Wilhelm Reich, Freud'un bu teorisini daha ileri götürmüş ve Freud'un belkide söylemeye çekindiği bu olguyu açıkça söylemiştir. Reich cinsellik tanımını sadece bizim yaşadığmız "uygarlık" düzeyinde incelemekle kalmamıştır, Bronislaw Malinowsky'nin Trobriand Adaları yerlilerinin cinsel hayatı üzerine yaptığı araştırmalarıda inceleyip kendi teorisini güncellemiştir.
...
Reich, Freud'un tek "olumlu" savunma mekanizması olan "yüceltme"ninde, birey mutluluğuna yeterli olmadığını tanıtlamaya çalışmıştır. Yüceltme, bastırılan libidal enerjinin hayatın başka bir yönüne aktarılmasını ve söz konusu enerjinin o alanda verimli kullanılabileceğini savunmuştur. Bu savunu, toplumla çelişmeyen ve cinsellik teorisini daha hazmedilebilir kılan bir durum yaratıyor. Reich, incelemelerinde, bu tip insanların (genelde obsesif kompülsif) işlerinde oldukça başarılı olduklarını ancak kaslarının sertliğini (psikosomatik etkiler) buna bağlı olarakta iktidarsızlık, erken boşalma gibi olumsuzlukların hep vuku bulduğunu gösterir. Reich'ın teorilerinin, pratik olumlaması daha inandırıcıdır çünkü, Freud gibi sadece zengin ve orta halli insanlarla yetinmemiş. İşçi mahallelerinde de bakımevi açmıştır.
...
Reich'tan sonra bu teoriler çok fazla deney alanı ve ortamı bulamamıştır. Soğuk savaşın yarattığı zeminde Batılı ülkelerdeki gerici-muhafazakar akımın içinde (özellikle McCarthyci ABD'de) cinsellik gibi bir konu üzerinde pratik deney yapılması güçleşmişti.Buna rağmen Masters-Jhonson deneyi, Reich'ın orgazm teorilerinin deney kapasamına girenleri şaşrtıcı kesinlikle doğrulamıştır.
...
Bu arada cinsellik deyince sadece akla seks gelmesin. Her türlü dokunuşta, teknik olarak cinsel bir durum vardır. Ana-bebek, iki erkek arkadaşın sarılması ya da karşı cinsler arasındaki "masum" dokunuşlar olsun hepsi cinseldir. Buna "dokuma"da diyebiliriz.
...
Freud'la başlayan bu "cinselliğin iredelenmesi" süreci, kitle psikolojisinde de bir çok soruya yanıt verebilecek potansiyele sahipti. Ancak günümüzün endüstri psikolojisi buna pek izin vermemekte devam ediyor. Çünkü bilimsel sonuçlar, ölümsüz aşk, evlilik, aile gibi kurumları yıkabilecek denli kuvvetli olacaktır. Burjuva ahlakı ve bunadayanan toplum bu gerçekleri istemez...