Yaşamak için, hayvanları da yemek gerekir. Müzikte karar kılmasaydım, bioloji ile ilgili bir bölüm okuyacaktım (moleküler bioloji). Hayvansal protein değerleri bitkisel proteinden daha güçlü ve yararlıdır. Özellikle bebekler katı yiyecekle beslenebildiği yaşa gelmesiyle, hayvansxal protein bulunan yiyeceklerle, belirli bir yaştan sonra da köfte gibi kırmızı et olan yiyeceklerle beslenir, doktorlar da bunu ister.
Yüzü olan hiç birşeyi yeme çok ikiyüzlü bir davranış bence. Doğanın içine et, ondan sonra sana bakan bir ineğin yüz ifadesini gördükten sonra etini yiyeme. Bu sadece kendini tatminiyet gibi geliyor bana. Sanki hayvanın suratını bir bezle kapasan kafasına bir şey geçirsen, sonra kesip yiyebilirsin felsefesi.
Hayvanları yemenin hayvan haklarıyla ilgisi yok ki, insan da bir hayvandır, düşünebilmesi sadece aslanlar gibi saldırarak av yakalamama konusunda yardımcı olmuştur(bu durumda).
Ve inan bana, ağılda sütünden vs.. yararlanmak amaçlı inek beslemek ile balkonunda çiçek beslemek arasında hiç bir fark yoktur. İkisi de yaşayan organizmalardır, özgürlük kavramı onlar için var değildir, çünkü özgürlük idealler felsefesinin konusudur, felsefe de bilinç gerektirir. Sen sahiplendiğin hayvana, onun yaşamsal faaliyetlerini sınırlayıcı ya da onun senden rahatsız olmasını sağlayan herhangibirşey yaparsan haklarını çiğnemiş olursun. Birer organizma olarak her canlının hakkı vardır.
Bir de şunu düşün, tüm insanlık vejeteryen olsaydı. Doğadaki dengesizliği düşün, insanlığa yetecek kadar bitki kalır mıydı? Hayvanlar arasındaki etkileşim ne olurdu? Besin piramidni yıkmak demek bu, asıl en büyük doğa yıkımı budur, doğal düzeni bozucu faaliyet.
Bunun üzerine epey bir araştırmam vardı. Hayvan hakları savunuculuğu adı altında vejeteryenlik, otel yapmak için ağaç kesmek kadar zararlı olabilir doğaya.
Öyleyse, düşünerek farklı kararlar alamayan, içgüdü sayesinde tavır koyabilen hayvanların özgür iradeleri varmış gibi varsaymak ne akdar doğrudur? Hayvan hakları bu demek değildir ki..