"komünizmde devlet anlayışı yoktur" deniliyor, fakat şu ana kadar yönetim biçimlerinin komünizm olduğunu iddia eden ülkelerin başındaki partilerin isimleri "x komünist partisi" veya "y komünist partisi" olmadı mı? bu ülkeler hangi yönetim biçimini sahiplendiklerini bilmeden mi bu partilerin isimlerini koydular?
sizin bahsettiğiniz şey kağıt üstünde marx'ın kitaplarından ortamlarda söylenilen şeylerdir, bugün herkes komünizm deyince akıllarına hemen "herşeyin sahibinin devlet olduğu tek partili bir yönetim biçimi" gibi tanımlar gelir, kimse öyle "komünizmde devlet anlayışı yoktur" tarzında düşünmez, yani artık sınırların kalktığı yeni dünyada sosyalizm ile komünizm arasındaki sınır da kalkmıştır 🙂
bunları niye söylüyorum, komünizm veya sosyalizmden bahsederken hemen öle "hooopp bi kere komünizmde devlet anlayışı yokki birader, baştan yanlışsın" gibi yorumlar yapılmasına gerek yok, kurulmasının her zaman hayal olduğu bu yönetim biçimleri hakkında...
belki dünyada şu anda komünizm ile yönetilen ülke tek küba kaldı, küba hakkında ferhan şensoy'un "hacı komünist" adında bi kitabı vardır, hem eğlenmek hem de kübadaki uygulamalardan az da olsa haberdar olmak için okumanızı tavsiye ederim, okuyunca bazı yerlerinde "ulan bu kadar da kasılmaz ki be kardeşim, bırakın insanlar istediklerini yapsınlar" dediğim yerler oldu benim ki ben hiçbir zaman kağıt üzerinde olsa bile bu gibi eşitlikten yana, haktan hukuktan yana, insana değer veren yönetimleri elimin tersiyle itmedim...
siz sosyalizm diyin, ben komünizm diyim farketmez, ikisi de günümüzde aynı şey oldu zaten hemen hemen, bu anlayışla layıkıyla yönetilen bir devlet olmadı hiçbir zaman olmıcak ta...
insanlara baskı yaparak onları yönetemezsiniz, istedikleri şeyleri yapmalarına, istedikleri yerlere gitmelerine izin vermezseniz, belli bi zamandan sonra halk bunları kendinde baskı kurulmuş gibi görecektir, maalesef ki bu gibi yönetim anlayışlarında "baskı" denilen şey çoktur, bu da insanı yıldırır, bu gibi ülkelerde insanların neler yaşadıklarını öğrenmek lazım tam bilgi sahibi olmak için veya başka bir deyişle teoriyle pratiğin farkını görebilmek için...
mesela bahsettiğim kitapta büyük üstad ferhan şensoy, bazı marketlere, bazı plajlara, bazı mekanlara kübalıların girmelerinin yasak olduğunu, bu gibi yerlere sadece turistlerin girebildiğini belirtmiş, mesela kübada bir tekne alıp (zaten böyle birşey imkansız, herhangi bir mala sahip olamıyorsunuz) denizde açılıp ta balık tutamıyorsunuz, balıkçılığı asker devlet adına yapıyor 🙂 bazı şeylerin içine girip böyle ince bilgiler edinebiliyosunuz bu gibi kitapları okuduktan sonra işte...
bunun yanında hiç mi iyi yönler yok, elbet var, bu aralar hergün bir bebeğin hastanelerde öldüğü memleketimizin örnek alması gereken birşey var mesela:sağlık konusu, küba dünyada çocuk ölümlerinin en az yaşandığı ülke, bunun yanında sağlık,eğitim, doğalgaz, su, elektrik bedava...
gidip hastanelerde muayene olabilceğiniz gibi, her mahallede bizim burdaki muhtarlıklar gibi sağlık ocakları var ve orada özel doktorlar da var fakat yine ücretsiz tabiiki muayene, üniversite okumak istiyosan hiçbir sınava dahil mahil olmadan gidip paşa paşa üniversiteni okuyabiliyosun, her türlü masrafını devlet karşılıyor, hatta çalıştığın işinden memnun olmayıp ta ayrılırsan işsizlik parası alıp o sürede sana devlet yeni iş buluyor, bulunan işlerden memnun kalmıyosan, belli bi iş sayısından sonra sana devlet zorla üniversite okutturuyo adam olasın diye 🙂
bunlar hep kitapta gözüme çarpan iyi ve kötü yanlarıydı kübanın...