İşte Fatih Altaylı'nın yazısı...
Sen neymişsin be Özlem Tekin
SİYASET, ekonomi derken zannediyorsunuz ki, biz yaşamıyoruz.
Fırsat buldukça ‘insani’ olaylarla da ilgileniyoruz. Geçenlerde Şener Şen’in başrolünü oynadığı Mucizeler Komedisi’ne gittim mesela.
Ciddi bir çabanın ürünü.
Üstelik de, yazan kadronun tamamı Mektebi Sultani’den kardeşlerim. Gururla gittim.
Açık söylemek gerekirse hikayeyi bir miktar abartılı buldum. Medya eleştirisi yapmışlar ama biraz fazla olmuş. Ama anlatacağım o değil.
Ben oradaki bir sanatçıdan söz etmek istiyorum.
Özlem Tekin’den. Yıllar önce, şarkıcı kimliğiyle bu köşeye konuk olmuş, hakkında olumlu şeyler yazılmış bir genç kızımız.
Ancak anlıyorum ki, ben o zaman bütün beğenime rağmen Özlem Tekin’in hakkını verememişim.
Çünkü Özlem Tekin Allah’ın şanslı kullarından birisi.
Şener Şen büyük sanatçı ama oyunun yükünü en az onun kadar sırtlayan ve büyük bir başarıyla taşıyan kişi Özlem Tekin.
Sadece onu izlemek için bile bu oyuna gidilir. Bazı sporcular vardır. Koşar, uzun atlar, basketbol oynar, futbol oynar. Onlara ‘atlet komple’ denilir. Özlem de ‘artist komple’. Şarkı, oyun. Yarın resim, heykel yapıp karşımıza çıkarsa ve onu da başarırsa kimse şaşırmasın!
*********************************************
HINCAL ULUÇ'UN ÖZLEM TEKİN HAKKINDAKİ YAZISI
Vay Özlem Tekin vay.. Vay ki vay!.. Yani nasıl mutlu oldum onu, Mucizeler Komedisi'nde izlerken..
Bakın en son lafı en başta söyleyeyim.. Ben müzikal dünyasının en büyük merkezlerinde, Broadway'de, West End'de, Viyana, Paris, Berlin'de müzikaller izledim.. En ünlü müzikal oyuncularını en yakından seyrettim..
Bu Özlem'i alın götürün, hangi müzikalin başrolüne koyarsanız koyun oynar.. Milleti kendine hayran ederek oynar..
Bu ne güçlü bir oyunculuktur.. Ve bu ne ses?.. Bu sahneye ne yakışma?.. Bu ne şirin, ne sıcak hem de, insanların, gözünden kulağından kalbe akıştır..
*********************************************
Mustafa Demirkanlı
Tiyatro Tiyatro Dergisi Yayın Yönetmeni ve Birgün Gazetesi Yazarı
....Beni esas şaşırtan Özlem Tekin oldu. Kendisini fizik olarak da tanımıyordum, oyunun on beşinci dakikasına kadar Semaver Kumpanya’nın genç oyuncularından biri olduğunu düşündüm, her geçen dakika performansındaki yükselme yanımdaki arkadaşıma kim olduğunu sormama neden oldu. “Özlem Tekin” yanıtını alınca da iyice şaşırdım. Bu kızda doğal bir güzellik var, fiziki güzellikten bahsetmiyorum, -hoş o da var da, ben ondan bahsetmiyorum- her oyuncuda, her sahne sanatçısında olmayan, çok az insanda var olan bir çekim alanı yaratıyor; “ben buradayım” deyiveriyor.
Burada, Özlem Tekin’in başarılı oyunculuğundan bahsetmeyeceğim, “Mücizeler Komedisi”nin dışında izlemedim, hatta dizisini bile görmedim. Kalıplara girmeyen, ele avuca sığmayan yaratıcılığından da bahsetmeyeceğim. Meltem Cumbul’la dönüşümlü oynadıkları “Sütiye” rolünde yılların Meltem Cumbul’unu nasıl gölgede bıraktığından ve bu konuda hiç de mütevazı olmayan özgüveninden de bahsetmeyeceğim. “Mucizeler Komedisi”ndeki Semaver Kumpanya’nın genç, eğitimli oyuncularından nasıl da çekinmiş olduğunu, onların eğitimlerinin yanında popüler olmadıkları için emeklerinin tam karşılığını bulamadıklarını, onlarla paylaştığı sahneye ‘hoop’ diye gelmenin mahcubiyetini taşıyacak kadar saygılı oluşundan da bahsetmeyeceğim.
