Distribütör olsun yine. Temsilcilikler markanın genel merkezi ile distribütörler, toptancılar,bayiler vs arasında bir tür elçilik görevi görmüyor mu sonuçta? Çalışanları da o ülkeden oluyor.Temsilciliği gerek yok, adam gibi distribütör ile çalışsa yeter ama görüyoruz ki en adam gibi sayılacak firmalardan Zuhal bile google translate kullanıyor.
Temsilcilik açması için önemli pazar olman lazım.... mesela bizde akıllı telefon pazarı oldukça büyük ve telefon yenileme hızı yüksek o yüzden Apple olsun, Samsung olsun burada resmi olarak ofis açıyorlar (ve vergi ödüyorlar). Herhangi bir müzik aleti için Türkiye bırak öncelikli pazar olmayı, dikkate değer bir pazar bile değil. Neden açsınlar ki, yap sevkiyatını distribütöre olsun bitsin. Elbette işin hakkını verecek distribütör olması lazım o ayrı mevzu.
Org hocam, 70lerden sonra org her düğün salonunun vazgeçilmezi oldu ve bi çok profesyonel org 10 - 15 bin tlden başlıyor. Bi de öğrenci gitarları tabi. Unkapanı'nda sadece öğrenci gitarı satarak yıllardır piyasada kalan onlarca dükkan var. Büyük mağazalar için konuşamam ama küçük dükkanların asıl geliri bu ikili. Son zamanlarda dijital piyano da bu ikiliyle yarışmaya başladı.Sektör çalışanı varsa doğrusunu yazsın ama ben çok büyük ihtimalle bu firmaların cirosunun "rockçı" camiadan değil, çocuğuna akustik gitar, keman, org, piyano vs alan kesimden geldiğine inanırım.
Sektör çalışanı varsa doğrusunu yazsın ama ben çok büyük ihtimalle bu firmaların cirosunun "rockçı" camiadan değil, çocuğuna akustik gitar, keman, org, piyano vs alan kesimden geldiğine inanırım.
Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.Burada, sektörün bir çalışanı olarak sizlere bir cevap yazmak istedim. Hangi firmada çalıştığımı söylemeden her firmayı kapsayacak şekilde, bilmediğiniz noktaları açıklamak istedim. Arkadaşlar, tabi ki yurtdışından ürün getirmek sizin için mantıklı geliyor olabilir. Bu satın aldığınız firmalar sadece internete ürün bilgisini koyup, mağazaya ürünü açmadan, sana sadece en ucuz fiyatı vererek ürünü satmaya çalışır. Sen ürünü aldığında kargo parası veya ilave hizmetler için ekstra ödeme yapmayı da kabullenirsin. Ama bu gitarı, bu amfiyi nerede deniyorsun? Nerede soundunu duyuyorsun? Bu kadar pahalı ürünlerin, yüzlerce ürünün, yüzlerce metrekarede herkesi memnun edecek şekilde sergilenmesinin maliyetini düşünebiliyor musunuz? Sırf şunu söyleyeyim, bir gitar deneme bölümünde 1 haftada kaç defa kablo bozulup, yeni kablo açıldığını tahmin edebiliyor musunuz ? Bu işler düşündüğünüz kadar kolay değil malesef. Yani sana internet üzerinden o gitarı, pedalı, ses kartını satan firma, senin onu deneyebilmen için kablo açmak, telini değiştirmek, hergün tozlarını almak gibi bir derdi yok. Bunların hepsi bir işletme maliyeti, mağazada gitarı tozlu görünce, tolu diye şikayet ediyorsun. Ama kargon toz-toprak içinde gelince, hiç bu durumu görmeden açıyorsun, üzerinde ne ayar var ne akort var, oh be ürünüm elime geldi diyorsun. Ayrıca, bir bireyin Avrupa veya dünyanın herhangi bir yerinden internet üzerinden alım yaptığında ödediği vergi oranları ile, bir işletmenin bir ürünü ithal etmeye kalktığında ödediği vergi çeşitleri ve vergi oranları farklıdır. Yani sizin Thomann üzerinden bir ürün aldığınızı düşünelim, siz sadece KDV oranı ve yol parasını ödersiniz. Bir işletme