Türkiye'de Gitar/Rock kitlesi neden böyle?

Eh, doğrudur. Dediğim gibi, bu işin bir ucu kültürel-politiğe uzanıyor. Bir de tabii, orjinal üçlemenin hataları beceriksizikten.
Diğeri ise ideolojik ve kasıtlı ne yazık ki.
Kasıtlı derken; belli bir ideoloji-kimliğe abone olunması kasıtlı; yoksa bu abonelik üzerinden işe alınan kifayetsiz muhteris beceriksizliği de gayet spontan elbette.

Disney SW'yi satın alınca, eski materyallere telif ödememek için kendisi uydurmaya başladı bir şeyler.
"Uydurmaya başladı bir şeyler." kısmı çok vurucu olmuş.
 
"Uydurmaya başladı bir şeyler." kısmı çok vurucu olmuş.
Muhteşem kitaplar vardı Expanded Universe (EU) kapsamında. Hepsini yok saydılar. Sıfırladılar tarihini yani serinin. Bir taşla iki kuş. Hem woke ideoloji ile saçma sapan şeyler yazabilmeleri, hem de o yazarlara beş kuruş vermeden sıyrılmaları mümkün oldu. Ve tabii utanmadan araklamaya başladılar EU'dan. Hani o yok saydıkları EU'dan.
Disney stoğu şu ara düşüşte. Tutuşmuş durumdalar. SW isim hakkı ile gişede batan film yapmayı bile başardılar (Han Solo...)
Dedim ya, tabuta çivi çakmayı bırak, tabutu açıp ölü sevicliik yapıyor herifler. Öldürdünüz, bari bırakın yattığı yerde rahat yatsın.
 
Bende bu durumu biraz yadırgıyorum ve bence bunun yıllarca televizyonda ve haberlerde "Gitarcı" olarak öne sürülen insanların hepsinin elinde ibanez tipten gitarlarla metal çalmasının sonucudur bunun aynısı rap müzik de de "4/4 lük drum kit üstüne hızlı sözler" olarak yansıtılmıştır bu tamamen Türkiye'nin Televizyon ve Radyo endstürilerinin geride olması ya da halihazırda müziklerine sahip oldukları pop sanatçılarının müziklerinden ilginin kesilmemesi için diğer türleri tek tipe indirme çabasıdır
Ayrıca türklerde öncesinden gelen hatta neredeyse bağlama dışında bütün enstrümanların saçma olduğunu savunan bir kültür var
Gitara gelince Türkiye'de önceden gelen bir Blues ve Erken Rock kültürü yok zaten telli çalgı olarak bağlama kültürü var gitar aslında 30 yıldır falan hayatımızda sayılır 30 yıl önce ise metal müzik altın çağındaydı özellikle de gitar müziği sadece Metallica vb grupların "süslü" gitarlarının Televizyonlarda baş gösterdiği kadar keşfedilebildi o yüzden böyle oldugunu düşünüyorum
Türkiye'de gitar müziği Jimi Hendrix ile tanınsaydı her elektroya başlayan bu sefer Fuzzface pedal ve beyaz stratla gitara başlardı sanırım
Başlığı açtığım neredeyse bir sene olmuş. Kendimi tam olarak ifade de edememişim.
Senin mesajını okudum ve anlamak isteyen anlıyor dedim.
Kimisi gelmiş onların sevdiği tarza laf ediyoruz diye tecrübem yok varsaymış. Kimisi gelmiş çok istiyorsan git mikrotonal jazz yap felan demiş.
Abiler yaş almış ya her boku çözdüklerini sanıyorlar. Abiler açında bir bakın michael jackson thriller'ı yaptığında kaç yaşındaymış. Yaş sadece bir sayıdır.
Her neyse...

Sana yüzde yüz katılıyorum dostum. Türkiye'deki rap kitlesi kendini çok güzel yeniledi mesala. Ceza ve sagopa senin de bahsettiğin tek tipliğe hapsetmişti kitleyi. Bu adamlar türkçe rapi temsil eden adamlardı. Onlar kendini yenilemeyi başaramayınca kitlede tektipleşmişti. Ama şuan bakıyorum drill yapan var, reggaeton yapan var, trap yapan var. Açıp dinlemiyorum ama adamlar batıdan çıkan akımları çok hızlı yakalıyor bu hoşuma gidiyor. Bu çeşitlilik rapin mainstream olmasını sağladı.

