Lambalı amfiler konusuna biraz açıklık getirmek istiyorum. Söyleyeceğim şeyler herhangibir markaya ait değil, genele uyan yaklaşımlar.
Amfilerde preamp ve poweramp olmak üzere iki çeşit distortion var. Harici kullanılan distortion pedalları ya da amfinin üzerindeki overdrive ya da input volume gibi parametreler preamp distortion'ı ayarlar. Genel karakter olarak preamp distortionları tiz/fizzy olarak adlandırılabilirler.
Poweramp distortionu ise amfinin sesini açtıkça kendini belli eden, amfinin hoparlörü süren devresinden oluşan bir distortion çeşididir. Karakter olarak daha muddy/tok olarak düşünülebilirler.
Burda lambalı amfilerden ton almak için amfiyi ayarlamayı bilmek lazım. Kişisel görüşüme göre amfiden güzel ton alabilmek %50 doğru kabin kullanımı, %50 amfiyi doğru ayarlamaktan geçiyor.
Kullandığınız amfi ne olursa olsun bu amfi ile 1x10 hoparlörleri sürerseniz, alacağınız ton ince/zayıf olacaktır, albümlerde dinlediğiniz cayır cayır high gain, tok tonlar için hoparlör çapının büyük olması lazım. Bu yüzden genel olarak konserlerde ya da stüdyolarda 4x12 kullanıldığını görürsünüz. Yani hoparlör/kabin ikilisi tonu çok çok etkiliyor. Tabi bir 4x12 marshall 1960 ile mesa traditional 4x12 karşılaştırdığınızda da her iki kabin arasında çok büyük karakter farkı var. Kabinde kullanılan ağaç, hoparlör, kabinin boyutu ve yapısı tonu çok etkiliyor. Genel olarak gitar amfileri için yapılan kabinler doğal olarak tizleri filtreleyici bir özellikte, ancak mesele bu filtrelemeyi hangi frekans banlarında nasıl yaptıkları. Kabinden kabine değişmekle birlikte bazı frekansları daha kuvvetli verdikleri için kabinler ton üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yani kabin ve hoparlör ikilisi gitar tonunun ayrılmaz bir parçası.
Lamba meselesine gelince, tek başına lambalar 6L6 ya da EL34 amfinin kendi tonunu etkilemezler. Ancak amfinin sürdüğü hoparlöre verdiği cevabı değiştirirler, bu nedenle EL34, 6L6'e göre sanki daha parlak ton veriyormuş gibi bir his verir.
Bazı amfiler distortionu ağırlıklı olarak preampten, bazıları powerampten alır. Örneğin marshall jcm800'den ton alabilmeniz için amfinin sesini çok çok açmanız lazım, çünkü distortionu powerampten alan bir yapısı var.
Mesa MarkV, Rectifier gibi amfilerde ise preamp distortionu çok fazla, dolayısıyla ev ya da ufak stüdyolarda gaini açarak amfiden ton alınabileceği yanılgısına düşülüyor. İşin püf noktası preamp distortionu ile poweramp distortionunu dengelemek. Yani amfinin volume/master volume potunu da diğer ton kontrolleri gibi düşünerek, amfiyi buna göre ayarlamak lazım ve volume potasındaki sweet spot denen noktayı bulmak lazım. Yani preamp distortionunun tiz/fuzzy karakterini poweramp distortionu ile dengeleyecek bir volume noktasını ayarlamak. Bu noktada amfinin sesini açsanız bile sesin o kadar da artmadığı bir nokta, yani poweramp devresinin kırılmaya başladığı noktayı bulmak gerekiyor. Power amp distortionu bol harmonikli/çok katmanlı bir yapıya sahip.
Amfinin sesi kısık iken, amfinin üzerindeki gaine abanıp, sonuna kadar açarsanız, palm mutelerin albümlerdeki gibi çıkmadığını, tonunda da fizzy olduğunu duyarsınız. Youtubeda petruccinin mesa mark V videoları var, gerçekte ses kısıkken ch3 gainini sonuna kadar açsanız bile amfinin sesini açmadıkça o videolardaki kadar distortion elde edemiyorsunuz.
Tabi bu ses seviyeleri ev ortamı için uygun değil, mesa traditional 4x12 kabinlerle evde o seste çalarsanız camları indirirsiniz, bu da lambaları amfilerin dezavantajı.
Albümlerdeki gitar tonuna etki eden bir diğer faktör de mikrofonlama. Kullanılan mikrofon tipi(sm57 mesela..) ve mikrofonun konumlandırılması sesi etkiliyor. Canlı olarak amfi ile çalarken ise (diyelim ki mikrofonlama yok, sesi direk kabinden duyuyoruz) kabin ile aranızdaki mesafe, açı ve odanın akustiği bu konularda etkili. Kabininin ahşap bir zemin ile taş bir zeminde olması sesi etkiliyor, aynı şekilde kapalı bir ortamda iseniz bass frekanslar yüksek duyulur bu yüzden basları kısmanız gerekir, açık havada çalıyorsanız, ses dağılır, bassları ve middleri biraz daha fazla açmazsanız orkestranın arkasında kaybolursunuz.
Kabinin direk karşısında iseniz ses çok açık/open ve tiz gelir, kabinin çaprazında duruyor iseniz tizleri filtrelenmiş duyarsınız, ton daha tok gelir.
Özet geçmek gerekirse, rectolar, engl, mark serisi, marshall vs. farketmez, hepsi kendine has karakteri olan cihazlar ve doğru kullanıldığında çok güzel sesler veriyorlar.
Uzun süredir lambalı amfi kullanan bir elektronik mühendisi/müzisyen olarak biraz teknik/teorik, biraz da pratik bilgiler vermeye çalıştım.