olarak X firması aynı Thomann üzerinden ürün aldığında, KDV'si, nakliye ücreti, Damga Vergisi, ürünün muhteviyatına göre TSE kontrolü masrafları, veya mobilya gümrüğü masrafları, tüm bu işlemlerde gümrük içerisinde bekletilen ardiye masrafları, gümrükçünün aldığı para gibi bir sürü vergi ve ödemeler yapmaktadır. (Devletin sonradan koyduğu %15 EK VERGİYİ DAHA SÖYLEMEDİM. Bunu şahıs alımlarında ödenmiyor.) Ayrıca sizin getirttiğiniz kargo bedelleri değişmezken, bugünlerde uluslar arası konteyner fiyatlarının ne kadar artış gösterdiğine bir bakın isterseniz. Yüzde kaç artış olmuş. Ben size şöyle söyleyeyim, Çin'den 20 metkeküp konteyner fiyatı geçen Haziran aylarında 1200 USD civarında iken şu anda 9000 USD civarındadır. Tüm bunların haricinde, bildiğim kadarıyla tüm firmalar altyapı sistemlerinde mecburen fiyatlarını dolar,euro veya sterlin, japon yeni gibi döviz üzerinden tutmaktadır. Sistemleri günlük girilen kurlar ile otomatik olarak çevrilir. Burada şunu belitmek isterim ki, siz bir herhangi bir ürünün fabrikadan çıkış fiyatını 10 usd gibi düşünün. Fakat bu 10 usd, HER YIL AYNI KALMIYOR. Hemen hemen sektördeki tüm firmalar fiyat ayarlamaları yapıyor. Hemen hemen %5 ila %7 civarında zamlar geliyor. Böyle bir oranda zamlanan bir ürün, geliş masrafları ve üzerine bu vergileri yediğinde sizlere malesef ki katlanarak gelir. Sadece %5 vea %7 olarak yansıyamıyor. Ortalama en aşağı %15 civarında ürünün fiyatını dğiştirir ve bu durumda firma zammı yapmak zorunda kalır. Aksi taktirde sattığı ürünü, tekrardan satın alarak yerine koyamaz. Bu da ticari açıdan kabul edilemez birşey olur ve ticari devamlılığı sağlayamazsınız. Ayrıca gördüğüm kadarıyla firmaların distribütörü olduğu markalarda yurtdışından Türkiye'ye satışı engellediği konusunda konuşulmuş. Bu çok doğal bir durumdur ve uluslararası ticari anlaşmalar bunu içerir. Şöyle söyleyeyim size, X firma gidipte Thomann'a sen benim ülkeme şu ürünleri satma demez ve bunu Thomann'a Türkiye'ye satamazsın diyen zaten satın almak istediğiniz Marka'dır. O da Türkiye'de iş yaptığı ve anlaşması bulunan firmayı korumak içindir. Şöyle düşünün, siz Almanya'ya gidip, bir BMW satıcına gidip Türk adresi üzerine alım yapabiliyor musunuz ? Size söyleyecekleri şey, "Lütfen Türkiye distribütörümüz ile iletişime geçmeniz gerekir" olur. Ayrıca şöyle bir durum var, herkes yurtdışında ürünün ucuz olmasını söylüyor ama, yurtdışında garanti konusunu hiç söylemiyor. Yurt dışında garanti koşulları sadece üreticinin verdiği garantiler kapsamındadır. O da, birçok üretici fabrika çıkış tarihinden itibaren 6 ay vermektedir. Eğer daha fazla garanti veren yer varsa, firma bunu kendinden veriyordur. Ama bizim ülkemizde 2 yıl boyunca fabrikasyon hatalara karşı garanti zorunludur. Kısacası, distribütör ürün fabrikadan çıktıktan 6 sonrasında, garanti ile ilgili durumlar olduğunda kendi cebinden karşılamaktadır. Yani X marka pedal aldım, bu bozuldu diye geldiğinizde eğer 6 ay geçtiyse ve gerçekten fabrikasyon bir hata varsa, o satın aldığınız X marka benim garanti sürecim bitti der ve bu pozisyonda distribütörü yalnız bırakır. Daha anlatılacak çok konu olur, ama bunları bilmediğinizi gördüğüm için hangi firma olursa olsun, bunlara göre değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim.
Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.
