sanırım "ideal" ve "ütopya" arasındaki fark burada biraz gözden kaçmış.yanılmıyorsam, ikisi birbirinden farklıdır.eğer "zulmeden bi tiran olup kan dökmek isterdim" dersek,gerçekleşme payı dolayısıyla ütopya'ya dahil olur.ama işte "kitapçı dükkanı açıp kafa dinlemek isterdim" dersek bu daha da farklıdır gibi geliyor bana.gerçi başlık açılırken gerçekleşmesiyle ilgili bi nokta üzerinde durulmamış zaten,dikkat çekmeye çalıştığım şey kişilerdeki algılayış farkı.(konuyu da nerden nereye getirdim,hayırlısı...)
aslında tam da bu nedenle "duygu" kavramına bile yaklaşım farklılaşıyor.ben de her duygunun yaşanmak zorunda olduğu ve zaten yaşanmasının da gerektiği kanısındayım.bu hayatın kendisiyle ilgili bişeydir.
eğer ütopya değil ideal baz alınıyorsa diyebilirim ki,olanla olması gereken arasında büyük bir uçurum varsa,kişi bi yerlerde hata yapıyor demektir.çünkü herkes nasıl bi hayat yaşadığını kendi seçimleriyle belirler.