KURAMSAL BİR KAYIT
Burada, genel prensiplerden bahsedecek olsam ve bir miks şablonu çıkartacak olsam da, aslında bu iş böyle yapılır diye bir kaide olmadığı, en iyisi budur gibi bir yaklaşım da yanlıştır ve benim de böyle bir idiiam yok.. Sadece bir rehber olması açısından, kendi şablonumu aktaracağım..
Aynı zamanda, sequencer yazılımınızın ve ses kartı ayarlarınzın doğru olduğunu varsayıyorum, bunlar yazılımdan yazılıma, sistemden sisteme değişen sorunlar olduğundan, başlığın ilerleyen kısmında sorunlarınızı dile getirersiniz, mutlaka birileri yardımcı olacaktır...
Bahsedeceğim projenin, forumun genel gidişatında bir davul, bir bas, bir/iki clean/overdriven gitar, bir vokal formasyonunda temel bir rock projesi olduğunu varsayıyorum...
Giriş Ayarları* Öncelikle yeni bir projeye başlarken belirlenmesi gereken ilk şey, parçanın temposudur...Her ne kadar yazılımsal enstrümanlar (VSTi/DXi vb.) daha sonra parçanın temposunu değiştirdiğinizde buna uyacak olsalar da, kaydedeceğiniz wav dosyaları ve reel enstrümanlar yeni tempoya uyamayacaklardır... Bu nedenle en baştan yapacağınız kaydın temposunu kesin belirlemiş olmanız ve hatta parça içinde tempo değişikliği var ise, parçayı çeşitli tempo bölümlerine ayırmış olmanız gerekir... (Parça içi tempo değişikliklerinde başınızın çok ağrımaması için, VSTi/DXi 'larınızın tempo değişikliklerini doğru algılayıp algılamadığını daha önceden bir test projesi ile kontrol edin, bazı pluginler tempo değişimlerinde sorun çıkarabilirler)
* Bir de kendinize çekeceğiniz bir ayar var.. O da şarkının trafiğini kafanızda kesin olarak oturtmak.. Belki bir intro'yu veya bir bitişi daha sonra ekleyebilirsiniz, ama şarkının orta yerine bir bridge eklerken kaydın o noktada nasıl bir anda kopup, bir anda araya reklamlar girdiğini çok acı bir ifadeyle farkedersiniz... O yüzden daha ana ritm grubunu kaydetmeye/programlamaya başlamadan kafanızda bir trafik olsun...
Ana ritm Grubu
* Vurmalı Ritm (Davul): Eğer davulu canlı kaydedebilecek kadar tecrübeli iseniz zaten, bu yazıyı okumanıza gerek yok, bu nedenle davulun programlanacağını varsayıyorum..
Davul diğer enstrümanların çalım şekline direk etki edecek bir enstrüman olduğundan, kaydı ilk yapılır, bu stüdyoda yarı hücüm/kanal kayıt yönteminde de böyledir.. PC ortamında da farklı olmayacaktır...
Davul için hazır loop'lar (ACID vb. bir yazılım ya da direk sequencer içerisinden) kullanılabilir.. En gerçekçi sesleri böyle elde etmek mümkündür, Zira zaten canlı kaydedilmiş bir davul loop'unu alabilirsiniz.. Ancak bu durumda her zaman istediğiniz ritmde ve tuşede bir loop bulamazsınız, hatta muhtemelen bulamayacaksınız, üzerinde detaylı oynama şansınız da neredeyse yoktur...Esasında loop'ların mantığı basit olarak; edindiğiniz wav dosyasını sequencer'da bir kanala import ettikten sonra, bunu kopyala-yapıştır yöntemiyle tekrar etmeniz gibidir.. Hem hız, hem kolaylık hem sistemdeki yüklenme açısından, avantajını tahmin edebilirsiniz sanıyorum..
