Hayatımda ilk defa Eurovision birincisi tahmin edebildim
🙂 Daha doğrusu, ilk defa en beğendiğim şarkı birinci oldu. Şarkıyı herşeyden önce kompozisyonel olarak beğendim; melodik yapı tam 80'lerden gelmeydi. Hatta nakaratı ilk duyduğumda Laura Branigan'dan "Gloria"'yı anımsatır gibi oldu, zaten kelimeler benziyor ("Euphoria" - "Gloria"). Donna Summer henüz ölmüşken disko ruhunda melodileri olan bir dans parçasının birinci olması da ayrıca güzel oldu. Zaten besteclerden birinin de (Thomas Gustafsonn veya bilinen adı ile Thomas G:son) aynı zamanda İsveçli bir hard rock grubunda gitarist olduğunu öğrenince pek de şaşırmadım
🙂
Laureen'in dans figürleri hakikaten enteresandı ve bence şarkının başarısında payı var. Özellikle şarkının "u-u-u-u-up" kısmı ile uyumlu hareket ettiği yerlerin koreografisi çok hoştu. Parça aslında doğrudan piyasaya sürülüp hit olabilecek nitelikte bir şarkı ve yarışmaya girmekle büyük risk almışlar, çünkü bu tutarsız oylama sürecinde sonuncu da olabilirsin...
İngltere'nin bütünüyle klasman dışında kalan muhteşem parçasına yazık oldu. Gerek kompozisyon, gerek düzenleme (sadece akustik gitar ve yaylılar var şarkıda), gerekse Humperdinck'in eski ekol hacimli vokal yorumu bambaşka bir dönemin şarkıcısı olduğunu ispatlıyordu bence. Ama adamlar neredeyse sonuncu oldu. Rusya'nın ikinciliği de bir taraftan ne kadar da tutarsız bir soytarılık olabildiğini ispat etti bu yarışmanın ki, İsveç'İn kazanması o açıdan şaşırıtıcı idi bence.
Besteciler ile ilgili ilginç bir kaç not ekleyeyim:
Thomas G:son ve
Peter Boström birinci olan şarkıyı beraber yazmışlar. G:son aynı zamanda İspanya'nın da şarkısına katkıda bulunmuş. Boström ise aynı zamanda Norveç'in şarkısını da yazmış ve Norveç sonuncu oldu. Oysa o da benzer tarzda bir şarkı idi ve kesinlikle sonuncu olmayı haletmiyordu.
Bunun dışında,üzerinde distortion soundlu gitar eklense resmen senfonik metal parçası olabilecek olan İzlanda (6/8'lik parça yapmışlar adamlar, bir kaç yerdeki vuruşlar-senkoplar gerçekten enteresandı ve tabi ki keman solo....) gerçekten hoş bir parça yapmıştı bence. İsveç'in parçasınn defalarca dinledim zaten, ama İzlanda'ya da haksızlık oldu. Merak edene aşağıdaki linkte dinlemesini öneririm.
http://www.eurovision.tv/page/history/year/participant-profile/?song=27653
Purgatory'nin aksine, ben gerçekten beğendim bu sene yarışmayı. Uzun süredir bu kadara çok eli yüzü düzgün pop parçası olan bir Eurovision dinlememiştim. Litvanya (tam bir 80ler parçasıydı...), Estonya, Sırbistan gayet iyi şarkılar yapmışlar. Daha yeni usul tekno pop olarak ise Fransa, Norveç filan da hiç fena değildi.
Türkiye'nin şarkısına gelince...Çok sıradan (hatta alenen kötü) bir ses ve telaffuz, ama idare eder bir nakarat vardı elimizde. Dans ve performans ile günü kurtardık. İzlanda'nınki gibi bir parça 46 puan aldı, biz 112. Daha ne istiyoruz
🙂