Kesinlikle. "Bunu para için yapıyorum" diyenleri de samimiyetsiz buluyorum. Bir şekilde o müziği sevmeyi öğrenmiş ki çalıyor. Ya da itiraf edecek gücü yok, (bence uyduruk olan) o müziği pekala seviyor ama söyleyemiyor.
Hep diyorum zaten, samimiyet önemli. Samimi bir şekilde yapmak istediğin buysa yap, gerisi önemli değil. Ama savunma mekanizması olarak "para"yı göstermek pek gerçekçi değil. Piyasa denilen şey, insanlar piyasayı kabul ettiği için var. "Halk bunu istiyor"... klişesi kuyruklu bir yalan. MÜZİSYEN bunu istediği için var o müzik. Geri kalanı teferruat, kendiyle yüzleşmeye yanaşmayan/cesaret edemeyen müzisyenin uyduruk savunma mekanizmalarından ibaret.
Tabi ki her arz kendi talebini, her talep kendi arzını doğurur.. Sen bunu arz etmezsen kim bilecek, beğenecek de isteyecek.. Ya da bakmışsın birileri yapmış ve tutmuş, kolayı varken Amerika'yı bir daha keşfetmeye gerek yok, yap imajını, devşir akorları, sözleri devam... Neticede insan sanatçı da olsa (ki sanatçılarda da oldukça yüksektir) ego sahibidir.. beğenilmek, zengin olmak, ve zenginliğin getirdiği tüm nimetlerden yararlanmak ister.. Özellikle 80'lerden sonra Türkiye'de bunun hızlı olması istenir.. Tabi ki bunun yolu da başarılı daha doğrusu "tutmuş" olanı taklit ve devşirmeden geçer.. Bu yüzden yıllardır büyüklerini taklit eden küçüklerimiz vardır..
Benim temelde bahsettiğim ise işin sosyal psikoloji tarafı.. ""paranın"" toplum mühendisleri tarafından dizayn edilen, topluca hissetmemiz, yaşamamız istenen "DÜZEN".. Fazıl Say gibi bir değerimiz var ama onun gibi ikinci bir piyanist söyleyin dersem aklınıza gelmez.. Suna Kan'ın yanına ikinci bir keman koyar mısınız.. Türkiye'nin en iyi yan flüt üstadı desem Fatih Erkoç denir muhtemelen.. Gitar üstadı desem hadi burada bilenler çıkar ama Doğan Canku ve Erkan Oğur'un yanına onların ayarında adam zor konur.. ben mesela Akın Eldes ve Cenk Eroğlu'ndan başlarım eklemeye.. Sektör para kazanacağı adamı pompalıyor.. Böyle entel dantel işler yapıp, kaliteyi yükselteceğine milyonlara hitap edecek türkücülere, yakışıklı popçulara 20 albüm aynı aşk, acı, terkediliş, hoppa kopuş şarkıları yaptırıyor.. Ve o yirmi albüm de aynı şarkılarla satıyor.. Dolayısıyla mesleğini aşk ile yapan adam da aç kalmamak için ya gidip ikinci bir iş yapıyor ya da sektöre uyuyor.. Duman sadece "eski köprünün altında" ile patlamadı, yanına Sezen Aksu'dan "Beni yak" koydu.. Mor ve Ötesi, Ajda'dan "Sen de yaz" dedi.. Teoman neler söyledi.. Netice de çok daha grift şeyler söyleyebilecekken insanlar, ortalama beğeniye uygun şeyler sunmaya zorlandılar.. Neden.. Çünkü kafa karıştıran şeyleri bu halk beğenmeye başlarsa kafa karıştıran şeyler konuşmaya başlar, kafaları çok karışırsa bildiklerinden şüphe duymaya ve daha çok sorgulamaya başlar.. Oysa Türk halkına günde 5-6 saat dizi-spor, 4-5 saat eller havaya müzik, kalan boşluklara magazin, 5-10 dakika haber yetmelidir.. Konfeksiyonda çalışırken, arabada, bilgisayar başında her fırsatta müzik dinleyen bu halka Another Brick in The Wall'u Türkçe'ye çevirip dinletirsen hoş olmaz.. U2 "Sunday Bloody Sunday"in Türkçesini yapsana.. (Tabi Jesus demeden).. ya da Greenday "Amerikan İdiot" u Türk aptalı diye yapsana.. Biz her konuda uyanık olduğumuzu sanarak uyumalıyız..
Burada mevzu ruhunu şeytana-sektöre satmakla ilgili, isteyerek veya istemeyerek.. Arkadaş ya ben rock yapıyorum ve bu ticaret değil hayat tarzıdır deyip, bildiğini okuyup idealist olacaksın, yan işlerle hayatını sürdürüp, müziğinin farkedilmesi için uğraşacaksın, ya da bakalım piyasa neleri yemeye alışık diyip müslüman mahallesinde salyangoz satma sevdasından vazgeçeceksin..
Önceki sayfalarda antbalci kimin star olacağına yapımcıların karar verdiğini gayet detaylı anlatmıştı (bkz ilk sayfa ilk mesajdan başlar).. Vaktiyle bu işler İMÇ'de dönerdi, hala öyle olduğunu sanmıyorum ama dizginler hep yapımcının elinde.. Yani yapımcın ne kadar düzgünse seninde o kadar şansın var.. Bu konuda kendimce fikirlerim var ama tecrübeli olanlar konuşsa daha iyi olur..
Bu siteye üye 10 değil 100 numara müzisyenler popçuların arkasında çaldığı için acımasızca eleştirildi.. Ve yine bu sitede üye, adını az kişinin bildiği çok iyi müzisyenler adları sanları duyulmadan 50'li li yaşlara dayandılar.. Maalesef gayet iyi işler yapmış abilerimizin kardeşlerimizin albümleri kaç sattı acaba ki eleştiriyoruz adamları, evlerinin kirasını, çocuklarının okul masrafını biz mi ödüyoruz.. Mesela Dr.Skull.. Adamlar müziği bıraktılar.. Mesela Murat Çekem'im "Korku Yakamdan Düşmüyor" gibi harika bir şarkısı vardır.. Yeterince ilgi görseydi devamı da gelirdi ama adama devamında saçma sapan şarkılar söylettiler, belki de kendi tercihiydi, tutmadı gitti popçulara back vokalist oldu, yanında Beyoğlu'nda barlarda hafta sonu kendince program yapıyor..
Presley den Gilmour a, Morrison dan Dio ya,Ozzy den Dickinson a, Hatfield den Shuldiner a, Cobain den Cornell a kadar hepsi başarılıydılar ve yerlerini buldular. Gruplarının ortak özelliği yaptıkları işlerdeki özgünlükleri, teknikleri ve yaratıcılıklarının sonucu ortaya çıkardıkları besteleriydi.
Onlar kendi icat ettikleri, kültürlerinin müziklerini yapıyorlardı, ve en önemlisi o yapım şirketlerinin başındakiler Türkiye'deki gibi müziği bildiğini iddia eden zengin bozmaları değil, elini sürdüğünü altına çeviren Arif Mardin gibi profesyonel adamlardı.. Gerçi her ne kadar Amerika veya İngiltere'de de olsa onlar da plak şirketlerine ciddi tavizler verdiler.. Mesela Geffen, Electra yapım şirketleri.. Geffen Nirvana'ya kök söktürdü Heart Shaped Box albümünden önce..