Öncelikle burada kitap yazmak amacında değildim. Bilgi her zaman yoran birşey arkadaşım. Hemen sorunlarını da cevaplamaya çalışayım.Öncelikle yazınızı okurken yoruldum. Paragraflara bölerek biraz daha okunaklı yazsaydınız daha çok kişi sıkılmadan sonuna gelip sesinizi duyabilirdi.
Yazdıklarınız üzerine bir takım sorular ortaya çıkıyor,
-Ülkemizde, Avrupa fiyatından satılabilen markalar nasıl istisna olabiliyor?
-Ülkemizde müzik marketler ürünlerini perakende fiyatından mı alıyor?
-Thomann vb. şirketlerin mağazalarının giderleri yok mu?
-Avrupa'da devletler müzik marketlerden vergi almıyor mu?
-3 Yıl garanti süresi veren Avrupa müzik marketleri nasıl daha ucuz satabiliyor?
Yanlış anlamayın ben fiyatlandırma konusunu eleştirmiyorum. İsterse %300 pahalı satar. Ama distribütörü korumak adına tüketiciye kısıtlama yapılıyorsa, distribütörün fiyatları da kontrol altında tutulmalı. Aksi halde bu yapılan Kartelleşme oluyor.
Ek olarak distribütörün elinde olmayan ürünü sorunca, getiremeyeceğini söylemesi fakat aynı ürünün dünyanın bir ucundan birkaç günde gelmesi ayrı bir konu.
- Son sorun için şunu söyleyebilirim. Her firmanın bir ürünü sipariş edebilmek için minimum sipariş adedi olarak adlandırabileceğimiz adetleri olur. Firmaların ana karton kutulaması veya distribütörlere satış stratejileri bu yolda yürütürler. Sorduğun ürün distribütörün anacak ve ancak senede belki de 1 defa satacağı bir ürünse, minimum adedi 24 olan veya 12 olan bu tarz bir ürünü alıp, stoğunda bekletmek istemez. Buda yine ticari olarak yapmak zorunda olduğunuz bir durumdur. Buna şöyle bir örnek de verebilirim, bazı ülkelerde olan ürünler sadece o ülkelere özel üretilmiş durumda olabilir. Bunun yanında, sizin istediğiniz model üretimden kalkmış fabrikadan tedarik edilemiyor olabilir ve siz birinin stoğunda bulunan bir ürünü buluyor olabilirsiniz.Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...
Ayrıca sevgili @Amokachi:
- Mağazada eskiyen jack benim problemim değil, bunun rahatsızlığını da maliyetini de ben çekmek zorunda değilim. Üstelik o jack'lar deneme yaparken değil satış elemanları boş zamanlarda ve mağaza kapalıyken kendileri çalarken bozuluyor muhtemelen desem, nasıl kırışalım maliyeti?
- Söylediklerine çoğunlukla katılırım, burada olan şeyi azcık daha ucuz diye ithal etmem, buradan alırım ki sektör yaşasın ... amaaaaa... bana şunu açıkla lütfen: xxx marka gitar istiyorum diye defalarca çeşitli mağazalara başvurdum, aldığım cevap para peşin, 18 aya gelir ya da yok getirmiyoruz .... o zaman da kusura bakma, çatır çatır ithal ederim. Dalga mı geçiyorsunuz, kapınıza markasını yazdığınız, distribütör biziz dediğiniz markayı istiyorum aldığım cevaba bak; ara sokakta sahte şasi numarası ile kaçak spor araba galerisi kafası... parayı ver kafama eserse 1.5 sene sonra getiririm.
Kablo bozulmasını senin problemin olarak söylemedim zaten, burada bir durumu izah ediyorum. İnternetten aldığın yerin, sana enstrümanı deneteceği kablonun çalışıp-çalışmaması ve hatta enstrümanı denetme gibi bir durumu olmadığını izah ettim. Bu şekilde düşünürsen sevinirim.Gözlerim zaten bozuk, 0.5 daha arttı numarası gerçekten...
Ayrıca sevgili @Amokachi:
- Mağazada eskiyen jack benim problemim değil, bunun rahatsızlığını da maliyetini de ben çekmek zorunda değilim. Üstelik o jack'lar deneme yaparken değil satış elemanları boş zamanlarda ve mağaza kapalıyken kendileri çalarken bozuluyor muhtemelen desem, nasıl kırışalım maliyeti?
