Nikko demiş ki:
Sanother demiş ki:
bortu demiş ki:
Hepimiz tanrının oyuncaklarıyız ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama siz yine de düşünmeye -ya da öyle sanmaya- devam edin.
aslında bunu tartışmak için doğru başlık değil ama tanrının oyuncakları lafı ilgimi çekti, özgür iradeye sahip bir birey olarak kendini öldürmek bile senin elindeyken oyuncak benzetmesi gereksiz matrixvari bir paranoya gibi geldi bana...
Bence de. O arkadaş Matrix'i biraz fazla izlemiş heralde.
Matrix'in sadece ilk filmini izledim. Güzel bir filmdi. İkincisiniyse sadece yarım saat izleyebildim. Film eleştirmeni olmadığım için "kötü" diyemem, ama o yarım saat, filmden ve tüm Matrix evreninden nefret etmeme neden oldu. Diğer bir deyişle, Matrix'i fazla izlemedim.
Tanrının oyuncaklarıyız, çünkü bizle sadece oyun oynamak için bize özgür irade veriyor. Ama, bir de şu var: Özgür irade, kadere tamamen karşıt olan bir kavramdır. En basitinden, oyunları düşünün. Bir karaktere, yürümesi için emir verirsiniz, o da yürür. Oysa ona göre, yürümeyi kendi istemiştir. Yani, şu anda ben de bunları kendi aklıma göre yazdığımı düşünüyorum, ama bunların hepsi zaten tanrının aklında yazılı.
Kendini öldürmek senin elinde değildir. Kaderinin şu olduğunu düşünsene:
"1985'te İstanbulda doğacak, hissettiği ilk yabancı madde, doktorun plastik eldiveni olacak 1 saniye sonra... 20 yıl sonra, sırf kendi iradesi olduğunu kanıtlamak için kendini öldürecek".
Bunları bir şekilde görüp intihardan vaz mı geçtin? İşte kaderinin devamı:
"Kendi için yazılan kaderin buraya kadar olanını okuyabilecek ve intihar etmekten vazgeçecek".
Bu arada örnekte belirttiğim zaman kavramları bize göre olanlardır, Tanrı, nasıl bir Takvim ve saat kullanır, bilmiyorum.
😉
Fikrimi kabul edersiniz, ya da etmezsiniz, benim için sorun değil. Belki de gerçekten paranoyağım. Bu arada bu konuyu farklı bir konu başlığında uzattığım için özür dilerim. Hâlâ ilgilenen kişiler varsa, bu konunun hangi başlıkta konuşulduğunu bana mail veya özel mesaj yoluyla bildirirlerse sevinirim. İyi oyunlar.