KİM DEMİŞ? Bunlar bir takım uydurma laflardır. Ha evde izlemiyorum o ayrı.
Al sana yerli, Pek Yakında;
Özellikle kendileriyle dalga geçtikleri sahne çok hoşuma gitti. Jay & Silent Bob'da Ben Affleck ve Matt Damon ile buna benzer bir sahne vardı, o geldi aklıma.
Bence hemen hemen her Cem Yılmaz işinde yaşadığımız bu şey devam edecek: Adamın ismini görünce krize girme dürtüsüyle gidip, biraz azı gerçekleşince hayal kırıklığı yaşıyoruz... Ben kendimi bir drama hazırlayıp gittim, %100 olmasa da %70 keyif aldım diyebilirim, özellikle ilk yarısında.
Standart Türk filmlerine kıyasla uzun bir film, 134 dakika, ona da pek alışık değiliz hani. Sonları belki de bu yüzden biraz sıkmıştır, bilemiyorum... Amma ve lakin göndermeler çok güzeldi be. Hele Gulyabani müziği girdiğinde müthiş kahkaha attım. Sadri Alışık'a da çok şık selam çakmış. O genç kız da bilmiyorum kimdir ama ne güzelmiş be.
Velhasıl; gösterilerinde de ara ara film dünyasının zorluklarından, olayların göründüğü gibi olmadığından bahsederdi... Filmleri oynandığı gibi çekiliyor zannediyorlar derdi; ha işte biraz o dünyanın ve o dünyanın kenarlarında kalmış olan isimsiz insanların filmini çekmiş, yani yine bir süredir içinde kalmış olan, içinden gelen bir şeyi yapmış gibi gördüm ben Cem Yılmaz'ı... O yüzden ki, kabulümdür, eyvallahtır.
Varsın muhteşem olmasın; fakat o hep böyle içinde olan ve biriken hikayeleri film yapsın.
İstese yürür yani?..
Al sana yerli, Pek Yakında;
Özellikle kendileriyle dalga geçtikleri sahne çok hoşuma gitti. Jay & Silent Bob'da Ben Affleck ve Matt Damon ile buna benzer bir sahne vardı, o geldi aklıma.
Bence hemen hemen her Cem Yılmaz işinde yaşadığımız bu şey devam edecek: Adamın ismini görünce krize girme dürtüsüyle gidip, biraz azı gerçekleşince hayal kırıklığı yaşıyoruz... Ben kendimi bir drama hazırlayıp gittim, %100 olmasa da %70 keyif aldım diyebilirim, özellikle ilk yarısında.
Standart Türk filmlerine kıyasla uzun bir film, 134 dakika, ona da pek alışık değiliz hani. Sonları belki de bu yüzden biraz sıkmıştır, bilemiyorum... Amma ve lakin göndermeler çok güzeldi be. Hele Gulyabani müziği girdiğinde müthiş kahkaha attım. Sadri Alışık'a da çok şık selam çakmış. O genç kız da bilmiyorum kimdir ama ne güzelmiş be.
Velhasıl; gösterilerinde de ara ara film dünyasının zorluklarından, olayların göründüğü gibi olmadığından bahsederdi... Filmleri oynandığı gibi çekiliyor zannediyorlar derdi; ha işte biraz o dünyanın ve o dünyanın kenarlarında kalmış olan isimsiz insanların filmini çekmiş, yani yine bir süredir içinde kalmış olan, içinden gelen bir şeyi yapmış gibi gördüm ben Cem Yılmaz'ı... O yüzden ki, kabulümdür, eyvallahtır.
Varsın muhteşem olmasın; fakat o hep böyle içinde olan ve biriken hikayeleri film yapsın.
İstese yürür yani?..