Tanınan bir profesyonel bir müzisyen olmanız nedeniyle zaman zaman bu forumdaki yazılarınızı okuyorum.
Ama açıkçası zaman zaman çok yargılayıcı ve yukarıdan konuştuğunuzu görüyorum. "Keşke daha gerçekçi ve somut şeylerden bahsetse" dediğim de oluyor.
İnsanların hayalinin peşinden gitmesi güzel, bu başlığı açan arkadaş da ZATEN ÖYLE YAPMIŞ. Ama maddi sıkıntı yaşıyor. Belki ahkam kesmek ve yargılamak yerine, siz ona nasıl başarılı olabileceğine dair daha somut önerilerde bulunabilirsiniz ?
"Günün birinde ''Ne verdim, ne alıyorum'' hesabına giren biri bence tam olarak müzisyen değildir." gibi sözlerinizi de çok rahatsız edici bulduğumu belirtmeliyim. Kimin "tam", kimin "yarım" müzisyen olduğunu sizin ya da bir başkasının belirleyebileceğini düşünmesi beni oldukça rahatsız etti doğrusu.
Sizin tecrübenizdeki birinin diğer müzisyenlere bu kadar tepeden bakan bir tavrı olmasını çok yadırgadım.
Bu noktada şunu sormadan da edemeyeceğim: Sadece istediğiniz (ve tüketim müziği olmayan) tarzları icra ederek ve başka hiç bir kaynak olmaksızın Türkiye'de yaşanabileceğini düşünüyor musunuz ? Eğer yanıtınız evet ise, öyleyse rica ediyorum bu konuda biz cahilleri bilgilendirin.
Amacım yargılayıcı olmak değil, öyle algılanıyorsa üzülürüm. Beni yakından tanıyanlar da sandığınız kişi olmadığımı bilirler.
Şimdi uzun uzadıya yazayım madem; benim son zamanlarda çok sık karşılaştığım ve insanların kafasında düzeltmek istediğim bir mevzu var. Şöyle ki, müzik yapanların belli bir yüzdesi müzik yaparak ve başka bir kaynak olmadan (aynen dediğiniz gibi) yaşamak istiyorlar. Ancak maalesef bu mümkün değil, Türkiye'de de dünyanın herhangi bir yerinde de…
Bu yaşam şeklinin adı ise ''ünlü olmak'', ancak o zaman başka bir kaynak olmadan yaşanabilir. Şimdi, müziğe evvelemir ''ben bundan yaşamımı sağlayayım'' diye bakmamak lazım. Çünkü aslında sadece müzikten yaşayabilen mutlu azınlığın ulaştığı yere giden yol ile sizin seçtiğiniz yol o zaman ayrı düşüyor.
Sadece müzik ile yaşayabilen insanların geçtiği yolu incelerseniz, onların baştan müzik yapabilmek için başka binbir (belki de çoğu kişinin tenezzül etmeyeceği) bir takım işleri mecburen yaptıklarını göreceksiniz. Bu, meşakkatli bir yol, benim demeye çalıştığım ''müzikten geçimimi sağlayamadım, bırakıyorum'' düşüncesi baştan yanlış. Müzik bir geçim sağlama yöntemi değil. Ancak belli bir noktadan sonra müzik yapmanın yan ürünlerinden biri, artık başka bir iş yapıp geçim sağlamak zorunda olmamak.
Ben aradaki bu farkı dile getirmeye çalışıyorum.
Bunu yapmamın amacı ise ancak böyle bakarak müzik yapmaktan keyif alınacağını bilmem ve diğer müzik yapanları da ciddiye almam.
Dediğiniz gibi gerçekten tepeden bakan biri olsam 50 yaşımın arifesinde dil dökmeye kalkışmam sanırım.
Diğer ''üstten bakanlar'' gibi dost meclisinde ahkam keserim, öylesi daha kolay olur.
Bu arada ''tanınan ve profesyonel'' bir müzisyen olarak bugüne kadar müzikten kazandığım tek kuruş olmadı, tam tersine üste başkalarının araba ev gibi ''gerçekçi ve somut'' şeylere harcadığı ve başka kaynaklardan yarattığım paralar harcadım.
Sizce bu hayallerinin peşinde gitmeye bir örnek değil mi?
Bu durumda hayallerinin peşinden gidenleri yargılamam da saçma değil mi?
Müzikten beklentinin geçim sağlamak olması beni kırıyor.
Çünkü olmayacak duaya amin, ayrıca yaklaşık 35 yıl bu beklentide olmadan müzik yapmaya çalışan bir sürü müzisyene de kusura bakmayın biraz saygısızlık.
Günümüzde hemen hemen herşeyin paraya endekslenmesi, ve yukarda sözünü ettiğim durumlar yüzünden ben konserlerimi giriş bedava yapıyorum. Ama maalesef yeni takım tel alıyorum, dinleyiciye saygımdan ''başka kaynaktan kazandığım paralarla aldığım amfi vs. bir takım aletleri de taksiye atıp taşıyorum. E mirasyedi de değilim. Ama yakınmıyorum ''cepten 200 kaat harcadık, hiç bir şey gelmedi'' diye.
Müzikten de soğumuyorum. Soğuyanı da ömrüm boyunca anlayamam kimse kusura bakmasın.
Sonuç olarak, artık bu sitede ''ahkam'' kesmeyeceğim.
Sizlere birbirinizi yargılamadığınız günler dilerim.
TANJU EREN