Türkiye Ve Abd'deki Fiyat Farkı. Uçuk Çıkartan Cinsten Bir Konu...

Valla şu dönemde doların artması başlıca sebep duruyor. sırf gitar değil, bisiklet sektörü dahil lükse kaçıyor. 4 farklı iklimi olan ve olacak komşu potansiyeli yüksek ulaşım safhasında olan ülkemizde, gitar üreticisi sayılı belki de yok denebilecek kadar az. olsa dahi üretici kendi reklamını yapacak gelir ve devletin gerekli teşviklerinden uzak. yüzlerce belge ve vergi sistemiyle, her an çökme tehlikesinde olan yatırımcı gitar fabrikası açması zor. Üzülüyorum aslında. ne bileyim ülkemizde ceviz agacı var her şey var. bunun yanında izmir de dahi tropik ağaç olan palmiye alınıp, yadırgamadan şehire adapte oluyorsa, hammadde olarak ağaç konusunda sıkıntıya düşüleceğini sanmıyorum. Eşikler ve burgular konusunda da. gitar yapımı öyle efsanevi zor birşey değil. hayır kolay demiyorum ama yağılmayacak bir durum değil. nice yetenekli ve yaratıcı insanlar varken hele.

bu yerli üretimi olursa, dolar kurundan yabancı sermaye ürünlerine göre daha az etkileniriz ve en önemlisi istihdam sağlayarak paranın çoğu kısmını türkiyede tutar, birçok iş fırsatı yakalarız. ben sanmıyorum ki iyi iş çıkarsa ve birazda reklamı olursa yerli malı gitar almayalım. bakın gitarı geçtim, her gitaristin özenle aldığı elektro gitar telleri dahi üretilse ( bunun nedeni aynı gıda gibidir teller sürekli satımı vardır ) bunda dahi yerli alımı olsa ne güzel olur. hatta 3 lira fazla olsun kaliteli olsun. hatta 5 lira. yeter ki sermaye bizde kalsın. yerli üretim bandında ürünlerin biraz daha ucuz olması planlanırken, iki lira fazla olsun. yerli ve kaliteli olsun yeter ki.

Ağacımız var. mühendisimiz var. Ben titanyum eşikten tut, titanyum köprü yapanları gördüm ülkemizde. hatta forumda dahi bir insan titanyum eşiği amatör çalışmasıyla yapmıştı. Belki özel ve bölgesel ağaçlar dışında ( kanada gül ağacı vs) bir çok ağaç türkiye de yetişebilir. Dediğim gibi mesela ceviz ağacı. Ayrıca buraya özgü çok ağaçlarımız var.

üzülüyorum. bu kadar aslında elit ve bilinçli gitar tutkunlarının, yabancı sermayaye kaçıp onlara tutsak olmasından...ben dahil. Keşke burada türk malı " a ile b" arasındaki farkı tartışsak. Öneriler versek. Bu sorun sadece "gitar" ile ilgili değil, tekrar belirttiğim üzere ülkeye biraz olsun fayda. yerli malı.

Düşünsenize, yabancı bir ülkede türkiye yapılmış, hatta güzel coğrafyamızda keşfedilmiş o ağaçlardan imal edilmiş gitarları görüyoruz. Avrupa da sokaklarda çalanları görüyoruz bu gitarları Güzel olmazmıydı ? Bugün fransa, polonya ve bir çok ülke seri üretime geçti. fransa "lag gitar" üretti, polonya başka gitarlar. Biz niye yapmayalım ? böylece yabancı yatırıma olan bağlılıktan bir nebze kurtuluruz.

Bu konuda bir "alıcılara" büyük görev düşüyor. keza, talebi iletmeliyiz. ikinci büyük görev, zuhal,do-re gibi gitar satışı yapan firmalarda. Bu firmalar, yerli mallarını alır, gerekli tanıtımı yaparsa ve talep ederse bu durum oluşabilir anca. sonuçta talep artarsa, üretici çıkacak. sorun bizde bitiyor aslında.

bir başka durum ulaşım masrafı. Japonyadan gelen bir ürünün, ulaşıma kadar gelen ürün tutarı, masrafını düşünün. birde diyelim izmirde, manisada üretim yapan bir türk gitar firmasının, sadece türkiye içinde ulaşım için harcadığı parayı düşünün. Bir başka önemli olay ise bu firma sadece "ulaşım" için harcadığı parayı azaltacak, bu durumda cebinde kalacak veya yerli üreticiye dönecektir. bakın bu olayı kapitalistler yapıyor. Onların yurdu yok. yabancı şirketler aslında milliyetsizdir, nerede fırsat varsa oraya servis ve ticaret yaparlar. Şimdi aynı taktiklerle bizle yapabiliriz.

