Bas ve Ekipmanı hakkında herşey

  • Konuyu açan Konuyu açan ares75
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

FADİK,studyo24.net'te bi eleman trace elliot satıyodu,satılık ekipman ilanlarına bak bulursun elemanı bi mesaj at sor,sevgiler...
 
Buarada yeni bilgisayar aldım bi kaç gündür o sebeple giremedim foruma,merak etmeyin öldürmeyiz bu forumu öyle kolay kolay🙂

ALL WITH THE BASS!!!
 
Dün geceki Dave Weckl konserinden sonra aklımdan Hartke mi Ampeg mi sorusu bir daha geçti, ama zannedersem Fierabracci abimizin gerek tonunun Pastorius'u andırması, gerekse fingering'inin de benzemesi beni Hartke demeye zorladı 🙂 🙂 , Yanni'nin basçısından duymaya alıştığımız bol compressli tam bir eşlik tonuydu. (sanırım 3 parmak ve ya 2 parmak çalışmayla ilgili bir soru vardı, dün 2 parmağın fazlasıyla yeterli olabileceğini gördüm 🙂 )Saklıkent'te istenirse güzel ton çekilebileceğinin kanıtıydı kanımca. Steve Bailey tarzı artificial harmoniklerden tutun, Koray tarzı [ 🙂 ] 64'lük 128'lik slap&pop lara kadar herseyi yaptı Rick abi. Açıkçası Dave Weckl'dan daha çok onu izledim. [biraz konser yorumu gibi oldu galiba forumun maksadını aştıysa özür dilerim.]
görüşürüz (bilgisayarın hayırlı olsun Celal)
 
Sağolasın Can🙂Buarada Dave Weckl konserinde bende vardım ve açıkcası Hartke ve Pedulla ikilisinden daha güzel bir sound beklerdim.Biraz saklıkent'in suçu sanırım bu durum🙂Jaco etkileri hakkaten seziliyodu Rick Fierabracci'de fakat slap ve tap konusunda sınıfta kaldığını düşünüyorum.Bunun sebebide büyük ölçüde tonun bu tarzlara uygun olmaması ve anladığım kadarıyla çalım anlayışının dışında olması,sadece bu teknikleride uygulamış olmak için uyguladı gördüğüm kadarıyla.Onun dışında Jaco,gary willis ve Alain caron etkileri sezdim ve o tarz çalımda hakkaten başarılıydı🙂Ben Rick Fierabracci'nin YANNI Live in Acropolis konserindeki tonuna aşığımdır dün onu pek bulamadım belkide bu bende hayal kırıklığı yarattı.Genel olarak kulağımın pası silindi ve eve mutlu döndüm diyebilirim🙂
 
Fadik demiş ki:

pre shape (galiba böyleydi) diye bir yer var ne işe yarıyor burası

Preamfi öncesi (ana EQa sinyal ulaşmadan) ses karakterini değiştirmeye imkan veren bir özellik....
Yaptığı şey, frekans aralığını belirtilen şekilde daraltarak preamfinin besleyeceği frakansları belirlemek....
 
Dave Weckl konserinde yoktum, ama büyük mekanlardaki performanslarda ton, çok sıkıntılı bir konu olabiliyor. Sizin sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun; kötü bir DI ya da mikrofon preamfisi, işini bilmeyen bir ses mühendisi, kötü kolonlar sonucu belirleyen noktalar olabiliyor... Aslında en temizi sisteme çok ihtiyaç duymadan kendi kendini duyurmak ama o da çok büyük gruplar vb. dışında pek mümkün değil... hem ekonomik hem pratik açıdan 🙁
 
Octave pedalı orjinal ses dışında aynı anda basılan notanın bir oktav kalınını verir.Yani iki ses aynı anda duyulur.Bass'a çok yakışan bi effekttir🙂İmkanın varsa dene benim favori effektlerimden biridir.Yaygın bişekilde de basscılar tarafından kullanılır.Tavsiyem BOSS OC-3 yada EBS Octabass'dır.Sevgiler...
 
Kamil Erdem'in "A Tale of Bass" adlı solo parçalar ve davulla düetlerini içeren albümü dinleyenler yorumlarını paylaşırlarsa sevinirim 😀
 
meraba,

yakın zamanda bir adet fender standart jazz bass alıcagım insallah. sizce buna upgrade yapmalımıyım ? tonunu daha iyileştirmek icin ne gibi seyleri degisitrmeliyim, pickuplar , bridge vb. gibi ?

bir de cok az renk secenegi var bunda, 5 tane birbirinden dandik retro renkler, ki nefret ederim . flea cant stop videosunda turuncusunu calıyordu ama sanırım ozel olarak yaptırılmıs video icin. acaba ben bu gitarı aldıktan sonra burada biryere boyatablir miyim ? ya da varda ben mi goremiyorum nette bir yerde turuncusunu ?

