de bir yerinden başlayıp adım atmak için bunları yazmaya karar verdim. Dediğim gibi affınıza sığınarak, delidir bu diyerek olaya bakabilirsiniz. Polemiğe girmenin kimseye faydası yok.
Bir müzisyene olan inanç ile bir "kanaat önderi"ne olan inancı birbirine benzetiyorum. Temelinde bunlar benzediği için zamanla kurumsallaşıp bir sektör oluşturdukları için din ve müzik sektörü de birbirine benziyor. Tamam biri kutsal değerler, diğeri tamamen eğlence amaçlı ama insanın içindeki boşluğu doldurmaya çalışan iki önemli güç.
İşte benim kafaya taktığım en önemli yer burası. Bu gücü insanlar tek tek onlara devrediyor. Gerek müzikte gerekse dinde lider kabul eden birine bunu devretmiş oluyoruz. Dolayısıyla konunun uzmanları bir anlamda ruhban sınıfı olarak karşımıza çıkıyor. Belki her sektördeki uzmanlaşma bize bunu getiriyor ama özünde inanç olan sektörler benim esas kafaya taktığım çerçeveyi oluşturuyor. Yoksa atıyorum ilaç sektörüne bakıp bir sürü komplo teorisi yazabiliriz ama somut bir sonucu var. Bilimsel bir tarafı var.
Elbette müzik sektörünün de teknik ve bilimsel tarafları var ama en iyi teknikle kaydedilmiş bir şarkıyı kimse beğenmezse zaten yok hükmüne gelir. Sanat eserlerinin en büyük sıkıntısı bu. O yüzden teknik kısımları belirleyici değil sadece tamamlayıcı oluyor. Bir çok tekniği çok yüksek ama çok fazla dinleyici olmayan müzik türü ve sanatçı var.
Genel çerçeveyi böyle oturtabildiğimiz zaman şunu düşünüyorum. "Dinlemeyin kardeşim", evet yanlış duymadınız, müzik dinlemeyin!
Böyle deyince insan bir şaşırıyor. Rock müzik forumunda, bir anlamda bunla uğraşmayı kafaya takmış biri. Müzik dinlemeyin diyor. Benim sektöre getirdiğim çözüm felsefi olarak bir reddediş. Kurumsal olana karşı bir reddediş olmalı. Aksi durumda zaten başka türlü bir sektör mümkün olmaz. İnsanlık tarihindeki bu kurumsallaşma yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Şimdi neyi beğeneceğimizi, neyi tercih edeceğimizi, o çok sevdiğimiz ekranlardaki kaydırdığımız içeriklerin sıralamasını ve daha bir çok şeyi bireyler belirlemiyor.
Hatta bunu daha da genişletebiliriz. Ta bebeklikten ve hatta anne karnından itibaren etraftaki sesler, bir anlamda müzik sektörünün insanlara empoze ettiği sesler. Bunlarla yoğrulan bebekler, büyüyünce mecburen benzerleri ile tatmin olma yoluna gidiyor. Her insanın kendi içinde minik bir uyanışla bundan sıyrılması mümkün. Bunu yine müzik ve din konuları için örnek olarak söylüyorum. Daha da genelleştirebiliriz ama konu dağılmasın.
Ben kendi adıma uzun süreler açıp bir tane şarkı dinlemediğim zamanlar oldu. Baya değişik bir ruh hali yaratıyor ama belki böyle süreçler yaşamak gerekiyor bilemiyorum. Yine de bu dönemde bile, televizyonlarda, dizilerde filmlerde devamlı sektörün bizler için seçtiği müzikleri dinlemek zorunda kalıyoruz. Belki dağın başına gidip sessizlikte iyice ermek lazımdı ama bu kadar erebildim : ) yoksa zaten forumlara gelip neden yazayım. Temiz delirmek lazım bu aşama için...
