"Hollywood, neden Hollywood?", hatta "Bollywood, neden Bollywood?" diye düşünmesi gerekiyor yapımcıların. Sonuçta onlar da yüksek paralar kazanıyor (hani bizim yapımcımızın da artık tek derdi para ya). Ama ortaya konulan işlerle orantılı olarak "rekor" sayılabilecek gişeler elde ediyorlar, hem de dünya çapında. Tamam, ana fikir; para kazanmak. Ama bir yerde hatası var bizimkilerin. "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" sözünü unutuyorlar. Galiba bu sözü de Hollywood ve Bollywood yapımcıları uyguluyor ki, daha çok para gelecek yere, mümkün olduğunca maddi yatırımı yapıyor. Bu iş böyle yürür. Ama bizimkilerdeki mantık maalesef, "3 kuruşa 5 köfte". Başka da bir şey değil.
Bir de şu var, yeni çıkacak bir arabayı alabilmek için, elindeki para ile film çekenler. Gerçi o da elindeki para değil ya, neyse. Nasılsa ülkenin %90ı küfürü komedi kabul ettiğinden senaryoya "daya babam küfürü". Oooo, herkes gülüyor. Filmden 1 ay sonra çeken kişi yeni arabasını alıyor. Tamam bu Hollywood'da da elbet böyledir de, en azından Hollywood bu kadar küçük düşünmüyor. (Adamlar ada alıyor ada 😀 😀 Araba da neymiş.)
Malum komedyenlerden birinin, bir gösterisinde şakayla karışık gerçeği vurgulayışını hiç unutmuyorum. "Siz şimdi 250 liradan geldiniz beni izliyorsunuz ya, eee benim de yeni arabaya ihtiyacım var, sağolun." Herkes hurra gülüyor. Çünkü gerçekleri şakayla sunuyor size. Garip bir ülkeyiz. Benim kimsenin arabasında vs gözüm yok. Hatta ben de izliyorum Arog serisiydi, Recep İvedik'ti. Ama kimileri gibi "oha lan çooook güzel" diyemiyorum malesef. Vasat, belki de vasatın bir tık üstü diyorum. Çünkü o filmlere "çok iyi ohaaa!" gibi tepkiler verirsem bu sefer izlediğim gişe rekortmeni, gerçekten güzel filmlere hakaret etmiş olurum.
Burada şu etken de var, Türk Sinemasının gelişmemesinin bir nedeni olarak görebiliriz bunu; Sinema bilet fiyatlarının abartılığı. Bu Türk sinemasına vurulan bir baltadır aslında. 2 bilet + mısır ; 50-60 lira mı olur arkadaş? Film çıktıktan 1 ay sonra DVD'si piyasaya çıkıyor. 20-30 veya her ne ise veririm, en azından hem ailece evde yayıla yayıla izlerim, hem maaile giderken vereceğim para cebimde kalır, hem de DVD ömürlük olarak bende kalır.
Bir de dipçe geçeyim şöyle; günümüzün hiç bir Türk yapımı sinema filmlerinde ve tv dizilerinde geçmişin o samimiyeti yok... Günümüzde hala Hababam Sınıfı'na kahkahalar atabiliyorsak, bunun sebebi o filmlerin "para odaklı" olmadığındandır. Unutmayalım, Kemal Sunal filmlerinin bir çoğu ABD'de dahi en iyi komedi filmleri kategorilerinde üst sıralardadır. Bunun değerini bilmeli.