Ben kısaca müzikle işi ve diğer bir çok şeyi bir arada götürmemin yıllara göre gelişimini yazayım 🙂
2010'da çalışmaya başladım ve çalıştığım yer bir etkinlik organizasyonu, pazarlama yapan (sektör lideri) bir ajanstı. İşe girdiğimde haftada 5 gün çalıyordum. Tabii ki bunun "esnek çalışma saatleri" sonucunda kırpılması uzun sürmedi. Fakat bu süreç iyi oldu çünkü çer-çöp işlere gitmemeye başladım. 2 tane grubum kaldı onlarla da haftada toplam 3 program yaparak devam ettik uzun süre. Mesai yapılacak bile olsa bir şekilde kaçıyordum ve müdürüm de bu meşgaleme saygı duyuyordu. Fakat bu müdürüm şahane biri olduğundan değil, ben daha kapıdan girdiğimde prova program vs gitmeye devam etmemden kaynaklanıyordu. Yine de genel yoğunluk canıma tak etti yaklaşık 1 yıl çalışıp askere gittim. O arada grubu epey ilerlettik. 1 yılda önemli bir detay var her Cuma çalmaya Antalya'ya gidiyorduk. 6-6.30 gibi işten koşa koşa çıkıp 8.30daki uçağa yetişiyordum. Çalıp orada yatıp ertesi gün erkenden geri dönüyorduk.
Askerden 2012'de geldim. Bir bilişim firmasında satış yapmaya başladım. Hedefli-kotalı çalıştığımdan suyunu çıkarmadıkça esnek çalışabiliyordum. Fakat burada şöyle bir sıkıntı vardı, proje teslimi vs olduğu günlere program denk gelirse asla gidemiyordum. Bir şekilde idare ettik. Gerçekten güzel günlerdi. Perşembeleri grupla İstanbul'da barda, Cumaları da bir akustik projemizle başka bir mekanda çalıyorduk. Burada ve sonraki yerde (şartlar benzer gibiydi) 2.5 sene çalıştım genelde haftada 2-3 çalıyorduk. Hatta son 1 yılda Cumartesileri ve bazı Cumaları şehirdışında çalmaya başladık ona da bir şekilde yetişiyordum. Fakat çok yoruluyordum inanın bazen Pazar günü 15-16 ya kadar uyuduğum oluyordu.
Geçtiğimiz Nisan'dan beri epey iyi bir başka bilişim firmasında çalışıyorum. Ara sıra evden çalışmamıza, erken çıkmamıza vs işi gücü aksatmadığımız sürece izin var. Dolayısıyla müzik işlerim olduğunda işimi istediğim gibi esnetebiliyorum. Fakat bunun önceki zamanlarda çektiğim çilelerin ödülü olduğunu düşünüyorum.
Şu anda grubumla genelde Perşembe-Cuma-Cumartesi iyi yerlerde çalıyoruz. Hem bünye alıştı biraz hem de iş de az çok imkan veriyor. Acil durumlarda da ikinci, üçüncü gitarist arkadaşlarımız var yerime onlar çalıyor.
Dikkat edersiniz bir şeyden bahsetmedim. Prova. Provaya çok zor vakit buluyoruz (diğer arkadaşlarımda da çalışanlar ve ciddi isimlerle çalan profesyonel müzisyenler olduğu için). Fakat birbirimize çok alışığız 2 3 saat bir prova alınca bir sürü şarkı vs yapıp devam ediyoruz. Anlayacağınız üzere grubumuz bir cover grubu. Zaman zaman da ekstralara vs gidiyoruz. O arada evlendim de. Onu da merak edenler olacaktır. Şartınızı baştan koyarsanız, ya müzik ya ben demeyecek bir hanım alır, illa diyecek hanımı alacaksanız da direnç gösterirseniz her şey bir arada gayet güzel gider. Maaşınız aylık masraflarınızı öder, müzikten kazandığınız para da bir maaş gibi olur onunla da ekipman vs ne istiyorsanız alırsınız.
Fakat, profesyonel biri kadar idmanlı, versatil bir müzisyen olmanız zor olur. Yetişmek zor. Ben haftada 3-4 saatimi ancak oturup egzersiz mahiyetinde gitar çalmaya ayırabiliyorum, tecrübe sağ olsun başkasının saatlerce çalışacağı şeyi kısa sürede çözüyorum ama isterdim ki haftada 25 saat 30 saat çalacak vaktim olsun.
Olumlu yanlar:
Müthiş deşarj olma fırsatı
Sosyal çevre
Bambaşka bir dünyayı her hafta yaşayabilmek
İki tarafın öğretilerini(iş ve müzik) birbirini besleyecek şekilde kullanmak
Ek gelir
Olumsuz yanlar:
İki tarafa olacak konsantrasyonda azalma (Süper gitarist olamama veya süper bir çalışan olamama ihtimali)
Yorgunluk (kafaya takıyorsanız)
Bazen ufak bir şey yapacak olup (en basiti berber bile olabilir) iş artı programlardan provalardan vakit bulamama
Salt müzisyenlik yapanların bir kısmının dışlayıcı davranabilmesi (onlar da haklı para yabancıya gitmesin 🙂 )
Ve net söyleyeyim öldüreceğiz deseler bu imkanım varken ülkemizde sadece müzikle geçinmeye çalışmam. 1 yıl kadar denedim. Bir süre süper gitti sonra bir anda birkaç iş gidince aç kaldım. Böyle bir kaygan zemin sektör yok.
Kıssadan hisse: Seviyorsan olur.