Turkrock Sinema Kulübü

ulan hayatımda ilk defa spoiler'lı bir post attım hemi de başlıklı, acaip mutluyum şu an yeğhuu 🙂

Emrah'ım, senin IRA ile ilgili bir film önerin vardı, "In The Name of the Father" yeşil bir arazide rugby'e benzer bir oyun oynayan gençlerin yer aldığı bir sahneyle başlayan film miydi? IRA'nın 1920'li yıllardaki kuruluş hikayesini anlatıyor, bu muydu?
 
izlediğim filmlerin ve filmlerde oynayan oyuncuların isimlerini hatırlayamama gibi salak bi durum var bende.
geçen günler de Mandela'yı anlatan Goodbye Bafana'yı hatırlayamadım bin saat, bir de konuyla ilgili birçok film çekildiğinden film isimleri iyice karışıyor.

evet Prisoners ayarında film önerilerine hala açığım 😉
 
Neredeyse aylardır beklediğim Her'ün nihayet kaliteli ripi düştü ve ben de onu izledim. Önceki sayfalarda illnino'nun yazdığı gibi modern hayatın insanı ne kadar yalnızlaştırdığına değiniyor. Filmi Şangay'da çekmişler ve hiçbir efekt kullanmadan fütüristik görüntüyü bedavaya getirmişler. Seçtikleri nostaljik kıyafetlerle de 70'lerdeki Woody Allen'ın kafasındaki geleceği tasvir etmişler sanki. Çok acaip bir ambiyans. Başrol karakterin mesleği de çok ilginç; o dönemde el yazması mektuplar tarihe karıştığından sipariş üzerine insanlar için mektup yazan bir adamı oynuyor Jaquin Phoenix.

Şangay'dan şöyle birkaç fotoğraf ekleyelim de gözümüz gönlümüz açılsın

The-New-Shanghai-China-.webp
China-Shanghai.webp
shangay_night.webp
 
Abiler bir anime hevesidir aldı beni. Son zamanlarda Üstat Miyazaki'nin eserleri başta olmak üzere epey çizgi film izledim. Yıllar yılı burun kıvırdığım sinemanın bu güzide dalı meğer ne kadar da keyifliymiş. Her gün yeni bir anime önerisiyle gelip benden "yav hehe" yanıtı alan arkadaşımın kulakları çınlasın.
 
@Purgatory "In The Name Of The Father" ı izledim abi, gerçekten enfes bir film, çok duygulandım, filmin gerçek yaşanmış bir olayı baz alması da hissedilen şeyi arttırıyor, 15 sene haybeye hapis yatmak ne demek ulan. egemenlerin kendi iktidarlarını korumak adına masumları nasıl hiçe saydığını güzel işlemiş film, bu dünyanın her yerinde olan hadise, memlekette bunun gibi niceleri oldu, olmaya da devam ediyor.
filmin sonunda canlandırılan karakterlerin akıbetleri hakkında verilen bilgi de kan dondurucu, suçu günahı olmayan insanların masum olduğu anlaşılınca bombayı gerçekte patlatanlar hakkında yargılama bile yapılmamış. bu da "devlet" mekanizmasının bu gibi konularda nasıl çalıştığını gösteriyor, üzerinde çok şeyler konuşulacak bir film gerçekten.
teşekkür ederim kardeşim film önerin için, gerçekten müthiş, tam benlik bir filmdi, öpüyorum her yerinden 😉 🙂

"Prisoners" ayarında hala bi film önerisi gelmedi, aloooo beyleeeerrr 🙂
 
46654907.jpg


safety not guaranteed

geçen yılın en sevimli,ilginç indie filmlerinden biri. bir dergiye zaman yolculuğunda kendisine eşlik edecek birini arayan ilanı veren adamı araştıran dergi ekibi ve enteresan kişinin hikayesi. Türkçe ismi "zaman yolcuları" diye çevrilince bizim düz mantık türk izleyicisinin çoğu "bu ne biçim film yhaaa,zaman yolculuğuyla alakası yok,böyle bilimkurgu mu olur yhaaa" tarzı haksız sığır yorumları yaptı. ama film gayet güzel, komik. izleyin...

