Madem bilimsel tarafına da bakılacak, şöyle bir not ekleyeyim:
Evrim açısından, memelilerde erkek cinsinin üreme organının kökeni, memelilerin balık atasının yüzgeci. O atanın devamı canlılar, karada yaşama transfer olup, yüzlerce milyon yıl türlü badireyi atlatıp, dinozorlar hüküm sürerken el kadar boyu ile toprak altında yaşayıp, dinozorlardan sonra ortalığa yayılıp çeşitlenirken kimse kimseyi sünnet etmemiş.
Yine evrim açısından, genetik mutasyon nedeni ile 'doğuştan sünnetli' olmanın üremede bir avantajı olsa idi, sayısız memeli türü arasında o erkeklerin soyunun diğerlerine baskın çıkması ve sonunda o canlı türünün erkeklerinin tamamen sünnetli doğması gerekeceği de düşünülebilir.
Ancak bu kadarı sadece işin alet kullanabilen modern insan öncesi 'doğada yaşam' kısmını açıklamaya yarayabilir.
Kültürel açıdan durum farklı tabi. Madem biimsel olunacak, kültür denilen şeyin de doğal çevrede varlığını sürdürebilmek için geliştirilen davranınşlar olarak tanımlamak mümkün. Sünnetli ve sünnetsiz toplumların her ikisi de varlığını sürdürebildiğine göre, sünnet denilen şeyi hangi toplumlar uygulamış ona bakmak lâzım. Ona bakar, yaşadıkları doğal çevreyi tahlil eder (iklim, besin kaynakları, bunlara göre genel yaşam standardı ve bireyin yaşamını sürdürebilmek için topluluğa ne kadar bağımlı olduğu), oradan da bazı tahmini sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Yani sünnetin vardır bir nedeni bir yerlerde.