Hep şöyle bir dava var. "ama onlar şöyleydi ama onlar böyle" lakin 75 milyonun yaşadığı ülkemizde, tır yapalım , uçak yapalım demiyoruz. Helikopter imal edelim demiyoruz. Biz türkiyede yeteri hammadesi olan gitarı yapalım diyoruz.

Neyse uzun yazdım. Ama cidden üzüldüğüm için. hem gitar fiyatlarına, hemde ülkenin durumuna.

edit: imla
 
Son düzenleme:
90 dolara ofr nerede var?
ebay'de gördüm. Orijinal yazmışlar ama çok anlamadığım bir olay olduğundan kesin kunşmuyorum.
Valla şu dönemde doların artması başlıca sebep duruyor. sırf gitar değil, bisiklet sektörü dahil lükse kaçıyor.
....
Neyse uzun yazdım. Ama cidden üzüldüğüm için. hem gitar fiyatlarına, hemde ülkenin durumuna.

edit: imla
Durum öyle maalesef. Basit bir örnek... Kedi mamasını Proplan alırdım eskiden. Bu mamanın kilosu 20 liranın üzerindedir. Sonra temizmama.com'u keşfettim. İzmir'de kurulu bir Türk fabrikası. İki mamanın içerik analizlerini karşılaştırdım. Birebir aynı... Bunun da kilosu 5 liraya geliyor. Rafta iki yıl bekleyen proplan yerine 15 gün önce üretilen mama girince bünyeye hayvanların tüyü parladı🙂 Güzel insanım yapmak isteyince yapıyor da yapmak isteyenin imkânı yok, imkânı olanın yapası yok...
 
1506€ = 5100tl aşağı yukarı. Fender AM Standard Strat MN OW

Aynı gitarın zuhal müzik fiyatı: Fender USA Std. Strat MN OWT - Zuhal Müzik

Daha önce de söyledim başka konuda, fyatlarımız Avrupa'dan aman aman çok yüksek değil. Avrupa ile neredeyse aşağı yukarı aynı fiyata satılıyor ürünler fakat alım gücümüz çok düşük. Bütün problem bu. Kaldı ki Avrupa (yani Almanya genellikle 😉 bu Amerikan ürünlerine karşılık piyasaya kendi ürünlerini de sokup gayet de Avrupalılara satarak paralarının Amerika'ya gitmesini önleyebiliyor. Bizde var mı böyle gitar/amfi sanayisi? Yok. Onun için her sene döviz arşa değecekmiş gibi yükselirken €/$'da böyle şeyler olmuyor.
Fender American Standard Stratocaster - Olympic White, Maple
 
Bu sektöre üretim anlamında yatırım yapmak da ayrı bir dert. Gitar bizim kültürümüzde yok, bu nedenle potansiyel satış hacmi de oldukça düşük. 75 milyonluk bir ülkenin binde biri bile değiliz muhtelemen. Her sene sıfır gitar alacağımız da yok.

Ayrıca elimizde yeterli doğal kaynak olduğuna yönelik fikirleri doğru bulmadığımı söylemeyelim. Gitar ağaçları egzotik olmasının yanı sıra da endüstriyel ağaçlar. Ülkemizin genelinde endüstriyel orman hacmi ne kadar ki? Çamdan, cevizden mi yapalım gövdeleri? Geleneksel tonlara yaklaşabilmek için yine yurtdışından ağaç alımı yapmak gerekecek. Ve bunu da bir iki ağaç gövdesi alarak da yapamayacaksınız, doğrusunu seçebilmek için pek çok gövde alıp aralarından seçmeniz gerekecek. Geçen gün Scero Guitars, bir gövde bir türlü olmadığı için yaktı gövdeyi ve videosunu yayınladı. Adam gitarı 2.000 dolara satıyor ve bunu göze aldı. Sizin de bunu göze alabilmeniz gerekecek.