Bu değişimin gitar dünyasına gelmemesini ekonomik durumlara bağlayan olmuş ama alakası yok. Bizden çok daha fakir ülkelerden modern soundlar çıkıyor. Bu işin kafa yapımızla alakası var.
Geçen gün türkçe bir reggaeton parçasına denk geldim. Flow'undan, sound seçimine, mix ve masterından, müzik videosundaki havasına kadar kolombiya'dan çıkan parçalarla aynı.
Yapan çocuklarda baya bizim semt çocuğu dediğimiz tipler. Yani öyle güney amerika'ya gidip orada eğlenip bu kültürü kapacak kadar paraları olan çocuklarda değil. Yapmak isteyen yapıyor. Bizim amerikadan çıkan akımları yakalayıp, onlarla aynı kalitede müzik yapmamız için onlar kadar zengin olmamıza gerek yok. Yapmak isteyelim yeter. Gospel'ından cazına herşeyin cayır cayır kaynağı var internette.
Kültürel olarak batıyla alakamız yok o yüzden kitle yenilenmiyor diye savunanlar olmuş alakası yok. Latin amerikaylada hiçbir bağımız yok ancak millet cayır cayır reggaeton-pop dinliyor şuan. İyisini yaptğın zaman tutarda sevilirde. Metal/Rock niye öldü? Ucube birşeyler çıktı ortaya türkçe rock adına. Onlarda kendini yenilemeyince öldü gitti. Yenilik hala gelmiyor, gelecek gibide değil forumda yazılanlar ortada.

Özetle ülkemizde gitar kitlesi dinozorlaşmış. Laf felanda anlamıyorlar. O yüzden bu forumu çokta ciddiye almıyorum. Ara sıra girip milleti trigerlayacak bir şeyler yazıp çıkıyorum. Onlar "bu ibanez japon mu çin mi", "milyon kere çalınan şarkıyı bir de ben çaldım hadi bakın","saçma sapan bir türkçe pop şarkısının akorlarını power chordlarla çaldım, lead melodisini ise gitarla çalıp bide üstüne 3lüsünü duble geçtim. Nakarattada anırdım heh oldu işte... alsana metal cover 🙂 Bunları yapmaktan çok mutlular, öyle devam etsinler. Bana bok yemek düşer.💩
 
Son düzenleme:
Hakaret/Küfür/Tehdit/Saldırganlık/Küçümseme/Rencide edici ifade
Başlığı açtığım neredeyse bir sene olmuş. Kendimi tam olarak ifade de edememişim.
Senin mesajını okudum ve anlamak isteyen anlıyor dedim.
Kimisi gelmiş onların sevdiği tarza laf ediyoruz diye tecrübem yok varsaymış. Kimisi gelmiş çok istiyorsan git mikrotonal jazz yap felan demiş.
Abiler yaş almış ya her boku çözdüklerini sanıyorlar. Abiler açında bir bakın michael jackson thriller'ı yaptığında kaç yaşındaymış. Yaş sadece bir sayıdır.
Her neyse...

Sana yüzde yüz katılıyorum dostum. Türkiye'deki rap kitlesi kendini çok güzel yeniledi mesala. Ceza ve sagopa senin de bahsettiğin tek tipliğe hapsetmişti kitleyi. Bu adamlar türkçe rapi temsil eden adamlardı. Onlar kendini yenilemeyi başaramayınca kitlede tektipleşmişti. Ama şuan bakıyorum drill yapan var, reggaeton yapan var, trap yapan var. Açıp dinlemiyorum ama adamlar batıdan çıkan akımları çok hızlı yakalıyor bu hoşuma gidiyor. Bu çeşitlilik rapin mainstream olmasını sağladı.

