Şimdi haberlere bir göz gezdiriyorum da, daha önce de aklıma gelmişti, bu ABD'nin dışişleri sözcüsü olan hatunda hakikaten bir pornocu havası var yahu. Takma kızım şu gözlükleri. Ahanda bakın:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25528091
--
Komedinin temelindeki bir mizansendir, seneler öncesinde İnce İnce Yasemince'de ki Sürahi Hanım skeçlerinin bir sahnesinden zihnimde yer etmiş: Gözlük gözünde/kafandayken gözlüğünü aramak. Tam bir mallık anı yani. Ama komik... Neyse; bazı mini hırsızlık hadiselerinden ötürü ofisteki çekmecemi kilitleyip, anahtarı da akşamları eve giderken yanımda götürmeye başlamıştım. Fakat anahtar gerçekten çok ufak, tırnak makasının çeyreği kadar bir şey, cebine atsan attığın gibi kayboluyor...
Durun lan, uzayacak ama ondan da kısaca bahsedeyim; önce 2 dal sigara, sonra da 60 kuruş mu ne bozuk param çalındı. Sigaranın da paranın da mk fakat insan aptal yerine konulmaktan sıkılıyor. Çalanın tenezzül ettiği şeye bak yani, o düşünce bile sıkıyor... Arkadaşlara sordum,
çıkarken kitle biz kitliyoruz deyip, temizlikçi arkadaşları ima ederek
ara sıra oluyor böyle şeyler diye eklediler. Hatta bu uyarıyı ben ilk ciddiye almadım da, sonra bozukları da boşalttılar, 2. defa olunca sinirim bozuldu. Her neyse benim aklıma bir şey geldi, yapana yediği boktan haberdar olduğumu göstermek istiyordum, açtım Word'ü büyük puntolarla SENİN VİCDANININ TA ORTASINA SIÇAYIM yazdım, aldım çıktısını, çekmeceyi tamamen boşalttım ve kağıdı yerleştirdim. Ertesi sabah geldiğimde kağıt gitmişti, sanıyorum ki mesajım ulaştı. Ondan sonra da hep kitledim çekmecemi ve öyle çıktım. Yazık.
Başlarken anlatacağım hikayeye geri dönüyorum;
Dün gömleğimin cebine, Niğde gazozu düşleri uğrunda kullanmak üzere bir kaç bozuk para ve evin anahtarıyla birlikte bunu da koydum çıktım. İndim otobüsten, bir elimde tatlı bir elimde kandil simitleri bakkala doğru gazoz almak için (böyle sayınca çok oldu ahah, bok iç) yürürken bir yandan da gömleğimin cebinden bozukları çıkarayım diye uğraşıyorum. Bir seferde bir iş yap dimi, hep patladığımız konulardan biri, lan elin kolun dolu yürürken niye yapıyorsun bunu? Ve senelerdir de vazgeçmiyorum ha... Sanki bakkala girip, poşetleri yere koyup da yapacağımı öyle yapsam bir tarafım eksilecek.
Cepten çıkarmaya çalıştığın o bozuklar, kenara köşeye kayar, uyuz eder adamı kolay çıkmazlar hiç bir zaman. Yine öyle oldu; öyle olunca paraları daha rahat alayım diye evin anahtarını çıkardım, bozukları aldım, sonra baktım ki çekmecenin anahtarı yok. Ve akabinde açık hava tiyatrosu başladı... 15 dakikaya yakın elimde poşetler deli gibi sokakta anahtar aradım. Gelen geçen bakıyor ne ayak bu diye. Kafa önde ileri geri giden, köşelerde durup eğilen bir tip. Tam psikiyatri koğuşu manzarası. Sonunda pes ettim, aldım gazozu yürüdüm gittim eve.
Kendime saydırıyorum bir yandan; daha geçen ay aynı boku yemiş ve yağmurdan kaçarken yine aynı cepten evin anahtarını çıkarayım dediğim anda, çekmece anahtarını düşürmüştüm. Yarım saat evde bakındıktan sonra sokağa çıktım buldum filan. Nasıl yaparsın lan aynı boku diyorum. Velhasıl; sabah ofise geldiğimde, arkadaş fazla zımba teli var mı dedi, aşağı bir eğildim ki -tahmin edeceğiniz üzere- anahtar çekmecenin üzerinde duruyor.
Şimdi, bu hikayeden kıssamız nedir?
Tek zamanda tek iş yapın ama doğru yapın. Yolu kısaltacağım derken uzatmayın. ADAMI DELİ ETMEYİN