Klasik fiziğin yasaları genellikle atomaltı düzeydeki süreçlere uygulanamaz. Sınırları belirlidir. Kuantum fiziği'nin mantığı diyalektiktir.Jeff_Loomis demiş ki:Bugün atomaltı hesaplarında dahi Newton mekainiğinin kullanıldığı yerler vardır.
"1900 yılında Max Planck, klasik dalga teorisinin pratikte doğrulanmayan öngörülerde bulunduğunu gösterdi. Işığın ayrı ayrı parçacıklar ya da “paketler” (quanta) olarak geldiğini ileri sürdü.
Einstein, şimdiye dek bir dalga olarak tasavvur edilen ışığın bir parçacık gibi davrandığını gösterdi. Diğer bir deyişle ışık yalnızca maddenin bir başka biçimidir. 1919 yılında, ışığın kütleçekim kuvvetinin etkisiyle büküldüğünün gösterilmesiyle bu kanıtlandı. Daha sonraları Louis de Broglie, parçacıklardan oluştuğu düşünülen maddenin, dalgaların tabiatını andırdığına dikkat çekti. Madde ve enerji arasındaki ayrılık böylece ilk kez ve ebediyen yerle bir edildi. Madde ve enerji ... aynı şeydir."
Kuantum fiziğinin devrimciliği bu kişilerin aydınlığında gerçekleşmiştir.
"Düşüncenin unsurları hayvanlarda ve özellikle belirli iletişim araçlarına da sahip olan üst memelilerde mevcuttur. Şempanzelerin arasındaki iletişim düzeyi oldukça karmaşıktır. Ama bunların hiçbirisinde, insanın düzeyinin uzağından bile geçecek türden bir dilden ya da bir düşünceden bahsedemeyiz. Üstteki alttakinden gelişir ve onsuz varolamaz."Jeff_Loomis demiş ki:Ben de soruyorum o halde "düşünmek nedir?"
*Kesinlikle içinde organik bileşikli moleküllerin olduğu kimyasal bir tepkimedir.
*İnsanlar (ve hatta tüm canlılar) organik bileşiklerden oluştuğuna göre her türlü canlı düşünür.
Bitkilerin de birer canlı olduklarını düşünürsek onların düşünmediklerini de biliyoruz.