Bireysel olarak bu inanma gücünü her insan kendi eline aldığı zaman işlerin rengi değişmeye başlıyor. Din ve müzik konularında dönen paraların hacmini araştırıp karşılaştırmadım ama iki sektörde de büyük paralar döndüğü bariz. Tabii ki böyle koskoca bir sisteme böyle bir mekandan ve tek başıma kafa tutmam mümkün mü? Tam bir delilik hali. Zaten ucundan kıyısından her türlü hareketimiz, her tıklamamız sektöre hizmet ediyor.
Ama yine de bir ucundan farkında olunduğunda dünya daha farklı bir yer olabilir diyorum. Bu da saf hayalcilik olabilir. Gerçek dünya ile bağdaşmıyor olabilir. Tüm bunları baştan kabul ederek yazıyorum. Tek tek insanlar ben kimim ki bu kadar şeyi değiştireyim diye düşündüğü için hiçbir şey değişmiyor. İşte bunu söylemeyi bırakıp müzik dinlemeyi bırakırsanız ciddi anlamda değişim olabilir.
Tabii ki tamamen bırakın diye demiyorum. Belli bir aşama için bunu yapmak gerekiyor. Bu aşama eksik olduğunda kurumsal olarak müzik sektörü içinde sadece bir tıklama olunuyor. Müzik zevki diye geçmeyelim, ciddi paralar dönüyor. Bu dönen paraları nasıl daha çok artırırız diye düşünen bir kesim var.
Dönen paralar bu kadar büyük olduğu için müzikle uğraşan kişilere cazip geliyor. Yani büyük kısmı zaten bu işi para için yapıyor. Kendi özel uçağı olsun istiyor, bakıyor piyasaya belli bir popülerliğe geldiğinde tüm kapılar açılacak diyor. Peki özünde bu iş neydi? Müzik bu muydu yani?
Benim kanaatim müziğin içindeki titreşimler insan bilincine bütünleşme hissi veriyor. Esas yapısı bu, bunu deneyimlemek için müzik dinliyoruz ama tek tek insanların yaptığı bu eylem açıklamaya çalıştığım koca bir sektöre dönüşmüş durumda. Neyi ne zaman dinleyeceğimize, neyi sevip beğeneceğimize, neyin daha marjinal olup olmayacağına hep bu güçler karar veriyor.
Sektörün içindeki insaflı kişiler bunu itiraf edecektir. Ben sadece uzaktan bakan ve bunlardan rahatsız olan bir dinleyiciyim. Bunlardan fazlası mümkün olabilir diyorum ama tabii ki bunu tek başıma gerçekleştiremeyeceğim için buraya yazıyorum, bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Tamamen amacım bu, yoksa zaten gerçekler budur, bunları öğrenmeden ne diye konuşuyorsun deniyorsa, diyecek sözüm yok.
Peki kabaca anlatmaya çalıştığım bu düşünceler hayata geçerse müzisyenler ne yiyecek? Esas sıkıntı bu. Sırf müzisyen de değil sektör içinde bir sürü para kazanan insan var. Hepsinin tekerine çomak sokulmuş olur.
Bu aşamada iyice ütopik kısma geçeceğiz, kalbiniz kaldırmıyorsa burada bırakabilirsiniz. Sorumluluk kabul etmiyorum. Bence özünde samimi bir inancın ürünü olan şarkı para ile alıp satılamaz. Kurumsal bir formata zaten geçemez. Belki bir anlamda tarihsel olarak geriye gidiş, hatta ona gericilik diyelim, böyle bir şey yapmak lazım. Tarihte yerel olarak bu açık kapatılıyordu. Üst bir otorite yoktu. Sonra yavaş yavaş oluştu. Şu an iletişim çağında artık iyice mahvolduk. Dünyanın neresinde olursa olsun insan topluluklarının meyillerine göre belirlenen bir yapı var. Tabii ki insanlara empoze edilen bir beğeniden bahsediyorum.