Bu değişimin gitar dünyasına gelmemesini ekonomik durumlara bağlayan olmuş ama alakası yok. Bizden çok daha fakir ülkelerden modern soundlar çıkıyor. Bu işin kafa yapımızla alakası var.
Geçen gün türkçe bir reggaeton parçasına denk geldim. Flow'undan, sound seçimine, mix ve masterından, müzik videosundaki havasına kadar kolombiya'dan çıkan parçalarla aynı.
Yapan çocuklarda baya bizim semt çocuğu dediğimiz tipler. Yani öyle güney amerika'ya gidip orada eğlenip bu kültürü kapacak kadar paraları olan çocuklarda değil. Yapmak isteyen yapıyor. Bizim amerikadan çıkan akımları yakalayıp, onlarla aynı kalitede müzik yapmamız için onlar kadar zengin olmamıza gerek yok. Yapmak isteyelim yeter. Gospel'ından cazına herşeyin cayır cayır kaynağı var internette.
Kültürel olarak batıyla alakamız yok o yüzden kitle yenilenmiyor diye savunanlar olmuş alakası yok. Latin amerikaylada hiçbir bağımız yok ancak millet cayır cayır reggaeton-pop dinliyor şuan. İyisini yaptğın zaman tutarda sevilirde. Metal/Rock niye öldü? Ucube birşeyler çıktı ortaya türkçe rock adına. Onlarda kendili yenilemeyince öldü gitti. Yenilik hala gelmiyor, gelecek gibide değil forumda yazılanlar ortada.

Özetle ülkemizde gitar kitlesi dinozorlaşmış. Laf felanda anlamıyorlar. O yüzden bu forumu çokta ciddiye almıyorum. Ara sıra girip milleti trigerlayacak bir şeyler yazıp çıkıyorum. Onlar "bu ibanez japon mu çin mi", "milyon kere çalınan şarkıyı bir de ben çaldım hadi bakın","saçma sapan bir türkçe pop şarkısının akorlarını power chordlarla çaldım, lead melodisini ise gitarla çalıp bide üstüne 3lüsünü duble geçtim. Nakarattada anırdım heh oldu işte... alsana metal cover 🙂 Bunları yapmaktan çok mutlular, öyle devam etsinler. Bana bok yemek düşer.💩
Evet. Sonuncu tespite ben de katılıyorum.
B.k yemek demişken... Ağzın doluyken de konuşma istersen.
Yaşın ilerledikçe, gevezelik yapmak yerine sahici bir şeyler üretmenin daha önemli olduğunu anlayacaksın.
Ama önce yemeğini bitir.
 
Evet. Sonuncu tespite ben de katılıyorum.
B.k yemek demişken... Ağzın doluyken de konuşma istersen.
Yaşın ilerledikçe, gevezelik yapmak yerine sahici bir şeyler üretmenin daha önemli olduğunu anlayacaksın.
Ama önce yemeğini bitir.
Aferin çok güzel yaş almışsın sen. Çok seviyelisin. Ben kendime istediğim yakıştırmayı yaparım. Ama sen bana yapamazsın. Yaş almışsında akıl almamışsın.
O sahici üretim dediğinde vasatlık. Yaşım ilerledikçe vasata tamah eder olmam ben senin gibi. Yapamıyorum der bırakırım, dinleyici olarak devam ederim.
 
Hadi biraz da ben cahilliğimle linç yiyeyim. Başlıyorum.

Türkiye'de popüler olmuş gitarlı müziğin sığ olmasının ilk suçlusu Grunge hatta Cobain. Bizim gerçek anlamıyla dünya ile tanışmamız 80'lerin sonunda, 90'ların başında oldu. Bu dönemde giderek teknikleşen ve progresifleşen metal/rock yerine daha basit akorları, şarkıları, sözleri, vokalleri öne çıkartan Grunge fırtınası başlamıştı. Normal koşullarda Grunge birkaç yıla yavaşça ortadan kaybolurdu. Cobain yakışıklıydı, karizmaydı ve ne yazık ki zamansız şekilde öldü, gerçek bir efsane oldu. Efsane olunca Grunge 90'lar boyunca yaşamaya devam etti.

