Raporluyorum

Purgatory Eyvallah Emrah abi. Gerçi ben sadece iki yıllık Kadıköylüyüm ama çabuk ısındım, çabuk sevdim. Bi ayrı güzel, bi ayrı sıcak. Ne Anadolunun geri kalanı gibi geri kalmış, ne Avrupa gibi boku çıkmış. Tadında bırakmış, böyle bi hoş olmuş 🙂

Aslında benim kartım da kart aidatı vs almıyor. Eft neyim de 2.5 liraydı, artık ücretsiz olmuş sanırım. Geçen sefer para kesmedi. Aslında çok büyük rahatlık. Özellikle benim gibi mağaza mağaza dolaşmayı sevmeyen bi adam için olmazsa olmaz. Ama asıl sıkıntı bar çıkışları. Ekstreden anladığım kadarıyla orada yalan oluyormuşum ben. Öyle bara gidip sarhoş olan bi tipte değilim aslında ama (nefret ederim sarhoştan da, sarhoş edenden de), eğlenmeyi seviyorum işte. Sarhoş olmaya yaklaşıncaya kadar da pek durmuyorum. E birada olmuş 9-10 lira. Fena oldu fena...

Tüm akıllı telefon düşmanlarına inat benim olmazsa olmazımdır akıllı telefon. Bi kere ben hemen hemen her şeyi merak eden ve hemen öğrenmek isteyen bi insanım. Bi yerde emin olmadığımız bi konu hakkında muhabbet geçse hemen öğrenmek isterim. Barda bilmediğim bi şarkı çalsa kafayı yerim. Onun için telefon dediğin alette internet olmak zorunda. E interneti düzgün kullanabilmek için dokunmatik ekran da şart. Ama kamera falan yalan dolan işler. Olmasa da olur. Hatta kendi telefonumdaki kamera yazılımı bile bozuldu, düzeltmedim aylardır.
 
şu 21 aralık saçmalığıyla en iyi bu kadar taşak geçilir herhalde, yarıldım sabah sabah okurken 🙂

http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=198720

21 aralık'ta başlarına birşey gelmeyeceğine inanıp Şirince'ye giden salakları ti'ye almışlar, bu konuda da göya oranın muhtarı bazı açıklamalar yapmış, en koptuğum açıklama aşağıdadır 🙂

"Şu an bir gece konaklamaya 10 bin dolar vermeyi gözden çıkaran misafirlerimiz bile var. Konaklama dediğim de ahırdan hallice bi yerde yatmak yani, yanlış anlaşılmasın. Mevcut tabloda, bu arkadaşların ceplerindeki parayı son kuruşa kadar almazsak adam değiliz. Yıllardır yok şarap sat, yok balonla adam gezdir, yok eşşeğe bindir derken elimize 3 kuruş para ya geçti ya geçmedi. Gün bizim günümüz artık"
 
Aynen abi ben yazdım (Hıncal Uluç modu)

Yemin ediyorum geceliği 300 € değil 30.000 € alsınlar, yeridir. Dünya yanacak lan boru mu? Yansın kardeşim GORA'lılar düşünsün

Şirince otelleriyle zaman zaman çalışıyoruz, hepsi yardımsever güzel insanlar. İzmir'in nesi kötü lan zaten? Ha tek konuda eleştireyim; dün çıkmış bir hanım kızımız kıyamet mönüsünü anlatıyor. Yok işte kıyamet çorbası, yasak elma filan... İnsanlık olarak her şeyin bokunu anında çıkarıyoruz gerçekten, bilgi çağı bu mudur yani? Geçmiş kameranın karşısına, mercimek çorbasına kıyamet çorbası diyor. Çok eğreti değil mi yahu?

Ama zaytung yine güzel metinler yazmış yani, ben de baya eğlendim okurken.

"Ancak esas sürprizi sona saklıyoruz. 21 aralık gecesi bunları bir araya toplayıp, 'Şimdi haber geldi, kıyametten sadece muhtarlık binası kurtuluyormuş, 100 bin lira veren varsa buyursun girsin, yalnız kontenjan sınırlı biraz acele edelim' diye gaza getiricez. O bina, ayakta rahat 20 kişi alır... 2 milyon lira, nereden baksan çok temiz para..."

😀

Not: Yarın en büyük dileğimiz, Şirince şaraplarına zeval gelmesin. Havalar soğuk, maç önü iyi gidiyor. : )
 
Savarain'in kış gelsin de dinleyeyim diye beklettiği albümlerden;

apo6gm.webp
 
kar iyi hoş güzel, izlemesi zevkli de, bu şehir de ızdıraptan başka birşey değil, zaten tarrak gibi araba kullanan adamlar karda sürüş stillerinden zerre farklı kullanmayınca heryer kaza oluyor.
sabah boğaz köprüsünde olmuş, 2-3 saat önce de bir metrobüs yoldan çıkmış, a.q. nasıl dümdüz ve trafik olmayan bir yolda yoldan çıkıyosun yaa, e-5 kilit haliyle.
hastayım, üşüyom, akşam işten dönüş güzergahımın bir bölümünün trafiğe kapandığı az önce öğrenmiş durumdayım, çok fenayım yani.
 
Bu sabah ta Diyarbakır'da 22 yaşında bir gencin polis kurşunuyla sırtından vurularak öldürüldüğü haberini aldık, merkez medyada tek kelime haber yok bu konuyla ilgili ne tv den ne internetten haber yapmadılar bu zamana kadar, haber yapan bazı siteler de çelişkili haberler yapıyorlar. ama ortada bir gerçek var ki bu sabah polisin ölüm listesine bir genç daha eklendi.
evet nerde kalmıştık?
 