Bununla birlikte işgücü maliyetleri yurtdışına oranla her ne kadar düşük olsa da enerji maliyetleri yüksek. Eğitimli personel sayısı ise düşük. Gitar yapmak sadece uygun ağaçları monte edip boyamak değil. Arkasında iyi bir mühendislik ve bunu yansıtabilecek ustalık gerekiyor. Telecaster'in gövdesinin aynısını yaparsanız rakibiniz Fender daha ilk günden ezer geçer sizi. O yüzden farklı bir şey ortaya koymak zorundasınız. Bunun en güzel örneği PRS'dir. Piyasadaki gitarların iyileştirilebilecek noktalarını tespit ettikten sonra tek tek üretime geçmiş, Santana'nın kapısında yatmış ve ona gitarı beğendirerek adını duyurmuştur. PRS'in seri üretime geçmesinin tarihi ise çok yenidir.

LAG gitar örneği verilmiş ama bunlar da uzakdoğu yapımı. Diğer bir senaryo da uzakdoğuya rakip olup burada fason ürün yapmak ama gitar hala el işçiliği yoğun olan bir sektör. Oranın işçilik maliyetleri ile yarışmak ise çok zor.

Bu konu maalesef bir çıkmaz. Yurtiçi potansiyelinin düşük olması en büyük engel. Müzik toplumumuzun büyük bir kısmı için nağmeli vokalden ibaret. Bizim için türküler ne ise Amerika için blues ve country o. Sizin ekonominizin 100 katı büyüklükteki bir ülkenin genel kültürünün içinde gitar var. Bu şekilde düşünün.
 
Bu sektöre üretim anlamında yatırım yapmak da ayrı bir dert. Gitar bizim kültürümüzde yok, bu nedenle potansiyel satış hacmi de oldukça düşük. 75 milyonluk bir ülkenin binde biri bile değiliz muhtelemen. Her sene sıfır gitar alacağımız da yok.

Ayrıca elimizde yeterli doğal kaynak olduğuna yönelik fikirleri doğru bulmadığımı söylemeyelim. Gitar ağaçları egzotik olmasının yanı sıra da endüstriyel ağaçlar. Ülkemizin genelinde endüstriyel orman hacmi ne kadar ki? Çamdan, cevizden mi yapalım gövdeleri? Geleneksel tonlara yaklaşabilmek için yine yurtdışından ağaç alımı yapmak gerekecek. Ve bunu da bir iki ağaç gövdesi alarak da yapamayacaksınız, doğrusunu seçebilmek için pek çok gövde alıp aralarından seçmeniz gerekecek. Geçen gün Scero Guitars, bir gövde bir türlü olmadığı için yaktı gövdeyi ve videosunu yayınladı. Adam gitarı 2.000 dolara satıyor ve bunu göze aldı. Sizin de bunu göze alabilmeniz gerekecek.

Bununla birlikte işgücü maliyetleri yurtdışına oranla her ne kadar düşük olsa da enerji maliyetleri yüksek. Eğitimli personel sayısı ise düşük. Gitar yapmak sadece uygun ağaçları monte edip boyamak değil. Arkasında iyi bir mühendislik ve bunu yansıtabilecek ustalık gerekiyor. Telecaster'in gövdesinin aynısını yaparsanız rakibiniz Fender daha ilk günden ezer geçer sizi. O yüzden farklı bir şey ortaya koymak zorundasınız. Bunun en güzel örneği PRS'dir. Piyasadaki gitarların iyileştirilebilecek noktalarını tespit ettikten sonra tek tek üretime geçmiş, Santana'nın kapısında yatmış ve ona gitarı beğendirerek adını duyurmuştur. PRS'in seri üretime geçmesinin tarihi ise çok yenidir.

LAG gitar örneği verilmiş ama bunlar da uzakdoğu yapımı. Diğer bir senaryo da uzakdoğuya rakip olup burada fason ürün yapmak ama gitar hala el işçiliği yoğun olan bir sektör. Oranın işçilik maliyetleri ile yarışmak ise çok zor.