- Söylediklerine çoğunlukla katılırım, burada olan şeyi azcık daha ucuz diye ithal etmem, buradan alırım ki sektör yaşasın ... amaaaaa... bana şunu açıkla lütfen: xxx marka gitar istiyorum diye defalarca çeşitli mağazalara başvurdum, aldığım cevap para peşin, 18 aya gelir ya da yok getirmiyoruz .... o zaman da kusura bakma, çatır çatır ithal ederim. Dalga mı geçiyorsunuz, kapınıza markasını yazdığınız, distribütör biziz dediğiniz markayı istiyorum aldığım cevaba bak; ara sokakta sahte şasi numarası ile kaçak spor araba galerisi kafası... parayı ver kafama eserse 1.5 sene sonra getiririm.
Bunları ben de biliyorum. İstediğim şey çok bilinen ve çok satılan son derece yaygın bir modelin sadece farklı rengiydi. İsteğim de bir sonraki siparişe ekletin zaten her rengi getiriyorsunuz şeklindeydi ... aldığım cevap, sen peşin öde, belki gelir... ne zaman gelir, belli olmaz seneye kalabilir .... yav satmaya niyeti olan mağaza tamam abi ben sana thomann'dan alırım getiririm gerekirse der 🙂 ... hatta onu da dedim, kota dışında veya ek bir nakliye söz konusu olursa ben öderim yeter ki gitarım gelsin dedim ..... yani talebim son derece basit, aldığım cevap son derece ciddiyetsiz onu demeye çalışıyorum.- Son sorun için şunu söyleyebilirim. Her firmanın bir ürünü sipariş edebilmek için minimum sipariş adedi olarak adlandırabileceğimiz adetleri olur. Firmaların ana karton kutulaması veya distribütörlere satış stratejileri bu yolda yürütürler. Sorduğun ürün distribütörün anacak ve ancak senede belki de 1 defa satacağı bir ürünse, minimum adedi 24 olan veya 12 olan bu tarz bir ürünü alıp, stoğunda bekletmek istemez. Buda yine ticari olarak yapmak zorunda olduğunuz bir durumdur. Buna şöyle bir örnek de verebilirim, bazı ülkelerde olan ürünler sadece o ülkelere özel üretilmiş durumda olabilir. Bunun yanında, sizin istediğiniz model üretimden kalkmış fabrikadan tedarik edilemiyor olabilir ve siz birinin stoğunda bulunan bir ürünü buluyor olabilirsiniz.
Doğrudur, tabi burda mümkün olduğunca sektörün geneli için konuştum. Firma ismi özellikle vermiyorum. Ama köklü olan firmaların, çok böyle bir yaklaşım yapacağını pek sanmıyorum. Daha ufak yapıdaki firmalarda yaşamış olabilirsin. Herkes insan, herkesin hata yapmaya hakkı var. Nasıl müşteri her zaman haklıysa, unutmayın ki firmalarında, bildiği veya oturttuğu bir çalışma sistemi var. Bu sistem içerisinde çalışmak istemeleri gayet normal, onlar da bunu konuda haklılar. Ama şunu söylemek isterim ki, herkes tabi aynı değil ama; yani bir gitar - bir amfi alacak diye o firmayı satın almış havalarıyla iletişim kuran o kadar çok insan var ki. Birgün boyunca herhangi bir mağazada bir köşede oturup izleyin, ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Bu da malesef ülkemizin gerçeği 🙂Bunları ben de biliyorum. İstediğim şey çok bilinen ve çok satılan son derece yaygın bir modelin sadece farklı rengiydi. İsteğim de bir sonraki siparişe ekletin zaten her rengi getiriyorsunuz şeklindeydi ... aldığım cevap, sen peşin öde, belki gelir... ne zaman gelir, belli olmaz seneye kalabilir .... yav satmaya niyeti olan mağaza tamam abi ben sana thomann'dan alırım getiririm gerekirse der 🙂 ... hatta onu da dedim, kota dışında veya ek bir nakliye söz konusu olursa ben öderim yeter ki gitarım gelsin dedim ..... yani talebim son derece basit, aldığım cevap son derece ciddiyetsiz onu demeye çalışıyorum.
3 büyüklerin ikisinde yaşadım diyeyim, uzamasın konu…. 🙂Daha ufak yapıdaki firmalarda yaşamış olabilirsin.