Slaytanic demiş ki:ben inanmıyorum, teşekkürler. bir kişi hem politzerin "felsefenin başlangıç ilkeleri"ni okuduğunu iddia edip de "sen ruh kavramından bahseden bir kişinin materyalist olmadığını söyleyebilirsin.Bu senin kendi takdirindir veya materyalizme bakış açındır" diyorsa ortada bir acaiplik vardır. sen hala yazdıklarımı benim kendi fikirlerim sanmaktasın.
ister küçümseme de ister aşağılama de. ne dersen de ama ben senin bu kitapları okumadığını düşünüyorum ya da okuduğunu anlamada bazı problemlerin olduğunu düşünüyorum.
benim için konu kapanmıştır (konu aslında 70 yıl önce kapanmış ya neyse).
İnanman gerekmiyor Slaytanic.Bunun için bişey diyemem.
Ben sadece okuduğumu söylüyorum..Okumada anlama sorunumda yok.Öyle olsa ünv bitiremezdim emin ol 😀
Ancak ben sadece materyalizmi Politzer den okumuyorum.Materyalizmi farklı görüşteki yazarlardan da okudum.Neyse gereksiz bir polemik.(okudun okumadın veya inandım inanmadım davası)
Bu arada bahsettiğin kitaptan bir alıntı sana
"III. MADDE VE RUH
Filozoflar, dünyayı, doğayı, insanı, yani sonuç olarak bizi
kuşatan her şeyi açıklamak işine giriştikleri zaman, şeyleri
ayırdetmek gerekli olmuştu. Biz, kendimiz de, gördüğümüz,
dokunduğumuz maddi şeyler, nesneler bulunduğunu saptıyoruz.
Ayrıca göremediğimiz, dokunamadığımız, ölçemediğimiz,
örneğin fikirler gibi, başka gerçekler olduğunu da saptıyoruz.
Demek ki, şeyleri şöyle sınıflandırıyoruz: bir yanda maddi
olan şeyler; öte yanda, ruh, düşünce ve fikirler alanında
kalan, maddi olmayan şeyler.
İşte böylece, filozoflar, madde ve ruh ile karşı karşıya
geldiler.
IV. MADDE NEDİR? RUH NEDİR?
Az önce, şeylerin madde ya da ruh oluşlarına göre nasıl
sınıflandırıldığını, genel olarak gördük.
Ama bu ayrımın, çeşitli biçimlerde ve çeşitli sözcüklerle
yapıldığını belirtmeliyiz.
Böylece, ruhtan sözedilirken, düşünceden, fikirlerimizden,
bilincimizden. sözediyoruz; gene aynı şekilde, doğadan,
dünyadan, yeryüzünden, varlıktan sözedilirken, maddeden
sözedilmiş olunuyor.
Gene bunun gibi, Engels, Ludwig Feuerbach ue Klasik
Alman Felsefesinin Sonu adlı kitabında, varlık ve düşünceden
sözettiği zaman, varlığa madde, düşünceye ruh demektedir.
Düşünce ya da ruhun, varlık ya da maddenin ne olduğunu
tanımlamak için şöyle diyeceğiz:
Düşünce, bizim şeylerden edindiğimiz, şeyler hakkındaki
fikrimizdir; bu fikirlerin bazıları, bize, alışıldığı üzere,
duyumlarımızdan gelir ve maddi nesneleri karşılarlar; tanrı
fikri gibi, felsefe, sonsuzluk ve bizzat düşünce gibi diğer bazı
fikirler ise maddi nesneleri karşılamazlar. Burada, aklımızda
tutmamız gereken esas şudur ki, biz, duygulara, düşüncelere,
fikirlere, gördüğümüz ve duyduğumuz için sahibiz.
Madde ya da varlık, duyumlarımızın, algılarımızın bize
gösterdiği, bize sunduğu, genel anlamda, bizi çevreleyen ve
dış dünya dediğimiz her şeydir. Örnek: Elimdeki kağıt beyazdır.
Bu kağıdın beyaz olduğunu bilmek, bir fikirdir, ve bu
fikri bana veren benim duyularımdır. Ama madde, kağıdın
kendisidir.
Bunun içindir ki, filozoflar, varlık ile düşünce arasındaki,
ya da ruh ile madde arasındaki, ya da bilinç ile beyin. arasındaki
vb. ilişkilerden sözettikleri zaman, bunların soruları
hep aynıdır: Madde ya da ruhtan, varlık ya da düşünceden
hangisi daha önemlidir? Hangisi, diğerinden öncedir? İşte
felsefenin temel sorusu budur.
"
Burada da gördüğün gibi materyalistler ruhtan bahsediyor .. düşünceye ruh diyen materyalistler var..
Başka da birşey söylemiyorum.
Bitti