Yabancı Diziler

Son izlediğim dizi: "Asmalı Konak"
Odamdan mutfağa su içmeye giderken birkaç saniye görmüştüm. Özcan Deniz bişeyler söylüyordu. Hemen uzaklaştım.
Diziler zaman kaybıdır.
Televizyonu kapatın.
 
Biz de verimli zamanı ona harcamıyoruz yahu. İş güç, sosyalleşmek, müzik dinlemek, kitap okumak, atomu parçalamak gibi uğraşlardan arta kalan zamanda izliyoruz dizilerimizi. TV şart değil, reklamdan arındırılmış şekilde internette mevcut bu diziler.
 
Biz de verimli zamanı ona harcamıyoruz yahu. İş güç, sosyalleşmek, müzik dinlemek, kitap okumak, atomu parçalamak gibi uğraşlardan arta kalan zamanda izliyoruz dizilerimizi. TV şart değil, reklamdan arındırılmış şekilde internette mevcut bu diziler.

Hocam haklısınız bir nebze, hiç değilse reklamlara rant olmuyoruz diyorsunuz ama, yine de büyük zaman kaybı. Şimdi oturup "prison break" bir sezon izlesem kafadan 11 saat... 11 saatte ne tutorial lar ne belgeseller izlerim ben.
Mesela BBC nin 2. dünya savaşı belgeselini önerebilirim, değme diziye taş çıkartır, hem genel kültür, hem olayların gerçek tanıklarının röportajları, analizler vs.. Zaten film gibi...
 
Tabi fikrine saygı duymakla beraber "zaman kaybı" düşüncesinin göreceli olduğunu düşünüyorum. Bir oturuşta 11 saat izleyen olduğu gibi bunu abartılı bulan benim gibi insanlar da var. Kişisel bir konu nihayetinde. Herkesin ilgi alanları, boş zaman algısı değişik. İkinci dünya savaşı belgeselini önerirsin ama benim ilgi alanıma girmeyebilir. Onun yerine oturup The Elegant Universe izlerim, sicim teorisi hakkında fikir sahibi olurum diye düşünen de vardır. Konuya direkt zaman kaybı olarak bakmak yerine günün stresini yorgunluğunu atmak için ayrılmış bir yarım saat, 40 dk olarak da düşünebiliriz.
 
Tabi fikrine saygı duymakla beraber "zaman kaybı" düşüncesinin göreceli olduğunu düşünüyorum. Bir oturuşta 11 saat izleyen olduğu gibi bunu abartılı bulan benim gibi insanlar da var. Kişisel bir konu nihayetinde. Herkesin ilgi alanları, boş zaman algısı değişik. İkinci dünya savaşı belgeselini önerirsin ama benim ilgi alanıma girmeyebilir. Onun yerine oturup The Elegant Universe izlerim, sicim teorisi hakkında fikir sahibi olurum diye düşünen de vardır. Konuya direkt zaman kaybı olarak bakmak yerine günün stresini yorgunluğunu atmak için ayrılmış bir yarım saat, 40 dk olarak da düşünebiliriz.

Demek istediğim zaten toplamda kaybedilen 11 saat.
Hocam bu arada "string theory" yani sicim teorisi izlemeden önce Lawrence Krauss 'un (büyük ihtimalle nobel ödülü alacak bu ara) bu yıl Stocholm' de yaptığı konuşmayı izlemenizi öneririm. (Uyarı: Adam ateisttir, konudan sapmak isteyen arkadaşlar öm atsın.)
Teorik fizikçiler arasında "sicim teorisi" geçerliliğini günden güne kaybediyor. Bay Krauss bayaa bir atıfta bulunmuş bu konuda.



Bunu örnek olarak veriyorum, mesela oturup "Sex and the City" 'nin bilmem kaçıncı sezonunu izlemiş olsaydım, şimdi siz "sicim teorisi" dediğinizde muhtemelen mal mal bakacaktım. Oysa ki o boşa harcamadığım 11 saatlerde, oturup teorik fizik tartışma ve sunumları izlediğim için, şimdi karşılıklı olsak iki poğaça ve çay eşliğinde ne güzel sohbetler ederdik. Evrenin başlangıcıydı, uzaydı, zamandı bıt,bıt .... vs.
 