Bu konu maalesef bir çıkmaz. Yurtiçi potansiyelinin düşük olması en büyük engel. Müzik toplumumuzun büyük bir kısmı için nağmeli vokalden ibaret. Bizim için türküler ne ise Amerika için blues ve country o. Sizin ekonominizin 100 katı büyüklükteki bir ülkenin genel kültürünün içinde gitar var. Bu şekilde düşünün.

teşekkürler hocam görüşünüz için benim görüşüm ise şöyle;
hocam öncelikle küreselleşme sonucundan global dünyada kültürel değerlerde gevşeme oldu. sanıldığının aksine, siz şuan ki durumdan bahsetseniz dahi 2000-2009 doğumlu gençler var. bu gençler eskisi gibi salt geleneksel kültürün dışında popüler kültür ve bazıları azınlık kültürüne sahip. Bunun yanında popüler kültür ögeleri adlandırdığımız herşey, sermayesi olan ve yatırımı olan durumlarla ilişkili. küreselleşmenin getirdiği o"tek tip" insan modeli ülkelerde geçerlidir.Bu modelde batıya yönelme mevcut. Kimileri bu kültürel değerleri hızla kabullenirken, diğerleri daha az kabullenir.mesela japonya, metal müzik kültüründe olmamasına rağmen, KİSS adlı grubun zamanında yaptığı japonya konserlerinden etkilenen o zaman ki gençler, japonyada bu üretimin önünü açmış ve sektörün gözdelerinden biri olmuş, birçok gitarist yetiştirmiştir. Ve aynı şekilde kore bunun gibidir. hatta yabancı ülkelerde en iyi gitaristler sıralamasında "asian" denir bazı youtuber yorumlarında. dediğim kültürel değerler bireyselleşmenin sonucu gevşemektedir. Yani bizim "kültürümüzde yok gitar "demek için geç kaldık artık. Bizim kültürümüzde olmayan çok şey bize girdi. Örneğini verdiğim gibi, belki şu andaki durum kötü dahi olsa, ilerleyen zamandaki yeni nesil adına, gitar üreticiliği yapılmalı tanıtılmalı. Ayrıca şu var, ben forumda dahi birçok insanı çocuğuna,kuzenine metal müzik,kimileri cazz,rock müzik veya blues dinletirken yetiştirdiğini gördüm. Abimlerin zamanında, bu müziklere ulaşım zordu. Toplum ve arkadaş çevresinin dinlediği müzikler kasetler ve televizyondaki müzikler sonucunda kendi kültürünün müziğini dinler veya kulak aşinalığı olurdu. Eğer şanslıysa bir şekilde teoman kaseti bulurdu bir yerden. ama dediğim gibi değerler gevşedi ve bizden sonraki nesil, artık bu "rock" müzik, elektro gitar soloları, jazz, blues ulaşması bir tıkla uzaklığında. en azından dinleyici olarak, insanlar kulak aşinalığı oluşmakta.

Ayrıca metal müzik ilk çıktığında, trash metal gibi, hatta herhangi bir müzik eğer popüler kültür üyesi değilse "azınlık" durumuna düşer. İnsanlar ilk onu anlamaz, anlasa bile anlayanlar toplumun oranına göre azdır. Ama şuan durum farklılaştı. eskiden "satanist bunlar" denilen müzik, şimdi 8-15 yaşında çocukların rahatlıkla dinlediği müzik oldu. Başka örneklerle çoğaltılabilir.

75 milyonluk ülkenin "binde biri değiliz" demişsiniz. bir konuda haklısınız. ama şöyle bir gerçeği es geçmeyelim, azınlığı çoğaltacak çoğunluk değil, azınlığın kendisidir. yani burada 20-40 yaş arasındaki insanlar, dolaylı ve direk olarak müzik sektörüne ve gitar aşkına katkı sağlıyor. Bunlar sonucunda oluşan çevre, yiğenler, arkadaşlar bu durumdan etkilenecekler. Bu su götürmez gerçek. Biz dahi zamanında 30 liralık olta misinasında çalınan gitarlara aşk beslediysek, ne jimi hendrix dinlemiştim o zamanlar ne de blues. Bu zamanda rock-blues tutkunları çoğalacak. Ayrıca bir toplumdaki herkesin gitarla ilgilenmemesi de hoştur. Keza amerika her ne kadar gitaristlerin cennetlerinden biri dahi olsa, orada popüler kültürün tekno pop müziklerin ve kitle kültürün en başlıca örnekleri vardır. Bu bahsettiğim oradaki tavır anlamında. küreselleşme sonucunda, insanlar "çok yönlü" zevke sahip olmuştur(bunun ne kadar derin olduğu tartışılır tabi) Mesela gitar çalmayan biri, evinde iki akor basmak için gitar almaktadır. Bir insanın birden fazla hobisi olmuştur. Gitar,müzik,spor,satranç,resim,vitray daha yüzlerce sayılabilir.. Bunu başka örneklerle çoğaltılabilir. Şimdi az çok birine blues çalsan dinlenme olasılığın arttırmıştır. Zamanında annlerimiz "bu ne gavur icadı" dediği şeylere toplum ve kültür adapte olmuş ve olmaya devam edecektir. (örneğin küpe takanlara neler denildiğini hatırlayın zamanında) azınlığın sektörde tutunamaması imkansız değildir. Potansiyel varsa hele.


