Oğuz Atay

fazla yazmaya gerek yok galiba bilen bilir,Tutunamayanlar müthiş bir eser türk romancılığında yeni bir çığır açmıştır,sonra sırasıyla gelenler bir de korkuyu beklerken'i okudum...Son eseri tamamlanamamıştır nasıl bilirdiniz?
 
Oğuz Atay'ı ilk kez okulda bir bilim adamının romanı diye bi kitabını zorla okuttuklarında(dönem ödeviydi de!) tanımıştım. Ardından da zaten Tutunamayanlar, korkuyu beklerken ve Tehlikeli oyunlar geldi. Tutunamayanlar bir marştır artık; başka bişiy söylemeye gerek duyulmaz..
 
tutunamayanlar
hayatımın romanı
tamamlayamadığı kitabın adı türkiyenin gerçeği olacakken eylem bilim olmuş
oğuzu okurken biyerlerden bunu yazanın beyninde bir tümör olduğunu anlarsınız
80 sayfa herhangi bir noktalama işareti kullanılmadan yani düşünür gibi yazmıştır..
oğuzu da bu kitabı da çok severim
kitap 730 sayfadır
 
Tutunamayanları okudum. Ama beğendiğimi söyleyemem. Edebiyat konusunda uzman değilim ama bence fazla abartıldı.
Bir bilim adamının romanı güzel bir roman.
 
Tutunamayanlar'ı epey uzun bir süre önce okumuştum. Üzerine söylenecek söz yok. Bir daha bu güzellikte bir eser yazılabilir mi bilemiyorum. Oğuz Atay, iki cilt olarak ilk kez 1971-72 döneminde yayımlamış. Ölümünden sonra ise tek cilt olarak da 1984'te yayımlanmış. Kitaptan pek çok bölüm aklıma geliyor ama, en çarpıcı olan Selim'in önsöz yazarı olmak istemesi. Gerekçesini okumak gerek. Kendimi şanslı hissediyorum çünkü Tutunamayanlar'ın orijinal müsveddesine sahibim. Sarı kâağıda daktiloda yazılmış ve üzerinde Atay'ın el yazısı ile düzeltmeleri var.
 
serap demiş ki:
Tutunamayanlar'ı epey uzun bir süre önce okumuştum. Üzerine söylenecek söz yok. Bir daha bu güzellikte bir eser yazılabilir mi bilemiyorum. Oğuz Atay, iki cilt olarak ilk kez 1971-72 döneminde yayımlamış. Ölümünden sonra ise tek cilt olarak da 1984'te yayımlanmış. Kitaptan pek çok bölüm aklıma geliyor ama, en çarpıcı olan Selim'in önsöz yazarı olmak istemesi. Gerekçesini okumak gerek. Kendimi şanslı hissediyorum çünkü Tutunamayanlar'ın orijinal müsveddesine sahibim. Sarı kâağıda daktiloda yazılmış ve üzerinde Atay'ın el yazısı ile düzeltmeleri var.

vay kalleş vaay
 
kaamos demiş ki:
serap demiş ki:
Tutunamayanlar'ı epey uzun bir süre önce okumuştum. Üzerine söylenecek söz yok. Bir daha bu güzellikte bir eser yazılabilir mi bilemiyorum. Oğuz Atay, iki cilt olarak ilk kez 1971-72 döneminde yayımlamış. Ölümünden sonra ise tek cilt olarak da 1984'te yayımlanmış. Kitaptan pek çok bölüm aklıma geliyor ama, en çarpıcı olan Selim'in önsöz yazarı olmak istemesi. Gerekçesini okumak gerek. Kendimi şanslı hissediyorum çünkü Tutunamayanlar'ın orijinal müsveddesine sahibim. Sarı kâağıda daktiloda yazılmış ve üzerinde Atay'ın el yazısı ile düzeltmeleri var.

vay kalleş vaay

Ben o müsveddeye ulaşabilmek için karanlık ve tozlu raflarda kaç gün çalıştım biliyor musun sen. Ayrıca bu konuda bana kalleş diyenlerin listesi gittikçe kabarıyor.
 
hepyek demiş ki:
kalleş değil de görmek isterim gerçekten muhteşem bir şey elindeki :?
Kocaman bir zarfta koruyorum. Ciltleteyim diye düşündüm ama matbaaya güvenemedim. Çünkü kenarları yırtılmaya yüz tutmuş sayfalar var. Belki yaparım. Ankara'dayım. Uzakta değilsen görebilirsin.
 
ben son 1 yıldır öyleyim diyebilirim ama küçük burjuvalık açıından kitapda söyle bir bölüm geçiyor genelevdeyken galiba saat üstüne saat gece 1 suları galiba turgut şimdi bütün küçük burjuvalar yataklarındadır diyor o arada tabii ya gibisinden ben ayaktayım öyleyse küçük burjuva değilim diyor,garip bir bölüm ya çok basit bir hata ya bir ironi arada sırada hala aklıma takılır ama ben o saatlerde ayaktayım 😉
 
benim kitapta favori bölümüm, Selim'in Camus'un 'ontolojik sebeplerden kimsenin ölmediği' söylemine sinirlenerek 'olamaz! biri mutlaka ontolojik sebeplerden ölmeli hemen' diye kendini paralaması...Wala serap'ta orijinal müsveddeler varmış, yalvarsak yakarsak bizede gösterse,turgut gibi bu sefer oğuzun müsveddelerinden başlasak arayışa, sonumuz hayırlı olurmu?

bide kitapta habire İsa vurgusu var, 'isa dönecek geyiği', bunun üzerinde neden bu kadar durulduğunuda anlamadım,erich fromda yahut danold walchta da böyle hristiyani unsurlar üzerine bişeyler var.her ne kadar Atay kitabın bazı bölümlerinde de üstü kazıldığında altında bazı islamic dogma eleştirileri yapmış ama yinede bu konuda islam dininde aynı malzemeyi bulamadığından böyle bir tercih yapmış olabilir bilmiyorum, hristiyan değildi değilmi? müsveddesini tutan "kalleş" arkadaş bilir...
 
tutunamayanlar'ı okuyamayan şanssız azınlık içindeyim maalesef..bi türlü denk gelmedi..kendi hıyarlığımdan heralde...ama korkuyu beklerken harika bir kitap..hele ilk hikaye "beyaz mantolu adam" süper bi kurguya-anlatıma-akıcılığa sahip!
 
çok fazla tanınmayan ama türkiyenin en önemli yazarlarınadan biri.korkuyu beklerken bence bir türk yazarının yazdığı en iyi hikayedir.eylembilim de oldukça iyi tutunamayanların güzel olduğunu bir kez daha benim söylememe gerek yok heralde.keşeke bu adam daha fazla kitap yazsaydı!
 
tutunamayanlar nasıl bir eserdir,tanımlayamıyorum...ama hayatımın romanı o...okurken sürekli bir sorgulama,ben de mi tutunamayanlardanım??
hepimiz turgut özben olmuyor muyuz bazen diyo sormuş arkadaş,peki çoğumuzun içinde bir Selim yok mu?Hepimiz bir Selim olmuyor muyuz çoğu zaman?hele de ankarayı o şekilde tasvir ettiği zamanlarda...
 
tutunamayanlar sırf olric gibi bir alter ego yüzünden bile defalarca okunabilinir..aatay ın erken bir yaşta aramızdan ayrılması cok üzücü bir durum.türk edebiyatında cok ayrı bir yerde tutarım bu adamı..cok ayrı.
 

Geri
Üst