her zaman gitarımı kendim getiririm. bir gün eksik ettim, anında tel koptu(kendi gitarımda da yaklaşık 3 ayda bir değiştiririm; 2 yıldır hiç tel koparmadım, gururla söyleyeyim.) sonra laf olsun diye, tarihi tellerden birini kopardım.. dedim. "2,5 lira" dedi. "o tel 2,5 lira eder mi?" dedim. "aslında almıyoruz, ama öyle dediğin için alıyorum" dedi. "kalbini kırdım afedersin" dedim.
bu nasıl bir amatör ruhtur? alıyor musun, almıyor musun? herşeyi adam gibi belirle ki, doğru düzgün iş yaptığını anlayalım.
başka bir seferinde 3 saatlik stüdyo ayırtmış olmamıza rağmen, kapıda kaldık. kutu'ya hep zorunluluktan gittik. şöyle söyleyeyim yani; DİÐER STÜDYOLARDA HİÇ YER YOKKEN KUTU'DA YER VARDI. digerlerini de söyleyeyim bari, reklamsa reklam.. önce allegro, sonra çsm denerdim her zaman, sonra en kötü haliyle Zoo, en son kutu.. ama en son artık PA de rezalet sesler çıkarmaya başladıktan sonra; tamamen bıraktım. tavırları fln hakkında hiçbişey diyemiyorum bile.
ama senin bu dükkanı açmışsın bir kere. gitarını basını herşeyini veriyosun adamlara.. tabii ki her türlü zibidi gelip orda car car saçma sapan şeyler çalıcak.. buna katlanamayacaksan, herkese ters ters davrancaksan açmayacaksın stüdyoyu. müşteri seçmek öyle olmaz. müşteri seçmek nasıl olur? gitar ve bas vermezsin; o zaman tam amatörler, dersaneden çıkmış parkta 2 bira içmiş, "hadi la 1 saat stütyoya girek" diyen çoluk çocuk gelemez. gerçekten müşteri seçen 2 stüdyo var; allegro(bas gitar yok) ve detay (hiçbir enstruman yok) bu adamların zibidilere hizmet edip 3-5 kuruş fazla kazanma dertleri yok. stüdyoları çok geniş, rahat ve TEMİZ. böyle olunca da seçmece müşteriyle, çok daha düzgün bir kazançları oluyor tabi.
öte yandan zoo'da aynen böyle; zibidi hizmeti veren bir stüdyoydu. biz de zibidiyken hep oraya giderdik. şimdi de ara sıra yolum düştüğünde bizden ya önceki, ya da sonraki grup kesinlikle rezalet bi yorumla enter sandman çalardı. fakat ben burada hiç kimsenin çıkan gruba kutudaki gibi muamele yaptığını görmedim.
durun daha bitmedi; kutu ilk açıldığı zaman harikaydı. aletler tertemiz, yepyeniydi. hatta bir davulda 5 zil vardı.(bence lüzumsuz tabi, ama çoluğun çocuğun gözünü boyamak için birebir) sonra yavaş yavaş aletler eskimeye başladı. sonunda turuncu tarafta, PA mikseri içeriye koymaya kadar amatörce iş yapılmaya başlandı. aletler yenilenmedi, mekan zaten dardı.. turuncu tarafta zaten tavandan taşyünleri sarkıyordu, duvarlar artık insanın üstüne gelmeye başladı. yani bu stüdyo iyi işletilmedi ve artık çok kötü sesler çıkan bir yer oldu. (insanlık kısmından çok çok daha önce)
neyse ki sonunda ben de kendi yerimi tutup, yalıtımımı yaptım. artık biryere gitmiyorum. ama gidecek olsam da gideceğim en son yer kutu olmazdı. kutu; asla gitmeyeceğim yerdir.
netekim, benim de komple bir stüdyo kuracak kadar malzemem var. ama kurmuyorum. çünkü bu işe kalkışacak adamın cevaplaması gereken bir soru var; "sabahtan akşama kadar başkalarının provasını dinlemeye katlanabilecek misin?"
ayrıca; "oraya kötü kötü gruplar geliyo, tabii ki ters ters davranmaya, kafasının bozuk olmaya hakkı var" diye bir savunma olamaz. otobüse de hep abuk sabuk adamlar biniyo, muavinler de kötü olsun. bakkala da her türlü adam giriyo, onlar da ters yapsınlar. bankada da cins cins adam işlem yapıyo, onlar da ters olsun.. o zaman herkesin herkese yamuk yapmaya hakkı var.
farkettiyseniz, burada kutudan memnun olan, sevenler, yalnızca "ağbi" diyenler. yani tanıdıkları. tanıdıklarına iyi davranıyor, geri kalanına b.k muamelesi yapıyorlar. bu da çok açıkça demek ki; bu adamlar iş yapmayı bilmiyorlar.