Diğer bir yöntem ise, davulun her bir parçasının ne noktada neye vuracağının programlanması... Bunun için bir multitrack sampler ya da birden çok sampler'a ihtiyacınız olacak... (Sampler, ayarlanan wav dosyasını programlanan anda, çalan bir aygıttır).. (Kullanacağınız şey dışardan wav dosyası almak yerine davulun parçalarının seslerine benzer sesleri üretiyor da olabilir.. Drum Synth türündeki bu yazılımlar daha uyumlu sesler üretseler de gerçekçilikleri genelde çok daha düşüktür...).. Sampler programlara örnek olarak Fruity Loops/FL Studio ya da Vsampler yazılımlarını örnek verebiliriz.. Her iki yazılım da multitrack sampler'dır ve gerek VSTi gerek DXi şeklinde sequencer ile entegre olabilirler... Artı olarak Fruity Loops'un kendi iç pattern ve playlist editörü vardır ve dışardan midi kanalı vasıtasıyla yönetilmeyi gerektirmez... (Midi ve sampler üzerine "sözlük" başlığına bakabilirsiniz)..Bu ve benzeri pluginlerden birini sequencer da projeye dahil edin...
Davul'u programlayacağınız yazılım eğer destekliyorsa, davulun en azından benzer karakterdeki öğelerini gruplayarak birden çok kanaldan çıkış alın... (bazı VSTi/DXi pluginler birden çok kanal çıktı verebilirler) Bu daha sonra miks aşamasında davul elemanlarını ayrı ayrı konumlandırmada işinize yarayacaktır...
İster bir kaynak midi kanalına ister bir iç pattern editöre olsun, sampler programalak aynı prensipte bir iştir... Sonuç olarak bir ölçünün içerisinde bir iç kanalın(kick/trampet v.s.) hangi anda devreye gireceğini, oraya bir nokta koyarak belirtirsiniz...
Davulu programlarken, eğer gerçeğe yakınlaşmak istiyorsanız, bir davulcunun iki kolu, iki bacağı olduğunu unutmayıp, hangi anda neye vuracağını hesaplamaya çalışarak ilerlemelisiniz.. Benzer şekilde davulcu bir ritm tutarken, belli noktaları vurgulayarak bir akış yaratır.. Bu noktalarda "velocity/pan/ton" gibi ayarlarla oynayarak benzer bir vurgu yaratmalısınız... Özellikle uzun trampet-alto ataklarında bu vurguları öngörmek zordur, davulcu otomatik olarak o vurguları yapar, veya insanın bir deriye vuruş kapasitesi o kadardır, ama elinizdeki yazılım bunları algılamaz.. Bu noktada sizin yazılıma davulcu olmayı öğretmeniz gerekmekte...
Parçanın intro/chorus/verse ana ritmlerini çıkardıktan sonra, bunları ard arda dizip, üzerine gitarla eşlik ederek bir kontrol etmenizi öneririm, ancak atakları, dur-kalk'ları eklemeden esas kayda girişmeyin, bunu davulun istediğiniz hissi verip vermediğini kontrol etmek için yapıyoruz...
Ben programladığım davullarda 4/4'lük bir ölçüyü genelde mümkünse iki kez aynı şekilde tekrar ettirmem, bir iki ufak değişiklikle bir akış yaratmayı amaçlarım.. Aksi takdirde fazla monoton bir hava oluşacaktır...Bu şekilde neredeyse şarkının her bir ölçüsüne ayrı özen göstermeniz gerekir... Loop'larda olduğu kadar kolay sıyrılamazsınız işin içinden...
Davul ataklarını fazla kullanmak, şarkının akşını çok fazla keseceği için iyi bir yöntem değildir.. Yine de sizin tercihiniz.. Ancak süsleme amaçlı olarak bunu kullanmak yerine, ana ritmde değişiklik yapmayı tercih edin derim.. Kimi yerlere bir iki ghost trampet vuruşu ekleyin, ikileme ekleyin v.s...
Bu yeterince davuldaki monotonluğu giderecektir..
Programlamayı bitirdiğinizde eğer toplamda gelen ses size uyumsuz geliyorsa, (Örneğin, trampet çok keskin ve önde, ziller ise, cansız ve parıltısız) sample'larınızı doğru seçmemişsiniz demektir... Kolaya kaçan kişiler, kullandıkları yazılım varsayılan drumkit'lerini kullanarak bu problemi aşabilirler.. Ancak custom drumkit yaratan, oradan buradan sample toplayanlar için problemin giderilmesi biraz daha büyük bir sorundur.. Eğer dinamik ses işleme efektleri üzerine bir şey bilmiyorsanız, işin içinden çıkmak için önce bunları öğrenmeniz gerekecek... Çünkü bu noktada en çok kullanacağınız şey compressor ve eq'lardır ("Sözlük" ve "Efektler" başlıklarına bakın)... İsterseniz, sequencer'ınızdaki VSTi a ait kanallar üzerinde bu efektleri deneyerek bir bakın, istediğiniz gibi bir uyum yakalayabiliyor musunuz?.. Eğer yakalıyorsanız, o ayarlarınızı unutmayın ve bir wave editör ile tek tek ilgili kanaldan gelen sample dosyalarının wav'larını açın ve o efektleri seslere uygulayın... Çünkü davulu dengelemek adına miksi her çalışınızda cpu'dan harcayacak kıymetli bir %10-15 gücünüz maalesef olmayacak... Sample'ların kendilerinin dengeli olmasını, bir şekilde sağlamak zorundasınız...