Sicim teorisi, ikinci dünya savaşı bir yana, ben sözü edilen 11 saatin "kayıp zaman" olarak tanımlanmasına net bir şekilde katılmıyorum. Kişiden kişiye değişir diyorum. Misal oturup bir solukta 11 saat bana göre kayıp zamandır. Toplama vurduğunda birkaç gün veya haftalık süreye yayılmış 11 saate kayıp demeyi doğru bulmuyorum. "Ömrümüzün şu kadar yılı uyuyarak geçiyor, ne büyük zaman kaybı" demek var. "24 saatlik zaman diliminde uykuya ayrılan 8 saat falza, 6'ya düşürsem vakit kazansam" demek var. Yanlış anlaşılmasın, örnek veriyorum, uykuyla eğlenceyi karşılaştırmıyorum. Israrla "ben haklıyım" da demiyorum. Hemfikir değiliz sadece.
 
Sicim teorisi, ikinci dünya savaşı bir yana, ben sözü edilen 11 saatin "kayıp zaman" olarak tanımlanmasına net bir şekilde katılmıyorum. Kişiden kişiye değişir diyorum. Misal oturup bir solukta 11 saat bana göre kayıp zamandır. Toplama vurduğunda birkaç gün veya haftalık süreye yayılmış 11 saate kayıp demeyi doğru bulmuyorum. "Ömrümüzün şu kadar yılı uyuyarak geçiyor, ne büyük zaman kaybı" demek var. "24 saatlik zaman diliminde uykuya ayrılan 8 saat falza, 6'ya düşürsem vakit kazansam" demek var. Yanlış anlaşılmasın, örnek veriyorum, uykuyla eğlenceyi karşılaştırmıyorum. Israrla "ben haklıyım" da demiyorum. Hemfikir değiliz sadece.

Sizi anladım, aslında belki 11 saat dememeliyim. Bunun yerine şöyle açıklayabilirim:
Misal cnbc-e dizisi izleyeceğim zamanda "Elegant Universe" izleyebilirdim. Veya oturup gitarımla major gam egzersizi yapabilirdim, veya dışarıya toplam 11 kez koşmaya çıkabilirdim. Veya bahçemdeki çitleri boyayabilirdim.... vs vs
Yani yapılabilecek çok daha faydalı işler varken, dizi izlemek bana tuhaf geliyor. (tabi bir işin ne kadar faydalı olup olmadığı da kişiden kişiye değişir.)

Diziye özellikle karşıyım ve faydasız olduğunu düşünüyorum. Bunun bir başka nedeni, dizilerin pilot bölümleri çekilirken, çoğu zaman yapımcının aklında bir final senaryosu yoktur. İzleyiciden gelen talep, feedback, ratingler gibi verilere göre dizilerin finalleri, hangi oyuncunun kalıp hangisinin diziden çıkacağı, dizinin kaç bölüm süreceği.. belirlenir. Yani izlediğiniz 11 saati sonu henüz belli olmayan bir masala harcıyormuş gibi düşünün. Ve masalı anlatanın da sizi uyutmaktan başka bir amacı yoktur.

Bu açıdan bakınca dizi izlemek yerine, film izlemek belki daha mantıklı olabilir. Hem 11 saat değil, sadece 2 saat harcıyorsunuz. Hem de finali olan, hikayesi belli olan birşey izlemiş oluyorsunuz. (ya da film bayıksa hoşlandığınız hatunu arada bi yerde götürme imkanı doğuyor :p )
Her açıdan daha yararlı ...
 