Lag gitarı sadece örnek anlamında verdim. araştırsam daha çok şey çıkardı mesela. En nihai olarak lag, dizayn olarak ve üretim düşüncesi olarak fransız üreticilerin emekleriyle-düşünceleriyle çıkarılmıştır.ve hatta ödül almıştır.

bir diğer konu ise, sektörün birinci devi olmak derdinde olmamak. sadece, yerli insana alternatif bir türk gitarlar sunup, bunun neticesinde sektörü bir nebze olsun bağımlılıktan kurtarmak. "Sıfır gitar almama hakkında" düşünceniz ise bence yanlış. eğer sıfır gitarlar satılmıyorsa, bu üreticiler niye farklı modeller üretiyor ? sıfır gitar elbet alınır. Ayrıca, do-re,zuhal müzik mağazaları sıfır gitarları hep yabancı menşei üretimle. Onlar satılmıyorsa, o dükkanlar iflas ederdi. müzik mağazasında ben ne zaman gitsem "çocuğuma gitar alacağım" veya 15 yaşında gençler "gitar" bakarken görüyorum. Rastlantıda olabilir. Şimdi bu nesili, alternatif türk malına sahip olsa, hem sektör hemde gençler faydalanacak. Ama noluyor ? çocuk üretimini görmediği, fabrikasını görmediği markalarla kayboluyor. "Abii ibanez japon, abi şu kore, abi şu amerikan" şimdi bu çocuk, ne oranın iklimini, ne fabrikasını biliyor. Dıbızlak yarım bilgiyle "abi japonsa alırım" diyebiliyor. Ya da buna benzer şeyler.

Bir başka olay ise, yabancı üretim bandından gelen gitarlar, iklim değişikliği, nem, sap atması ıvır zıvırı çok oluyor. Özellikle uzakdoğudan buraya. Bu durum aslında satıcılar için de sıkıntı. Bunlarla uğraşıyor. Her markadan böyle fason çıkıyor.


Yurtdışı potansiyeli arttırmak, anca bizim içinde yurt içinde yapılmış iyi gitarları almak ve birazda olsun dolaylı yoldan reklamını yapmakla olur. İnsanlar zaten alışılmışın dışına çıkma derdinde. Tek tip modellerden, hep aynı tarz tonlardan bıktı. Yeni firma, biraz daha yaratıcı özellikler eklerse, bu sıradanlıktan sıyrılma ve ülkelerde satış yapma potansiyelini arttırır. bakın ben burada dahi insanların klişe markalardan bıktığına şahit oldum. Bu klişeli üretime engel olacak bir yerli üretim olabilir. Bazı youtube videolarında, enteresan ağaçların yapıldığı gitarlara aşk besleyenler kaynıyor. bundan otuz yıl önce o ağacın adı duyulmamışken, şimdi herkes bu sallıyorum egzotik ağaçlara merak saldı. Bu yoldan, ülkemizde araştırma halinde yaratıcı şeyler çıkarılır.

Bunun dışında, dünyanın her zamanında üretim olarak yatırımcılar zorlukla karşılaşacaktır. Kimisi daha fazla, kimisi daha az. Hatta çok çarpıcı bir örnek vereceğim size, zengin ülkelerde yatırım yapmak daha kolay olmasının yanında sektörde hayatta kalmak için daha yaratıcı olmak lazım. Bizde daha rekabet edecek "türk" markası yok. Yerel nezlinde konuşuyorum. Ama milletin 30-60 sene başladığı gitar üreticiliğe, artık başlama yaşımız geldi ve geçti. bizim geçtim ( bende gencim ama) , çocuklarımıza faydalı olma adına.

