Bu haftayı %100 berduş modda geçirdim. Öyle ki duş alıp dişlerimi fırçalamaya bile üşendiğim oldu. Bu gidişata yakışır şekilde amaçsızca The World's End sonrasında Step Brothers ve We're the Millers izledim arka arkaya. Step Brothers'da sıkıldım valla son 40 dakikada ileri sardım. Ama We're the Millers'ın keyifli anları var, Lebron'a fena laf sokmuşlar. : )
Sonra efendime söyleyeyim; biraz kendime gelip beyin zorlayıcı bir şeyler izleyeyim dedim, Triangle geldi önüme, gece gider dedim onu da izledim. Abi tamam film uğraştırsın düşündürsün beynimizi yorsun eyvallah ama sen Ghost Ship görünümüyle Groundhog Day'in gerilimlisini (korku değil) çekmişsin, yavan kalmış biraz. Melissa'ya o kadar iddialı yazlık kıyafeti giydirmenden belli zaten çakal yönetmen seni... Filmi izledikten sonra afişini gördüm, hayvan gibi spoiler var afişte, yuh dedim.
Sonra... Robert De Niro büyük adam dedim, 1 sene kadar önce çok utanarak yarım bıraktığım Once Upon a Time in America'yı baştan sonra izledim bu sefer. Bir pazar günü evde oturuyordum ve izlemeye başlamıştım, 40 dakika kadar izlemiştim ki telefon gelmişti ve çıkmak zorunda kalmıştım. Film 3 saat 40 dakika, buna film demeyelim gerçi destan desek daha doğru olur; James Woods (ayrıntılı bilgi için Peter Griffin - I Love James Woods) ve Robert De Niro'nun 40'lı yaşlarının başları, 5 dakikalığına Joe Pesci de gözüküyor. Her an sokağın tekinden Ray Liotta da çıkacakmış gibi bekledim ama o yoktu.
Bu filmi nasıl anlatayım ki ben şimdi, enteresan bir şey; oyunculuklar müthiş mi? Hayır... Ses efektleri ya da çekim teknikleri harika mı? O da değil... Çatışma sahneleri çok mu iyi? Alakası yok, kanlar turuncu lan. Ama müziğinin de etkisiyle enteresan hisler uyandırıyor insanda, yaklaşık 4 saat de az vakit değil hani, o yüzden hasbelkader ilk defa izlenmesine vesile olup da beğenilmezse, bu altına girilecek gibi bir vebal değil : ) Ama garip bir içine çekim gücü, hikayeyi hissettirme durumu var filmin.
Sahne ve diyaloglar oldukça yavaş işlenmiş; lakin gelin görün ki o zamanın sineması ve şimdi eline kamera alan herkesin 1 saat 20 dakikada film çektiği sinema arasındaki farkları bu filmler gösteriyor işte bize. Niyetim genelleme halinde
şimdikiler bok o zamankiler efsane demek değil fakat şu var; hepimiz 1984 yılında şu andaki yaşlarımızda olsak ve bu filme gitsek, şimdi gişe rekorlarını alt üst eden filmlerin bile vermekte zorlanacağı bir doymuşlukla çıkardık bence salondan, böyle düşünüyorum.
Çocukluktan yetişkinliğe, 1900'lerin başında ufak ufak başladıkları işleri büyüten 4 İtalyan asıllı (ne sandınız?) ABD'li arkadaşın hayatları... Suç, dram, içki yasağı, intikam... Hiç bilinmeyen bir filmi anlatırmış gibi oldum ama gayet meşhur film elbette, bahsetmişken konusundan da bir satırla geçeyim dedim. De Niro'nun ne hüzünlü bakışları varmış arkadaş ben böyle bilmezdim. Bu arada ufak kızı da birine benzetiyorum derken Jennifer Connely çıktı.