Genel davul sound'u eğer size çok sert, çok köşeli geliyorsa, hiç dokunmayın, öyle olması lazım, aksine boğuk bir sound üzerine başka kanallar gelince çok arkada kalacaktır.. Önde olan keskin sesi kolaylıkla yumuşatabilirsiniz, ama yumuşak ve boğuk olan sesi daha zor keskinleştirirsiniz... Bu yüzdendir ki davulculardan kayıtlarda "vurması" istenir..
Biz insanlar, rock müzikte her seste bir miktar overdrive isteriz aslında.. Davul da buna bir istisna değildir.. Zillere pek bulaşmayın fakat, trampet ve kick'te bir miktar overdrive size ilginç gelebilir.. Cort sesi duyulan bir trampet sample'ında overdrive'ın etkisini çok radikal değerlerde reel olarak farkedeceksiniz.. Ancak o değere kadar, sesin hissiyatının değiştiğini, vuruşların netleştiğini görebilirsiniz.. Özellikle davulun cansızlığı ile ilgili dertleriniz varsa, overdrive'ı bir deneyin... Ancak unutmayın, her overdrive plugin'inin karakteristiği farklı farklı, birkaçını denemeden vazgeçmeyin...
Ayrıca davulun seslerinin daha uzamasını istiyorsanız, fakat reverb'ün yaratacağı uzaklaşma etkisini de istemiyorsanız anahtarınız: Compression..Çok düşük attack rate'e sahip 4:1 bir compression trampet, kick ve alto'ların sesinde bir uzama yanılgısı yaratacaktır.. Aslında sesler uzamıyor, ancak miks içerisinde kaybolan attack sonrası sesleri yükseltmiş oluyorsunuz (Daha doğrusu, attack'ı kısmış oluyorsunuz, ama çoğu plugin'in otomatik make-up gain'i olduğundan, ilk söylediğim durum oluşuyor.)
* Bas gitar: Ana ritm grubunun diğer elemanı ise baslardır... Eğer bas gitarınız yoksa, çalamıyorsanız, bir gitar track'i kaydedip, bunun baslarını açmak size bir bas gitar sound'u vermese de, kayıttaki boşluğu azaltacaktır... Ancak amacınız bir bas öğesinin bariz olarak orada olması ise, yine ya sampler'lara ya da synth'lere yönelmeniz gerekecek, bu da ikinci bir kaynak sömürücü VSTi/DXi olarak sequencer'ınızı kastıracak demektir... Bir synth için davuldaki adımlar izleneceğinden (elbette bu sefer tek bir çıkış kanalı olacak) bunu tekrar anlatmıyorum..