Bu dönemde Grunge'a benzeyen ve Grunge ile beraber popüler olan "alternatif" rock grupları da ortaya çıktı. Türkiye için konuşmak gerekirse, kime sorarsanız "alternatif" yapıyor. Ama ben size soruyorum: herkesin "alternatif" yaptığı yerde herhangi biri "alternatif" yapıyor mudur?

90'lar ve gitarcılık konusunu kapatalım (nutuğumu buraya kadar dinlediğiniz için teşekkürler) Türkiye'den neden gerçek anlamda dünyanın tanıdığı bir müzisyen çıkmıyor onu tartışalım. Japonlardan çıkıyor, Korelilerden çıkıyor, Balkanlardan çıkıyor, Ruslardan çıkıyor, bütün Avrupa'dan çıkıyor. En azından kendi türleri içinde dünya çapında kendi dinleyicilerinin aklına gelen insanlar çıkartıyorlar. Bizde en yakın örnek Fazıl Say olurdu herhalde. Ona da fırlatabileceğim bir çamur aklıma gelmiyor ne yazık ki.

Sebebi şunlar: Öncelikle Osmanlı ve Cumhuriyet yönetimleri müzik konusunu önemsemedi. Cumhuriyet yönetimi direkt zararlı davranışlarda bulundu. Türk Sanat Müziğinin yasaklanması bu halka büyük bir darbeydi. Atatürk ne kadar büyük bir adam olsa da müzik konusunun ilgisini çekmediğini görmek zor değil. Sonuçta Türk Sanat Müziği de bozuldu ve arabesk bir hale büründü. Murat Bardakçı Zeki Müren hakkında bir yazı yazdığında adamı linç etmişlerdi ama yazıyı okur okumaz bu adam haklı demiştim. Yani sonuç olarak bizim köklerimiz bile yozlaşmış durumda. Ben sanat müziği dinliyorum diyen kaç kişi açıp Hammamızade dinliyor ki?

Bu konuda söylenebilecek çok fazla şey var, nüfus değişimlerinin ve gayrimüslimlerin gitmesinin kültürel gelişimimize ne kadar zararlı olduğu konusuna ve arabeskin doğuşuna da değinmek lazımdı ama şimdilik yeterli.
 
Son düzenleme:
TSM yasaklanmış üstüne bir de Atatürk müzikten mi anlamıyormuş?? 😂

Yıllardır bu foruma ara vermekte haklıymışım yahu. Belki bitmişlerdir diye umitlenip gelmiştim daha da çoğalmışlar 🤦🏽

images.webp
 
Evet. Sonuncu tespite ben de katılıyorum.
B.k yemek demişken... Ağzın doluyken de konuşma istersen.
Yaşın ilerledikçe, gevezelik yapmak yerine sahici bir şeyler üretmenin daha önemli olduğunu anlayacaksın.
Ama önce yemeğini bitir.

Konudaki diğer arkadaşlar kusura bakmasın ama forumdaki neredeyse bütün yazılarınız rahatsız edici. Forumun sahibi misiniz yoksa mod falan mı bilemedim (ceza almadığınız için düşünüyorum bunu) ama yazdığınız her başlık çöplüğe dönüyor.
 
Atatürk ne kadar büyük bir adam olsa da müzik konusunun ilgisini çekmediğini görmek zor değil.
insaf ... !

Türkiye’nin ilk “Devlet Konservatuvarı” Müzik Öğretmen Okulu (Musiki Muallim Mektebi), Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile 1924 yılında Cebeci’de hizmet vermeye başlamıştı. O dönemde 3 katlı kerpiç bir bina olan okul, 1928 yılında Avusturyalı mimar Ernest Arnold Egli tarafından projelendirilmişti. Bina, 1938 yılında eklenen yeni mekânlarla genişleyerek, genç Cumhuriyetin ilk “Devlet Konservatuvarı” olmuştu. 1985 yılına kadar geçen süre içinde binada, dünyaca ünlü birçok sanatçı yetiştirildi. 1985 yılında ise Devlet Konservatuvarı’nın yeni binasına taşınmasının ardından tarihi bina koruma altına alınmıştı.

