Öncelikle olayın kendisine girmeden önce, referans verilen Georges Politzer'in kaynağını ele alalım. Bunu yaparken diyalektik materyalist bir yöntem uygulamaya çalışacağım.
...
Bir kere Politzer
2in olgunluk çağının koşullarına bakalım. Stalinist SSCB'nin, Fransız Komünist Partisini elçiliği gibi kullandığı, SSCB'ye bağlı olmayan zatların partiden atıldığı bir süreçte varolmuştur. Dolayısıyla diyalektik materyalizmi (D.M) algılayışı tamamen bu koşullara bağımlıdır.
...
Diyalektik Materyalizm'i kavramak için Politzer yeterli olmaktan ziyade yanıltıcıdır. Keza ben aynı şeyi Engels için de söyleyebilirim. Diyalektik materyalizm, fenomenleri ve bunların bütünsel ilişkilerini ele alırken; tek tek parçaların da bütünü nasıl olumsuzladığını kavrayan bir düşünsel yöntemdir. Engels'in Doğanın Diyalektiği kitabında, doğanın kavranış yöntemini değil, doğanın nasıl D.M.'e "uyduğunu" gösterme eğilimindedir. Oysa Marx, Kapoital'in de bu yöntemi kullanalarak kapitalizmi kavramıştır. D.M. bilimsel fenomenlere veya her türlü insan ilişkilerine uydurulacak bir kılıf değil, bu olgulara bakış açısındaki bir yöntemdir. Ne yazık ki Politzer'in kitabı Engels'in mantığını yürürlüğe koymaktadır ve aslında doğru değildir.
...
D.M.'yi ikiye bölersek (gelişimi açısından) karşımıza diyalektik ve materyalizm çıkar. Materyalizm, tek başına fenomenleri ve şeylerin kendisini tek tek kaba bir şekilde algılar. Bunların arasındaki ilişkiyi bütünsel oalrak kavramaktan muaftır. Veya bir bütünü ele alır ve parçalara inildiğinde sıçar. İşte Politzer'in deterministik yaklaşımı (ki bu determinizm, Newton mekaniğinin etkilediği bir tarih ortamında oluşmuştur) söz gelimi Kuantum Fiziği'ndeki gerçekleri açıklamaya, kavramaya yetmemektedir. Kaba bir gözlemci-deney ilişkisi vardır ve bunların ikisi arasındaki etkileşim yoktur. Aslında Politzer, diyelektik olmaktan çok kaba materyalisttir, mekanik materyalisttir.
...
İşin diyalektik kısmı en iyi neengels'te ne de Marx'ta kavranabilir. Diyalektik deyince akla gelmesi gereken ve üstüne kafa yorulması gereken kişi Hegel'dir. Diyalektik var olanın olumsuzlanarak aşılması suretinde, bu olumsuzlamaya rağmen olumsuzlananın aşkınlıkla beraber "hareket" ederken tekraren olumsuzlanmasıdır.
...
Açıklayalım: Düalist bakış açısından insan ruhu ve bedeni olan bir varlıktır. Toplumsal uygarlık ideolojisi bunda kesim bir ayrım yapar ne kadar "bilimsel" ve "materyalist" gözükse de. Bilinç uğruna güdüler dışlanır, güdüler küçümsenir hatta yoksayılır (olumsuzlama değildir bu). Bilinç, bedensiz varolamaz bunu biliyoruz, peki bunu bilen bizler neden hayvani doğamızı dışlayıp yoksaymaktayız? Hegel şöyle der: "İnsan hayvandaki hastalıktır. Hayvanı olumsuzlayıp onu aşan, hayvan üzerine yerleşmiş bir bilinç öğesidir". Bu tanımda bir olumsuzlama görmekteyiz. Hayvanı olumsuzlamak demek onu yoketmek değildir. Onu aşmak, üzerine bilinçöğesi kurarken hayvan-insan karşıtlığını da yeniden olumsuzlamaktır "insan olma" edimi. Hyavan-tez, insan-anti tez, hayvan insan-sentez, işte tüm bunların aşılıp bütün ve parça oalrak kavranmasıdır diyalektik yöntem. Hayvanı olumsuzladık ama hâlâ hayvanı taşıyoruz, onunla ilerliyoruz, onsuz ne bilinç ne sevgi, ne haz duyabiliriz.
...
En yalın ama anlaşılmaz tanımıyla diyalektik materyalizm "yadsınmanın yadsınmasıdır". Diyalektik materyalizmi Engels'te tıkılı kalıp determinist bir algıyla kavrarsak onun içine etmiş oluruz. D.M. bir yöntembilimdir (methodologie), gerçeklerin veya maddî olayların uyurulacağı bir kılıf değil. D.M. kavrayış bilimsel verilerin bir bütünlük ve parçalar olarak "bilinmesinde" ve bunun insansal eylemde yaratacağı hareket (devinim) açısından önem taşır.
...
İdealizme gelirsek, idealizm öleli 150 yıldan fazla oluyor ve hatta felsefenin ölümü de diyebiliriz buna aynı zamanda.Bilim denen zındık işi her bir boku çok daha net kavramamızı sağlamakta ama, idealizmin cesedinin kokusu insan olanı bu verileri nerede nasıl kullanıp hayata geçireceği konusunda güdük bırakmaktadır. Bu yüzden Tokyo'nun tümü wireless internet bağlantısıyla kaplanmışken, Bangladeş'te arsenikli sular içilmektedir.