Tek başına müzisyenler ucunda büyük para kazanma ihtimali olmayan böyle bir sektöre girdiklerinde şimdikinden çok daha samimi bir davranış gerçekleştirmiş olacaklar. Şimdi bir şarkı ve tanıtımı ile belli bir maddiyat hedefleniyor. Herkes bunu yapıyor demiyorum. Hatta rock ve metal müzik özelinde buna karşı durup böyle amaçla yola çıkmayan ve bunun için uğraşmayan bir sürü grup olduğunu düşünüyorum. Çoğunluğuna aratarak ulaşamıyorsunuzdur ama orada bir yerlerde varlar. Bundan eminim.
Bu "gerici" fikir yani müzik sektöründe tekrardan üst bir kurum olmadan idare edilmesi çok ilkel gelirse o halde takas sistemine geçilebilir derim. İnsanlar müzik gıdalarını takas edebilirler. Müzisyenler bunu kendi aralarında yapabilir, dinleyiciler de beğenilerini maddi bir destek olarak değil de araç gereçle ifade edebilirler. Tabii dünya sisteminde bu şekilde biriktirmek yüzünden mevcut sisteme geçtik, bunu o kadar önermiyorum ama olayın çarpıcılığını anlatmak için bir ihtimal diyorum.
Dediğim gibi ortaklaşa düşünmek adına bunları bu kadar uzatarak yazdım. İşin içine paranın bu boyutta girmesi suyu bulandırıyor. Müzik sektörünü şu haline getiriyor. Sonra içinde ruh arıyoruz. Bulduğumuzu sandığımız ruha bir bakıyoruz, zaten bize çocukken yerleştirdikleri melodiler bunlar. Eğer para meselesini bu şekilde ele almazsak bunun değişmesi mümkün olabilir.
Hani belki sesli düşünüyorum. Belli bir memuriyet gibi olabilir. Bu da hiç işlemeyen devlet sanatçılığı sistemi gibi bir şey olabilir ama tüm sektörü önce memuriyete, sonra kaliteli güzel değerlendirebileceğin bir yola sokarsan belki gelişebilir. Böyle düşünmemdeki esas amaç, bir üst limitinin olmasıdır. Yani müzik sektörüne girecek insan maksimum kazanabileceği parayı bilecek, ona göre girecek ya da giremeyecek. Şimdiki dünyada limit yok. Şanı şöhreti, kazanılan paralara bakınca nedir bu yahu nasıl denmiyor. Yani küçümsemek için demiyorum ama müzik sonuçta bu. İnandığın kadar var olan bir sistem. Bırakırsan inanmayı yok olup gider. Tek tek insanlar bunun farkında olabilirse ancak bu mümkün olabilir.
Bunları bu şekilde aktarmaya çabalamam da bundan ibaret. Bek tek başıma herhangi bir etkimin olacağını düşünmüyorum. Henüz o kadar delirmedim ama bunları özgürce konuşabiliriz. Aslında tam olarak bunu da beceremedik. Bir şekilde konular polemiğe dönüyor. Eğer bunda benim hatam varsa şimdiden özür diliyorum. Amacım kimseyle polemiğe girmek değil. Başta da bunu ifade ettim. Tekrar söylüyorum. Eğer ki sizin açınızdan yaşadığımız dünyada her şey yerli yerinde ve olması gereken oluyorsa zaten lütfen zahmet edip bir şey söylemeyin. Dünya zaten aynen o şekilde akıp gidiyor. Buna karşı bir derdi olan insanlar orada bir yerde olmalı. Neyi nasıl yapabiliriz diye çabalıyorum. Bunun ötesinde ne bir beklentim var ne bir çıkarım var. Bunlar kişisel olarak kafaya taktığım bir konuda manevi olarak bir rahatlama için ortaya koyulan konulardır. Dediğim gibi rica ediyorum, bahsettiğim sektörlerden memnunsanız, konuşabileceğimiz bir şey yok. Ben dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım. Hata ettiğim yerler varsa da affola. Hele hele dini mevzularda aman aman diyorum.
Sağlıklı günler diliyorum.