Bu çalışmaların yanı sıra çağdaş anlamda 1932 yılında ilk orkestra olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kurulmuş ve konserler vermeye başlamıştır. Musiki Muallim Mektebinde sadece öğretmen değil sanatçı da yetiştirilmekteydi.

1934 yılında yapılan yasal bir düzenleme ile Millî Musiki ve Temsil Akademisi kuruldu. Musiki Muallim Mektebi de bu kuruluşa bağlandı. 1937 – 1938 eğitim-öğretim yılında Musiki Muallim Mektebi, Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde açılan müzik bölümü ile birleşerek çalışmalarına devam etti.

Bu eğitim kurumu ülkemizde müzik alanında önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bütün bu çalışmalara paralel olarak halk müziği sahasında derleme çalışmaları yapılarak 1937 yılında “Folklor Arşivi” kuruldu.
 
Bu arada müzikten anlamak ayrı bir şey, belki anlamıyordu hakikaten ama yasaklatmak (ki çevresindekiler lafı mabadlarından anlamış) veya engel olmak söz konusu değil.
 
insaf ... !

Türkiye’nin ilk “Devlet Konservatuvarı” Müzik Öğretmen Okulu (Musiki Muallim Mektebi), Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile 1924 yılında Cebeci’de hizmet vermeye başlamıştı. O dönemde 3 katlı kerpiç bir bina olan okul, 1928 yılında Avusturyalı mimar Ernest Arnold Egli tarafından projelendirilmişti. Bina, 1938 yılında eklenen yeni mekânlarla genişleyerek, genç Cumhuriyetin ilk “Devlet Konservatuvarı” olmuştu. 1985 yılına kadar geçen süre içinde binada, dünyaca ünlü birçok sanatçı yetiştirildi. 1985 yılında ise Devlet Konservatuvarı’nın yeni binasına taşınmasının ardından tarihi bina koruma altına alınmıştı.

Bu çalışmaların yanı sıra çağdaş anlamda 1932 yılında ilk orkestra olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kurulmuş ve konserler vermeye başlamıştır. Musiki Muallim Mektebinde sadece öğretmen değil sanatçı da yetiştirilmekteydi.

1934 yılında yapılan yasal bir düzenleme ile Millî Musiki ve Temsil Akademisi kuruldu. Musiki Muallim Mektebi de bu kuruluşa bağlandı. 1937 – 1938 eğitim-öğretim yılında Musiki Muallim Mektebi, Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde açılan müzik bölümü ile birleşerek çalışmalarına devam etti.

Bu eğitim kurumu ülkemizde müzik alanında önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Bütün bu çalışmalara paralel olarak halk müziği sahasında derleme çalışmaları yapılarak 1937 yılında “Folklor Arşivi” kuruldu.
Binalar yapmak, kurumlar kurmak güzel. Ancak ortada gerçek bir sonuç yok.

Milletin oraya patlayacağını biliyordum. Ancak Avrupa'da bu işlerin nasıl olduğunu görüp sonra da buraya bakanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
 
Adam bina yapılmasını halletmiş ... gerisini de binadakiler yapsaymış. Körü körüne amigo gibi savunmak istemem ama Atatürk de bir insan, çağının çok ötesinde bir vizyoner... dediğin doğru ama insaf! derken biraz da onu kastettim... bir insanın yapabileceklerinin de sınırı var 🙂
 
Adam bina yapılmasını halletmiş ... gerisini de binadakiler yapsaymış. Körü körüne amigo gibi savunmak istemem ama Atatürk de bir insan, çağının çok ötesinde bir vizyoner... dediğin doğru ama insaf! derken biraz da onu kastettim... bir insanın yapabileceklerinin de sınırı var 🙂
Doğrusun hocam. Ben çıkıp da aha Atatürk yüzünden mezar taşlarını okuyamıyoruz demedim. Kendisi en sevdiğim tarihi figür zaten.
 
