Dünya Savaşının Yansımaları
”O” anne rahminden çıkmış, uzun yıllar geçireceği evrene gözlerini açmıştır. Zeki bir çocuk, olaylara bakış açısı ailesinin de yardımıyla hep farklı bir perspektif de olmuş ve detaylara önem vermiştir. Onun detaylardan anladığı bir filmin içinde geçen bir sahne veya bir müziğin içinde geçen blue note değildir; detaylar insanlar da gizlidir der. Daha sokaklarda oyun oynarken insanları çözümlemeye başlar, hedefi ne psikolog olmak ne de bir terapist olmaktır, hedefi sıradan bir çalışan olmaktır. Kişiliğinin en güzel gelişimini lise yıllarında daha doğrusu ergenlik zamanında yaşadığı kötü olaylardan çıkarır, hayatındaki bazı insanları kaybeder, hem fiziksel hem manevi olarak.. Arkadaşlık kavramını çıkartır, kriter ne olmalıdır? Kriterlerini belirler, en iyi dostlarını lise yıllarından bulduğu bir kaç kişi oluşturur.. Demokratik bir ailenin rahat yetişen küçük çocuğudur, ama başka aileleri gözlemler ve onları irdeler.. Aynen Freud’ un kendi rüyalarını incelemesi gibi kendi dünyasını inceler, ama farklılıklar bulmak için.. Kendi rüyalarında yarattığı egemenliğinin, köylü bir çalışanıdır o.
Karşı cinsi tanımaya başlar, karakter ve beden çeşitliliklerini inceler, kriterlerini oluşturmaya başlar.. Uzun dönem geçer, çok aldatılır, çok aldatır, çok aldanır, çok aldanılır.. Dengesiz yapısına uygun olarak hayatı şekillenir, Erasmus’ unda dediği gibi deliler; deli olduklarını hissettikleri an kaybetmeyi başlarlar.. Hayat felsefesi şekillenir, ”İnsanları olduğu gibi kabul et veya değiştirmeye çalışmadan uzaklaş..”.. Nitekim ki bizi biz yapan zamanları, huyları, davranışları; bizden çalmaya çalışınca ne olabileceğini bilir. İnsanlar farklıdır, farklı olmaktır bizi insan yapan.. Her insanın farklılığı onun sana kattığı deneyimdir, deneyimlerse insanı olgun yapandır.
O an gelir, Veliaht Franz Ferdinand’ ın öldürülmesinin sonuçları gibi ortaya çıkar her şey.. Savaştan önce bastırılmış olan, insani haklar ve özgürlükler , savaş sırasında ortaya çıkar. En ruhsuz insanlar yüreklenir ve kötüleşir, insan öldürmek, yaralamak normalleşir.. Devletler büyür, küçülür veya yok olur.. Ama savaş sonrası gaziler oluşur ve hayatlarının sonuna kadar, o yaraları taşıyarak hayatlarının sonuna kadar acı çekerler.. Ama bu yaraları iyileştirebilirler mi? O’ nun ruhunu yansımasıdır dünya savaşı..
Sosyal anlayış bizi olduğumuz gibi kabul etmez, bizi kendisi gibi yapar.. Sosyal anlayışa terslik cezadır, bu yüzden açık fikirlilik ve özgürlük aslında ütopiktir. Birey özgürlüğünde başlayan ütopik anlayış, toplumları etkiler ve sonucunda, bireyde yaşanan savaş dünyaya kadar yayılır. Erkek egoları, kadın egoları, ebeveyn egoları; hep bir öğretici olma, ben yapma çabasından öte değildir. Hiç bir ebeveyn senin başkası tarafından özgürlüğünün kısıtlanmasını istemez ama onlar yapar.. Hiç bir erkek, kadının başka erkekle ilişkisi olmasını istemez ama onlar yapar.. Her kadın, erkeğe empati yap der ama onlar yapmaz.. Hepimiz bunu düşünürüz, peki biz ne yaparız?
O, hayatına devam eder, kendi belirlediği kriterleriyle birlikte, kendi istediği insanlarla, vazgeçebileceği herkesle.. O, hayatını bitirir, bilmediği dünyaya büyümek için..