Bir bas gitarınızın varolduğunu varsayarsak, bunu line-in vasıtasıyla bilgisayara direk girmeniz yapabileceğiniz en basit şey.. Ben genelde bas gitarın, kemikli olmasını, boğlup gitmemesini sevdiğimden, line-in bir giriş benim işimi görmekte.. Ancak amfiden gelecek olan air kaybedildiğinden, bas gitarın vuruculuğu darbe yemekte.. Benim gördüğüm dijital simulatörler bu yönde bir katkıda pek bir beceriksiz olduklarından, hala direk line-in metodunu tercih ediyorum... Bas gitar tam ortadan gelmesi gereken bir enstrüman, bu yüzden onu stereo kaydetmeyi yersiz buluyorum, stereo kaydetmem şart olsa bile, bir kanalı kestirip atma yolunu tercih ediyorum.. Kayıt için sequencer'da yeni bir audio track açıp, bunu record haline getiriyorsunuz...Sonra eğer yazılım destekliyorsa oradaki vu meter, zaten sesin kaç db girdiğini gösterir.. Burada en güçlü vuruşları yapıp (hatta sağlam slap'ler) göstergeyi tavana vurdurmadan (peak) girişi yükseltebileceğiniz kadar yükseltmelisiniz.. Çünkü ses kartının zaten bir kendi iç gürültüsü vardır, sizin buna relatif olarak maksimum uzaklıkta kayıt yapmanız gerekli ki, bas gitar gibi daha sonra compression'a tabi tutulup, üstten baskılanacak bir enstrümanda gürültü sorunu yaşamayın...Eğer fazla açarsanız, peak'lerle karşılaşırsınız.. Burada ses clipping'e girecek ve üstten kesilen ses, bildiğimiz dijital distortion'a girecektir.. Bas gitarda dijital distortion istediğimiz bir şey değil... Mümkün olduğunca warm overdrive kullanılır (eğer bir overdrive isteniyorsa) bas gitarda...
Bas gitar'ı bir hizaya sokmak, höt demek gerekli.. Aksi takdirde, dinamikleri çok değişken olan bu enstrüman miks'in içerisinde bir öne çıkacak bir arkada kalacaktır.. Bunun için compression efektinden faydalanılmalı ("Sözlük başlığı").. Compression konusunda benim bir standardım yok.. Çoğu insan "4:1, 40 ms attack gecikmesi" gibi ayarları standart koşmasına rağmen, ben bas gitara "100 ms, 14:0" gibi bol gecikmeli limiter derecesinde şeyler yapabiliyorum.. Bunun için öngörebileceğim değerler kesinlikle yok, müzik tarzını geçin, o parçanın atmosferine ve miks'in yoğunluğuna bağlı olarak sürekli oynadığım ayarlardır bunlar.. Yine de bas gitarı gereğinden fazla compress etmek bu sefer bas gitarı monotonlaştıracaktır.. Over-compress etmekten genelde kaçının... Bas için warm-yumuşak bir overdrive ara sıra başvurduğum bir yöntem... Bu hem bas'ın karakterini değiştirip, alt kısımlarını yuvarlaklaştırıp, ortalarda daha kemikli, gövdeli kılan bir uygulama, hem de overdriven ses compressed olduğu için ayrı bir hava katan bir şey... Deneyin derim...
Davulu dinleyerek bas gitarımızı kaydettik.. Bu noktada bas gitar ve davulu bir arada dinlememiz gerekli.. Çünkü ana ritm grubunu tamamladık..
Neye dikkat edeceğiz?
* Bas gitar davul'un kick'leri ile aynı anlarda vuruş yapıyor mu? Yapmıyorsa, bas gitar yeniden kaydedilecek...
* Bas gitar davul'un kick'lerini örtüyor mu?.. Eğer birinden biri seçilemiyorsa, iki kanala da birer eq ekleyeceğiz ve 50 hz-250 hz aralığında uygun gelen noktalarda birini baskın, diğerini arka plana itecek önlemler alacağız...Ben 50-60 hz civarını kick'e, 120 hz civarını bas'a ayıracak bir eq ayarı yapmayı tercih ederim.. çünkü bu bölgelerde her ikisinin de yuvarlak olması hoşuma gidiyor..
* Bas gitar, uğulduyor (muddy) mu? 200-250 hz civarından biraz kesmek çözüm getirebilir.. Eğer bu sefer bas gitarın vurgusunun kaybolduğu gözlenirse, bas gitarın üzerinde manyetik dengesi yeniden ayarlanmalı ve bas gitar yeniden kaydedilmeli
Eğer ana ritm grubunda istediğimiz gibi bir denge sağladıysak ve sistem kaynaklarımız tükenmeye başladıysa, Mevcut VSTi kanallarını ve üzerine efekt uyguladığımız bas gitar kanalını mixdown (Bounce) edip sistemi rahatlatabiliriz... Yok eğer durum iyi ise, VSTi kanalları koruyabilirsiniz, zira gitarlar işin içine girince ziller ve trapmetle baya bir kapışacaklar....