Nağmeli vokal konusundaki yorumunuza katılmakla beraber, ben halen türk gitar firmasının piyasada olabileceğini savunuyorum.
 
yerli üretim için henüz bir zemin, altyapı oluşmadı kanımca. çünkü elektro gitarı sadece gürültü müziği aleti olarak gören %60lık bir ülke nüfusu var. ayrıca bir markanın sürekli bir şeyler satabilmesi için kendini kanıtlaması lazım ve sağlam reklamı olması lazım çünkü insan algısına alış-veriş böyle işliyor. Şahsen şuan bir yerli nstrüman markası olsa ben yine de fender-gibson bakarım çünkü beni ikna edecek bir çok şeye sahipler. Tüketiciler de bir yerlerde görecek, duyacak. En önemlisi de önemli müzisyenlerin kullandığını görecek. üretici önce tüketiciyi ikna edebilecek sonrası para-çokomel. Bununla birlikte o bahsettiğim %60lık halk bilmez ki sevdiği arabesk, pop müzikte bile elektro gitar kullanıldığını yahut ülkemizin metal müzik severleri bilmez ki nice el yapımı şahane gitarların pop gruplarının arkasında, arabesk müzisyenlerin arkasında çalan adamlarda olduğunu. yani burada bahsedilen kültür sadece müzik kültürü değil, enstrüman kültürü. anadolu ve orta doğu müziğinde telli çalgılar arasında belki son sırada yer alan enstrüman. Yani bir şeylerin pazarı biz olmak istiyorsak önce bize en yakın olan bizim olan bir şeyin pazarı olmalı veya tüm ülkelerde hayat içinde kullanılan bir şey olmalı mesela; telefon, araba vs. yani tarım ülkesiyken bile tarımsal ürünlerin çoğunu dışarı satıp daha pahalıya alıyoruz. böyle bir durumda öncelik enstrümanların devletler arasındaki fiyat farkları olmamalı. Kendimize ait temel kültürümüz içerisinde var olan, ona yakın olan ve temel hayat ihtiyaçlarımızı önce devlet yerli sermaye ile piyasaya sunmalı. Eğer bizim kendimize ait telekomünikasyonumuz, arabalarımız, gıda ürünlerimiz, tekstilde sürekli ve kaliteli üretimimiz olsaydı sıfır bir amerikan gitara 3000-4000 verirken gocunmazdık. Bizim yaşamamız için gerekli olan temel şeyler pahalı ve yerli malı değil kaldı ki enstrümanlar olsun.
 
yerli üretim için henüz bir zemin, altyapı oluşmadı kanımca. çünkü elektro gitarı sadece gürültü müziği aleti olarak gören %60lık bir ülke nüfusu var. ayrıca bir markanın sürekli bir şeyler satabilmesi için kendini kanıtlaması lazım ve sağlam reklamı olması lazım çünkü insan algısına alış-veriş böyle işliyor. Şahsen şuan bir yerli nstrüman markası olsa ben yine de fender-gibson bakarım çünkü beni ikna edecek bir çok şeye sahipler. Tüketiciler de bir yerlerde görecek, duyacak. En önemlisi de önemli müzisyenlerin kullandığını görecek. üretici önce tüketiciyi ikna edebilecek sonrası para-çokomel. Bununla birlikte o bahsettiğim %60lık halk bilmez ki sevdiği arabesk, pop müzikte bile elektro gitar kullanıldığını yahut ülkemizin metal müzik severleri bilmez ki nice el yapımı şahane gitarların pop gruplarının arkasında, arabesk müzisyenlerin arkasında çalan adamlarda olduğunu. yani burada bahsedilen kültür sadece müzik kültürü değil, enstrüman kültürü. anadolu ve orta doğu müziğinde telli çalgılar arasında belki son sırada yer alan enstrüman. Yani bir şeylerin pazarı biz olmak istiyorsak önce bize en yakın olan bizim olan bir şeyin pazarı olmalı veya tüm ülkelerde hayat içinde kullanılan bir şey olmalı mesela; telefon, araba vs. yani tarım ülkesiyken bile tarımsal ürünlerin çoğunu dışarı satıp daha pahalıya alıyoruz. böyle bir durumda öncelik enstrümanların devletler arasındaki fiyat farkları olmamalı. Kendimize ait temel kültürümüz içerisinde var olan, ona yakın olan ve temel hayat ihtiyaçlarımızı önce devlet yerli sermaye ile piyasaya sunmalı. Eğer bizim kendimize ait telekomünikasyonumuz, arabalarımız, gıda ürünlerimiz, tekstilde sürekli ve kaliteli üretimimiz olsaydı sıfır bir amerikan gitara 3000-4000 verirken gocunmazdık. Bizim yaşamamız için gerekli olan temel şeyler pahalı ve yerli malı değil kaldı ki enstrümanlar olsun.