Konudaki diğer arkadaşlar kusura bakmasın ama forumdaki neredeyse bütün yazılarınız rahatsız edici. Forumun sahibi misiniz yoksa mod falan mı bilemedim (ceza almadığınız için düşünüyorum bunu) ama yazdığınız her başlık çöplüğe dönüyor.
Şu foruma emek vermeyen akıllılardan kurtulamadık.
Birikimi olan insanları görünce tetikleniyorsanız, bu sizin sorununuzdur.
Bu forumda insanların sülalesine SİNKAFLI KÜFREDİLDİ. Ağza alınmayacak hakaretler edildi.
Sadece yönetim değil, sizin gibi politik doğrucular da seyretti. Sizin gibilerin ancak kendi egosu incindiği zaman doğruculuğu tutar çünkü. Başka bir şeye karşı çıkacak cesaretiniz yoktur.
Söz konusu kişi foruma emek verenlere saldırdığı gibi, benim ürettiğim şeylere de saldırmış. Bunu da ben onu ELEŞTİRDİĞİM için yapmış. Evet. Aynen öyle.
Konuyu anlamadığınız halde yorum yapmak istediniz. Duramadınız. Neden ? Çünkü bu devirde "sen şöyle kabasın, böyle gaksın, şöyle guksun" diye atarlanmak geçer akçe. Ve hiç birikim istemiyor. Ve elbette bana saldırdınız. Yazdığım her şey çöpe dönüyormuş.
Modmuşum, sahibiymişim. Güleyim bari. Banlanmak filan umurumda değil. Benim birikimim bana aittir, onu benden kimse alamaz. Gider başka yerde yazarım en fazla.
Ama o zaman siz kime politik doğruculuk yapacaksınız ?
Blok. Güle güle.
 
Atatürk ne kadar büyük bir adam olsa da müzik konusunun ilgisini çekmediğini görmek zor değil.
- bir ulusun musiki eğitimine önem verilmezse, o ulusu ilerletmek mümkün olmayacaktır.
- Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgili olmayan varlık insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat saten mevcut olmaz. MUSATAFA KEMAL ATATÜRK

Geçmişini bilmeyene ders vereyim. AÇIK ve NET olarak. Boş adamları sevmem. Nefret ederim. Okumak cahilliğini almış ama eşeklik baki kalmış.

BAŞKOMUTAN BAŞÖĞRETMEN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün Müzik inkılapları :

1- Musiki Muallim Mektebi - 1924
2- Riyaset –i Musiki Heyeti 1924
3- İstanbul Belediye Konservatuarı - 1926
4- Milli Musiki ve Temsil Akademisi KANUNU - 1934
5- Ankara Devlet Konservatuarı - 1936
6- Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü - 1937
7- Ankara Askeri Müzik Okulu - 1938

YAPILAN BU İNKILAP VE DÜZENLEMELER SAYESİNDE DE

* Türk halk ezgileri derlenmiş, notaya alınmış ve yayımlanmıştır.
* Bu eserleri seslendirmek ve yorumlamak için orkestıralar ve korolar kurulmuştur.
* Müziğimizde yeni bir kavram olan çok seslilik kullanılmaya başlanmıştır.
* Halk ezgilerinin, batı tekniği ile çok seslendirme çalışmaları yapılmıştır.
* Aynı ezgilerimiz, çağdaş tekniklerle işlenerek özgün eserler bestelenmiştir.
* İlk türk operası olan “Özsoy Operası “Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenip sahneye koyulmuştur.
* Türkçe operalar sahneye konulmuştur.
* Geleneksel Türk halk müziği, geleneksel Türk sanat müziği ve çağdaş çok sesli Türk müziği alanlarında değerli sanatçılar ve öğretmenler yetiştirilmiştir.
* Çeşitli üniversitelere bağlı fakültelerde müzik bölümleri açılmıştır.
* Çeşitli müzik guruplarımız yurt dışında düzenlenen festivallere katılarak büyük başarılar elde etmişlerdir.
* Ülkemizde, uluslar arası özelliğe sahip bir çok müzik festivali düzenlenmeye başlanmıştır.

Ama gel gör ki senin liderim dediğin zat müzikten o kadar rahatsız ki gece 22:00'den itibaren YASAKLADI.
 