Destekleyici grup:
Ritm Gitar: Gitarı kaydederken, peak ettirmemek ama olabildiğince kayıt sesini açmak gibi prensipler zaten bas gitar ile aynı... Şimdi gelelim farklı yönüne... Gitarist'ler daime büyük bir gitar sound'u isterler.. Bunun da kaba, altlı tonlarla elde edileceğini düşünürler.. Bu yanlış değil ama çok kullanılması bütün kaydın muddy, rezalet bir şey olmasına yol açar... Burada büyüklük istiyorsak, genişlik bunun önemli bir kısmı ki işimiz pan'larla... Track'i kaydederken izleyebileceğiniz üç yöntem var... Birincisi track'leri mono kaydedersiniz... Niye track'ler? çünkü gitarın dublesini alacaksınız.. Nedir dublesi ki? Aynı gitarı, birebir aynı vuruşlarla, aynı şekilde yeniden çalacaksınız.. Bu göründüğü kadar kolay değil onu baştan söyleyeyim...
İkincisi ise genişliğin size yettiğini düşünüyorsanız stereo ama bir kez kaydedeceksiniz...
Üçüncüsü, genişlik size yetmiyor, stereo çıktı alıyor ama iki kere aynı ritmi aynı şekilde çalamıyorsanız, o zaman numara yapacaksınız.....
Öncelikle ritm gitarı, overdrive/Distortion (ve gereken durumlarda wah) hariç hiçbir efekt kullanmadan kaydedeceksiniz.. Reverb e abanmak katiyen yok... Eğer sesini sevdiğiniz bir amfi/kabin simulatörünüz varsa bunu elbette kullanacaksınız...Ben genelde amfi simulatörünü sansamp benzeri bir cihaz üzerinden halledip kaydımı sadece bununla yapıyorum.. Kabin simulasyonunu ise daha sonra, kanala ekleyeceğim bir software simulatör ile yapmayı seviyorum.. Zira distortion'ın en azından bir opamp üzerinden analog üretilmesi seste benim sevdiğim bir şeyler yaratıyor.. Öte yandan elimdeki orta seviye bir iki kabin simulatörü (dijital/analog) hiç de beğenilecek işler çıkarmıyorlar.. Daha önce bahsettiğim air (havanın mikrofona çarpması) halini pek düzgün yapmayan esasında birer eq filter'dan ibaretler gibi...
Şimdi genişlik mevzuna geri dönelim.. Gerçekten sert olmasını istediğim sesler için ben 4 tane aynı ritmden çalıp 4 tane mono kanal oluştururum..Daha sonra bunların ikisini tam sağ tam sol, ikisini %60-75 sağ sol panlarım...
Zaten ikinci yöntem gayet açık, tek bir stereo kanaldan ibaret, bunun dublesini almak iyi bir sayılmaz, aynı şekil bir ses olacağından, pek bir genişlik sağlamaz...
Üçüncü yöntem ise, stereo kaydedilmiş gitarın kanallarından birine 10 ms, 8 ms gibi farkedilmeyecek bir delay vermek.. Bu sesi oldukça genişletecektir.. Ancak dezavantajı gitarın sanki sadece bir taraftan geliyor, öbür taraftan sadece destekleniyormuş gibi bir his vermesidir...Delay üzerinden Dry/wet dengesi kurcalanarak bu his azaltılabilir, ancak genişlik de buna paralel olarak azalacaktır..
Clean ritm'ler ile, Distorted ritmleri aynı kanala kaydetmeyin... İkisi farklı enstrümanlarmış gibi düşünün.. Zira distorted ritmin yaratacağı genişlik etkisi ile, clean'in yaratacağı genişlik farklı farklıdır... Keza ikisine farklı eq ayarları yapmanız gerekir.. Distorted gitarın lo-mid bölgesi muddy bir hava yaratabilecekken, Clean gitarda bu yenilen bölge size ruhsuz bir ses olarak geri dönecektir..
Solo/Lead gitar: Ritm gitarda geçerli olanların hepsi burada da geçerli Ancak solo gitarda genişliği sağlamak için duble almak oldukça zahmetli bir yöntem, burada ikinci ve üçüncü genişlik yöntemleri uygulanabileceği gibi, üzerine bir miktar chorus vermek de sesi büyütecektir... Lead/Solo gitarda genişlik her zaman istenilen bir şey değildir.. Çoğu zaman, vokalin boşalttığı noktaya solo gitarı koymak isteriz.. Bu yüzden tam ortadan gelecek reverb miktarı ritm gitara göre biraz daha fazla, ancak genel volume ve 5 khz eq civarı daha dazla olan bir solo gitar net, rahat anlaşılır olacaktır..