şu son 5-6 yıldır dönen dizi furyası sürecinde bir tane bile popüler dizi izlememiş (lost'u bile izlemedim hemi de 1 saniyesini bile) bir insan olarak diyorum ki bunlar zevk-renk meselesidir abi.
her insanın hayat standardı, yaşam biçimi, hayata bakış açılarının belirlediği konulara öznel bakmamak gerekir. evet ben de şahsen aynı anda 3-4 tane dizi izleyip te gününün büyük zamanını buna harcanmasını saçma buluyorum ama adam izliyorsa da saygı duyarım, elden birşey gelmez.
başkası da bizim maça gitmemize veya 90 dakka maç izlememize takık olabilir veya saatlerce rakı sofrasında muhabbet etmemizi hovardalık olarak görebilir.
yukarıda dediğim gibi zevk-renk olayı, yapılacak birşey yok ;)
şahsen ben yakınımdaki samimi bulduğum bu insanları uyarırım eğer hayatında başıboşluğa neden oluyorsa bu tv'nin karşısına kitlenme ama öyle bir insan yok etrafımda şu anda.
 
şu son 5-6 yıldır dönen dizi furyası sürecinde bir tane bile popüler dizi izlememiş (lost'u bile izlemedim hemi de 1 saniyesini bile) bir insan olarak diyorum ki bunlar zevk-renk meselesidir abi.
her insanın hayat standardı, yaşam biçimi, hayata bakış açılarının belirlediği konulara öznel bakmamak gerekir.

...

şahsen ben yakınımdaki samimi bulduğum bu insanları uyarırım eğer hayatında başıboşluğa neden oluyorsa bu tv'nin karşısına kitlenme ama öyle bir insan yok etrafımda şu anda.


Olay şu noktaya geliyor:
"Meselam, herkesin hayatına kimse karışamaz. Ha nasıl karışamaz, ben bu şekil geyinirim, U bayan şu şekil geyinir.Ha hiçkimse kimseye karışmaya bi hakkı yok."



:))

Geyik bir yana, 90 dakika maç izlemeye bile sizin dediğiniz gibi takık olanlardan biriyim. (rakı sofrasına söz söylemem o ayrı :) ) Fikrimce en değerli kaynak para değil zamandır. Ve bunun idrakına varabilmiş insanların sayısı oldukça az.
Etrafta o kadar çok dikkat dağıtıcı öğe var ki, kaçıp kendisini kurtarabilenler de şanslı azınlık.
 
günün yarısını netten dizi izleyerek geçiriyorum. gayette güzel...

xna8ht.jpg
 
floki reyis Alexander skarsgard ın kardeşiymiş lan. diğer kardeşleri de oyuncu.babaları zaten karayip korsanlarında falan oynadı. babadan oğula nesil bunlar.
 
Family Tree bence de güzel. Henüz ikinci bölümü bitiremedim kaç gündür. Dizimag bir çalışıyor bir çalışmıyor, eski usul indirip izleyeceğim artık.

Bir de şu dizilerdeki mantık hatalarıyla senaryo kolpalıklarıyla dalga geçilen bir başlık mı açsak ne yapsak? Misal Under The Dome Revolution'dan sonra en tırt yeni dizi oldu. Belki kitabı güzeldir ama dizisi traş. Bir kasabayı komple akvaryuma kapattık çok iyi oldu çok da güzel oldu. İzole bir ortam oluştu ve kimi psikopat kimi angut çeşit çeşit insan aynı yerde mahsur kaldı. Herkesin farklı bir sırrı olan bu ortamda herşeyden en bihaber kişi de ironik bir şekilde kızıl saçlı güzel muhabir. Ordan oraya hıyar gibi dolaşıyor sürekli haber kovalıyor ama gene hep olayların dışında kalıyor. Öyle habersiz habercilik mi olur lan? Türkiye'de mi öğrendin sen işi?

"Kubbenin roket saldırısına dayanıklı olduğu ama oksijene geçirgenliği olduğu öğrenildi"
"Big Jim'in liseli psikopat oğlu hayatında ilk kez mantıklı bir cümle kurunca polis olabileceğine karar verildiği ifade edildi".
"Tepemize kubbe inmiş, kaynaklar azalarak bitme tehlikesiyle karşı karşıya ama insanların hala restoranda bira içip sohbet ettiği belirtildi".
 
wpid-njdqpkz.jpg


weeds'in yaratıcısı jenji cohen'in netflix için yaptığı kadınlar hapishanesi temalı yeni dizisi. weeds izleyen neler görebileceğini ve nasıl makara döndüğünü tahmin edebilir.
 
Geri
Üst