Muhterem savarain arkadaşımız rehberliğinde izlediğim bazı filmlerden bahsedeyim;
Coherence; eğer 12 Angry Men, The Man From Earth ve Carnage tarzlarının seveniyseniz, büyük beklentiye girmeden izleyin. Efektsiz, bol diyaloglu bilim kurgu. Çok içine çekiyor beni böyle filmler, ne yazık ki pek azlar.
Black's Game (Svartur a Leik); Hafif Anders Thomas Jensen kafasında film arıyorsanız, şans verin derim. İzlanda yapımı, aksiyonlu-dumanlı bir suç filmi. Benim hoşuma gitti.
Bazen böyle hem izleyesi geliyor insanın, hem de seçemiyor. Geçen hafta Derailed tarzı bir şeyler çekiyordu canım, bu hafta tekrardan orta çağ dolaylarına daldım ve Arn'ı izledim tekrar... Çok seviyorum ben bu filmi. Keşke üçüncüsünü filan çekseler de izlesek diyorum ama roman bitti, nereyi çekecekler... Arn, Ironclad, Centurion gibi daha fazla film lazım bize. Yabancı forumlara üye olup küfredip kaçayım en iyisi, Pepper Keenan'ı üzerinize salarım lan diyeyim.
Tekrar izlemek demişken; Filth'i de izledim tekrar : ) Ya bu McAvoy çok iyi oyuncu oldu bence... İsmini gördüğümde filmi izlememe yetecek raddede. Tekrar izleyince daha iyi farkına vardım nasıl oynadığının. Film güzel, İskoç aksanı güzel. Buradan da aksan üzerinden bir yere geçeyim. Ken Loach'ın Sweet Sixteen'i.
Bu filme bir yarım saat bakmak yeterli, bak filmin tamamına değil yalnızca yarım saatine bakın diyorum... Ben ki İskoç aksanını severim, kaldı ki sevmenin ötesinde aksanlar genel olarak ilgimi çok çeker; ancak bu Greenock bölgesinin diyalekti mi diyeyim artık ne diyeyim bambaşkaymış, daha önce anlaşılmaz gözüyle baktığım aksanların alayını solda sıfır bıraktı. Ki zaten filmden sonra bölge/aksan biraz araştırayım, neymiş bu bakınayım diye oralarda buralarda dolanırken dünyanın dört bir yanından ana dili İngilizce olan insanların "çoğunu anladım/bir kısmını anladım/bir bok anlamadım altyazı ile seyrettim" şeklinde üçe bölündüğünü gördüm. IMDB'de filan sayfalarca konuşmuşlar. ABD, Kanada ve İngiltere'nin bazı yerlerinde altyazı ile yayınlanmış film.
Bayram boyunca hiç derinlemesine irdelemeden, üçe beşe bakmadan baya film izledim zaten. The Boy in the Striped Pyjamas ve Captain America 2 fena değilmiş, ötesini yazmayayım. Ama şu Will Farrell'i de sevmedim sevemedim arkadaş, yine bile bile lades olduk; Anchorman: The Legend of Ron Burgundy ile bir şans daha verdim ama yok, hakikaten sevemedim şu herifi ve filmlerini.