Sağlıcakla kalın...
Amfilerde preamp ve poweramp olmak üzere iki çeşit distortion var. Harici kullanılan distortion pedalları ya da amfinin üzerindeki overdrive ya da input volume gibi parametreler preamp distortion'ı ayarlar. Genel karakter olarak preamp distortionları tiz/fizzy olarak adlandırılabilirler.
Poweramp distortionu ise amfinin sesini açtıkça kendini belli eden, amfinin hoparlörü süren devresinden oluşan bir distortion çeşididir. Karakter olarak daha muddy/tok olarak düşünülebilirler.
Burda lambalı amfilerden ton almak için amfiyi ayarlamayı bilmek lazım. Kişisel görüşüme göre amfiden güzel ton alabilmek %50 doğru kabin kullanımı, %50 amfiyi doğru ayarlamaktan geçiyor.
Kullandığınız amfi ne olursa olsun bu amfi ile 1x10 hoparlörleri sürerseniz, alacağınız ton ince/zayıf olacaktır, albümlerde dinlediğiniz cayır cayır high gain, tok tonlar için hoparlör çapının büyük olması lazım. Bu yüzden genel olarak konserlerde ya da stüdyolarda 4x12 kullanıldığını görürsünüz. Yani hoparlör/kabin ikilisi tonu çok çok etkiliyor. Tabi bir 4x12 marshall 1960 ile mesa traditional 4x12 karşılaştırdığınızda da her iki kabin arasında çok büyük karakter farkı var. Kabinde kullanılan ağaç, hoparlör, kabinin boyutu ve yapısı tonu çok etkiliyor. Genel olarak gitar amfileri için yapılan kabinler doğal olarak tizleri filtreleyici bir özellikte, ancak mesele bu filtrelemeyi hangi frekans banlarında nasıl yaptıkları. Kabinden kabine değişmekle birlikte bazı frekansları daha kuvvetli verdikleri için kabinler ton üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yani kabin ve hoparlör ikilisi gitar tonunun ayrılmaz bir parçası.
Lamba meselesine gelince, tek başına lambalar 6L6 ya da EL34 amfinin kendi tonunu etkilemezler. Ancak amfinin sürdüğü hoparlöre verdiği cevabı değiştirirler, bu nedenle EL34, 6L6'e göre sanki daha parlak ton veriyormuş gibi bir his verir.
Bazı amfiler distortionu ağırlıklı olarak preampten, bazıları powerampten alır. Örneğin marshall jcm800'den ton alabilmeniz için amfinin sesini çok çok açmanız lazım, çünkü distortionu powerampten alan bir yapısı var.
Mesa MarkV, Rectifier gibi amfilerde ise preamp distortionu çok fazla, dolayısıyla ev ya da ufak stüdyolarda gaini açarak amfiden ton alınabileceği yanılgısına düşülüyor. İşin püf noktası preamp distortionu ile poweramp distortionunu dengelemek. Yani amfinin volume/master volume potunu da diğer ton kontrolleri gibi düşünerek, amfiyi buna göre ayarlamak lazım ve volume potasındaki sweet spot denen noktayı bulmak lazım. Yani preamp distortionunun tiz/fuzzy karakterini poweramp distortionu ile dengeleyecek bir volume noktasını ayarlamak. Bu noktada amfinin sesini açsanız bile sesin o kadar da artmadığı bir nokta, yani poweramp devresinin kırılmaya başladığı noktayı bulmak gerekiyor. Power amp distortionu bol harmonikli/çok katmanlı bir yapıya sahip.
Amfinin sesi kısık iken, amfinin üzerindeki gaine abanıp, sonuna kadar açarsanız, palm mutelerin albümlerdeki gibi çıkmadığını, tonunda da fizzy olduğunu duyarsınız. Youtubeda petruccinin mesa mark V videoları var, gerçekte ses kısıkken ch3 gainini sonuna kadar açsanız bile amfinin sesini açmadıkça o videolardaki kadar distortion elde edemiyorsunuz.
Tabi bu ses seviyeleri ev ortamı için uygun değil, mesa traditional 4x12 kabinlerle evde o seste çalarsanız camları indirirsiniz, bu da lambaları amfilerin dezavantajı.
Albümlerdeki gitar tonuna etki eden bir diğer faktör de mikrofonlama. Kullanılan mikrofon tipi(sm57 mesela..) ve mikrofonun konumlandırılması sesi etkiliyor. Canlı olarak amfi ile çalarken ise (diyelim ki mikrofonlama yok, sesi direk kabinden duyuyoruz) kabin ile aranızdaki mesafe, açı ve odanın akustiği bu konularda etkili. Kabininin ahşap bir zemin ile taş bir zeminde olması sesi etkiliyor, aynı şekilde kapalı bir ortamda iseniz bass frekanslar yüksek duyulur bu yüzden basları kısmanız gerekir, açık havada çalıyorsanız, ses dağılır, bassları ve middleri biraz daha fazla açmazsanız orkestranın arkasında kaybolursunuz.
Kabinin direk karşısında iseniz ses çok açık/open ve tiz gelir, kabinin çaprazında duruyor iseniz tizleri filtrelenmiş duyarsınız, ton daha tok gelir.
Özet geçmek gerekirse, rectolar, engl, mark serisi, marshall vs. farketmez, hepsi kendine has karakteri olan cihazlar ve doğru kullanıldığında çok güzel sesler veriyorlar.
Uzun süredir lambalı amfi kullanan bir elektronik mühendisi/müzisyen olarak biraz teknik/teorik, biraz da pratik bilgiler vermeye çalıştım.
Sağlıcakla kalın...