Sunay Akın

Bence Sunay Akın tek kelimeyle mükemmel..........Tüm kitaplarını okudum hatta kitap fuarında yüzsüzlük yapıp tüm kitapları imzalattım!!!!
onun o şiirlerinde denemelerindeki bazı sözcükler bile bana farklı duygular yaşatıyo!!!!
Özellikle sevmek ve sana yakın şiirleri çok güsel
 
''büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana.''


'bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı çukuru
güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur.''
 
Bir araya

Eşit olmadığı
söylenir insanların
aynı boyda olmayan
beş parmağı
gibi bir elin

Oysa uzanır
nice yorgun
emekçinin dudağı
su dolu
avucuma

Elimin
eşit olmayan
beş parmağının ucunu
getirince
biraraya
 
cok cocuksu bir hava var şiirlerinde..hep gecmişe zoom yaptırıyor..unuttuğumuz ayrıntılara kafayı taktırıyor..bu bakımdan acıtan bir yanıda var aslında..ama acıtırken sevdiren...
 
Kırık Kibrit

Her kapı eşiğinde
çocuk mezarı diye takıldığınız
45 numara ayakkabılarımla
içinde etleri çürüyen
bir çocuk cesedi taşıdığımı
nasıl da bildiniz

Hiçbir bardakta
dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini
bile çok gördünüz
şekersiz içerek
çaylarınızı

Bakarak yürüdüm oysa balkonlara
göz göze
gelebilmek için
çamaşır ipinin arkasına astığı
iç çamaşırlarının
ıslaklığına sürünerek
kanaryasını güneşe çıkaran
bir kadınla

Yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde
ıssız bir adaya düşen
yalnız adamın
dumanı görülsün diye yaktığı
ateşiydi sizlere
uzattığım

Ve siz
her seferinizde
sigaranızı yaktınız
ama açıktan geçen gemiler gibi
yanınıza beni almadan
gittiniz! ..
 
Beceriksiz


Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
Şair diyorlar benim için
bilmiyorum oysa
her şiire konmalı mı uyak
her yere nedense
konamıyor teyyare
hay dilimi
arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
aynanın karşısında
eski bir sinema yıldızı
gibi ağlayan
İstanbul`un hatlarında
bir fırça hafifliğiyle gidip
gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi`ni göstererek
bırak artık diyor üzülmeyi
yedi tepeli bu şehirde
şiir okunacak tek yer
elbette denizin ortasındaki
şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem

Sunay Akın
 
sunay akın'ın adını ilk lisede duymuştum ama ben duyduğum o adı yanlış algılamışım..suna yakın diye kadın bir yazar olduğunu sanmıştım 😀 ama sonra sunay ve erkek olduğunu öğrendim..hatta öğrenmekle kalmayıp kendisinin uzun süreli takipçisi oldum..
 
tapılası insan..hayat ve nesnecikler arasında kurabildiği hayret uyandıran bağ ve her okuyuşta damakta kalan ayrı bir tat..

kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken..
 
yol kenarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp,
paramı hep oraya atardım,
bu yüsden en çok, denisden alacaklıyım...

tam bir kıs kulesi aşığı, severim kendisini, çokta iyi bir araştırmacı,
 
en son bır yalıda dünyanın 4 bir yanından topladığı oyuncakları sergilediği bir müze açmıştı..yazılarını ve yazım dilini pek beğenmeme rağmen takdir ettiğim bir hümanizme sahip araştırmacı-yazar..
 

Geri
Üst