Gitarlarda nelere dikkat edelim?
* Gitarlar miksi boğdu mu, uğulduyor mu? gitarların 250 hz altını shelf etmeyi bir deneyin.. Daha sonra lo-mid bölgesinden biraz alın..
* Gitarlar ziller'le savaşıyor mu?
Eğer ziller cılız ise onlara bir miktar gövde verin (hi-mid- 3 khz-6 khz aralığı).. Yok eğer gitarlar çok tiz ise (Zillerden tiz olmamalı) gitarların 7 khz üzerini traşlayın...
* Gitarlar kuvvetli ama boğuk ve geride mi?
Gitarların hi-mid aralığında bir miktar yükseltme yapın.. Ancak unutmayın ki, hi-mid arttırmak lo-mid'in etkisini azaltacaktır.. Gitarın altlarını kaybetmek istemeyiz.. İyi bir denge bulun...
* Clean gitarlar çok mu etkisiz, ruhsuz?
Bir miktar overdrive ve reverb deneyin.. Yine olmazsa, çok az miktar chorus da renk katabilir...Clean'lere lo-mid bölgesinden de destek olun...
* Gitarların patlaması gereken bir yer var, ve o noktada şarkı yükselemiyor mu?
Gitarlara birer duble daha ekleyin, birer kayıtlarını daha alın, 8 kanala kadar yolunuz var
...Buna rağmen istediğiniz patlama yaşanmıyorsa, şarkının trafiğinde düzenlemesinde değişiklik yapmanız lazım.. Bir önceki gitarları palm mute ile çalmak, istediğiniz etkiyi yaratabilir...
* Solo gitar arada boğuluyor mu?
mid/hi-mid aralığını bir tarayın, baskın bir frekans bulabilirsiniz.. Eğer baskın frekansı bulduğunuzda bu sefer de solo gitar çok cılız kalıyorsa,
solo gitarı sap tarafı manyetikten çalarak yeniden kaydedin ve aynı eq'ları deneyin
* Gitarlar girişince, trampet arkada mı kaldı?
Trampet'e overdrive verin veya miktarını arttırın...Reverb var ise, miktarıyla oynayın...
Bu aşamada, destekleyici enstrümanlar da olaya girdikten sonra, bir reverb seçmeniz ve bunu davula, gitarlara uygulamanız gerekli.. Gitara iki çeşit reverb'ü üst üste uygulamak ilginç sonuçlar getirebilir.. Ancak parçanın geneline uygulayacağınız bir tek çeşit reverb, miksi toparlayacaktır... Reverb ü asla çok kullanmayın, Miksi çok çabuk anlaşılmaz içinden çıkılmaz bir hale getirebilen bir efekt'tir reverb... Eğer hala davul kanalları üzerinde işlem yapabiliyorsanız, Sırasıyla Trampet, hihat, chrash ve gitarlara azalan miktarda aynı reverb'den uygulayın.. Ben trampet ve hihat'ler için ayrıca bir plate reverb kullanırım, gitarlar içinse spring reverb.. Hepsini bir room reverb ile toparlarım... Ama Wet/Dry signal oranım %10 u pek geçmez.. Trampet ve clean gitarlar haricinde reverb'ü duyabiliyor ayırt edebiliyorsam o mikste reverb'ü aşırı kullanmışım demektir...
Kick ve bas gitarda reverb ilginç olabileceği gibi, çok çok rahatsız edici bir şey de olabilir.. Bu sizin kulağınıza bakar.. Ancak unutmayın ki reverb, farklı ortamlarda farklı etkiler yaratabilen bir efekt.. Sizin miksinizi arabada dinleyen biri reverb'ü farklı algılayacak, kulaklıkla dinleyen biri bambaşka... O yüzden reverb ü ya sadece toparlamak için kullanın, ya da yaptığınızın miks'i çok kalabalıklaştıracağını ve de demo'da istenenin bu olmadığını unutmayın...