şarkı paylaşmışınız,bende paylaşayim bu arada.

türk grubu
 
Dore """genel olarak""" gitarları aşırı kar marjı ile satmayan bildiğim tek müzik market. Hatta amerika fiyatından daha uygun fiyata prs schecter alınabiliyordu bir zamanlar. Misal benim aldığım fakat dorenin akraba kontejanından işe girmiş olan, müzikle enstrumanla uzaktan yakından alası olmayan web sitesi yöneticisi ve telefon destek hattındaki elemanların basiretsizliği yüzünden siparişi iptal etmiş, birsürü zarar etmiştim... Çok değil 1.5 sene önce prs se custom 24 dorede 1200 TL iken Yurtdışı fiyatı 750 dolardı... Dolarda 2.2 TL'ydi... Yani yurtdışı fiyatından çok daha ucuza geliyordu. Şimdi çıkıp vicdansız amerikalılar prsleri pahalı satıyor diyemeyiz...

J6X6an.png



Doreyi bahsettiğim bana denk gelmiş olan basiretsiz çalışanları yüzünden sevmem (web sitesi aynı kafayla devam ediyor bu arada, siteye ekleyecekleri gitarın modeli google yazıp ilk görseli ve açıklamayı siteye ekliyorlar. Ürünlerin görselleri ve açıklamalrı hep yalan yanlış duruyor) ama g.te g.t demekde lazım... Özellikle nakit alındığında ufak pazarlıklarla scheterlar prsler falan gayet yurtdışı fiyatına alınabiliyor. Misal kendi kullandığım gitarımdan örnek veriyim. Amerika fiyatından daha ucuz dorede...

PRS SE Mark Tremonti Custom - Grey Black
PRS SE Mark Tremonti Custom Gray Black Elektro Gitar Elektro Gitarlar PRS - Paul Reed Smith

Türk esnafında vicdan falan zaten hiç olmadı. Piyasada açığı bulan acımadan gömüyor malları %300 karla. Bunun müzik piyasasına yansıyanı için peramusic e bakabilirsiniz... Dorenin fiyat politikası bunalra nazaran çok daha kabul edilebilir... O yüzden yurtdışında bi mağza %50 indirim yaptı diye doreyi gömmek hayli saçma... Sweetwater paso her üründe indirim yaıyor zaten.
 
Tabi tabi arabaları da aynı dışardaki fiyata satsınlar ÖTV almasınlar alalım ucuz ucuz bir sürü sonra gelelim ekonomi neden bozuk cari açık neden büyüdü. Arkdaşlar o adamlar Fender'i en fazla 150 - 200 dolara maliyet ediyorlardır. 100 dolar da işçilik desen sıfır Fender ne kadarsa artık üretici ile aracılar arasında bölüşülüyor. Burdaki dükkanda haliyle karını koyacak devlette ÖTV ve KDV'sini alacak. Almak zorunda. Sen lüks tüketim yapıyorsun yapmakla kalmayıp ülke içinde kazanılan parayı dışarı aktarıyorsun. Ki biz Amerika'ya biraz zeytinyağı sattığımız için seviniyoruz. Devlette diyor ki diyecek sen benim sınırlarım içine oluşturulan değeri dışarı aktarırken bende izleyeyim mi oh ne güzel evlatlarım Fender çalıyor diye ? Alacak vergisini tabii ki . Dükkanlarda para kazanmak zorunda 3-5 kişi çalıştırsınlar kiralarını ödesinler diye. Buradaki luthierlere gitar yaptıran arkadaşların hepsine saygı duyuyorum. İnsanımız kazansın ki daha fazla yapan olsun burda yapılsın. Yoksa bu fiyat farkları üzülünecek şeyler değil. Ha alıyorsak paşa paşa fazlalığı vereceğiz yada oraya gidip alacağız.
 