Özlem Tekin gibi insanların sayısı çok azdır, sadece Türkiye’de değil, dünyada da azdır. Çünkü onlar özeldir, yaptıkları müzikte, sahnedeki performanslarında, heykel hamuru ile boğuşmalarında, özel yaşamlarında; kıyafetlerinde, saçlarında, aşklarında farklıdırlar, onun için özel insanlardır.
Benim bahsetmek istediğim şu: Tiyatromuzun profesyonel dernekçileri bir fırsat bulurlarsa yine ortalığa dökülüp “tiyatro eğitimi almamış, ne işi var tiyatro sahnesinde” diye mangalda kül bırakmayacaklardır, yine kendilerine, üretimlerine bakmadan. (Yeri gelmişken; “Siyaset Meydanı”nından sonra yazdığım yazıda isim vermeden eleştirdiğim arkadaş TOBAV yönetiminde değilmiş artık, ben izleyememişim, şimdi SES-BİR’in yönetimindeymiş, arayıp uyardılar, fırsatı gelmişken düzelteyim.)
Özlem Tekin gibi özel insanlara sahip çıkabilirsek, onları küstürmeden tiyatromuza katabilirsek sadece biz kazanırız, çocuklarımız kazanır. Hep or’da kal Özlem, şarkılarını söyle, bestelerini yap, heykellerini yoğur ama hep tiyatro sahnesinde kal, sadece müzikallerde değil, sen becerirsin, ben inanıyorum. Yolun açık olsun...
*********************************************
bu da radikalden bir yazı...
Soundwave Üniversite Turu ile Türkiye'deki on binlerce kişi Cem Köksal, Kargo, Pamela ve Özlem Tekin'i dinleme fırsatı yakalıyor. Geçen hafta, Uludağ Üniversitesi'nde yaklaşık 25 bin kişi konser alanındaydı
22:30
Ve gecenin beklenen anı! Rahatlıkla 'beklenen' diyoruz, çünkü kalabalığın tansiyonu buna işaret. Tekin, sahneye çığlıklar ve sert gitarlar eşliğinde tam bir rock yıldızı gibi çıkıyor. Son albümü 109876...'ı dinleyenlerin de bildiği gibi, artık daha sert bir sound'a sahip. Adeta yıllardır kendisinden bekleneni vermiş gibi. Konserden önce kendisiyle buluştuğumuzda da, "Kemancı'dan beri yaptıklarımın özeti," diye tarif ediyor albümünü.
Hiçbir zaman tek bir tarza bağlı kalmayan, her albümünde yeni bir sound deneyen, görünümünü değiştiren Tekin, dinleyiciyi yine etkisi altına alıyor. "Çok iyi tepkiler alıyorum," diyor Tekin. "Öf bu ne biçim albüm, diyen hiç kimseye rastlamadım. Herkes 'Nihayet,' diyor." Tekin, turneden de çok memnun. "O kadar olağanüstü ki. Albüm çıkmadan tanıtım konserlerine başladık. Bu çok daha fazla titizlik gerektiriyor. Eşek gibi çalman gerekiyor. Kimsenin bilmediği şarkılar çünkü."
Tekin, konserineYol ile başlıyor. Ve konser bitene kadar da hızını hiç kesmiyor. Arkasındaki ekip Oz. Yani Tekin'in bu albümden sonra muhtemelen kullanacağı isim. Epey sert bir sound'a sahip olan grup, Tekin'in eski parçalarını bildiğimizden çok çok daha sert çalıyor. Ve bu da seyirciyi delirtmeye yetiyor. Hakkını verip gerçekten çok iyi bir performans sergilediklerini söylemek lazım. Albümün, seyircilerin çoğunluğu tarafından satın alındığı da yeni parçalara eşlik etmelerinden belli oluyor. Anlaşılan o ki, en çok tutulan parçalardan biri Cinayet. Türk ezgilerinin fazlasıyla hissedildiği bu parça esnasında Tekin, piercing'li göbeğini gösteren büstiyeri ve deri pantolonu içinde tam deyimiyle 'kıvırıyor.' Seyirci mest oluyor. 24:00'e doğru konser sona eriyor. Kalabalık memnun bir şekilde evinin yolunu tutuyor..
bunları okudukça kim ne derse desin boş geliyor..en azından gerçekleri gören kişiler var,ve önemli isimler bunlar.13-15 yaşında sadece şebnem sevdiği için özlemden nefret eden kişilerin dedikleri karşısında bu sözler var...gerçi kocaaaa şebnem fanlarının yanında kim ki onlar 😆 😆