Toparlamak amacı ile reverb kullanırken, her kanala aynı reverb'ü eklemek cpu ya gereksiz yüklenmenizi doğrur.. Zaten reverb efekti oldukça bol cpu gücü harcayan bir efekttir.. Bu nedenle sequencer'ınızda bir "Send/Effect Bus" yaratın... Buraya uygun bir reverb efekt'i koyarak sadece wet sinyali verecek şekilde ayarlayın... Bu send'in çıkışı ise, ana miksin çıktığı master kanalınız olmalı....İlgili kanallardan bu send'e yönlendirme yapın, reverb miktarını ayarlamak için send miktarını kullanıyor olacaksınız..Böylece tek bir reverb efekti kullanarak, birden çok kanalı efekte dahil etmiş oldunuz...
Vee vokal...
Vokal için benim söyleyebileceğim pek bir şey yok, aslında vokal için standart bir yaklaşım olduğunu da sanmıyorum... Bu yüzden ana prensiplerden bahsedeceğim ki bunlar da genel geçer kurallar değildir.
Nelere dikkat edeceğiz?
* Vokal genel miksin içinde küçük mü kalıyor? Vokal'in dublesini alacaksınız.. En kesin çözümü bu.. Ancak aynı parçayı aynı vurgularla aynı şekilde söylemek, ritm gitarın dublesini almaktan da zordur...
Veya vokal kanalının bir duplicate (benzer kopya)sını alıp buna delay vereceksiniz.. Quad-Delay koyup, ilk delay'i 10 ms gibi çok kısa verdikten sonra, diğerlerini daha düşük volume ile uzatmak
güzel bir doluluk verecektir...
* Vokal'in ne dediği anlaşılıyor mu?
Anlaşılmıyorsa, vokale uygulamadıysanız, compression uygulayacaksınız, uyguladıysanız, değerlerle oynayacaksınız.. Eq'dan 4-5 khz civarında bir oynamayı da deneyin..
* Vokal'i daha açabilirim ama açmak istemiyorum, çok fazla net, önde gibi geliyor
diyorsanız, reverb, delay gibi efektlerle onu arkaya itebilir chorus ile biraz hale yola sokabilirsiniz...Tabi ölümüne bir compression'da uygulanabilir...
* Vokal küçük değil ama cılız geliyor
ise, vokale overdrive ekleyin.. Sonra compress edin, gerçi canına okumuş olacaksınız ama artık cılız gelmeyecek.. Bu da işlemiyorsa, vokalin mikrofondan uzaklığını kontrol edin, daha yakın durup ağzını aça aça söylemesi daha güçlü bir vokal yaratacaktır.. Pop filter yok ise, p,k gibi sert sessizlerde vokalin kısa süre mikrofona 45 derece açı yaparak söylemesi patlamaları önleyecektir..
* Vokal neşesiz, parıltısız mı?
Vokale şarkıyı bir daha söyleteceksiniz.. Harmonic exciter deneyebilirsiniz ama istediğiniz kadar iyi sonuç vermeyecektir...
* Vokal sanki farklı bir ortamda gibi mi?
Mikrofonla kaydettiğiniz tek kanal bu ise, muhtemelen odadan gelen yankıyı almışsınız.. Ya yankıyı keseceksiniz, ya da genel miksteki reverb'ü vokal'de varolan reel reverb'e yaklaştıracaksınız.. Yine de güç bir durumda olduğunuzu söyleyeyim.. Bazen, track'i stereo kaydetmek, sonra monoya çevirmek, chorus eklemek, delay eklemek ortamları denkleştirebiliyor.. Ama oldukça raslantısal bir şey onu tahmin etmek... Durumunuza uygun bir çözümü kendiniz geliştirmek, ya da vokali yeniden kaydetmek zorundasınız...
* s'ler bir garip çıkıyor...
Bir De-Esser plugin kullanabilirsiniz, ya da çok büyük bir Q ile (çok dar aralıkta) tiz frekanslarda bir tarama yaparak, s'lerin saçmaldığı aralığı bulacaksınız.. Vokalinizde siblant s sorunu var ise, işiniz iş...
Yazının dilinin giderek ağırlaştığının farkındayım, ancak böyle olması gerekiyordu.. Bilmediğiniz teknik terimleri forumdaki sözlük başlığından bakarak kontrol edebilirsiniz...
Bu konudaki her bir noktaya çok fazla açılım getirilebilir, getirilsin de.. Şimdilik benden bu kadar...
Bir süre sonra "üstünkörü, çok çok basit mastering" üzerine de bir şeyler yazacağım...
Umarım yardımcı olur birilerine...