tesekkurler
 
a tale of bass'ı dinledim, hatta 2 sene önce almıştım albümü ve açıkçası kamil erdem'in yöresel lezzetleri yakalamaktaki ustalığına hayranım, zaten Asiaminor ü de saygıyla dinliyorum. özellikle balkan üçlemesine bayıldım (yunan!) 🙂 🙂, tek kanal kayıt olup, processor kullanılmaması da beni etkilemişti ziyadesiyle🙂, saygılar
 
standart jazz bass "american" alacaksan bence hiç bir yerine dokunma, american degil de japon ya da meksika vb. alacaksan modifikasyon düşünülebilir, Celal [ares75] jazz bass'tan daha iyi anlar...
Ama nedir bu renk takıntısı, açıkcası american jazz bass'ım olsun çamur rengi olsun 🙂, sunburst bahsettiğin dandik retro renklerden değildir umarım. ama jazz bass'a da o renkler yakışıyor gibi, değil mi?
 
mexican alıcagım, oneri yapacak arkadaslar bunu goz onunde bulundurursa iyi olur.

renk takıntısına gelince, sadece 5 cesit renk, black,midnight wine,blue agave, green bişey, ve arctic white ve bir de sunburst tabiki, var. hepsi agir abi modlarini yansitan renkler, soluk vs. insan enstrumanıyla butunlesmeli degil mi ? ben daha cok ucuk renkler istiyorum. karakterim flea vari olarak tanımlanabilir ( o kadar da degiliz tbi ki ).
 
Ben-ce mexican alıp mod yapacağına git american al sevgili bass kardeşim...

(ya da farklı alternatifler düşün...cort curbow u araştır istersen mexican fenderden daha iyi bana kalırsa...Ama sanırım ben çok alıştığım için böyle söylüyorum curbow standartlara göre daha küçük bi gitar...ama slap olayında gerçekten çok iyi...😉 )

Nys işin özü şu ki bence mod-la uğraşacağına amerikan a kas biraz..

Sevgiler..
 
nochristrequires için:

Meksika yapımı jazz bass gerçekten amerikanlara göre daha düşük kaliteli olacaktır. Daha aleti almadan tonu değiştirme ihtiyacı olduğunu düşünüyorsan belki biraz daha bekleyip daha iyi bir jazz bass hedeflemelisin. Bunun dışında manyetikleri değiştirip çok farklı ve iyi tonlar elde edebilirsin. Tabii nasıl bir amfiyle çaldığın vb. de etkili olur bas ve manyetik seçiminde. Bir de renk değiştirme konusunu yazmışsın, ki bası yeniden ciddi bir şekilde elden geçirmek anlamına gelir bu; boyanın ve verniğin çıkarılması, yeniden boyanması, kuruma vb. ; meksika yapımı fendere değer mi ya da sadece meksika yapımlarına mı yapılmalı tartışılır 🙂

Bence isteklerini biraz netleştirirsen daha doğru karar alırsın;
- Daha iyi bir jazz bass istiyorsan amerikan almalısın. Gerekiyorsa beklemelisin
- İstediğin renkte olacak diyorsan bütçene ve duruma göre karar vermelisin. Yerinde olsam amerikan bir jazz basın mecbur kalmadıkça rengini değiştirmeye, boyasını tümden değiştirmeye vb. kalkmam. Meksika eline ucuz gelmiştir, oynamak istiyorundur vb. o zaman belki düşünülebilir.
-Hem iyi hem de istediğin renk bir bas istiyorsan ya bulana kadar beklersin ya da diğer markalardan sevdiğin var mı bir bakarsın...

Kolay gelsin 😀
 
saolun arkadaslar,

en fazla uni grubunda calicak biri icin - ki ben oluyorum - meksika fender yeter de artar bence, belki sadece bridge ini bad ass ii yaparim. cok siklilirsam ileride de pick up degistiririm. eh zaten bundan sonra alicagim gitar musicman stingray olur eger kendi parami muzikle kazanicaksam 😉

ben en iyisi paramı efektlere harcıyım. eksisozluk te de bascı bir abime sormustum. verdigi cevap su efektlerle ilgili :