Çok iş bazen kötü, beynimiz eriyor fakat "yok iş" de kötü... Bir haftadır yatıştayız resmen, ne yılbaşıymış arkadaş. Bunaldık, uykumuz geliyor. Bir ara dizüstünü getirsem, FM filan açsam diye düşündüm yani o derece...
 
Let me tell you a story to chill the bones
About a thing that I saw

demiş zamanında Bruce abi...

O hesap bir meyhane ortamı, Pera'da. Nezaketen uğruyoruz, tamam. Kenarda köşede bir yere geçiyorum, son dönemlerde belirlediğim bir nevi prensip ve içsel inat/merak dengelemesine istinaden, haftada 1 içeceğiz demişiz... Bakalım diyorum kendime, etrafta, "rakı içiyoruz dimi?" diye sorup tahrik edenlere karşın sözünde durabilecek misin... Evet o merakla beklenen sipariş anı geliyor ve kendime içten bir "helal" çekerek veriyorum siparişimi: Bir bardak portakal suyu lütfen.

İyi-kötü bir çevren var, "haydi" dediğinde muhabbet etmeye ve dışarı çıkmaya hazır insanlar... Ama sanırım herkesin sahip olabildiği bir lüks değil bu, etrafa bakınca onu görüyorum. İnsanların ihtiyacı varmış, demek ki iyi olmuş bu ortam diyorum. Nasıl oynamalar, nasıl eğlenmeler, nasıl gülücükler... Daha bu sabah, 6 ay önceki işin faturasını çıkarmayı unuttuğunu farkeden hatundan eser yok! Hiç birine aktif olarak katılmasam da izliyorum herkesi, hoşuma gidiyor. Taa ki o an gelene kadar: Gösteriş ve yapmacıklık modu. Coupling'in efsane bölümlerinden "The Melty Man Cometh" hesabı gelmiş, sinmiş ortama...

Daha tanışalı 2 gün olmasına rağmen, 40 yıllık arkadaşmışcasına samimi pozlar veriliyor objektiflere, sarılmalar-kadeh kaldırmalar fora. Evet rakı içiyorlar, evet bunu kendilerine doğrultulan objektiflere yansıtıp, facebook üzerinden herkesin gözüne sokmalılar. Mutluluk paylaşıldıkça artar. Demek ki sende biraz maymun iştahı var. Yetmiyor mu yanındakiler bacım? Yeme len şimdi bizi paylaşma maylaşma diye; seninki bildiğin bir hezeyan, ihtiras... Zaten Linkedin'de de öyle janjanlı bir "taytıl" cümlen var ki isminin hemen altında, sormayın gitsin a dostlar...

Sonra grupla alakası olmayan o beyaz gömlekli uzun boylu adam ve yanındaki kısa boylu siyah ve dar elbeseli kadın geliyor. Elinde rakı kadehi taşırken apartman topukları kopup düşesice. O yürüyor, ben geriliyorum düşecek diye. 40 kişiyle şerefe yapıyor, ben hariç. Kafamla selamlıyorum hafif, yine nezaketen... Sen kimsin be adam? Necisin? İş çıkışı kravatın ve gömleğin de üzerinde, haftanın stresini atmaya gelmiş imajın oturmuş halde, evet istediğin imajı yansıtıyorsun alkışlar senin için... de niye bizim buradasın? Gidiyor sonra, ardına bile bakmadan. Bakmasın da zaten.

Kondüsyonu az olanların ağızları kaymaya başlıyor. Gözlemci gibi, hakem gibi duruyorsun orada. Abi televizyonda gördük, mal gibiydin. Yarının geleceğini biliyorum, pişman olacağınız şeyler yapmayın bari diyorum. Nitekim dansöz geliyor; fotoğraflarla yetinmeyip para takmaya, striptizvari hareketler yapmaya başlıyor iş dünyası insanlarımız... Sonuçlar ortada: Dansözlerden biri, "abi" çıkıyor. Bu benim bile aklıma gelmemişti... Yana yakıla o fotoğrafları çekeni aramaca başlıyor. Sabahın ilk cümlesi ne olsa beğenirsiniz? Sakın haa benden habersiz hiç birini hiç bir yere koyma. Sen olsan gülmez misin şimdi hakim bey söyle, kuru fasülyenin suyuna ekmeği banmaz mısın?

İçine kapanık dediler bana - E güvenemedim ki insanlara

Yahu sen de pek az konuşuyorsun be Purga! - İlgileniyormuş gibi mi yapaydım sana?

Somurtup durdun orda - Rakımın yanına ayranımı bekliyorum be anam, dur şimdi gelicem oraya

Hep siz dediniz bu lafları bana, ben de biraz sizin anatomik fotoğrafınızı çekeyim dedim. Kusura bakmayın da, dışarıdan fena gözüküyorsunuz fenaaa.

Zaruri bir gecenin anatomisi
 
Şirket ile ilgili hayati kararları bile kapı önünde sigara içerken alan patronuma burdan alkış. Şirket yemekleri, ofis partileri görmediğimiz duymadığımız olaylar. Bizde samimiyet esas. "Tamam getirelim o ürünü de ithal edelim mınagoyim" deyip kapatıyoruz konuyu ahahhah. Yılbaşı akşamı çıkışta binadaki muhafazakar iş yerlerine el sallayıp "meri krismııııııııs" diye bağırır bir de, samimi adam 😀
 

Geri
Üst