Haberi alalı 2 ay filan olmuştu..
İçimde bir sevinç tomurcuğu kabarmıştı; Karavan gibi bir mekanda olacak olmasının kötü yanları ile iyi yanlarını kafamda tartmaya başlamıştım. Ses sisteminin muhtemelen kötü olacak olması ve dar sahne olumsuzluklar olarak gözüme çarparken; Rock Republic ve Rock the Nations'da olmak üzere daha önce 2 kez izlemiş olduğum grubu çok daha samimi bir ortamda, daha yakından izleme şansını edinecek olmam da olumlu yönler olarak belirdi kafamda.
Irc'de ki 3 kanala da yazdık, tüm ayrıntılarını belirttik, bir şekilde içinde bulunduğumuz forumlarda da uzun uzun yazılarla bahsedip herkesi lokal bir çabayla haberdar etmeye çalıştık; ve gelin görün ki nelerle karşı karşıya kaldık..
Öncelikle dolu olduğumu belirteyim..
Nasıl ifade ederim düşündüklerimi ve dün gece yaşananları; bunu tam olarak bilemiyorum ama deneyeceğim.. Normanbates ile gittik, kapı açılışı 16.00 yazan bir ortamda yarım saat gibi cüzi sayılabilecek gecikmeler olabileceğini hesaba katıp İstiklali biraz turladıktan sonra 18.00 civarı içeriye girdik.. Biz girdiğimizde soundcheck bile başlamamıştı, az sonra çıkıp bitmek tükenmek bilmeyen bir soundchecke başlayacak olan grubun 1. grup olduğunu ise hiç ama hiç tahmin etmiyorduk; kaçırdığımız bir iki grup oldu sanırım diye düşünürken, öğrendik ki ilk grupmuş..
Bu gecikme, çokta iyi olmasını beklemediğimiz organizasyon açısından bizi biraz daha kıllandırdı; Origam ve Dethrone parça seçimleri ile bizi biraz ferahlattılar ama özellikle Dethrone'un sahneden inmek bilmemesi, saatlerimize bakmamızla birlikte daha da kaygılandırmıştı bizi. Yani sahneyi sahiplendiler resmen; nasıl bir sahiplenmekse..
Çağlar ve Deniz gelipte bana grubun 1 şarkı çalıp inmeyi düşündüğünü söylediğinde ise nevrim döndü, ne olup ne bittiğini anlamak amacıyla dışarıya doğru çıktım ve kendisini organizatörlerden biri olarak tanıtan kişi ile birlikte o hararetli tartışmaya başladık. Yani organizasyonun içinde olan iki kişi ile muhattap oldum, ikisinin de söylediklerini buraya yazacağım; siz karar verin artık, siz yorumlayın durumu..
İlk arkadaş kendisine şöyle bir savunma mekanizması oluşturmuştu: ''Burada gruplarla ilgili herşeyi yapacak olan kişi benim ve oldu işim çıktı ben burada yoktum; ne yani böyle bir şey olamaz mı? Ben olmayınca da kimse diğer gruplara 'İnin, zamanınız doldu' dememiş; ve olaylar böyle gelişti, ne yapalım zamanı geri alacak halimiz yok ya..''
Şimdi eğer sen organizatör sıfatındaysan, bu cümleleri kurmadan önce durup düşünmen gerekir, utanman gerekir.. Ben bunlara karşılık olarak dedim ki; ''Tamam aksilik olup burada olmaya bilirsin; ama böyle bir aksiliğin olma ihtimalini göz önünde tutarak neden burada seni ve organizasyonu temsil edecek ikinci bir kişi bırakmıyorsun?'' cevap yok. Zaten bu soruya cevap vermeyince daha da fazla diyeceğim bir şey kalmadı o kişiye. Sonrasında neler konuştuk hatırlamıyorum ve hatırlamak istemiyorum bile.
Mutabakata varılıp grup 4 şarkı çalıp indikten sonra en üst kata geçip sorumlulardan biri olduğunu söyleyen diğer bir kişi ile konuşmaya başladık; ve bu arkadaşta ''Ben kimseye bunun bir festival veya konser olduğunu söylemedim..'' gibi ilginç ötesi bir mantıkla bizi hayretlerden hayrettinlere sürüklüyordu. ''Ben kimseye bunun bir festival veya konser olduğunu söylemedim..'' Lan nasıl yani?
Dolayısıyla grup isyan etti, diyecek fazla da bir şeyleri yoktu. Artık buraya bir daha gelirler mi bilmiyorum; ama neden 3 günlük mini festival ilanlarından sonra bar programı gibi bir ortamla karşı karşıya kalsınlar? Ben bu grubu seviyorsam empati yapmalıyım, sırf yönü olan her hangi bir organımın keyfine, sırf seyredebilmek adına buraya gelipte böylesine öküzce muamele görmelerine seyirci kalamam; varsın gelmesinler, en büyük destekçileri de ben olurum her daim. Demek ki neymiş, gerekirse ben gideceğim Ankara'ya.. Diyeceğim odur ki, Çağlar bana ''Her horoz kendi çöplüğünde öter'' kuralından bahsettiğinde buna inanmamıştım, belki de inanmak istememiştim; ama dün gece gördüklerim bu lafın doğruluğunu işaret ediyordu. Daha doğrusu modifiye edilmiş halini: Her horoz kendi çöplüğünde ''öttürülür.''
Ben bir İstanbullu ve Nightwolvesların İstanbul kanadından bir garip insan olarak şu platformda ne kadar yer ve önem teşkil ediyorsam tüm varlığımla özür diliyorum bu yaşananlar adına. Grup yapması gerekeni yaptı; benliğiniz ve amacınız zaman zaman bazı şeylerden daha önce gelir, gelmelidir. Grup elemanlarına da yakınlıkları ve samimiyetleri için teşekkür ediyorum; gerçekten birer arkadaş gibiydiler. Olur da konser harici yolları düşerse kapımız her zaman açıktır, bunu da belirtirim.
Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar..
Deliriyum'da yazdım bu yazıyı, utanmaz bir tavır içerisinde bulunduğum her platforma aktarmak ile meşgulüm şu sıralar, çocuklar da iyi; ellerinizden öperler..