- bir ulusun musiki eğitimine önem verilmezse, o ulusu ilerletmek mümkün olmayacaktır.
- Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgili olmayan varlık insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat saten mevcut olmaz. MUSATAFA KEMAL ATATÜRK

Geçmişini bilmeyene ders vereyim. AÇIK ve NET olarak. Boş adamları sevmem. Nefret ederim. Okumak cahilliğini almış ama eşeklik baki kalmış.

BAŞKOMUTAN BAŞÖĞRETMEN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün Müzik inkılapları :

1- Musiki Muallim Mektebi - 1924
2- Riyaset –i Musiki Heyeti 1924
3- İstanbul Belediye Konservatuarı - 1926
4- Milli Musiki ve Temsil Akademisi KANUNU - 1934
5- Ankara Devlet Konservatuarı - 1936
6- Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü - 1937
7- Ankara Askeri Müzik Okulu - 1938

YAPILAN BU İNKILAP VE DÜZENLEMELER SAYESİNDE DE

* Türk halk ezgileri derlenmiş, notaya alınmış ve yayımlanmıştır.
* Bu eserleri seslendirmek ve yorumlamak için orkestıralar ve korolar kurulmuştur.
* Müziğimizde yeni bir kavram olan çok seslilik kullanılmaya başlanmıştır.
* Halk ezgilerinin, batı tekniği ile çok seslendirme çalışmaları yapılmıştır.
* Aynı ezgilerimiz, çağdaş tekniklerle işlenerek özgün eserler bestelenmiştir.
* İlk türk operası olan “Özsoy Operası “Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenip sahneye koyulmuştur.
* Türkçe operalar sahneye konulmuştur.
* Geleneksel Türk halk müziği, geleneksel Türk sanat müziği ve çağdaş çok sesli Türk müziği alanlarında değerli sanatçılar ve öğretmenler yetiştirilmiştir.
* Çeşitli üniversitelere bağlı fakültelerde müzik bölümleri açılmıştır.
* Çeşitli müzik guruplarımız yurt dışında düzenlenen festivallere katılarak büyük başarılar elde etmişlerdir.
* Ülkemizde, uluslar arası özelliğe sahip bir çok müzik festivali düzenlenmeye başlanmıştır.

Ama gel gör ki senin liderim dediğin zat müzikten o kadar rahatsız ki gece 22:00'den itibaren YASAKLADI.
Malum zat benim liderim değil. Yukarıda da buna cevap verdim.
 
Şu foruma emek vermeyen akıllılardan kurtulamadık.
Birikimi olan insanları görünce tetikleniyorsanız, bu sizin sorununuzdur.
Bu forumda insanların sülalesine SİNKAFLI KÜFREDİLDİ. Ağza alınmayacak hakaretler edildi.
Sadece yönetim değil, sizin gibi politik doğrucular da seyretti. Sizin gibilerin ancak kendi egosu incindiği zaman doğruculuğu tutar çünkü. Başka bir şeye karşı çıkacak cesaretiniz yoktur.
Söz konusu kişi foruma emek verenlere saldırdığı gibi, benim ürettiğim şeylere de saldırmış. Bunu da ben onu ELEŞTİRDİĞİM için yapmış. Evet. Aynen öyle.
Konuyu anlamadığınız halde yorum yapmak istediniz. Duramadınız. Neden ? Çünkü bu devirde "sen şöyle kabasın, böyle gaksın, şöyle guksun" diye atarlanmak geçer akçe. Ve hiç birikim istemiyor. Ve elbette bana saldırdınız. Yazdığım her şey çöpe dönüyormuş.
Modmuşum, sahibiymişim. Güleyim bari. Banlanmak filan umurumda değil. Benim birikimim bana aittir, onu benden kimse alamaz. Gider başka yerde yazarım en fazla.
Ama o zaman siz kime politik doğruculuk yapacaksınız ?
Blok. Güle güle.

Ne saçmalıyorsun? Tam bir ''potentially negative effects of internet use'' örneği. 😀
 

Geri
Üst