Yani dinliyorum ve sözlerle birlikte gidiyorum hatta iyi de oluyor🙂 O bozuk kısımlar dediğin tabi isyan ama bir çeşit iletişim benim için anlaşılmayan bir dil gibi🙂 Yani hissiyat onu gerektiriyor çünkü sözler ondan bahsediyor. Dilersen bunu kafamda klipleştireyim Times meydanı gibi bir yer düşün tam orta yerinde ayakta dikilmiş bir adam şehir akıyor o sıra bu tekno melodiler dönüyor kamera kahramanın etrafında dolanarak çevreyi gösteriyor sonra gitar giriyor eleman başını kaldırıyor sonra ortam birden değişiyor diablo 2'deki gibi yerden iblisler fırlamaya başlıyor ortam kararıyor kaynıyor lavlar ateşler. Eleman da değişiyor biraz kirleniyor üstü başı kir pas yırtık ve iki elinde silahları sonrası ver yansın sık babam sık.. 🙂 İşte öyle yani sözlerle birleşince kompozisyona girince keyifli ama tabi benim hayalemimdekine sizi tam sokamıyor henüz eksik.. Diğer şarkılar da öyle hepsinin bir hikayesi var. Ama senin o girişten ne istediğini anladım nasıl gitmesi gerektiği.. Belki bu içimdekiler bitsin öyle de yapabilirim ha benim için sıkıcı olur ama birisi toplum için de bir şeyler yap dediydi🙂
Hocam anlattıklarınız çok güzel canlanıyor gözümde, bu insanın biraz filmlerde dünyayı nasıl tanıdığıyla ve hayal gücüyle alakalı. Ama dikkat ettiyseniz her film sahnesinde arkada düzeni bozmayacak, izleyiciyi o atmosfere daha çok sokacak müzikler yer alır. Sizin filminizin müziğinde ise o atmosfere sokacak her şey hazır, sadece ritm eksik. İsterseniz en saçma notayı basın, en olmayacak notayı basın; onu öyle bir yere koyarsınız ki kulağa farklı ve kabul edilebilir gelir ama bunu ritmsiz şekilde yaparsanız gürültü çıkar ortaya. Sonuç olarak filminizin ritmi eksik demek istiyorum
🙂
Victor Wooten diye bir bassçı abi var. Bu adamın tartışma şeklinde geçen bir ders videosu var. Eğitim verdiği yerde 10-15 öğrencisine tartışarak birşeyleri öğretmeye çalışıyordu. O videonun ilk 20 dksını izleyin. Orada kulağın duyduğu şeylerin insana güzel gelebilmesi için(yani müzik sayılabilmesi için) çeşitli faktörleri sayıyordu. İlk akla gelenlerden ve hocanın da ilk yazdıklarınddan biri ritm idi. Arkasından müziği çeşitlendirmek ve geliştirmek için gelen şeyler sıralanıyor mesela armoni ya da ton gibi. Sizin müziğinizde, dünyaca ünlü bir bassçının belirttiği: bir insanın kulağında duyduğu şeyin ona güzel gelebilmesi için o seste bulunması gereken özelliklerden, en önemlisinin olmadığını görebiliyoruz bu bağlamda.
Hapisane duvarını kafa ata ata kırarak oradan firar etmeyi kafanıza taktıysanız bişey demiyorum, ama müzik neymiş, nasıl yapılırmış diye biraz araştırıp kafa yorup diğerlerinden farklı olmak için bir yol arıyorsanız size olabildiğimce destek olmaya çalışırım.
Ben de pek bişey bilmiyorum enstrüman olarak bu arada. Yazdığım sololar çok güzel değildir, okkalı riff yazarım, çok iyi sayılamayacak bir beste yeteneğim vardır. Ama güvendiğim şey şu ana kadar çok türde ve çok çeşitlilikte müzikleri görmüş ve yapmaya çalışmış olmam. Onların hepsinde de ritm vardı, değişken olsa da, aksak olsa da, anlaşılması zor olsa da böyleydi.