x18plus-movie240x600.jpg.pagespeed.ic.cnlo9hPlnZ.jpg

X

alt sıralarda kaldığı için bunu unutmuşum taa spartacus devam ettiğinden beri. spartacus te ki ilithya ile çıtır hatun seppia nın oynadığı erotik gerilim-dram Avustralya filmi. görsel açıdan tatmin edici. ( 😀 ) ancak film olarak vasat bir şey.


Nueva_York_para_principiantes-159428115-large.webp


How to Lose Friends & Alienate People

simon pegg Amerika da seviliyor olsa gerek kadroya bakınca. tabloid magazincisinin new york tan iş teklifi alıp oraya taşınması ve komik maceraları. 2009 un filmi, bu başlık yokken belki başka başlığa yazmışımdır zamanında. gece uyumadan kafa yormayacak film olarak bir tur daha yaptım. ilkinden daha çok güldüm. simon pegg severler sever.
 
Alman harbi zamanında ailesinden alınıp başka bir aileye verilen küçük bir kızın hayatını anlatıyor gayet hoş bir film. Lakin öyle vurdulu gürdülü bir film beklemeyin, Biografi-Dram ağırlıklı bir yapım olmuş.
movies-the-book-thief-poster.webp
 
Goodbye Lenin orjinal film, kesin izleyin. Hunger'ı da izleyin, Bobby Sands'in hikayesi, Michael Fassbender ne hale gelmiş görün (Davos da orada). Adam rolü yaşayangillerden. Hunger'ın yönetmeniyle iyi anlaştılar, kullanıyor onu filmlerinde, bu filmin sonrasında Shame'de de beraber çalıştılar.

Ama tekrar tekrar söylüyorum; eğer IRA ile ilgili film diyorsanız In the Name of the Father muhteşem bir film, o da gerçek hikaye. Daniel Day Lewis'e hayran kalmıştım.

Good bye Lenin demişken, geçen evdeki fotoğrafları karıştırırken babadan kalan pul koleksiyonunu buldum. Ve karıştırırken kimle karşılaştım dersiniz 🙂

DSC_1123_zpsaa11f926.webp
 
Vay be bu hangi filmmiş böyle? Peki Avanak Apti filmi hakkındaki düşüncelerin nedir kardeş? Onu da paylaşırsan seviniriz (seneler sonra inceden tırsarak geldi, kaynaştıralım arkadaşı ortamla).

Ayrıca arkadaş yengeden tırsıyor olacak ki, buraya Hangover afişi koyarak aklınca "çalgılı çengili buluşma" iması yapmaya çalışıyor. Başka türlü söyleyemiyor. 15 senelik nikinin hakkını ver birader; eşinden korkan korsan mı olur ulan!
 
Son düzenleme:
😀

Haşa. Seni iplememek ne haddimize. Yazarken değiştirmişsin yazını. Yalnız yakın zamanda bir buluşma yapalım. Ama "çalgılı çengili" değil "Evli ve çocuklu"
😀
 
En son pompeii izledim bas rollerde game of thrones tan bildigim jonsnow karakteri var gerisini bilmiyorum x, y,z.zaten isim hafizam pek yoktur. Siradan bir filmdi. Gladyatorler hede hodo diye savasiyorlar. Sonra yanardag patliyor, kacan kaciyor. Esas karakterler yanardagdan fiskiran lavlar esligindr dovuse tutsuyorlar. Seven var sevilmeyen var klasik. Filmin bendr biraktigi etki aynen buydu. Ymek yerken vakit gecsin diye izlenebilir 🙂
 

Geri
Üst