Geleyim Gordon-Levitt'in filmine. Ciddi ciddi henüz yalnızca el ele tutuşma aşamasındayken buna romantik komedi sanarak giden çiftler mi olmuş? Organizasyon sahibi genelde erkek olduğundan acıdım şimdi o çocuklara... Bir de yine komedi diye şu Temel filmine gidip ana bacı küfürleri işitince kıpkırmızı halde çıkanları duymuştum, onlar geldi aklıma. Tatsız durumlar bunlar... Neyse filme dönelim; bu film bence bir dertleşmedir, bir cinsellik dertleşmesidir. Tamam kalçaların ve göğüslerin gözükmesi biz erkekler adına bu filmi izlemek için bir çekim gücü olabilir ama o kadar sığ değil.
Buna bence tam öyle
göt meme meme göt mentalitesiyle bakmamak lazım. Herifin misyoner pozisyonu denilen pozisyon hakkında söylediklerine bir bakın. Ne sandınız bunlara dikkat ederek izliyoruz biz, tırtlar sizi. Gordon-Levitt kardeş dedim ne kadar doğru söylüyorsun ya, resmen senin gibi bu pozisyonun nasıl en çok bilinen pozisyon olduğuna anlam veremeyen bu kardeşinin de isyanını dile getirmişsin dedim; ulan tüm teması olabildiğine sınırlayan bu kadar mekanik bir sevişme şekli daha olamaz. Bu pozisyonda sevişmeyin bak darılırım.
Scarlett Johansson'a geleyim; bu filmde oynamasına şaşırmadım, erkek arkadaşı ile birlikte porno izlediğine dair bir şeyler söylediğini duymuştum. Ve bunu söyleyebilecek olgunlukta olduğu için ona bayıldım lan, evet bayıldım. Biriniz facebooktan bunu ona söylesin. Evet mastürbatif amaçlarla porno izliyoruz ama Scarlett'in pornodan
hem eğlenceli hem de öğretici diye bahsetmesi klişe gelmesin size, hiç birimiz porno yıldızı değiliz beyler; masturbasyon yapıp rahatlanmasına vesile olabileceği kadar partnerinizle afedersiniz sokçıkarboşalt misali robot gibi sevişmenize de engel olup bazı şeyleri size öğretebilir (
adam orda nelerini veriyor).
Bu konuda Scarlett ile paralel düşünen tek bir kız arkadaşım olmuştu, ikimizin de kendimize göre haklı olduğu bir konudan ötürü artık görüşmüyoruz, çok samimi söylüyorum
seks meks hehe olayı değil, ben her zaman onu tanıdığım için şanslı hissettim kendimi. İlişkinin mahremi dahilinde ne güzel bir şeydir bu ya, bizim ülkenin kafasında ilişki içindeki mahremde bile birbirinden çekiniyor çiftler... Hangisi daha güzel siz karar verin.
Konuyu elbette Coupling'den alıntı yapmadan bitirmiyoruz, çıkmayın hemen. Adam zamanında yazmış ben ne yapayım?
TV: For the human animal, of course, sex isn't simply for reproduction but is also an important form of recreation and release. For the adult male deprived of sex the build-up of testosterone can have potentially dangerous behavioural side-effects. For the maintenance of societal norms regular sexual release can be viewed as a necessity for men. Indeed, such is the level of this primal compulsion that many, in fact most, men continue with regular masturbation even while in a stable sexual relationship
.
--
Jeff: I can't believe they put stuff like that on television.
Patrick: It's irresponsible!
Steve: It's like all those sex scenes when you were a kid. They're always timed for maximum embarrassment. BBC bastards!
O değil de bu forumun müzisyenleri hiç film izlemiyor mu ya? Yarısı gözü kapalı ve tek elle Rock Bottom solosu atarken, diğer yarısı da iki başlık aşağıda akım kapasitörünü baştan yaratmaya çalışıyor herhalde... Çok da ciddiler ha. Doc Brown did it guys.