E iyi de zaten ekonomi bozuk yani o dediğin ötv yi ve daha onlarca vergiyi fazla fazla almasına ragmen.ülkede sorun herşeyin kazanma , fiyatını çıkartma üstünden tanımlanması.gitar lüks tüketim mi?ülke olarak nereden baktığımıza bağlı.sanattan anlayan bireyler içeren bir toplum olmak gibi bir derdin varsa gitardan vergi almazsın hatta destek olursun.egitim , saglık , kültür , spor hepsine yaklaşımımız ticarethane işletmesi seviyesinde.dükkan kirasını çıkartsın , çalışanlar maaşlarını alsın üstüne de tatmin edici bir para kalsın , en azından aynı parayı bankaya koyarsam getireceğinden fazla getirsin.sonuç veriyor mu peki böyle ?bence vermiyor
 
Son düzenleme:
E iyi de zaten ekonomi bozuk yani o dediğin ötv yi ve daha onlarca vergiyi fazla fazla almasına ragmen.ülkede sorun herşeyin kazanma , fiyatını çıkartma üstünden tanımlanması.gitar lüks tüketim mi?ülke olarak nereden baktığımıza bağlı.sanattan anlayan bireyler içeren bir toplum olmak gibi bir derdin varsa gitardan vergi almazsın hatta destek olursun

Tamam işte ÖTV filan almazsa açık daha da kötü olacak bak herkes ucuz olsun hemen alayım diye hazır . Yani dışarıya doğru hızlı bir nakit çıkışı olacak ve bundan hiç bir şey kazanmayan bir devlet düşünülemez ki. Lüks tüketim mevzusuna gelirsek şöyle söyleyeyim otobüse binerken aldığımız bilet bile % 18 KDV'li ulaşmanın bile lüks olduğu bir yerde sanat harcaması maalesef tabii ki lüks olur. Suyun bile KDV'si % 8 . Ya ben zaten fiyat farkının dışarısıyla burası arasında neden farklı olduğunu açıkladım. Daha iyi bir nedeni olduğunu söyleyen yazabilir.

Ayrıca o kadar pahalı satmalarına rağmen müzik dükkanlarının ne halde olduğunu herkes biliyor Tünel'de müzik dükkanı kapatıp yerine turistik butik ıvır zıvır dükkanları açılıp duruyor. İstanbul'un en sefil yerinde bile cadde üzeri dükkan kiraları inanılmaz rakamlarda. Neyse normal yani fiyatların dışarıdan yüksek olması insanlar spor olsun diye dışardan mal getirip satmıyorlar.
 
Toplumda bir dönüşüm sağlayamazsak ekonomiyi düzeltmenin çok da bir anlamı yok.ucuz olsa da gitar alsak diye düşünenlerin olması bence iyi.çok çok zengin arap ülkelerinde ekonomi sorunu yok ama orada altından lavabo yapmak makbul.
 
Son düzenleme:
Yurt dışındaki bir arkadaşımdan gitar satın alacaktım. Derken avro birden 3.4 seviyelerine fırladı. Ancak olayın trajik yanı şu ki, avro 2.8 den 3.4 e fırlamasına rağmen yine de tr fiyatından 3k tl ucuza geliyordu. Evet! tam 3000 tl daha ucuza geliyordu. Gerçekten çok basit olarak elde edilmesi gereken şeyler için tüm dünyadan daha fazla emek ve para harcıyoruz. Mesai saati üzerinden hesaplamak gerekirse durum içler acısı. [Bkz. insanın ömründen ömür gitmesi]....

@insanatomystic aynı şeyi konuşuyorduk geçen gün bir iki arkadaşımla. İlerleyen zamanda ciddi ciddi düşünmekteyim bunu. 🙂 Öyle bir dükkan olduktan sonra isterse hiç satılmasın, canımıza minnet çalar dururuz.
 

Geri
Üst