”O” anne rahminden çıkmış, uzun yıllar geçireceği evrene gözlerini açmıştır. Zeki bir çocuk, olaylara bakış açısı ailesinin de yardımıyla hep farklı bir perspektif de olmuş ve detaylara önem vermiştir. Onun detaylardan anladığı bir filmin içinde geçen bir sahne veya bir müziğin içinde geçen blue note değildir; detaylar insanlar da gizlidir der. Daha sokaklarda oyun oynarken insanları çözümlemeye başlar, hedefi ne psikolog olmak ne de bir terapist olmaktır, hedefi sıradan bir çalışan olmaktır. Kişiliğinin en güzel gelişimini lise yıllarında daha doğrusu ergenlik zamanında yaşadığı kötü olaylardan çıkarır, hayatındaki bazı insanları kaybeder, hem fiziksel hem manevi olarak.. Arkadaşlık kavramını çıkartır, kriter ne olmalıdır? Kriterlerini belirler, en iyi dostlarını lise yıllarından bulduğu bir kaç kişi oluşturur.. Demokratik bir ailenin rahat yetişen küçük çocuğudur, ama başka aileleri gözlemler ve onları irdeler.. Aynen Freud’ un kendi rüyalarını incelemesi gibi kendi dünyasını inceler, ama farklılıklar bulmak için.. Kendi rüyalarında yarattığı egemenliğinin, köylü bir çalışanıdır o.
Karşı cinsi tanımaya başlar, karakter ve beden çeşitliliklerini inceler, kriterlerini oluşturmaya başlar.. Uzun dönem geçer, çok aldatılır, çok aldatır, çok aldanır, çok aldanılır.. Dengesiz yapısına uygun olarak hayatı şekillenir, Erasmus’ unda dediği gibi deliler; deli olduklarını hissettikleri an kaybetmeyi başlarlar.. Hayat felsefesi şekillenir, ”İnsanları olduğu gibi kabul et veya değiştirmeye çalışmadan uzaklaş..”.. Nitekim ki bizi biz yapan zamanları, huyları, davranışları; bizden çalmaya çalışınca ne olabileceğini bilir. İnsanlar farklıdır, farklı olmaktır bizi insan yapan.. Her insanın farklılığı onun sana kattığı deneyimdir, deneyimlerse insanı olgun yapandır.
O an gelir, Veliaht Franz Ferdinand’ ın öldürülmesinin sonuçları gibi ortaya çıkar her şey.. Savaştan önce bastırılmış olan, insani haklar ve özgürlükler , savaş sırasında ortaya çıkar. En ruhsuz insanlar yüreklenir ve kötüleşir, insan öldürmek, yaralamak normalleşir.. Devletler büyür, küçülür veya yok olur.. Ama savaş sonrası gaziler oluşur ve hayatlarının sonuna kadar, o yaraları taşıyarak hayatlarının sonuna kadar acı çekerler.. Ama bu yaraları iyileştirebilirler mi? O’ nun ruhunu yansımasıdır dünya savaşı..
Sosyal anlayış bizi olduğumuz gibi kabul etmez, bizi kendisi gibi yapar.. Sosyal anlayışa terslik cezadır, bu yüzden açık fikirlilik ve özgürlük aslında ütopiktir. Birey özgürlüğünde başlayan ütopik anlayış, toplumları etkiler ve sonucunda, bireyde yaşanan savaş dünyaya kadar yayılır. Erkek egoları, kadın egoları, ebeveyn egoları; hep bir öğretici olma, ben yapma çabasından öte değildir. Hiç bir ebeveyn senin başkası tarafından özgürlüğünün kısıtlanmasını istemez ama onlar yapar.. Hiç bir erkek, kadının başka erkekle ilişkisi olmasını istemez ama onlar yapar.. Her kadın, erkeğe empati yap der ama onlar yapmaz.. Hepimiz bunu düşünürüz, peki biz ne yaparız?
O, hayatına devam eder, kendi belirlediği kriterleriyle birlikte, kendi istediği insanlarla, vazgeçebileceği herkesle.. O, hayatını bitirir, bilmediği dünyaya büyümek için..