efektlere gelince: bir basçının sürekli ihtiyacı olan tek efekt kompresördür. hiçbir bas kaydı kompresörsüz yapılmaz, hiçbir iyi basçı konsere kompresörsüz çıkmaz. sıradan bir boss cs3 (ikinci eli 60 dolar civarı) işini görür ama yine boss'un lmb 3 adlı (limiter - enhancer) sırf bas için üretilmiş bir kompresör pedalı da var. ses üzerinde biraz oynamak için ekolayzır da alabilirsin (yine boss'un sanırım gb 7 ya da benzer isimli bir aleti var) ama kesinlikle şart değil. hartke vxl attack ya da sansamp bddi tarzı, üzerinde 2 bant ekolayzır olan bir tüplü amfi simülatörü alırsan hiçbir bar programı ya da stüdyo kaydı için amfi taşımaz, en uyduruk müzik setinden bile binlerce dolarlık amfilerin sesini alabilirsin; gain'i açtığında ikisi de overdrive olarak kullanılabiliyor ve doğrudan miksere girebiliyorlar. wah, octave, envelope filter, phaser, flanger vb. efektleri bas gitar için gereksiz buluyorum. funk'ta envelope filter çok kullanılsa da, bir şarkının 10 saniyelik solosundaki bir sound'u yakalamak için efekt almak çok mantıklı gelmiyor bana. wah alacaksan en iyi firma dunlop'tur, cry baby'nin bas gitar için özel versiyonu var (filtrelerinin süpürdüğü frekans gamı daha aşağıdan başlıyor ve daha ortalarda bitiyor). prosesörleri genelde kullanışsız buluyorum ama ikinci el bir korg pandora düşürebilirsen metronom, davul makinesi, tuner, efektler gibi bir çok işi sigara pakedi boyutunda bir alette toplamışlar, memnun kalabilirsin.

bence ilk işin adam gibi bir kompresör satın almak olmalı.


---

siz neler tavsiye edersiniz baska ? bir adet kompressor / liimiter enhancer, bir de di box almayi dusunuyorum belki mxr ın.
 
Bassclef demiş ki:

tek kanal kayıt olup, processor kullanılmaması da beni etkilemişti ziyadesiyle🙂,

Can, neden prosesor kullanılmaması seni etkiledi pek anlamadım; hani prosesorden biraz reverb, modulation vb. verilmesi müziği ya da tekniği daha geri plana atmaz ya da çalamadığın şeyleri çalıyormuşsun gibi gösteremez; ki mastering sırasında dışarıdan ya da plug-inlerle hafif de olsa derinlik katılması standart bir işlemdir; şimdi net hatırlamıyorum ama o kayıtta da olması lazım... efekt olmaması kullanılan enstrümanın ve tuşenin direk kaydedildiği ve dinlenilenin o olduğu düşüncesini uyandırsa da çoğu solo bas kaydı için (Manring, Wooten, Lawson ilk aklıma gelen isimler), kayıt sonrası frekans yüksekliklerini dengeleme, farklı frekanslara kompresyon, hatta DI, amfi, piezo gibi farklı kaynakları kaydedip sonradan miksleme gibi yaklaşımlar uygulanmakta... aynı şeyi ben de uyguladım solo kayıtlarımda...

Aslında müziğe hizmet edebildiği sürece en abartılı efektlerin bile kullanılabileceğini düşünüyorum 😀 😀

Kamil Erdem'in kaydını ilk çıktığında kasetten dinlemiştim; geçenlerde kayıt kalitesini merak edip CDyi aldım; güzel tonlar kaydetmişler, ben de sevdim yeniden... 😀
 
🙂 ben efekte, processor kullanımına karşı olan bir insan değilim Koray, yanlış anlatmışım sanırım.. 🙂 🙂 beni etkilemesinin sebebi mütevazi denilebilecek ekipmanla güzel bir sound çıkmasıydı, yani kamil erdem'in enstrümantalistliğinden ve enstrümanının başarısından bahsediyordum. o albümde bildiğim kadarıyla (daha önce de bundan bahsetmiş olabilirim), gayet ortalama ama iyi seçişmiş bir yamaha'yla çalmıştı. (yanlışssam beni düzeltin)
görüşürüz
(telleri takmaya vakit bulamadım bir türlü, gitarın entonasyon ayarına da baktırabilirim belki, en kısa zamanda izlenimlerimi yazacağım Elixir hakkındaki, şarine bir cümle oldu sanki 🙂 )
 
Bassclef demiş ki:

beni etkilemesinin sebebi mütevazi denilebilecek ekipmanla güzel bir sound çıkmasıydı, yani kamil erdem'in enstrümantalistliğinden ve enstrümanının başarısından bahsediyordum. o albümde bildiğim kadarıyla (daha önce de bundan bahsetmiş olabilirim), gayet ortalama ama iyi seçişmiş bir yamaha'yla çalmıştı.

Evet, kesinlikle katılıyorum 😀 Galiba önceki mesajlardan bir kısmında da üzerinde durmuştuk bu konunun; kişi eğer kendi çalışının özelliklerini ve buna göre ne aradığını iyi biliyorsa, çok para harcamadan da istediği tonlara ulaşabilir demiştik... ama tabii bunun ortaya çıkması uzun süreli deneyim gerektiriyor.....

Elixir'ler nasıl olacak bakalım 😀 .... geçen hafta bir grubun kayıtlarında çaldım; D'Addario'lar ilk gün kayıt için çok iyi, tiz bir ton verdi ama telin kendi tınısını alması 4-5 günü buldu...
 

Geri
Üst